18 Teşrini: 1934 Tetfrika No. 41 BAR Yazan: ROS İskender Fahreddin Hızır beyin sevgilisini kaçırmışlardı. Esir asilzadeler firara hazırlanırken, çölden bir kara bulut göründü.. s (Telem Barbaros Aki karken çölde beliren bir kara bu- lut gördü. | iğsi sordu: ağmur mu mi Zenci kadın çöle baktı — Hayır... Bu, yağmur m balik değil, — Ya...7! — İnsan bulutu, yavrum! Ya düşman geliyor, ya Barbarosun ordusu, Akte ümitsizdi: — Ben Barbarostan ümidimi tim, Ayşe! Sen hâlâ onu sayık- lıyorsun! Millet biribirine geçi- yor... İsyan, ihtilâl a ü- geleceğini mi umu şi ei parmaklığa başını daya: ke bal şehre doğru yakla- şiyord lu, et daima engin bir denize ben- .. Gök orada yere düşmüş, ya: ii bu sarı kum deryasile birleş miş gibidir. Bu iki hudut arasın- da beliren, bir cismin yerden mi, gökten mi geldiği uzaktan hiç te belli ol viii bunu Araplar pekâlâ an- larlar de biraz sonra, tekrar çirpın- mağa e şladı: — Barbarosun ordusu geliyor, güzel prensesim! Akte yeniden umguya düştü. — Acaba, Barbaros ölmedi mi? ölde beliren bu par a zi on- lar nasıl s yın ölüler yerl de ie görmüşlerdi. Sokakta bir kaçışma.. — Geliyor.. Sadaları gükselmeğe başlamıştı. Kim geliyor: Bunu e güç bir iş de- Zildi, rosla beraber giden Sai- 'din atlıları yıldırım gibi koşuyor- lardı.. Ve San La mmızrakların unda Idızlı Türk siğiikkiL e dalgalandığı görülüyordu. Akte birdenbire oda kapısının açılmasile karşısında (Nurullah) i gör: ve Ji adamın böyle bir zamanda Bar- arosun sevgilişinin odasında ne işi vardı? Nuru lah çok heyecanlıydı.. Ve di rini arasında küçük zehirli hançer parlıyordu.. Prensesin üze- ne yürüdü; — Hiç kımıldama.. — Ben sana Cezairden ayrılmı- Yacağımi söylemiştim, Nurullah! € pencerenin yanına yn Fak: — Bak, dedi, Telemsana giden Mücahitler, atlarını koşturara ak geliyorlar. , Nurullah gözlerini açtı! — Onlardan sana ne...?! Bura- hap dayranilaidi bik İniyor m; un? Akteş ya ü imi En Bu çirkin suratlı ve hain bakış- san)dan muzaffer olarak dönüyordu. — ii zerime saldırmaf. Burada Ayşe b cesaret ede- iyordu. Nurullah zenci kz da han- çerle tehdit etm Kapıda il Nurullahın adamları Akteyi kucakladılar.. Saraydan çıkardılar. eğ sahile doğru koşu- rek birdenbire tenhalaş- mıştı., Herkeste bir korku, bir çegin- genlik vardı. Acaba Barbaros mücahitlerle raber mi geliyor? Yoksa o, sa- z Bu suale kimse cevap veremi- yordu. Mücahitler şehre girmişlerdi. ay evvel harbe gider- ken nasıl dinç ve kuvvetli ise, şim- di öyle dinç, kuvvetli,- hattâ ne- liydiler. Yerlilerden biri: — Büyük reis nerede? Diye sormuştu. Age üyor musunuz? İşte, era le Türk cengâ- verleri al bayraklar içinde kürü zaferi yaralar tesit ederek şe re giri Siler, yi geldiğini gibi sevi- nerel reden Si sikineğe ya — Aslanım, hoş geldin! Fakat, Nurullah Oradan bir gemi ile uzaklara ka- çıracak. bey bu gi işitince ayağının ucile hayvaninin karni- na dokundu.. Ve rem çe- kerek atını a doğru sürdü. Hızır beyin Ayşeye çok itimadi vardı., Zaten e m bu zen- ci kadına teslim etmemiş miydi? eded EN bağırıyordu: asumdur. Nurullah onu ik zail tehdit ede- rek götürdü. Şehri heyecana ve- ei kışkırtan da odur, Barbaros (Telemsan) i fethet- miş, emiri çöllere kaçırtmağa mec- bur ettikten ve bütün Telemsan havalisini ir: Ölüm şayialarının Nurullah t liği ei herkes Hızır ye esirlerin firar teşeb- büsünden beri vardi. Yerli- lerden biri e beye şehirde El bitenleri muntazaman haber ve; yordu. Barbaros, kont ro) diğer bar (Müke)'nin ve m ve vikontların el ya zılarile yazılmış firar ve isyan lied dair olan mektup- larını da elde etmişti. (Arkasi var) “olduğunu öğrenir, İrfanın rdı. Her akşam bir hikâye İşte çocuk sofraya oturdu. Ar- tik Neşide hanım yazı masasınin eyecanlarından kendimi kur- rmak isterdim. Sakın et me: Şirin şu sırada yanımda, masını; Civardaki bir kaç ihtiyar a. ağ denizi gösteriyi lardı. Şirin ortada yoktu. Li rabbi, ne Mi geldiğimi bi ykırmağa başladım. Hafta arası olduğu için sahihlde kimse yok gibiydi. Birdenbire ba- na da 2m ar geldi. Kendim- ele şiddetle sarsıl- eder karşı Iktı, Suyun r kaç saniye kak. mış. Hiç bir r şey e Amma ben ei mi, e kuzum İrfancığım, a bir mektup yaz da tı ale £ et. O olmasaydı... Bura: nı düşünemiyorum, Çünkü lr mak işten değil! Nöyide' ba sına gelince, durdu. Ç. kurtaran adamın adı ne idi? Telâş içinde adamın yüzüne bile bak- mamıştı, Sadece mayolu bir erke- ğin Şirini kendisine uzattığını ha- Ei mi ra sını içmiş, tereyağlı, ballı ekme- ğini is eki Ne yapmalı? O gün mektup gön- dermese İrfan merakta kalacaktı, Fakat mektubu bitirmek için de miş. Çoci ENİ Neşide hanım, odayı alelâ- cele biraz topladı. Gelen ziyaret- im mektu- bunu tamamla; #4 yaşlarında var y. az di. Elini m kendisini takdim etti: — Halil Rüştü, üniversite tale- besinden. Neşide, ve Ye ar hay- biraz Kurtaran | nın bu genç çocuk olmasına bir türlü inanamıyordu. Otürması için koltuğu işaret etti. Fakat Hali Kk itaat etmedi, bir adım at- ini Şirinin başına koydu, sti okşadı: ocuk nasıl, hanımefendi? Kiyak Sm mi? — Evet, t şekkür ederim, Ko- cam namına e size teşekkür ede- rim, Şüphesiz size bir p yazi ır. Siz olmasaydını Halit Rüştü itiraz etti, yaptığı hizmetin izam edilmemesini rica etti, Küçücük bir çocuğu kurtar- ma ehemmiyeti var? endisi spora pek meraklı imiş. İyi İçimi yüzermiş. Şimdi Neşide Bunu işidirice Neşide hanım ye- rinden fırladı, Halil Rüştü güldü. Sonra lâkırdı başka tarafa geçti. O da Flöryada banyo yapı- yormuş. Yukarıda kö: oturu- yormuş. Hukuk ği için babası onu buraya mış. Hem tezini hazırlıyacak, hem ba ü koltuğa oturmağa zorlamış, kendisi de dılarına cevap v balık peer ei, ie hafif bir si imle başını eğiyordu. i delikanlının dizlerinden inme- Şiri- mi etti, ikanlının tak- dim ettiği sigarayı almadı. ke triği k içi ağa k yekilağiniz. Sivrisinekler içeri do- lar. Neşide itaat etti, yakmadı delikanlıya hayır ğini hissediyordu. Fi olmasaydı, Şirin 4 25 İki Pa deh şetten diyordu. Halil Rüştü birdenbire sordu: — Hanımefendi hiç yukarıki Pl iyaret ettiniz mi? Gelir si- sirm, şam, guruptan si oraya epi; o kal gü- zel bir manzara var ki... Neşide hayır cevabını vereme- di. Fakat sonra bu Mare kork- mağa başladı. O ka dehşet re ladı. ve gözlerinin içine hâkimane bak- tı, Halil Rüştü dm çıkmaz, ze in kendisini yatağa attı. Faka de boğulur gibi oluyordu. O a Şirin gibi derin bir deni ze düşmüş gibiydi. Etraftan imdat istiyecekti. Fakat kimden? Oda- nin içinde şaşkın şaşkın dolaşıyor- du, Bir aralık, gözüne yarım kal- mış mektup ilişti. Onu okumağa kalktı.. Fakat bir kaç satır okuyun- Siyasi icma (Baş tarafı 5 inci sahifede) Bu müzakerelerde tuğilterc bis taraf bulunduğundan iki De arasını e ye üzere tavassut pie çal kle mürevat hakkının esas share kabul rika da Japonyanın vereceği cevabı bekliyerek vaziyetini ans latmamaktadır. »4# Misir kıralının uzun süren has- ni Ee eyi ömizeli tavsi- etmişi i, iel erkânı ile Yahya paşa ydan istemiş ise e sol fırkalar ve bilhassa - Veftçiler ve efkârı üzerine e ürü de- Giyimi ve maruf devlet adam- rından Ahmet e paşa bu makkimn getirilmişti i kabinenin veşkili de öte- olacağı şüphesiz addedilen milli bir hükümet iş başına gelmiştir. Pota yihedina Sel maya hi ır: Seneliği e İ aylığı 1900, üç yağ 1000 kuruştur. tebdili için yirmi beş ae ai göndermek lâzımdır. ca, parçalayıp attı, Hemen bir tel graf yazdı: a eğ tehlike geçirdi, Hes men yetiş kür denizde | bir şeye