“e çe e 12 Teşrinisami 1934 Tavşan, otlara yatmış inliyordu. Bir aralık arkadaşı kaplumbağayı gördü: — Kuzum kardeşim dedi, başım gok ağrıyor, bana gidip bir aspirin getirir mi — Getireyim. Ve kaplumbağa yola çıktı. Tavşan gene otlara yattı. Sant- lar geçti, günler geçti, haftalar geçti, Nihayet tavşan sabırsızlandı. Kalktı, etrafına bakındı, biraz ötelerde kamlumb. — Yahu, dedi sana. Kaplumbağa döndi — Yoo, dedi, eğer azarlarsan | — Olamaz, o senden yaşlı çok — Hocamdı yahu! 1 ı Bir köyde resim yapan bir res- sama zengin bir köyl — Evimin resmini yap, ben de kapının önünde olayım, dedi Ressam resmi yaptı, bitirdi lüye gösterdi. Köylü: Tamam, dedi, yalnız kapının önünde ben yokum, yi Ressam: — Tabii yoksun, dedi, bana vereceğin elli lirayı getirmek için eve girdiniz. Köylü güldü: — Öyle ise bekle, kapının önün- de göründüğüm zaman parayı alırsın! BİLMİYEN Mütekebbirpaşa Hz, romatizmal » Hayatta bir mevki sahi olmıyan kardeşi : — Bende tıpkı senin gibi rom. tizmaya tu dum, dedi. Paşa kaşlarını çati — Bu yemeği gene iyi yapmamışsın? — Ne diye yapayım efendim, arkaya bırakıyorsunuz ki.. GÖRMİYECEK | — Salamon ya- un kızarmış. — Evet, bir to- kat yedi Kimden? İs- mini sormadın mi? — Bir daha yü- zünü görmiyece- ğim bir adamın De diye ismini sorayım |, ARAR MISIN Geçerken aşk yolunu, Saçını tarar mısın? O bembeyaz kolunu, Boynuma sarar mısın? Seninle zevki tatsak, Gamı, kederi atsak, 'Neşeye neşe katsak, Mestolup sızar mısın? Bir gün çok hasta olsam, Sensiz sararıp solsam, Dünyadan da kaybolsam, Acaba arar mısın?. H. Cahi — Bir fokustrot ister misiniz? — Hayır bir makarna istiyorum. | DEYİŞLER Yaramı sardı gi Yaramı sardı gitti. Kahkahayla gülerek, Yolları yardı gitti. Gün ağardı tepeden. Gün ağardı tepeden. Beni yalnız bıraktı, Sevgilim bilmem neden? Akşam oldu görün Güzel, pınar başında, Gözlerime büründü. — Siz on lira veriyorsunuz, ben on beş istiyorum, — Amma alış veriş te yapacakeın.. — O zaman on liraya gelirim! a BIR AKŞAMDI ( Karanlık perde perde. Canlandı gönüllerde. Akşamın kızallığı, Gezdi güzel gözlerde. BİR YAZ GUNU Yanağını alladı, Dadağını balladı. Kaya üstüne çıkıp, Kollarını salladı. BUGUN Sana gönlüm kırıldı. Yılan gibi kıvrıldı. Bir işıkken dün aşkin,” Bugün gözden sıyrıldı. Ziya Vehbi YILDÖNÜMÜ Gene sandala bindi Kürek çekip gerindin. Neden beni görünce, Sandal içine sindin. Çok dolaşma üşürsün. Rüzgârla öpüşürsün. Eğer ince giş Nezleyle gi Sandal sana arkadaş. Kıyıya şöyle yaklaş. İstersen beni de al, Gezelim yavaş, yavaş. Artık sonbahardayiz. Avda — Birdenbire durdum. Sık yap- raklı bir ağacın dalından, bir kuy- ruk sarkıyordu. Derhal anladı tilki?... Çiftemi omuzladım, nişan aldım, ateş ettim... Sekiz on serçe pirrr diye uçtu, fakat tilki yerinden kımıldamadı. Bir daha ateş ettim. Kuyruk biraz sallanır gibi oldu, fakat gene yerinde dur- du... Bu tilki yaman bir tilkiydi, kurnazdı. Üstüste ateş etmeğe baş- adım. Çiftemi boşalttıkça doldu- ruyor, ateş ediyordum, amma kuy- ruk yerinden kımıldamıyordu. Kan başıma çıktı, hiddetten köpürdüm. Yüzüncü defa ateş edeceğim za- man.bir kadın sesi duydum: Rİ w. Bir daha, bir daha bir, bir daha... bir, bir, Londrada leyli bir mektepte müdür talebelerden birinin yatak- haneye bir fıçı şarap çıkardığını baber aldı ve talebeyi çağırdı: — Yatakhaneye bir fıçı şarap içiyormuşsun.. — Bunu neye yaptı Doktor tavsiye etti, kuvvetle nirsin dedi. — Yat... Bari yaradı mı? — Çok yaradı. Meselâ fıçiyi ge- tirdiğim zaman iki elle güç kaldı- riyordum, şimdi tek el ile havaya fırlatıyorum? e “esğümiii