30 Eylül 1934 Sahife 7 Ev evvel... (Üçüncü Ahmet) det Bir yıldı.. Çoğalmıştı halkın cefası, cevri, Devaniz bir yarayla her kes kan ağlıyordu, Çünkü: Milletin kanı hududa çağlıyordul.. Cenkte koç yiğitlerin doğranıyor etler Artık el ele vermiş Avrupa milletle (Budapeşte) önünde, saldıryordu bize, (Tuna) kandan kabarmış, yükseliyordu dizel. Leopolt, yani: Alman - Avusturya kralı, Türk hududuna döltmüş askeri on sıralı, Birden bire açmışlı bize müthiş bir sefer, Harp için göndermişti tam iki yüz bin neferi... Artık (Nemseli) lerin yoktu imanı, dini, Bu, sel gibi, orduyl dı (Budin)i 4. Daha bir türk ülkesi duruyordu sırada: (Liopold) un salmaktı maksadı (Belgrat) tal... —g Bu, iki yüz bin kişi gerçi (Budin) | aldı Fakat türkün dünyada şanlı bir izi kaldı. Bütün tarihler yazar: Türkler dönmedi geri, Vuruşarak ölmüştü hattâ en son ask: (Budin kalesi) kesti birden ateşi bir gün, Düşmanlar yapıyordu sevinçlerinden “düğü, Kaledeki askerler çünkü esir düşmüşt Bir de girip baktılar. Hayret. Hepsi ölmüştü. Yani: Türkler cenk etmiş son neferine kadar, (Budin) i zaptetmişti ancak böyle düşmanlar!.. e İşte bu kara haber saraya ulaşmıştı, Artık (Kızlar ağası) köpürmüştü, taşmıştı: Dili çıkmış o porsuk dudaklar. arasındı Kirpiksiz gözlerinin akı çok karasından, Meşiu tenli suratı darğın, buruşmuş, asık... Sanırsınız geziyor canlı, iri bir marsıkl, Padişah, bu savaşta ileri gidemiyen, Ecrindeki orduyu idare edemiyen Kumandanın boynunu vardurmak — “Böyle âciz bir kodoş gebermelil, Fakat (Kızlar ağası) bu fikirde değildi, Hemen huzura girip etek öptü, eğildi, Dedi: — “Ferman buyoran, bu işi ben göreyim, “Her kim kabahatlise, cezasını vereyim. diyordul, Hünkârin yurt işleri zaten umurunda Reyinde hür bıraktı bu bilgisiz adamı! Bir gururla kaldırıp başını yukarıy (Üç tağlu) fellâh çıktı huzurdan dışa Evet! Rütbeden yana o ilk safta gelir al. Kızlarağasının verdiği ceza - Tarihten hikâyeler - Üç tuğlu: kavuğuyla bu zenci bir (vezir) dil. pe Ağa sedire çöktü.. Çubuğu ele nidı, Bir kanun koyar gibi, düşüncelere daldıl.. Bir se İki saat, Halâ düşünüyordu, Bir dirhemlik aklını herif büsbütün yordul.. Böyle sessiz durürken, geldi ki bir saniye, Birdenbire bağırdı — “Suçlayü buldum hk. Diyet. Baş kâtibi çağırdı.. Verdi ona bir emir, Sonra dedi — “Yapılsın bu fermanım birebir(.., Mk çr Saraydan yola çıktı hemen (posta tatarı), Bir haftada bitirdi ancak uzun yolları Yağız atı, ağzından köpükler sala sala, Harp olan mıntakaya ulaşmıştı dört nala. Savaş kumandanma bu emir gelir gelmez, Kara cahil zencinin fermanı yapıldı tez, Tevkif ettiler şehrin (pasaport memuru) nul.. Zavallının gelmiyor göz yaşlarının sonu, — “Ben ne yaptım?..., Diyordu... Palayı savurdular : Boynu bükük memurun kellesini vurdular... —6— Hayret edilecek şey 121... Düşman hududa gelmiş, Topların dumanları gök yüzüne yükselmiş, (Nemseli)ler (Budin) de kurmuş ülkeye pusu, Nihayet bozgun vermiş yeniçeri ordu: (Pasaport memuru) nun bunda kabahati ne 712. Düşmanı kovamaz ya sopa alıp elineli. İşte herkes hayretle bunu düşünüyordu, Bu muamma, aylarca, halkın aklını yordu!. Bir gün, (Kızalarğasi) oldukça neşeliydi, Hünkârdan yüz bulduğu suratından belliydi: Her zaman dolaşırken kızgın, sinirli, hırçın, Şimdi aksediyordu kahkahaları çın çınl.. Biri cesaret alıp bundan dedi: — “Efendim. “Içimdeki merakı, aylardan beri, yendim, Fakat sabrım kalmadı, söyleyin bende, “Şu (pasaport memuru) bir şey ml yaptı bize?l, Arabın parlamıştı birdenbire gözleri, Kaşlarını çatarak, söyledi şu sözleri: — “Daha ne yapacakmış. Koca (Budin)i “Pasaport vermeseydi düşman yurda girmez: Necdet Rüştü Muhtelif ordularda manevralar Bütün ordu yapıyor. Bu raktörle çekilen topları yüksek bir tepede gösteriyor. Son günlerde Ingiliz. ordusu bat kuvvetlerinin iştirakile büyüh manevralar yapmıştır. Bu manevralarda bilhas: üne “alınmıştır. ruldür, Fransız ordusu da muhtelif mevkilerde manevralar wevralısda bilhassa tayyareler ve motörlü vesait mühim rol oynamaktadır. Resmimiz , deniz ve kal sahilin müdafaası göz Tetrika No. 72 Vaziyetin gayet vahim olduğu- nu takdir ettim. Yalnız Fransız ve İngiliz erkânı harbiyei umumiye reisleri “değil, bu devletlerin ba vekillerinin de derhal İtalyaya git: orduları melerini ve müttefiki nda teşrik | mesaiyi. temin edecek tedabiri İtalya hükümeti ile birlikte ittihaz etmelerini mu- vafık gördüm. Fakat ortada hesüba katılması malüm olmıyan iki unsur vardır. Halbuki hadisatın lehimize dön- için bu unsurlürın ikisi de im idi. Bunlardan biri İtalya- daki mülki ve askeri lider safı idi. Askeri cihetten İtalyan or- dusunu idare edenler ceneral Ca- dorüa ile erkânı harbiyesi idi. Bun lar ise (biri müstesna olarak) son- sehelerde müttefikin tarafında alıştığımız neviden İyi zabitlerdi. Italya ceneralleri Bu İtalyan ceneralleri yüksek im ve terbiye görmüş, vicdanlı, cesur askerlerdi. Fakat bunlardı dehâ, icat, fikir ve telâkkide or jinalite, her türlü vaziyete karşı çare bulmak olmadığından fevki iâde ahvalin icabatını vazitte değildiler. Erkânı harbiyede görülen esas- lar üzere kemali itina ile hazırla. nan plânlar beklenmiyen bir hadi 5€ ile aksadığı zaman İtalyan ce- neralleri, eskisinden daha parlak yeni bir plânı derhal hazırlamak için icap eden iptidai teşebbüs ve Süratle buluş kabiliyetinden mah- rum idiler. yapacak İki üç İtalyan ceneralının lider de cephenin ken. mında paniğin ö kat İtalyan başkumanı lâketin karşısında kendi betmişti. Gerek imparatorluk erkâi biyei umumisi reisi sir Robertson. ile sir Henry Wilson, gerek Fran- ız menabiinden aldığım izahat ve malümat İtalyan erkân harbiye reisinin büyük bir sademenin tesi- ri ile zihni sarsılmış ve şaşırmış olduğunu gösteriyordu. Kıtaların perede bulunduğunu hiç bilmedi- ği halde bunlara büsbütün orta- lığı şaşırtan emirler veriyordu. Halbuki bir taraftan bu kıta- lardan bazılarının mevcudiyeti bulunduğuna bile | şüphe edil. ika İtalyaya geldiğim zaman İngiliz zabitlerinin verdi- raporlar ile muttali oldum. Ba- zı İtalyan fırkaları büsbütün in- bilâl ederek Lombardiya ovaları üzerinde esen fırtınalar getirdi- ği toz zerreleri gibi firari (Atom) lara tahavvül etmiş idi. Italyan fıkalarından ne kada- rının imha edildiği 'nin kurtulduğunu ve mahvolan ve kurtulan fırkalardan her birinin adedi ne olduğunu kimse sıhhat üzere, yahut yakinen söyliyemi- yordu. i. Bu fırka- lar hangileri idi? Bunu kim söy- liyebilir? Bunu söyliyebilecek her halde İtalyan erkânı harbiyci umu- i değildi... * keli cephede hâlâ iki fır Teh ka vardı, Fakat bunların bulun- dukları mevkiler neresi idi? Bun- ların Alp dağlarının eteklerinde LoydCorcun harphatıratı Umumi harbin esrarı bediyor mu? Yoksa mağlüp mu edildiler? Bunlar hakkında İtalyan erkânı: harbiyei umumiyesinden malümat istemek beyhude yan erkânu harbiyesi ta hiç malümatı yoktu. Vaziyeti öğrenebilmek için iti- mada şayan İngiliz ve Fransız za- bitlerinin raporlarını sadece hü- lâsa ediyorum. Müahharen sir Henry Wilson tarafından dahi te- yit edilen bu'raporların verdiği malümat İtalyanların Kaporetto hezimetini takip eden dehset ve karışıklığı iyice tasvir ediyordu. Italyan kumandanlarının - ehliyetsizliği Göneral Kadorna muktedir bir askerdi. Fakat erkânı harbiyesi reisi ceneral Porro hakkında edin-. diğim fikir bunun zayıf bir asker bulunduğunu gösteriyordu. Me- selenin bu cihetine Rapelle mü- lâkatından bahsederken tekrar te- mas edeceğim. Bu İtalyan okumandanlarının büyük ve magihâni buhranı kar- şılıyacak adamlar olmadığı sabit olmuştur. Zaten tehlikeli olan va- ziyelin teklikeli noktalarından bi- ride bu idi. Buhran esnasında iş başında gayri kâfi ve ehliyetsiz adamların bulunması muhatarayı felâkete tahvil eder, İtalyan ordusu ve tale yan halkı beklenilmiyen bu belâ» Yi nasıl karşılıyacaktı? Bunların cesaretine şüphe yoktu. $ İtalyan milleti sonu şüpheli bip hârbe en'şüpheli bir anında cik retle şti, harbin azim zayide tına, ağır yüküne, emsali görük memiş mabrumiyetlerine süküneğ ıbırla tahammül etmişti, Lâkin İtalyan milletinin bu tas bammülüne * ordusunun — parlak eserleri yardım ediyordu. İtalyan ordusu düşmanın hudutlarını hiv maye eden karlı mestur yüksel tepelerinde kayaları oyarak yas pılan istihkâmlarını ele geçirdik« çe bu muvaffakiyet haberleri İtak yan milletini yeni gayretlere seve 'kediyordu. Şimdi İtalyan milletinin bütüm yüksek ümitleri darmadağın ok muştu, Geçen iki sene içinde çok muharebelerde muzaffer olaf İtalyan ordusu tekrar dağlardan İtalya ovalarına atılmıştı. Ordu İtalyan köylüsüne çok pahalıya malolan toplarını ve ağırlığını, şüphe götürmez su olduğunu zanneyledi e mağlüp düşmanını nn eline bırakmıştı. İtalyadaki sulh taraftarı fırka Franaadaki ve İngilteredeki fırka» lardan daha kavi idi, Bu esnada Iktalyayı idare eden devlet adamı mesleğinde saçını ağartmış Ciyo- Hiti Kalyanın en hilekâr ve en korkulur rücülü idi. Katolik kilisesinin yüksek ru- hani erkânı asla harbe taraflar bulunmuyordu. Büyük (bir hezi- metten sonra da İtalyan milletinin harp gayreti devam edecek mi? Ordu ne halde idi? İtalyan as- kerinin cesareti hakkında şüphe yoktu. Alp dağlarının yüksek is pelerine çıkarak Avusturyalıların topları ve tüfekleri arasın: azzam istihkâmlara mek cesur adamların işiydi. (Aren MK A