14 Teşrinlevvel 1934 AKŞAM Tetfrika No. 14 BA BAROS Yazanı İskender Fahreddin Amiral (Diego) nun güvendiği muharipler bir gün içimde Türklerin keskin yatağanları altında can vermişti. İspanyollar, rakarak IK; Büyük ir donanmasile | manma şöyle dursun, aa bile kurtarama. sini ellerine almışlardı. ara tehlikesini bu suretle s uşlardı ki, denizden yeni bir ehike baş göstermişti. Amiral (Diego de Vera) nin ku- mandasındaki büyük İspanyol do- nanması Berberistan sahillerinde izle üştü! ılar düşman gemilerini dn görerek Hızır beye haber vermişlerdi. Türkler derli silâhlandılar.. spanyollar da gibi Türkleri denize dökmeğe ge- liyorlardı. Her iki tarafın da Türk- leri imhaya karar verdikleri anla- Şılıyordu. Necmülbahir bu sirada yeni bir #ir daha ifşa etmişti: «Kardinal (Himenes) i in Tunus Bultanıria ia diği ile imla yn tek Türk bırakmi- “Romalı kadinin verdiği bu 8 her şeylerini Türklere akarak Kaçm ş ki askerin hemen Hepsini kaleye ve sahillere çıkarmıştı. Hızır bey o gün ilk —.. olarak harp fenninde görülen bir usul ile düşmanı kendi ey içine ları harbe tutuşmuştu. Muazzam İspanyol ordusu Türk- leri birer birer toplayıp denize fırlatmağa ve son neferini amiral gemisine götürüp hapsetmeğe ah- tetmişti, İspanyollar Türklerin bu son vam Avrupada dolaştıracak- «— İşte yılardanberi Berberis- tanda (omüttefiklerle (çarpışan Türklerin « son dövüşçüsünü size gösteriyoruz. Artık Afrika sahil- lerinde Türk muhariplerine rasla- neceklerdi. Fakat, deki hesap çarşıya uy- mamıştı, Düşman askeri, Türklerin plân- larından ee değildi. Hızır be eri iyice seni çekti , tam bir çevirmi hareketile deği başlamış İspanyollar neye uğradıklarını anlıyamadılar. ilk hücumda WE binler fazla düşman askeri tel uştu. Bi sırada, altı saatten im işgal zev- i tadamıyan amiral (Diego) da kaleyi terkederek, kendi gemisine içlü ilmişti. ie kaçal Türkler bir taraftan karadaki askeri büyük bir meharetle çevire- Er Şeiyer, dl iYi bey yeni see alıyor, denizden çelen düşmana mağlüp olm. Panyollar kırk beş tadi irga ve Yüz iye yakın nakliye gemisile ale ö önüne gelmişlerdi. el. Ez va hai seçme İspanyol muha- i vardı. Türk ler, ne pahasına olursa ol Bun, Mosarollirla dövüşmeğe ka- Tar rmişlerdi. Hizir bey: «— Gec r, dönmek yok.» Diye e burak mücahitlerin ba- ğina g . ize kalenin sağ tarafın- daki kıyıya asker ve top çıkara- tak Cezairi muhasaraya (başla dılar, 'Banyollar, arkadan da Arap- lar | tarafından Türklerin Zö lerini zannediyorlardı. Halbuki Türklerin arkasi boş Ve serbestti. Ve Berberiler çok- tan firar etmişlerdi. Bini e istediği kale, iki ay ev- velki mi beden zaten harap olmuş b bir ii idi. Hızır bey kalenin di n eline e İr mı ei ri lelişi erme mi Haley işgal ederek, burç tepesine müzaf- feriyet | baliğ dikmişler. Amiral (Diego) kalenin burç- Li bir bayrak dikmekle her z bitm $, Türkleri tamamile mağ mek ki Türkler çok bitkin bir zi de idiler! (Diego) bu kanatta idi ve öğ“ n sonra, nakliye gemilerind: tan da kaleyi düşman elinden kur- tarıyordu. lerin eline alm iltica ettiği ge- bayrağının kale dalgalandığını gö- miden, / Mera rünce — Bu felikeie sabit olmamak Dik kendini denize atmak Nİ (Diego) memleketi: ne yüzle dönecek, Avrup lüle nasıl e) verecekti? T, Jr devam ya kanlı bir anın Türkler lehinde ni mi m Harp meydanma an İspanyol- lardan hiç dönmüyor, mütemadiyen diy ider pe pa şam güneşi batmad İs panyollar müthiş bir ae on dört bin telefat vererek - bin kişi ile - gemilere iltica etmişler- k Avrupaya, Türkleri imha ede- ceğini vadeden amiral Diego her- kesten evvel kaçmıştı. İspanyollar kaçarken yüz elli. 'den fazla nakliye gemisini tama- mile kale önünde terketmişlerdi. Zaten on beş bin kişilik bir or- 'dunun birdenbire bin ze in- imesile, büyük donanmanın ne de imkân kalmamıştı. Firari. gemisine binmişler, 'de - tahribe bile meyd 'dan - Türklere bırakmışlardı. e (Diego) nun ün muharipler Ti Altı saat sonra Jo tekrar Türk. geçmiş Her akşam bir hikâye Başima öyle tuhaf bir saadet geldi ki günün birinde bu yüzden zor bir mevkide kalacağımı düşünmekten işin tadını duyamı- yorum. Bugün vaka iki kadın bir- den beni seviyorlar diye iftihar edebilecek bir mevkideyim, Fa- kat yarın ei başıma neler ge- ek? l Behire ile Mebrurenin ikisinin « oldu- güz. deli ır, rank açtığı rahnelerle meş- hurdur. tahminime ni tida Mebrure günah işliyecekti, Behire daha sonra bu yola gire- cekti, Fakat etmeden. Çünkü Mebrure ile dostluğuna ba- kılırsa o da ayni ahlâkta olmak iktiza eder, Onların uzun müddet benim hücumlarıma mukavemet göster- meleri bende kadınlari bir çok tecrübelerimize rağmen tanımak çok zor olduğu kanaatini tevlit ediyordu. Halbuki ün evvel, tabii, biribirlerinden hiç haber- leri olmadan, iptida Mebrure, son- ra Behire o mahut başbaşa bir çay içmek davetini kabul ettiler, ana geldiler, İkisinin de böyle ayni zamahida arar v eri bende iptida bir elebek işi rl Benimle eğ- lenmek için söz birliği ettiler di- Korkmüştüm Halbuki öyle'de- e Sebep bütün bütün alarımdaki dostluk hozul- mu: beliğ ve meseleyi halletmek için içinde birer âşık bulmağa karar vermişler. Ben uzun müddettenberi elle- rinin altnda Bazır bekliyordum. bunu düşündükçe içime bir tit reme geliyor. a nları böyle bir karar ittihaz etmeğe a iNl sebebi ikisinin ağızlarından ayrı ayrı dinle- dim. Bu iki lal biribirine ekliyerek, biribirlerile tashih Şe hakikate vasıl ği kınız size de m 'irmi gün evvel, Behire kocasi” nın kendisini bir adama takip et- tirdiğini anlamış, buna fena hal kızmış, intikam almağa karar vermiş, Bunu ana açıkça söyle- di a: 'erdi bana bö; ret imz? olsaydı bi değil kendisine hiyanet etmezdim, dedi. yoldaki sözlere pek inanıl- keskin yataganları altında can vermişti Dese) kendi gemisini tahrik kaptana: — Ne yazık ki, her şeyimizi Türklere bıraktık, Donanmamız, mai gemilerimiz şöyle odur- , namusumuzu bile kurtarama- ii Diyerek Cezayirden o uzaklaş- mişti. "(Arkasi var) | Iki kadın birden İ maz amma her halde Behire ar- lan birinin kendisini takip ettiğini çe, hiyanet etmek arzusuna kapılmıştır. Geçen gün, kocası çıkar çıkmaz Behire de evden çikar, 'doğru Mebrureye gider. Onu yatak oda- sında hazırlanırketi bulur. ereği — Bir ğe mi miri “e. y söyli- yeceğim, Ferdiden m babes — Kocand. ? Bir şey mi yaptı? Mebrure, gelip dostunun yani- na oturdu. — Ne var? Giyinmekteni vaz geçtin mi? — Hayır, merak ettim — Merk edecek bire sey yeli Ferdi beni Main r. Kabahati beni fazla se i Ask biri. ni koymuş, ür eti ettiriyor. Mebrure inanmıyan bir tebes- süm dudaklarında; — Amma yaptın.ha! dedi, Ko- can sana o kadar hürmet eder ki.. — Ya kıskançlığına ne diye- 7? — e — şey yaptın mı ki? — “i halde? Mademki nereye gittiğini kendisinden saklamak aş değilsin, ne merak edi- orsun —— Tü bugün saklamak fik- ben senden ayrılacağım. Arkam- dan gelen adam bizi ne mantolarımıza, in a plise nı dedemezdi. Fakat bunu istemiye istemiye kabul ettiğini bana te- min ediyordu. İşte bu suretle, Behire âşıkının evine rahat rahat gi idebildi. Âşıkı- nıni oldu: — Nasıl oldu da serbest kaldın? Behire arkasındakileri göste- rerek: rının esvaplarını tanımı- yor mu: dedi ve her şeyi an- lattı. izm korku içinde sordu: kadının gelip te kendi evinde es- vap değiştireceğini nereden aklı- na getirir Behire eve döndüğü zaman, hizmetçi beyefendinin geldiğini, bir kâğıt okuduğunu, fena halde sinirlenerek sokağa fırladığını an- lattı, ye Vi e kendisini eden adam girer şir. yenile düşü- nüyordu. Soyunurken kocasının ro opdöşambrinin cebinden bir kö- nu ğını gi ge- çe evden çıktı. Arkasında biz peti- gri manto bir de fötr şapka vardı. Taksiye bindi. ... ca i 7 numaraya gitti. Orada 52 çe koyu renk mantolu bir hanım ile befaber çıktı. İki hanım biraz yürüdükte sonra biribirlerinden ll az Mi. Sonra bir yeke “bindi. 5 Sonra sokağına giderek ... numaraya girdi, Saray ve Babiâli (Baş tarafı 8 inci sahifede) Bu hikâye tarzma göre paşa meseleden haberdar olunca! Hasan paşayı mesuliyetten kurtar" a için ee ona haber veril olmak lâ iyor. vega sadıngii iz ne gibi, şeylerdi? Kleanti Skalieri mühim evrakis nı Abdülhamide vermemek için bu kadar zaruret ve felâkete kat- lanmış iken e denilen Yorgü nin bunları öyle kolaycacık ve hiç bir ivaz ve Kibar mukabilinde olmiyarak başkası nezdinde bırak- mış olması garip görünüyor. Ehemmiyeti haiz olsun, olma“ sm bu evrak Abdülhamide takdim edilmiş olmalıdır. Çünkü Abdül. hamit etrafında hiç kimse diğe- rinden emin değildi. Sultan Muradın iyileştiği hak Tiller: Sultan Muradın arada bir diva- neliği tutarak kadın kıyafetile pencere önüne geldiği, kayık ve sandallar ile geçenlere öyle selâm verdiği yolunda şayialar bile çi- karılmamış değildir. (Bir defa Çırağan pencerelerin- den bize de bir selâm verilmişti; o zaman mektepte idik; fa- kat selâm verenin hakiki bir kadın olduğunu mesini tembih etmiş idik!) Ancak bu gibi rivayetler ancak Sultan Hamide merbut adamlar tarafından işaa edilmiş şeyler ol- duğu için kıymetleri de buna göre ölçülmelidir. hekim ve rapor hikâyesi de kasten ortaya elle pek ziyor. Bütün bunlar gösteriyor ki Suk tan Murat - Kleanti 5. dülhamit münasebetler: ların bir perdesi açılırken arka Ge tenvir edilmek lâzım gelen noktalar beliriyör! an e e buraya la gelini bozuldu: erdi mağa git miş | gisi dedi, Daha merak ile oku- mağa başladı. Saat altıyı geçtiği halde çıkmas' dığını görünce daha fazla bekler meğe lüzum hissetmedim. hire bir koltuğun üstüne dü şüp Eğme İki kadın arasında sonra bir meğe hacet var mı? Fakat nihayet gene bir barışmak yolu buldular. — kocanı bırakacağım, — Ben de senin kocandan vaz 'eceğim. — Buna nasıl emin olabilirim? — Ya ben? — Çaresi var: Başka birer âşık İuruz. — Âlâ, kabul! z — Fakat onun kim olduğunu — haber emekle ki inanmak — A sen de haber ver& ceksin! Yap bunun ü üzerine karşılıklı yer ttiler ve işe başladılar. Ben ellerinin iniz hazırdım. verdim. Şimdi ikisine de mektup yazarak rabıtamı ğim, H vi lk