20 Kânunuevvel 1934 Tefrika No. 73 BA Yazan: İskender Fahreddin os | Barbaros seksen parça gemi ile sarayın önünden geçmişti. Türk donanması Akdenizde korsan (Andirya) yı aramağa gidiyordu! Barbaros Hayreddin tersanede- ki Rl bitmesini bekliyemi- yordu. aktan indirilen gemi- lerden sir) kısmının eksiklerini ta- dıktan sonra yol hâzırlığına baş- ladı. İlkbahar mevsimi gelmişti. nizde dünyaya dm okumağa en İtalyan korsa larının bundan fazla başı boş bi rakılamazdı. Bütün bir kış mevsimi Akdeniz- de dövüşsüz geçmişti. ( Andri riya Dorya) nın donanma- nanmanın FRME çarçabuk ta- mlanm yarn mdriy) ya gönderdi- ği habere göre, Barbaros İstanbul da LLM çekilmişti, apa: «— Cezair kurdları, main mış kediler gibi, Bosforun kıyılarında sindiler. saz almak fırsatını kaçır- mız! Di korsan (Andriya) yı donanmanın kaptanlarını bir ara- ya topladı: «— Arkadaşlı ar, dedi, rekete geçtiği ve Avlonya sahille- rine akın yapacağı haberini aldım. Diyerek, sadrıazama da, padi- Kanumi Süleyman, Kararan azim ve meye diğer mek ck iz Hat Biyak, e liren meziyetleri görerek, devlet ileriden ei ettiği yollardan bir tirmişti. o Padişi ma Biçen geldiği ye denberi Avrupadan mühendis, humbaracı, mimar gibi mütehas- sıslar getirtmeğe ve esaslı ıslahat yapmağa Ba Barbaros bir gün bine an, — Bozacı bozadar, turşucu tur- şudan kl, şevketlim! Bozacıya turşuculuk ni turşular bo- ire ex gerektir! işti, Kaman yy eri ği ve AKŞAM Sahife İT Her akşam bir hikâya aki De eta Pervin Bosi ne taşmalı düre beş gün Bir sabah yatak odali çim izmetçi eline bir mektub tuşturdu, Güzel kadın pe G asındaki ucu ve a irken mektubu zar ü rl al Mek- idi: «Sacide, Seninle Bostancıdaki şık köş- künde geçirdiğimiz yıldızlı gecele- ri ne çabuk unuttun!.» Fakat b ktub kendisine de- gildi. «Sacide» adında bir kadına yazılmıştı. Eyvahlar olsun mektu- bu da yırtmıştı. ei üstünü oku- Adresi doğru idi, Kendi köş- künün adresi... Fal a bu köşkte Sacide diye kimse yoktu ki... Hiz- içi sordu: mektubu sana postacı mi e — Hayır efendim.. Sokak sının Hard buldum.. Br ora- ya atmış.. Pulun üstündeki damgayi oku- du, Mektub İzmirden geliyordu... lah akat bu Sacide de kimdi? Könülenlen sorup air Sanil iie barosun Mek hatırlamı diyerek. Barbarosa geniş salâhiyet vermişti. Türk donanması ılık bir ilkba- bah: içten çıktı ve Top- kapı sarayı önünden geçti. Hal kın: — Var olsun deniz kartalları.. Gk Miğnene ölümden soüinaları. Sadası gökleri sararken, Süley- 'man sarayın penceresinden, de- nizde sıralanan gemileri büyük bir sevinc ve neşe içinde seyredi- ran genç güzel fakat garip bir dınmış. Dulmuş, kimse ile konuş- mazmış... Hiç bir komşu ile ab- baplığı yali Bir hafta evvel mi gitmiş, Amma Avrupa- hangi girne? İşte bunu kim- se sem ord. Pervin beli sonra: — Zavallı âşık!.. dedi, sevgilin İstanbuldan giderken sana küçük b yet ği yu yazmağa lüzum öğrendikten Ey mektubu okuma- dan yırtmak si Bu Sa- cideye aid sır, o hem Mektuplar odasının yan penceresinden deni- seyredi- cide ile Selim gibi melemdiz örğü ee indi. O kadar dalmıştı ki yanında tanımadığı, meçhul bir sergi 3 ii gibi geldi. üzme. O gece ilk defa bu yeni taşın- dığı köşkte yalnızlığını hissetti, Köşkün ne tarafına gitse Sacide ile Selimi hatırlıyordu... Kendi kendine içinden hükümler veri- yordu: Burada şöyle o turmuşlar, burada şöyle sevi: le burada şöyle > Aradan beş geçti. Sokak kapısının altında ir mektub da- a buldular. Pervi mektubu sabırsızlıkla açtı. e satırı oku- Sele z zel yazıyor!. diyordu. GR min Ml le yalnız bir kerecik ek a dalıp ire ir kereci ik olsun arkadaki odanın yan penceresinden ay ğa ının denize vurduğunu seyrede- yim. Ege bir kerecik olsun ka- ra, m belinde merdiven- den a Ve eski aşk geceleri- mizde olduğu gibi sabaha karşı, uzakta gök ie sn sen beni uğurla.. Olu; Bütün bi GİRER yaşi. yan bir dul kadını derin hayallere sürükliyecek sözlerdi. Pervin de uzun uzun daldı. Fakat postacı işi ul muştu, Pervinin kapısını bile çak mağa lüzum görmeden mektubu kaj ia kendisine yazılıyormuş gi nü hiç gör- mediği bu er me Emi sabırsızlıkla bekliyordu. Gaz lerde İzmir postalarını Giy or, mektubların ne eşi geleceğini hesab ediyor, bazan — Bugün mel Bi oktur amma yarın gelir!.. diyor Mektub ge- leceği günlerde ken ke Ken şaşıyordu, Sabahley n kak ei Yarın yola çıkacağız. Karşılaşa- | yordu. cağınız ve ben şimdiye Donanma Sarayburnundan re evirdi, Ya Öyle şık bir şey- dar yirmi, otuz kere tepeledim.. re sadrıazam da Kanuni Sü- iki.. a Sacide herkesin me- Konilarını, adr lerini ve en meş- yanında oturuyordu. rakını ama toplıyan garib bir hur amirallerini esir şte a- Padişah birdenbire kaşlarını | kadındı. Acaba bu esrarengiz ka- kat, su uyur, düşman az! Bi- | çatmıştı: dının başından nasıl bir aşk ma- ri giderse, yerine ikisi, üç üçü geli- ndriya, üç yüz parça gemi | cerası geçmişti. Bunu öğrenmek yor. Rasl e, e ara- | ile Akdenizi sararsa, bizim sek- | için çıld di day sında (Andriya k tek i üstünd iz adı. r ol geçirmeğe çalışınız! Bu Kn buğu gibi bocalayıp mahvolacak, | du. Sel u dam - canlı olarak yaka! vrupa- mpodie içimi yiyor, İbrahim! Sacideye ne diller dökmüyord Veziriâzam Mürdkin paşa dev- let nüfuzunu artırmak ve kendi mevkiini e için, vaffakıyetle yakında o döneceğin- den o kadar emindi ki.. Padişaha fazla söz söylemeye bile lüzum görmedi. Barbarosa koltuk — etlim, dedi, amiral — Türk devi eta kalir ve | (Hugo) an, (marki dö Gumar) şerefile oynamak istiyen bu heri- | ları donanmalarile perişan eden fin b 1 1 a binl Sr iyordu. Barbarosun rahatsızlığı geçmiş- ti. O zaten karada kaldığı zaman sık sık hastalanır, denize çıkınca iyileşir ve neşelenirdi. İstanbula geldiği gündenberi ne göğüs e bir deniz harbi ol- muş, ne bir kale hücumu yapık mış, ne de her hangi bir yerden yüzlerce, binlerce esir Peersei Deniz kurdlarını indirecek, güldürecek, ve tacak hiç bir badi olmamıştı. türen Barbaros, (Andriya) yı ne yapıp yapacak, sindiği delikten dı- kumand: De ağ üç büyük devletin ii kile hazırlanan üç yüz parçadan ibaret bir donanma vardı. (Andri- Lâkin köşkün her tarafını karış karış bi- liyordu. Zaten Selim mektubunun bir yerinde: «O köşkü hiç unutmıyacağım... Her köşesine bir a hat sinen bu kübik ev şimdi gözleri- ünde bütün teferrüatile du- ağustos gecel seyrettiğimiz g m karanlıkta kol kola indiğimiz mer- | diveni ze vuruşuna saatla mız yatak odan.. Hepsi hepsi göz- lerimin önünde...» ervin güzel dudaklarının ara- sına bir e le yerleştirirken: Si mış!.. Lâkin bu Selim bizim kinin her tarafını biliyor... tubu alıp açıyordu. n mektubunda Selim müthiş şeyler yazıyordu: «Sacide... Aylarca seviştiğimiz me bende tek satırel yazın Bu maceradan ümidimi ta- satırcık olsun yazmazsan, ni teselli etmezsen A anlıyorum. Mektubun Hi ERE E. iğ ŞİŞ e b ha hiç bir yerde ismimi işitmiye- ceksin!.» Pervin saatlarca düşündü, eğer e mektub yazmak!. Adam s Ona ne?, Mektubu Sacidenin aizmd ya- zacaktı. Uzun tereddütlerden ) UHASAN KREMİ İhtiyarları gençleşti- rir ve gençleri güzel- Aeştirimi ye irir, HASAN KOLON KOLONYASI Dünyanın en nefis limon çiçekleri kolon- yasıdır. Hasan Yasemin, Lila Viyolet losyon ve la- vantaları çiçeklerin ve inceliğin ruhudur. İri Kalanyası san kolonyasının ine Çok güzel ve çok ucuzdu! fasan Öriyanlini ençlerin hayat ar- kadaşıdır. Likid ve arjantina nevileri bir şaheserdir. emi kapıyı açacağım. Odanda beni karşında bulacaksın..» He- yecandan boğulacaktı. E — par mı yapardı. Hemen çilingir çağırttı. ei lal değiştirtti. *#4# Gece yarısından çok sonra.. Ka- ranlıkta odağa otururken bal kondan içeri uzun boylu bir hayal süzüldü. di bağıracaktı. Fakat uzun boylu hayal: — Sacide!, e fısıldadı.. i Pervinin kalbi duracak gibi idi, Bu Selimdi.. Aylarca kendisile mektublaştığı (omeçhul adam.. elimi Sacide... diye tekrarladı... Eği bile seni çok iyi farkes orum, Anahtarla kapıyı aça mim Balkondan tırmandım. Sax li, Sacideciğim... diye- ri ve kadının elini tuttu. İkisi de elektriği açmağa cesaret ede- miyorlardı. Saatler böyle geçti.. Na kadar oldu, farketmediler. Dışarıda yordu. Selim — Birli plâja gidelim!. dedi. Oda iyice egri Sacide ilk defa Selime baktı. le: gün perde e ağri- Selim ona ilk defa kendi ismilg hitab etti: et Pervin. Bak senin asıl ismini de Kr ge Ml ar kandan koşi din.. Alin el b bile | idil Sacide ile dım bile.. İz- mirde bir arkadaşım vardr, Sati deye bir mektub yazdım. İzmire ya) nın bu büyük donanma ile Ça- gün a kadar bu mektu- | cidenin ağzından Selime kısa bir Kanuni Süleyman mesi siya- le boğazına kadar geleceği | bun tesiri ii kaldı, Gece | mektub yazdı. Mektubun arasında: gönderdim. Dem > İzmir- tinde rol - | söyleniyordu. Arkası var) olunca düşüncesi büsbütün arttı. a her köşesinde seni hatır- e gin süresine Be yolar yük muvaffakıyetler rin. imdi bu y: indiği köşk onun | İryorum!» diyordu. dı. Köşkü iy iyice > bildiğim için sana Fakat, Barbaros bu sahada temin Yurddaşı| gözüne esrarengiz bir aşk mabed iri ii meldobümu okurken | a9k mektublarını yazarken hiç me edilen muvaffakıyetlere hiç bir En değerli ve en mânalı gibi görünüyordu. Etrafına ba- | gözleri kocaman köcaman açıldı. kıntı. çekmiyordum. Nihayet dü- zaman kı; vermezdi. ( hediye, tasarruf kumbarasıdır. kındı. Sahi den de köşk bir aşk | Selim diyordu ki: oldu. rada. gıyabi su üstüne m pl ben- Milli İktisat ve macerası için biçilmiş kaftandı. «Sana bir sürpriz yapacağım.. | bir anlaşma başladı, Ve işte bu zer.. Bir zayıf ç içük Tasarruf Cemiyeti Geniş Ball gökte yıldızların lim ya bari ün bir “e saatte sana bu kadar yakınım... deği ker şeyi al debili) seyrine doyüm olmazdı. Yatak da bana vermiştin. Haber (Bir Yıldız). > İlter elik) Me kini İ a süreden di dl Gi tül li iusimmlen selimi pamayi &. diğe li