En büyük yarış İngiliz kotrası şimdilik pupa yelken gidiyor Isema isimli Amerikan kotrasını nihayet mağlüp edeceğe zl yret, Dünyanin en mühim kotra ya- © rişi Amerikada Neuportda baş- ladı, Gayret «Endeavour» isimli İngiliz yatı le Rainbon isimli Are- “rikan yatı arasındaki bu tarihi ya- “riş Amerika kupasını kazanmak © üzere yapılıyor. Yazıştan bir ay evvel bu sütun- larda Amerika kupası hakkında . 1851 se indenberi iki millet. arasinda «iş bir denizci e yol miş olan İngilizlerin başında'meş- y ral Tomas Liptonu sa- yabiliriz. Çay kralının Amerika kupasını behemehal kazanmak “için ahar ömründe gösterdiği ihti- hakkında yüzlerce hikâye çık- maştır. © © Olhikâyelerin en dikkate şayan olanışudur: © — İngilterede yalnız. asillerin Kabul edildiği bir klüp vardır. To- © mas Lipton pek zengin olduktan sonra bu klübe âza kaydedilmek istemiştir. Halbuki klübüm mizam- Damesinde âzaların, belli züğürt, fakat mutlaka asil olmaları şart tır. İdare heyeti düşünmüş taşın- om, çay kralını bir şartla klübe © O şart ta, İngiliz izzeti nefsini her #ekrarlanışında zedeliyen Amerika İngiltereye getirecek mü şebbis, asil olmasa dahi, fevka- de bir müsaade ile klübe kabul edilecektir. İdare heyetinin bu kararım ö — Tenen çay kralı hemen fanliyete eçmiş ve beheri yüzer bin Ingili lirasından fazlaya malolan “dö, tene yarış kotr. ha koydurmuştur. 1 Çamrok, H Çamrok, IM. Çam- yak, ve IV Çamrok isimlerini alan o dört kotrayı Amerikalılar. sıra ile her sene mağlüp ederek Tomas ler klübüne girmesi" ondan daha ağır manevi fedal Hiklara malolan o teşebbüsten sonra ki yarışı İngiliz Yat isimli ingiliz kotrası fak olamamıştı. Bu seferki yarış kotrasını, zengin olduğu halde muallimlik eden bir İngiliz spor- cusu bizzat nezaret ederek yap- tarmıştır, Mister Spowith İngilte- reyi temsil edecek Gayret yatı suya indirildikten sonra çok mü- him bir karar almıştı, Yarış es- masında kotrada kullanacağı ge- micilerin profesyonellerden olmı- yacağını ve bu selesi yapmış, kalbinden yaralı ingiliz centilmenleri tarafından başarılacağını gazetelerle ilân et- Bu ilân üstüne herkes gene ümitsizliğe düşmüştü. Kimse öy- le büyük bir yatın millerce mil mesafelik bir yarışında kibar ço- cuklarının hakiki gemiciler gibi hizmet edebileceklerine inanamı- yorlardı, Kora İniltereden Amerikaya gönderildikten sonra da dediko- dular başladı. Bazıları, amatör, kibar sınıfına mensup gemicile- rin profesyoneller kadar çalı snadıklarını mister Spowithin de ille tecrübede anladığını ilân etti- ler, Bazıları da güya, kotra tat men kurumadan boyandığı işin boyalarının Amerikada | gizlice tekrar kazdırılmasma lüzum ha- sıl olduğunu bu yüzden teknenin kayarlığı azaldığını iddia ettiler. Başta Amerika — reisicumhuru ister Roosevelt olduğu halde ye Tış sahillerine dolan Amerika mi yönerleri. yarışın başladığı daki kadan itibaren ingiliz kotrası hak kında çıkarılan şayiaların bah müşterek nisbetlerini altüst etmek üzere bilhassa yayıldığını anlar diler, Çünkü, yedi defalık müsabaka- mın iki defasını İngiliz kotrası içinde amatör gemiciler çalıştığı halde pek güzel kazanmıştır. Yedi defalık müsabakanın me- safe şartı böyledir: üçüncü ve beşinci ya- riş, on millile müselles bir mesa ha gidiş gelişi katedili kalan ikinci, dö ve yedinci yarışlarda her gün sıra ile, dılıları altışar mil gel dıl müses mesi şeklindedir. Amerikan ve İngiliz zenginleri: nin milyonlarca dolarlık bahse tu- taştukları bu yarışın ikinci ve üçün ka zanmıştır. İlle günü yapılan birin- cü yarışlarını İngiliz kotra: ci yarış hakem heyeti tarafından Bugünkü maç Fenerbahçe - Galatasaray takımları geçit başında Evvelki senedenberi ikmal edi- lemiyen İstanbul şildi final maçı işin bugün gene Galatasarayla Fe- nerbahçe takımları karşılaşıyor... Beynelmilel nizamname mucibin- ce; bırakıldığı dakikadan itiba- zen değil, baştan tekrarlanacak olan bu müsabakanın neticesi hak kında şimdilik bir şey söylemiye- ceğiz. Bunun sebebi, Galatasaray #akımının bugünkü vaziyetini bil- memekliğimizdir. Galatasaray takımının larını ve hali hazırdaki idman kır vamını bugünkü maçta anlıyaca- Fiz, Vakıa bir maçla bir takım hakkında kati bir kanaat edinile- | mez, fakat Fenerbahçe - Galata- | saray maçları gibi karşılaşmalar | iki takım için esaslı işaretler gör memize yardım edecek kadar sı- imkân. kı çarpışmalardır. Yalnız dündenberi bir şelyer işi tiyoruz; güya takımlardan biri, bugünkü maçın pek erken olduğu- nu iddia ederek maçın tehirini is- | temekle ısrar ediyormuş... Eğer bu şayialar doğru ise maçın ya seremoni ile yahut teahhur şeklin- de yapılmaması ihtimali de vardır. Büyük tahsisat verildi Berlinde yapılacak 1936 olim- piyaltarı için Fransız hükümeti şimdiden hazırlık tahsisatını olim- piyat komi in emrine vermiş- tir. Bu münasebetle gazeteler, hü- kümetin ilk defa olarak yekönde spor li n muteber addolunmamıştır. İlk ya: Tışın hakem heyeti tarafından ni- çin muteber addolunmadığını ajanslar tafsilâtile vermediğinden sebebini anlıyamadık. Bugünlerde devam edilen diğer yarışlardan ikisini daha İngilizler kazanırsa 83 senedenberi ingil- terede beklenen Amerika kupası oraya geçmiş olacaktır. Yarış nizamnamesinde, — yedi defalık yarışm dört defasını ka- zanan kotra galip addedilmekte- dir, Şimdilik pupa yelken talihi izinde kayan İngiliz kolrası ihti- mal son yarışların dördünü kaybe- derek gene mağlüp olucaktır. Umumi harbin sonundaki bir yarışta da böyle olmuştu. İni kotrası orsadan çok iyi gittiği halde bocada başı görüldüğü için ilk kazandığı üç defalık yarıştan sonra geri kalan dört yarışı kay- bederek mağlüp olmuştu. Yalnız bu sefer Gayret isimli İngiliz. yatımın son tecrübelerin- den hem orsası, hem de bocasi kuvvetli olduğu Amerikan gemi- cileri tarafından da tasdik edil Ali sının talihi diğine bakılırsa, sema isimli Amerikan k pek yaver gitmediği anlaşılır. Seksen üç senedir. bu uğurda milyonlar sarfeden İngilizler bu sefer Amerika kupasını İngiltere- ye getirebilirlerse büyük bir mu- harebe kazanmış kadar sevine- ceklerdir. AKŞAM : Sporun manası; yapi- lin, rekabeti böyle asırlarca gü- zel bir şekilde s #irde meydana çıkar, Tetrika Me. 18 İLK KADIN Öyle hissediyorum ki ben baba. mi sevmedim, (fakat ona hayran kaldım. Zalen © da bende başka hisler | uyan- dırmağa ehemmiyet vermemişti. Onda da öyle fazla bir baba mu- habbeti yoktu, Bende de kendisine karşı ayni şey. Annemin meseleyi güne gelinciye ka- dar, babam bana sırf bir arkadaş ouamelesi ediyor, bazan müsteh- ziyane bir tavır alıyordu. Zaten benimle birlikte sokağa çıkmaktan pek hoşlanmazdı. Çünkü uzun bo- yam, artık bir erkek helini gör #eren manzaram onu ihtiyarlatı. yordu. İhtimalki «baba» kelime bile bu ebedi gencin kulağında na- hoş tesirler uyandırıyordu, Babam, genç kalmak, yahut kendisine bu gençlik zehabını vermek için bir tekim masajcıla- Ta, berberlere ve saireye güve yordu. Bu artistlerin ne gibi şey- ler yaptıklarmı iyice bilmiyorum. Fakat bunların her sabah bir kaç saat sürdüğünü, bu çalışma saat- leri esnasında odasından içeri kimsenin girmesine müsaade edil. mediğini biliyorum. Babam saat ire doğru yemek salonuna indi. zaman, her şeyden evvel, dö beş aynanın önünden geçer, sof ya olurmadan evvel kendisini yle bir muayene ederdi. An- nemle şakalaşır, benim yanağımı hafifçe okşar, sonra hemen ga- zetesini açarak okumağa dalardı. Güzel manikür yapılmış tırnak- larına, biraz seyrekleşmeğe baş- Tamiş saçlarına bayılırdım. Saçla- Tını uzatarak eksiklerin yerini ka- pamağa çalışırdı. Sıhhetinin ga- yet yerinde olduğu hakkındaki teminatlardan pek koşlanırdı, Ya annm, ya ben bu yolda bir şey” söylemiyecek olursak kemeri & yatı asar, meraklı, endişeli bir hal alırdı. Gazetelerin havaiyata dair ba hislerini okurken bir aralık bunu den birakir: — Dersler nasıl gidiyor? diye bana sorardı. Derslerimin kendisini hemen hiç alâkadar etmediğini pek iyi bildiğim için: — İyi gidiyor, baba, demekle iktifa ederdim, — Yarın büyük bir futbol ma- gi var. — Evet, baba. — Veliefendide at yarışları da bu sene çok, parlak olacak gibi iyor. — Ben de öyle zannediyorum, baba, Sonra, anneme döner, sorardı: — Ne haber var, hanımefen- di? Taze bir havadis var mı? Ye- ni bir dedikodu? Anmem bu tarzda lâkırdılardan pek hoşlanmadığı için, süküt eder- di. O zaman babam kibar âlemi- ni alâkadar eden son havadisleri kendisi birer birer sayardı. İşte babamın aile hayatı için- de tuttuğu mevki, İhtimalki bu verdiğim tafsilât kendisinin pek lehinde değildir. Babamın aley- binde bulunmak istemiyorum. Çünkü ne olsa babamdır. Ona Karşı kusurlarımı da gizlemek fik- #inde değilim. Yalnız, böyle bir adam üzerinde annemin hakkı mızdaki sözleri ne gibi bir tesir yapacağı iyice anlaşılsın diye bunları söylüyorum. Zannederim, bu bolkâm ve bereai kadınlar fatihi hayatin da ilk defa olarak aldatıldığını Yazan: Muallâ Hâmit görüyordu. Kendisi belki yüz ka- dımı, aldatmalarına vakit kalma- dan, bırakıvermişti. Aşk hayatı hakkında babamın hususi nazari yeleri vardı. Kadın initanın içini çabuk bayıltan bazı tatlılara ben- zer, derdi. Ağızlarının tadını bi- enler, babamın fikrince, sofra- dan biraz daha iştihaları varken kalkmalı idiler. Kendisi bu düsturları bol bol tatbik e İyi bir mütehassıs sıfatile, iç bayıltan tatlıların her mevini tatmıştı, Onun yegâne sü- rekli münasebel Leylâ ile olan aşkı idi. Bu ya Leylânın müstes- na, fevkalâde bir takım cazibele- ri olmasından ileri geliyordu, veya Leylâyi ailemize bağlıyan dostlu- ğun bunda tesiri vardı. Belki de bu münasebet nihayet bir itiyat şeklini alınışı da onun için bu kar 'dar sürmüştü. Bence en doğrusu, Leylâ ile ailemiz arasındaki dost- luktu. Babam ile Leylâ arasındaki mi masebet, zaman geçtikçe, munla- zam, barit bir gidiş almıştı. Pek alâkayı davet edecek bir şey gibi görünmüyordu. Öyle bir münase- bet ki tıpkı uzak akrabalar arasın- daki muhabbeti andırıyordu. Ara- da sırada bir ziyaret, zeval kurtaracak kadar bir şey... İstan- bulda olsun, sayfiyede olsun, Loy- lâ muntazaman bize gelip git Annemin yakın do: âdeta aileni ünü teş için, o kadar sene aşktan son- ra onunla rabıtayı kesmek pek ko- lay olamazdı, Leylâ da babama karşı, zanne- derim; 'ayni hissiyatı besliyordu. Artık babamı ikinci bir koca gibi telâkki ediyordu. Bu telâkki bı bania karşı bir aşk hissi besle mekten onu kurtarıyor, fakat ba ka bir takim vazifeler ve meebu- riyetler yaratıyordu ki bunlara ehemmiyet vermemek kabil de- Ben şurada yalnız kendi fikri- e kanaatimi izah ediyorum. ikıp ta neye istinaden bu imleri verdi soracak ol- sa ona hiç bir delil gösteremem. Vakayi, onların münasebelini bu şekilde görmeğe beni sevketti. Fakat Leylâ benim Leylâm ol makla beraber, bu mevzu, aramız- da daima karanlık bir mahiyette kaldı, Mamafih, bazı vaziyetler vardır ki insan onları hisseder, anlar, Fakat bu kanaatini teyit için hiç bir delil gösteremez. Tahminlerime pek ihtimale ya- kın şeyler denilemez. Vaziyeti başka türlü mantıkan izah etme ğe imkân yok. Hiç bir zaman elde edilemiyecek gibi görünen hakikati anlamak için ber türlü çareye baş vurdum, Fakat ne ka- dar uğraştım ise hep faraziyat s hasında kapalı kalmağa kendimi mecbur gör i birisi çile sa da bana aldandığımı söylese ve bütün bütün başka türlü bir izahat verse bundan hiç hayrete düşmem. Bazı kadınlar vardır ki size vücutlarını. verirler, bütün varlıklarını verirler, böyle olmak la beraber gene size yabancı ka: lırlar. Leylâ işte böyle kadınlar» dandı, Dudakları ile ruhu aresin- bir mesafe vardı. Babama gelince, onunla benim aramda hiç bir zaman bir sami- miyet tecessüs etmemiştir. Çünkü. böyle bir samimiyetin doğabile- ceği dakikada bu küçük aile fa- ciası bizi biribirimizden keti sw- rette ayırdı, kası var)