20 Teşrinisani 1934 AKŞAM © TefrikaNo. 43 BAR Yazan: ROS İskender Fahreddin Baron Durbino zındandaki esirlere sordu: “ Hiç birinizde Barbarosun karnını deşecek ufak bir hançer yok mu? ,, yn da tasvip ettiği z Zaten bir ölüm cezası... ad İş di “hakkındaki kaideyi bozmak istemiyordu. k ii yuki Cezayir zindanlarında i ii yedi bin hıristiyan esiri ara- sindi. an irmiye Zâyirde isyan ve firar eni başında bulunuyor- lard Bala cezalandırmak lâzımdı. B. saiki toplıyarak (Cenova) cum- ve gönderdi. ayr aziyet karşısında ne me a kralı, ne Pap eme nil ii ulamamışlardı. Esir baron ve li «Türk- lerin kökünü kaz ız.. Hepsi- hi denize döktükten » sonra Ceno- a hür ve serbes olarak gele- kn, elimi ki mektuplari te- yil e birer hakikatti, e anin " ocukluklarının cezasi- mı en ne mutlu onlara!» Demesi de Cezairdeki tezimi e teyit ve kabul e demek Barba arOs: «— Mücrimlerin arzu edildiği şekilde cezalandırı sini ecek aide ve hareket “elk Tir beri pe hükümetinin verdiği bu cevap üzerine yedi bi- ni mütecaviz. ea stiy. üserası arasından olarak ayırdığı yüz yirmi kişiyi ay ayrı bir zindana Dn di imler ma e hâkti duğunu ve son ümitleri olan “trim n) ın da ut ettiğini ve emirin kaçtığını öğrenince akibetlerinin ölümderi başka bir şey olamıyacağını anla- mışla; rdı, 4 mi .Müke an 3 Pinizi çoktan boğdurruşcnala Diyordu. » ont Mükenin Sr Hızır beyin kulağına Mae — İşte, dedi, anlarım Arasında ilk defa mert özlü bir ada Ni onlar yalnız beni benim- beraber on bin masumun ka- Nimı içmeğe ari ye ve alm müttefikan teşebbüs etmişlerdir. sand arbaros kont Mükeye in mari gönslerdiği zaman mü- r heyecan ve anlarımızı gebertece- Naralarile zindanın etrafını sarmışlardı. O sabah, güneş doğmadari, ER > şları ve en ma- £ kaptani re kumandanları bir araya, ipli isyan hadi- sesinde filen ar olan yüz yirmi kişinin ismini tesbit etmiş- ler, ve bunları zindan kapısında halka ilân eylemişlerdi. lücrimler zaten kendilerinin tahrik ve isyan hadisesinde filen alâkadar olduklarını biliyorlar- dı. Hattâ o gece bile vi zindandan kaçmağa et- vey Beş an yaralanıp öl dürülmi Ha adre — Mücrimlerin bir an evvel ce- Za görmesini İstiyoruz. ii bağrışıyord İda kille hapishanede vi aralarında ayinler yapıyor- 3 vasiyetnamelerini yaz! s mahkümlara iki saat el vermiş: 4— Vasiyetnamelerinizi (Ce- novâ) ya gönd ğim. Demişti. sırada, mahkümlar arasın- da, baron (Durbino) isminde Ro- malı bir esir — kalkarak yük- ğırmi selfie. — Hiç birleizde Barbarosi ağ deycek ufak bir mai yok mu?» Baron (Durbino) Roma asilza- “deleri arasında kibir ve azametile nunmış. damdı. Mehkümlar baronun bu sözünden cesaretlenerek biribirlerine ba- kıştılar. Yerde sürünerek ileriliyen Ce- novalı (Loredano) baronun eski bendelerinden biri idi. «— Baronun bir hançer yok 7 mu?» Sözü zindanda bir an ve tarihin bu faslı tamamile ka- ış olacaktı. Loredano yavaşça mağrur ba- ronun ayaklarının dibi: Ve duvar üstünde dolaşan nöbet- çilerden binibe seslendi: reisine haber ver... Kendinle > defa olarak - le hakkında 'görüş- en Süne (Arkası var) Erzurum lisesinden yetişenler <emi- Her akşam bir hikâye Lei) Beş arkadaş gece (yarısından rduk. İçi- or yüke kaç nevi kadın vardır? Sağlirğin başladık: Neşeli kadın, durgun kadınlar, de, e say- dık tamam 117 nevi eh tesbit ettik. Ozamana kadar hiç söze ini mayan Selim en sonunda acı a gülümsedi: —17 değil, dedi 118... Kadın- Kadife gülleri j Acaba kimdi?. Aradan iki hafta i, Zeynep hanımefendilerde idim. Bir aralık salona e uzun girdi. Kendisini bana Cazibe hanımefen- di diye tanıştıtdılar. Dans ederken Karalar fısıldadım! lanımefendi.. o Büyükdere Diğ siyah tüllü esrarengiz yolcuyu hemen tanıdım. Telâşla yüzüme batı: — Anlayamadım efendim.. Na- sıl “Büyükdere... Siyah tül nedir? i şaşırtmıştı: e gülünü hatır- 5 zümde gezdirerek yalvaran bir ların yek ei GİR dem gö- ngiz Di. per ve için bir — Hattâ ürer unuttuğun çok kadınların nelere baş vurduk- | kırmızı kadife gül... larını tahmin edemezsiniz. Bazı Sahici birer kadınlar © arasın €s hi olmak, güzel olmak, ge ma yaklaştırdı. Sıcak nefesini olmak, — ze: olmak (Okadar yük bir meziyet sayılıyor. | sesle fısıldadı: cerayı e Tuhaf olduğu i kadar da Me m dört sene di. Bir ağustos gecesi otomobille Büyükdereden İstanbula dönüyor- dum. İstinyeden sonra kıvrıla kıv- rıla yukarıya Baktım yolun kenarında fenerleri sönük hususi bir otomobil. Meh- taplı bir gece idi. Ve yol üstünde veli tek bir kadın oturuyordu. Ben! ağır ağır yanından sa elini havaya kaldırdı. Durdum, — Affedersiniz be; 'di, arbam bozuldu. lm ri- ca edeceğim. Derhal sönmubtğer atladım, U- un boylu, gayet güzel vücutlu bir kini yinmişti. Yüzünü ah etti; Bu sırada yüzündeki ah tülü bir kerecik İri un kaldırm adı, - Yola tık. Böylece Şişliye kadar cali Büyük caddeye çıkmadan evvel bana seslendi: — Müsaade ederseniz ben ara. bamı şurada bir garaja bırakaca- Eım. edi. Otomöbilini orada-bir garaja bi- raktık, — Sit evinize kadar söle yim.. dedim. Razı oldu. Yanıma turdu. Ona bir sigara ver. şimdiye kadar hiç bir çift ii dudağın bu kadar güzel sigara v görmemiştim. Yüzündeki tül hâlâ Mallrsiiğiı Ayas- EE # a imi Götürür müsaade isiniz? deniz Fakat.. imkâ- ni yı bini söyliyerek otomobilden ai- sz si va ap ştı. Boş ka- ri hâlâ unun sicaklı- mın fenerinin aydınlattığı yola ba- kıp kendi kendime mırıldandım: — Ne esrarengiz kadın!., — Rica ederim.. Kimseye bu ge- ce macerasından bahı Birm setmeyiniz. made iş gibi durdu: n hakkınma sizinle uzun uzun Ee nuşuruz. Kaçta buradan çıkacaksınız. — Yarı, arım saat sonra.. e m beni bekleyi- emi yarım saatin bu de- bakınarak geldi. Yanıma oturdu. Otomobili çektim: — ana ait bir sır... dedi. Dn ederim eli Dlimetiz ii, Giküder ısrar la rağmen in dair bir mg söylemedi. Yal- ertesi gi randevu vererek benden abi Gittiği zaman ge- ne otomobilimde kırmızı bir ka- dife gülü unutmuştu. yi her akşam onu görüyor- . Aramızda evlenmeğe dair dek ve izle uk. Fakat o kadar çe üye A ki vr kalı- yord arda şama kadar evden çıkmıyaca- ım!,. di ne böyle hasta olduğunu söylemişti. lam önün- den geçerken baktım. Bu apartı- e çıktı, Basf Bk k görmüş olacaktı, Fakat görme- Lip asi Telâşla bir taksiye | atladı. e bir kurt düşmüştü. Ben dö bir e atladım, Ta- kibe başladım. O bindiği otomobi- li pt. Pemi boyalı Me bir evin kapısına anal . İçeriye girdi. m yı kapadı, Marlene Evin rasına baktım 13... Kapı önün de kırmızı bir kadife gül d ur du. Cazibe düşürmüştü, a aldım. Eve döndüm. Artık bu d recesi Mimi ği Ertesi günü ka disini gi Sordum: m alak nasıl oldu? n gün yattım. Hiç — Dün ışarı çıkmadım. i erici bir soğuk- kanlılıkla yalan söylüyordu. Der- hal cebimden kırmızı kadife gü- lünü çıkardım. — Bunu kisi. Beşiktaşta 13 numaralı pembe evin önünde dün sa um hanımef di. psarı an apeye da- ya eri Hiç Mi şey söylemeden Kitap re işi e Sahife 9 Radyo 20 inisani Salı İstanbul : 18-18.30 almanca dı 18,30-19, 30 dans musikisi (oplâk ile, 19,30-19,40 dünya haberleri, 19,40. 20,10 mösyö İdenberg it inde koro heyeti, 20,10-20,40 kadın saatir Azade hanm tarafından mü: “ , ehim ir et Münir bey tara dan taganni; Lâşineki bey Fe kili” 21-21,15 şir, 2İ,15-21,30 O Anadolu ajansı, borsa haberleri, 21,30 »: adyo kestrası tarafıridan eği musi| aa BEİ (550,5 m.) — 18. no ei 19, 3 ders, 19,45 hafif elin 0,25 ri a 2 Meli sn ivan berler, 22,41 ” 35 pi- i, 20 ha- musikinin devamı, 20,45 muhtelif, 21 —— hayatı», 23,45 spor, 24,05 kuartet opera konseri. Berlin 1327 m.) — 17 neşeli mus e 18,40: bando Bire 19,05 genç 19,30 neşeli neşriya 0 ak- 20,4 a haberleri, 21,15 Sa «sopran? 30 haberler, 23,50 dan er Te “ Teşrinisani çarşam 8 - 18,31 tebdili için yirmi beş m a göndermek lâzımdır. Şaban 12 — Koy 18 & İmsak Akşam Ye E 1s 206 7,12 eye » nin ciğerlerindeki Mim öL düğünü okudu! la dön- düm, İçimde bir kurt yardı. al gibi sürü iyi Evin sahibi diye hoş sohbet bir adamdı. Ken. Cazibe iainikilbe bahsetti a garip ib Birde Ku ri acayip merak!. — C ph ez Gaal kenş di r, gazete okurdu. ücü es rarengiz görünmekt ki düğün anlı mimari eng der ne de- diğin ere efendim. İçin ln EN bilirsin NİZ. lim sustu. a di ku rumüş gül çıkardı: 1 — Dünyanın en gari > ları kadınlardır azizim... İşte bu maceradan bende kalan bu iki kadife gül... Bir yıldız |