2 Teşrineni 19 ” z Tetrika No, 3 2, Yazan Nurullah, reisin sevgi gözle bakıyordu. «— Haydi şarap içelim!» tek- veddedemedi, Oturdu. Ve şarap dolu kadehleri yavaş yavaş boşaltmağa başladılar. Zenci hizmetçi efendisine çok bağlı ve sadık bir kadındı. Evde olup bitenlere karşi alâkasızlık gösteremezdi. Kapınin arkasına gizlendi. Gözünün ucile odadan içeriye baktı, Ayşenin birdenbire tüyleri ür. Permişti Neler görüyordu? Şehir muhafızı (Akte) nin di- Zânin dibinde oturmuş.. Şen kah- kahalarla gülüşerek şarap içiyor- lardı, Ayşe kapıdan ayrılamiyordu. Narullah elindeki boş kadehi genç kadına uzatara) — içim ateşle doldu.. Bu ateşi söndürmek için bana bir şarap daha verir misiniz? Akte muhafızın kadehini dok durdu: — Bana hergün bir testi şarap göndereceksiniz, değil mi? Sözümde © duracağımdan emin olunuz! Ben dünyada en az yalan söylüyen insanlardan biriz yim. Ve iki dost gibi konuşmağa baş. fadılar: — Uzun senelerdenberi Barba- tos kardeşlerin yanımda bulunu- yorsun, değil mi? — Evet. Hızır beyden evvel (Oruç) un yanında idim. O şehit oldu. Hızır bey beni yanına aldı, — Hızır beyin Cezairde çok düşmanı var, değil mi? — Zannetmem... ine yan dost sıfatile el uzattığı kimselerdir. — Kimleri kastediyorsun? Nurullah biraz tereddüt ett — Söylemesem daha iyi olur. - Benden mi saklı Sizden en mah- le saklamak iste- miyorum, Ve gözlerini yere indirerek: — Ne söylüyordum?! - dedi - Evet, Hızır beyin en büyük düş- manı yanındadır, — Halâ söylemek istemiyorsun! Benden çekiniyor musun yoksa..? Nurullah parmağile sedirin üze- gine iki çizgi çizdi: — Saitten bahsetmek istiyor. 'dum. Hızır beyin en tehlikeli düş- manı odur. — Hızır beyin günün birinde geyh Saitten fenalık göreceğin- den emin misin? — Evet... Sait günün birinde Hızır beyin yerine geçmek isler, — Bunu nereden biliyorsun? — Bir gece kendi kabilesi ara- sinda misafir olarak kalmıştım. Bütün şeyhler oraya toplanmıştı. Hızır beyin İspanyollara karşı Wfak teklifine Saitten başka yar- dım etmek istiyen bir kimse çık- madı. öteki kabile reisleri sordu- lar: «Niçin bu müstevli korsana el uzatıyorsun?» Sait o vakit şu birinde bütün sahilleri onun yardımile ele geçireceğim.. Cezair sultanı ola- sağım, Ve ondan sonra Hızırı ge- berteceğim!» Bu sözleri kulağım- Ja işittim, Akte! O, reisimizin en BARBAROS İskender Fahreddin Âkte birdenbire kendinden geçmişti. Gözleri Nurullahın gözlerine diki görmek istiyorum!, “Romayı ve anamı diye bağırdı. imsafaız düşmanlarından biridir. Fakat, Hızır bey öna o kadar faz- la itimt ediyor ki.. İnsan ağzını açıp bir söz söylemeğe cesaret ede- miyor, AAkte elinden kadehi Ayağa kalk — Sen bu sözleri ne vakit işit- tin? — Bir sene evvel. bıraktı. Amiral Gu- marın hezimeti sıralarında, — O vakittenberi bu sirri nasıl saklıyabildin? Neden efendine ha- kikati anlatmadın? Halbuki ben seni çok temiz yürekli ve reisine #adık, mert bir erkek sanıyordum! — Prenses, yanlış düşünüyor. sunuz! Ben derisi yüzülmekten hoşlanan bir adam değilim... — Ne demek istiyorsun! — Reisin Saide o kadar çok iti- madı var ki, ben böyle bir tehli- keden bahsedersem, şeyhe iftira ediyorum diye derimi yüzdürür. Sait, Hızır beyi tamamile avucu- mun içine almış bir. sihirbazdır. Ben onunla boy ölçüşemem. Akte, hiddetle başını salladı: — O halde bu simi Hızır beye ben anlatacağım. Nurullah gözlerini açı 7 — Hayır. Ona bir şey & meyin! Diye bağırdı. Akte şaşaladı — Niçin..? Reise karşi sadakat bağların ne çabuk gevşemiş.? Onu hiç sevmiyor musun? — Canımı ondan fazla severim, prenses! Bu mesele Saidin kulağı ma giderse, ertesi günü siyasek meydanında kellemin kesildiğini zamanda meşhur bir sihirbazdır. Hızır beyden idamımı ister ve onu sarçabuk © kandırmanın yolunu bilir. Akte sihir ve büyüye inanmi- yan bir kadındı: — Haydi canım, dedi, birak bu manasız lâfları. Hızır beye bu ha- kikati söylememek için başka bir sebep varsa, bana açıkça anlat! O, sihirden ve sihirbazdan korkan bir adam değildi Nurullah gözlerini yerden kal dırdı. Başını yavaş yavaş Romalı kadına çevir: — Yüzüme.. Gözlerimin içine bak, prenses! Sana şimdi, istedi Zin yeri ve istediğin adamı göste receğim! Şehir muhafızi birdenbire de- Zişmiş, bambaşka bir adam ol. muştu, (Akte) irade ve muhake- « Gözlerini Nu- mesini kaybetmiş Tallahın gözlerine Romayı., Ve anamı görmek istiyorum... Diye cevap verdi. Bu dört kelimeyi güçlükle sö) İiyen (Akte) nin birden çenele, kilitlendi.. Ağzını açamadı. Gözlerini kırpmadan Nurulla- hin yüzüne bakıyordu. Akte fırtınalı havada yağmura | tutulmuş bir yolcu gibi, sığınacak yer arıyordu. Alnından ecel teri | ekmağa, dizleri titremeğe başla” mıştı, Nurullahın bahsettiği sihirbaz acaba bizzat kendisi miydi? Ak- teyi birdenbire teshir eden ve ona: İşte Roma..! İşte annen..! Diye haykıran bu korkunç su- yatlı adam, Saidi neden kötüle- mek istemişti? (Arkasi var) Her akşam bir bikâye Aralarinda hiç yaş farki yok- tu, Ikisi de yirmi sene evvel yir. mi yaşında iken evlenmişlerdi Erkek güzeldi, yakışıklı idi. Kırk yaşına geldikleri zaman Na- le hanım kocasile arasında bü- Yük bir uçurum açıldığını iyice gördü. Şekip hiç ihtiyarlamamış- tı, Halbuki kendisi çok gökmüştü. Beraber geçen yirmi uzun sene- ye rağmen kocasını lk gi İerde olduğu gibi bir genç kız heyecanile seviyordu. Bazan ayni aynanın önünde durdukları za- man Nadide gizlice bir kocasi nın hayalini, bir de kendi haya- lini tetkik ediyordu. Aralarında ne kadar fark vardı, O hâlâ genç bir adamdı. Genç ve güzel bir er- kek. Tamamile olgunlaşmiş bir erkek, Halbuki kendisi gözlerinin etrafını saran çizgiler, neşesi kaybetmiş gözlerile ne kadar kindi. Kocasi çok güzel olduğu için Şekibi daha ilk den it ren kıskanmağa başlamıştı. 20 güzel, yakışıklı, herkesin ü üstünde olan bir koca ile yaşamak, daima kıskançlık buh- Tanları içinde bulunmak onu işte Böyle yıpratmıştı. Vakın Şekip dürüst bir koca idi, Lâkin o dere- ce güzeldi ki onu bu halile rahat bırakmalarının imkânı yoktu. Şe- kip işinde iken Nadide hanım dai- mi bir ömür törpüsü içinde bulu- nurdu. Acaba şimdi sehiden işi nin başında mı?. dın ziyaretine mi geldi şimdi birisine telefon ediyor.. Daima bu şüpheler içinde yu- varlanırdı. Bazan evde duramaz, kocasının yazıhanesine ani bas- kınlar verirdi. Bu baskınlar me heyecanli olurdu. Yazıhanenin merdivenlerini kalbi parçalana. cakmış gibi çıkardı. Kapıyı açar- ken içinde daima ayni şüphe va, dı: Acaba içeride bir kadın bu- lacak mıyım? Ve içeriye girince kocasıni ya- payalnız çalışıyor bulduğu man derin bir nefes alır, Şekibin boynuna atılırdı, Kocasının her şeyinden, her şeyinden mana çı. karırdı, tıraş oluşundan, tıraştan | sonra yüzüne krem sürüşünden, filânca kıravatı takışından, saç- larını şöyle tarayışından, her şey- den her şeyden şüphe ederdi. Yakışıklı, kendi adamla evlendiğine ne kadar piş mandı: yaşında bir büyük çirkince bir adamla evlen- seydim me kadar rahat olacak: tum!... diye ne kadar eseflenmişti. Bir sabah erkenden uyandı. Kocası yanında uyuyordu. Kadı- nm en büyük zevklerinden biri de Şekibi böyle uyurken seyret mekti, Bü ona hem zevk, hem de acı verirdi. Acı verirdi, çünkü ona bakarken içinde daima genç ve güzel kalışa karşı büyük bir kıskançlık damarı kabarır, şişer- di. O günü de iğildi, Kocasının güzel başını seyrederken birden- bire heyecandan, sevinçten kalbi duracek gibi oldu, Kocasmın şa- kaklarında, © güzel kumral saç. larının arasmda ak teller dikkati- ne çarptı. Beyaz saçlar!, Beyaz | saçlar! Nadide onları ilk defa | görüyordu. | Durdu. Gözlerine inanamiyor- du. Dikkatle baktı. Hem de bir iki tane değil, ak saçlar epeyce Bu sefer gözleri Şekibin yüz ün ber tarafında dolaştı, Ağ- zinın iki tarafında da derin çiz- gölet belirli Koi baktık ga, onda ihtiyarlık alâmetlerini birer birer gördükçe kalbi dura- kocasi da artık yavaş yavaş hayatının sonbaharına © yaklaşi- yordu. Demek o da ihtiyarlıya- caktı. Artık Nadide için üzüntü şüpheli, azaplı günler bitiyordu. Onun yerine rahat, emniyetli, gü- zel günler gelecekti, Kocası ihtiyarladıkça onun ra- hatı artacaktır. Acal ğında beyaz saç var mı Şündü. İğildi. Sağ şakağına bal b. Sevinçle yataktan fırladı: — Var. Var. O tarafta da var. Farkında olmiyarak bağırmiş- ti. Kocası telâşla gözlerini açtı — Ne var?, — Ak saçlar.. Şakaklarında ak saçlar... Ihtiyarladın Şekibin yüzü birdenbire bozul- dur 4 — Yalan söylüyorsun.. dedi.. O zaman Nadide muzaffer bir tavırla büyük el aynasmı kaptı. Kocasının önüne koydu. Şakak larımdaki ak saçlı Şekip bir türlü yor — Hani canim?. diye müthiş hakikati, ak saçları görmemezli- ğe geliyordu. Fakat Nadide ay- mayı yan tutarak ona beyaz saç- ları gösterdi. Şekip: — Evet. Gördüm. Bir tane. deyince: — Ne bir tanesi.. diye atıldı ve kocasının şakaklarındaki beyaz saçları birer birer saydı — Bir, iki, üç, dört, beş., Ham gi birini sayayım bilmem ki.. Hem aynaya dikkatli bak. Ağzının ke- marlarındaki derin çizgileri görü- yor musun?. Kadın bundan sonra gayet mem- «Uslan ey dil. Uslan artık şarkısını güz lerek mırıldanmağa. başladı. Şe- kip hayret, teessür, iztırap için- deydi. Aynaya melül melül ba kıyordu. Karısının dediklerinin hepsi doğru idi? Tuhaf şey şi diye kadar aynaya bakarken na- sil olmuş te hiç bunları farketme- mişi sabah karısının çıkardığı ile ihtiyar olarak uyanmıştı. Nadide hanım artık son dere ce rahattı. Artık Şekip dünyadan | Dün gece genç yatmış, bu ürültü | esin mala lü çalışamıyordu. Güz- lerinin önünde hep ak saçlar, çiz- gili yüzler vardı, Düşünüyordu: | Nedideyi sevmiş mi idi? Hayır. Fakat ona sadık kalmıştı. Genç ve güzel olmasına, bir çok kadın- lardan iltifat görmesine rağmen hayatında biç sevmemişti. Bir ki- tap açtı. Gözleri bir cümleye ta- kıldı: «Seviniz ve seviliniz. İhtiyarlır ğınızda arkanızda bıraktığınız se- nelere başımızı çevirip baktığınız zaman: «Sevdim ve sevildim ya.» deyiniz Ani bir kararla telefonu açti. | En iyi arkadaşı Sacidi buldu — Allo. Sacit., Bana bak., Sen ne zamandanberi gizli bir âlem yapmamızı söylüyordun. Hani Nazan hanımlar beni de çağırıyor- muş.. Ben gelmiyordum ya... Bu sabah karar verdim geliyorum. Sacit hayretler içindeydi: — Nasıl oldu böyle ani deği- şiklik... | » | İstanbul © 18.18.50 fransizes der, 18.30-19.20 pâk ile neşeli O musiki 19,20-19/30 haberleri, 1930-20 konferans, 20.30: havaları, 21,152 haberleri (tango 21,15 plak 21/30 ajana ve bor ve vala müsabak: Bükreş (365,5 m) 'düz nenriyatı, 18 hafif musi berler, 19,15 yadyo orkesi plâk, 21 kuaştet oda musikisi tagansi 21,35, 22,20 kabare mürkisi (plâk ile), 22,45 haberler Varpowa (1345 18,30 plak, (piyane, keman musikisi), 19.15 hafi musiki, İ945 çocuk neşi Fiyatı, Zİ piyane 1.) — 18 taganniz le hafif musiki, 22 23115 dene dersi, Budapeşte (550,5 m.) — 18,30 Flüt konseri, 19 almanca der, 19,40 çine gene, orkestrası, 21,15 filârmonik Or kestra konseri, 23,30 haberler, 24,50 plâk, 24,20 çikan orkestrası, Viyana (507 m.) — 18,20 mill Rus musikisi, 19 garkılar, 19125 sanat hayatına dair, 20,35 program san söylenecek, 21.13 Budapesteden ni 23,30 haberler, 23,50 dans musiki Sehrammel müsikii. 13 Teşrinisani Salı İstanbul : 18 - 18,30 Almanca dı 18,30 - 19,30 Dans musikisi plâk ile, 19,30 > 19440 Ajana haberleri, 19,0 - 20.10 Kadın saati (Selma hanım taraz, fından kadınlık hakkında müsahabe), 20.10 - 20440 Garp musikisi nesriyati plâk ile, 20,40 — 21,10 (Neşir esnasın . 21,10-21,30 Ağam haberleri, 21/30 - 22 Orkan ira, 22 den itibaren Radyo caz ve tango orkestrms Bükreş (364 m.) — 13. 15 güne 'düz neşriyatı, | 18 plâk, 19 haberler, 19,15 plâk, 20.20 senfonik konser, 21,45 senfenik konserin devamı (Dos ler, 23,10 kahvehane Avcılık (Baş tarafı 5 inci sahifede), ise sol elle arka ayaklarından tu- tup kaldırarak sağ elle ensesine sert bir darbe vurmalı. O anda ölür. Ekseriyetle yatağından kalkıp işini ihmal etmiş olması ihtima- line binaen hemen idrarını çıkart malıdır. İdrar, hayvanın arka ayaklarının. arasındaki teraküm eden mahalli sıkarak el ile defe dilir. Aksi takdirde eti tamami- le bozulur. Yazın sicak mevsim- de (6), (7) numara saçma ve kı- şın (4) numara saçma kullanma- dır, « Salih Mahmut Türe SENELİK 1400 karun 2700 kurup SAYLIK 750 271480 SAYLIK 400 2 sap sta lada dahil çimayanı ecnebi memlekatlır: Senel 3600, altı aylığı 1900, nç ayl 1000 kuruştur. Aren telli için. yirmi beşi kuruşluk pul göndermek lâzımdır. Şaban 4 - Ruzukasım 5 5 ek Güneş Ola kind Akre Ye Tüarebeme; Babel givari İN dmüslak sk, RA — Monşer., İzahı güç. Bane karım daima yakışıklı ve genç ol- duğumdan bahsederdi, Ben der «önümde daha uzun gençlik sev meleri var» diyor hiç bir şeycike ler yapmıyordum. Halbuki bu sabah anladım ki artık gençlik denilen şey suyunu çekmek üzer re. Bari son günleri, son gençlik günlerini iyi geçirelim. dedim. Şimdi akşama seni nerede balye yorum, Çabuk söyle, Bir yıldı