27 Temmuz 1934 AKŞAM AKDE NIiZDE TÜRK AKINCILARI Yazan: O gün (Jüzetta) nın rengi İSKENDER FAHREDDİN Tetrika No. 125 ESME e gül (Marmara Kartalı) Karaman kıyılarından geçerken, Murat reise karısının yalandan hastalandığını söylemişlerdi (düzetta) neden hastalandı! — Uzakta bir gölge var... — Buluttur.. — Buluta benzemiyor. Ufukta dolaşan bulutlar böyle gölge halinde gö- rünür. : — Hava sis Bir saat sonra bu gölgenin bir gemi olduğu anlaşıldı. Murat reis (Marmara Kartalı) Bin güvertesinde Kara Ali ile ko- muşuyorduz — Bir Venedik ticaret bortonu.. — Fakat boğazdan geliyor. Ve- medik gemisi olmasa gerek. — Belki müsalâha aktedilmiç- tir. Hele bir defa çevirelim de. İs- tanbuldaki vaziyeti anlıyalım, — Fena olmaz amma.. Ben bu geminin Venediklilere ait olduğu- mu zannelmiyorum. Murat, ikinci Beyazıdın Vene- diklilerle kolay kolay uyuşamıya- cağını tahmin ediyordu. (Marmara Kartalı) Venedik ge- misine «dur!» işareti vermişti. Venedik gemisi derhal ön dire- ğine «dostluk sancağı» çekerek yoluna devam etmek istemişse de, Murat reis böyle hilelere çok ras- ladığı için, gemiyi önledi ve baş taraftan kancalarla Venedik ge- misini durdurdu. Venedikliler hiç telâş ve heye- Zan göstermiyorlardı. Sulh heyetinden biri Murat re- ise yaklaştı: — Türkiye ile on senelik bir müsalâha aktettik. Muahedena- meyi Venediğe götürüyoruz. Dedi ve padişahın imzasını ta- Tiyan sulh muahedenamesini Mu- rada gösterdi. Zaten Çanakkale boğazından Serbest geçişleri Venedik cumhu- Tiyetile Türkiye arasında böyle bir muahedenin aktedilğine en büyük delildi, Murat, ikinci Beyazıdın i serbest — Muratla konuşan o Venedikli, (Marmara Kartalı) kancalarını çekerken manalı bir. tebessümle leri de ilâve etmişti: ral (Detto- pesaro) nun Venediğe iade edil- diğine ait olan maddeyi de ihtiva etmektedir. Murat reis bu sözleri işitmemiş £ibi davranarak, gemicilere: — Haydi, ne duruyorsunuz. Çe. | kin kancaları, Sulh aktedilmi Gemi serbestçe yoluna edecek.. Diye bağırmışti. (Marmara Kartalı) Venedik ge- inisinden ayrılırken, Murat, gemi- 'de dolaşan sivri sakallı amiral tanımıştı, Amiral (Dettopesaro) hür ve mağrur.. Güverteden arası: ra denize bakıyor ve (Marmara Kartalı) nı gözünün ucile seyredi- yordu. Venedik ami; devam , Murat reisten gok korkmuştu.. Ona belki daha östihfafkâr bir nazarla bakacaktı.. Fakat, Murat reisin padişaha is- yan etmiş bir korsan olduğuna inanmıştı, Arkadaşlarına bile yu- uşak davranmalarını tembih ve Mürat reis talihin bu garip cil vesine güçlükle tahammül edebil Acaba bir munhede ile yak: kurtaran bu talihli amiral, düş man sıfatile tekrar Türklerin kar- şısıma çıkmak için on sene bekli- yebilecek miydi? (Navarin) hezimetini yüz sene sonra dahi unutmıyacak olan Ve- nediklilerin bu kadar uzun zam harpsiz yaşamalarına ve şerefli devlet adamları tavrını takınarak sulh muahedenamsine koydukları imzaya sadık kalmalarına imkân mi vardı? ÜJüzetta) biraz rahatsızdı (Marmara Kartalı) Karaman sahilerine doğru gidiyordu. Murat reis, Karaman beyi İbra- bimin (Köycük) e indiğimi ve ora- leyhine Mısırlılara haber almıştı. Ka- mamile Türklere inkiyat etmek, ğer kısmı da Mısırlılarla birleşip, Anadolu vilöyetlerine ilhak edil- tekrar Türk- lerden almak istiyordu. Murat, İbrahim beyi yakından ia için, onun Mısırlılarla bir. yenlerin başında bulun- duğunu anlamakta gecikmemişti. üzetta Murat reise soruyordu: — Mademki Venediklilerle uz- ıldı. Artık bu engin denizlerde dolaşmakta mana yoktur. İstanbu. la dönmek niyetinde değil misin? — Hayır... Çünkü hülüümet be- ni asi diye ilân etti, İstanbula gi- dersem, zahiren bana bir ceza vermesi lâzımdır. — Canım, senin (Navarin) de- ki hizmetin, seni bu vaziyetten kurlarmağa kâfidir: Ben artık bu sonsuz deniz yolculuğundan uş dım. Haydi Murat, beni dinle! İs- tanbula gidelim.. Tekrar yüvamız- da sakin ve üz yaşıyalım. Murat, karısının yüzüne dik- O gün (Jüzetta) nin rengi ne kadar soluk, ve gözleri ne kadar sönüktü! Murat — Biraz duha işimiz var, Jü. zetta! Bu işimizi de bitirdikten sonra, her halde İstanbula döne- Diyerek, karisini teselli edi. yordu. (Jüzetta) hakikaten hasta mıy- dı? Yoksa dümenci Hüseyinin şüphelendiği gibi, yalandan mı hastalanmıştı? Murat güzel karısının kendi ni yalandan hastalanarak aldata- cağını zannetmiyor, hattâ böyle bir ihtimali bile düşünmek iste. miyordu. Dümenci Hüse; in iddiasına göre, (Jüzetta) Muradı yolundan ve işinden alıkoymak için deniz üstünde bir hastalık icat etmişti. Hüseyin, Murada — Karın seni aldatıyor..! Ak- denizden uzaklaştırarak Venedik- Jilere meydanı boş bırakmağa metmiştir. Demişti. Murat bu söze inan girmemiş değildi. Fakat, meydan- mamakla berabey, içine bir şüphe Radyo 27 Temmuz cuma İstanbul 5 12.30-13.30 plâk meş yatı, 18.30-19.20 plak neşriyatı, 19.20- İ 18.30 sians haberleri, 19,30-21,20, (Mesut Cemil, Ruşen, Cevdet, Öyrik | beyler, Vecihe, Nazan, Feridun, Ne 'dime haramlar), 21,20-21,30 ajans ve borsa haberleri, 21,30-22,30 radyo or- kestrası tarafından” çiğan musikisi. ve hafif musiki Varşova (1414 m.) — 20115 popü ler musikisi, 21,12. senfonik konser, 21,50 haberler, 22 zirai, 22.10 sen: fenik konserin devamı, 23 Föyten, 23,15 kahvehane konser, Bükreş (364,5 m) — 18.15 gü düz nemriyat, 19,05 çark | musik (Verdi Nicmann) © yadyo orkestra 21,15 oda musiki, 22 Solistler kon seri, (İngiliz ve Amerika musikisi, 23 haberler, 23,30 plik, te (550,5 m) —21 7. Sin isimli tenezzüh vapurunda nakil, ,20 Budapemte konser orkestra 23,30 iğan musikisi, 24,20 Dans mu lin orkestranı 20.40 Bründen: Radyo skeci, 21,20 caz plâkler, 22 haberler 22 Örkestra, 23,15 plak, 2345 yusça Baberler, Viyana (508,8. m) — 21,30 çene sanstkârlar, 22,20 Ün Ledersrunupfa Vaelder) irimli skeç, 23,30 haberler, 23,50 Holzer radyo orkestrası, | plak. 28 Temmuz cumartesi İstanbul : 1830-19 fransızca ders, 19-19,30 plâk neşriyatı, 1940.21 Türk musiki neşriyatı (Fakire, Safiye hanım- lar, Refik ve Fikret beyler), 21-21,30 Esref Şehik bey tarafından konferan, 21,30-22,30 orkestıe konseri, karışık Varşova (1414 m.) — 20.10 Sale. burdan aklen Bestlovenin (Fidelis) operası, 23 Chepinin eserlerinden müz zekkep konser, 23,30 aktüslite, 23,43 “dans musikisi, 24 müsahab, 24,50 VA madan naki, Bükreş (3645 m.) — 13.15 gündüz neştiyalı, 19,05 radyo orkestra, 20 Salaburşdan naklen Berthovenin eser. İerinden (Fiodelio) operası (bu opera Richard Strauss taralından idare edi- ecektir) Budapeşte (550,5 m) — tiyatrosu, 22 son haberler, 22 musikisi, 23 hava raporu, 23.09 opera örkestran, 24.15 Veres çiğan takımı, Prağ (470.2 m.) — Zİ operet tem- sil, 23 haberler, 23,155 plak, 23,30 hai miki, Viyana (506.8 m.) — 20.15 Sale burgdan naklen: Beehovenin Fidello operas, 23 Holzer idaresinde radyo öriemtram, 23,30 haberler, 23,50 ken serin devamı, 23440 Şandor takımının siğan mesir, (Peşteden naklen). 21 radye 0 dama Türkiye SENELİK 1400 kuruş 2700 kuruş S AYLIK 750 » 1450 > 3 AYLIK 400 800 > LAYLIK 150 Posin irlihadina dahil olmayanı ecnebi memleketlur: Seneliği altı aylığı aylığı 1000 kuruştur. Kene Ares teli için Yirmi b Kuruşluk pul göndermek Hizın Telalı: 45 Runkiar Eman Güne Ole il Ay 4 7AS 90 449 BAG 15 Yİ AHBA müesseseleri Ankaranın modern türkçe fransızca ve ecnebi isanlarda. kitap, gazete, mecmua, Fotoğraf levazımı ve modellerini temin eder, Merkezi: Maarif yekileti karşın da telefon 8877 Şubesiz Samanazarında hakikat vardı: nin yanakları gün geçtikçe yor, ve gözleri çukurlaşıyordu, Murat, hastalığına inanmaması için, . (Jüzetta) nin halini kendi gözile görmemesi lâ- zımdı. Halbuki o ÇJüzetta) mın hergün biraz daha eriyip solduğu- nu görüyordu, o (Arkası var), solu- karısının üzel (Jüzetta) | Sıcaktan kaldırımların katranları! yumuşamıştı. Ferit Taksime doğ- Tu yürüyordu. Birdenbire tatlı bir kadın sesi arkasından bağırdı: — Ferit, Uzun senelerdenberi görmemişlerdi. Ta eskiden, çok eskiden on se- kiz yaşının bütün çılgınlıklarile sevişmişlerdi. Aşkları epeyce sür- müştü. Sonra hayat onları ayır- muştı. Muazzez başkasile evlen- mişt Genç kadın elini din eli buz kesilmiş — Ne zamandanberi İstanbul- 'dasın Muazzez. — Dört gün oluyir. ki sene ev- vel kocam öldü. İzmirde yapayal- niz kaldım. Ancak iki sene bu yalnızlığa tahammül edebildim, nemin yanına geldim. — Dünyada bundan feci tesa- 'düf olamaz Muazzez. Keşki sana Tasgelmeseydim. Ben de yarın se- yahate çıkıyorum, Adanaya git- uzattı. Ferik Başını önüne eğdi. — Bir yerde oturmaz mısın Mu- 222621, Tam Taksim bahçesinin önün den geçiyorlardı. İçeriye girdiler. Bahçe tenha idi. Gazina kısmı açılmamıştı. Gölgeli hollarda uzun. uzun dolaştılar. Yeşil bir tahta 8i- ranın üstüne yanyana oturdular. Biribirlerine çok yakındılar. Fe- rit bir kolunu tahta sıranın arka sına dayamıştı. Yüzünü gene ka- dının yüzüne yaklaştırmış, onu uzun senelerin verdi hasretle doya doya seyrediyordu — Sana bu kadar yakmlaşa- mı tasavvur bile edemezdim Muazz:2!. dedi. Genç kadın ses çıkarmadı. Bir gey düşünüyor gibi idi, Birden bire sordu: — Niçin Adanaya gidiyorsun? — Babam öldü. Oradaki işler yüzüstüne kaldı. Fabrika, tarlalar, sonra kızkardeşim. Onu orada birisi istiyormuş.. Bütün bunlar beni bekliyor Muazzez. — Tekrar dönemez misin? — Kim bilir ne kadar sonra, Orada işleri düzeltmek senelere bağlı.. Sonra öyle işler ki bir an başından ayrılmamak lâzım, Za- vallı babam bütün hayatında İs- tanbula beş kere gelebildi. Gene sustular, Ferit Muazzezin gözlerinde derin bir hüzün sezi- yorılu: — Muazzez. Gel bir çılgınlık yapalım... — Nasıl Ferit?, — Yarın benimle Adanaya gel.. | Munzzezin gözleri saadetle parladı. Fakat tereddüt içinde idi — Nasıl olur Ferit?. — Pekâlâ olur. Muazzez derin bir. heyecan içinde idi. Bu onun me zaman- 'danberi beklediği, hayalinde ya şattığı saadelti, Fakat saadet kaf eşiği durumsuyordu, tereddüt ediyor. du, Son i lığını oğlu Saime vermişti, Saim dört yaşında idi, Muazzezin her şeyi Saimdi. Genç kadın yalnız Saim için yaşıyordu. Eğer Ferit le giderse Saim ne olurdu? Feridi çok seviyordu. Fakat nihayet genç adam Saim için yabancı Ferit ne kadar iyi olursa ol sene içinde bütün var sun Saime üveybaba olacakti Üveybabal.. Üyeybabal... Mus azzez bunu düşünmek bile iste miyordu. Fakat Ferit insanların eri iyis idi, Saim Bundan sonra düşündü. Güzel” bir evleri olacaktı. O kocasına kendi elile yemek pişirecekti, Fes rit akşam eve dönünce evvel kendisini öpecek, £ sonra Saimi kollârında hoplatacaktı, i — Kararını versene Muazzez. — Düşünüyorum Ferit — Aşktan kuvvetli bir bağ olur mu Muazzez? Bunu ne za- mandamberi beklediğimizi dü- günsene. 23 — öyle. Aşktan kuvvetli bağ! tan kuvvetli bağ kı vardı. Birdenbire gözleri par, ladı: — Geliyorum Ferit Genç adam Muazzezin ellerine sarıldı — Sahi mi söylüyorsun Muaz“ zeZ. ü — Geliyorum... dim... — Dünyada bizden mesut bir gift olmıyacak... Kaybettiğimiz günlerin bütün acısını çıkarac: diz. — Güzel bir evimiz olacak. — Bahçemiz... :klerimiz. Böyle konuşurken gölgeli yo- Jun ucundan bir ses — Annel, dedi. Dadısı Saimi gezdirmek için bâhçeye — getirmişti, Sajm bir Kararımı vers elinde topu Muazzezin yanına koştu: — Amel... lim. — Bak... Dur... Kim var. Haydi eve gide- Fe Genç kadının verdiği karar al- lak bullak olmuştu. Onun için tek bir insan vardı: Saim... Tek bir emir vardı: Saimin emri Ve Saime bir üveybaba seçemi- yeceğini anladı. Oturduğu yeşil sıradan kalktı: — Allaha ısmarladık Ferit. Hayırlı yolculuklar temenni ede- rim. Belki biribirimizi göreme- yiz... Onun imdiden Allaha ısmarladık. Onlar gölgeli yolda ilerilerken Ferit kendi kendine: — Haşmetlü çocuk Hz. diyor. du... O her şeyden kuvvetli... Bir yıldız AKŞAM İlân tarifesi a e 200 100 s9 İç aahifelerde So 30 Son ilân sahifelerinde » x Bir ay içinde 100 santimden #azla ilân verenlere hususi tenzilâtlı tarife tatbik olunur. Mektep ve neşriyat, doğum, nisan, akit, teşekkür ve ölüm, icra, tap ve mahkeme ilanları için hususi tarife tatbik lunur. “Gazetemizde neşredilecek ülânlar için müracamt yeriz ilâncılık kollektif Şirketi Ankara caddesi, Kahraman zade han, Tel 20094-20095