profesörünün bir tavsiyesi Şehir iktisadiyatı hakkinda bir kaç eser meşretmiş olan Üniversite içtimeiyat Profesörü doktor Kes- yeni çıkan bir eserinde yiyecek Gşyasının kontrolu hakkında dis yor ki «Halka taze ve temiz süt içmek imkânını temin eylemek gıda mad- deleri işinde en ziyade müşkülât arzeden bir keyfiyettir. Şehre ci- var muntakaların müstahsilleri, yahut serbest ticaret makanizma- sı, piyasaya kâfi miktarda kasap- lik hayvan, et, süt arzetse dahi şehir idaresi kendisine emanet edilmiş. şehirlilerin sıhhatini ko- rumak için çok çabuk bozulan bu gıda maddelerinin cins ve nevile- rini daima mürakabe altında bu- lundurmalıdır. Almanyada şehirlerde kasapların orta devir- 'de gördüğümüz şekilde gedikle, vardır ve bunlar merkezi mezbi alar teşkil etmişlerdir. Eğer şe- hirde böyle bir mezbaha mevcut değilse şehir idaresi zephiyatı in- hisar halinde bir noktada topla- malıdır, temizlik ve fiat kontrolu ancak bu suretle temin olunabilir. Taze meyva, balık meselesine Eelince, bunların satışi perakende ticaret, bilhassa İstanbulda örnek olmağa değer bir canlılık göste ren sokak satıcılarına terkolüna- bilir. Ancak şu şartla ki bu sokak satıcıları kendi. ihtiyaçlarımı şeh- rin merkezi hâlinden temin ede- bilsinler, Elde mevcut mala ve ih- tiyaca uygun bir fiat ancak mer- kezi hâlde teşekkül edebil bazı Tütün işlenmesi Bu iş Triyesteden tekrar Istanbula intikal etti Triyeste serbest limanında tütün imalatı giltikçe azalmaktadır. Evvelce tütün işleme Sahasında çalışan 5000 amelenin yerine şimdi 250 amele çalışmaktadır. Bu mik: tarın azalmi sebep şudur: Triyeste serbest li Yakın garktan işlenmemiş tütünleri alır, bunları işledikten sonra başka memleketlere satardı. Son birkaç sehe içinde İstanbul, İzmir ve Atinada tütün işlenmesi için yeni- den depolar açılmıştır. Bu depo- larda amele yevı in düşkün- lüğü bu işlerin Triyesteden tekrar buraya intikaline sebebiyet ver- mili, Amasyada koza mahsulü Amasya 20 (Hususi) — lik koza mahsulü piyasaya gelmiş kilosu 30-35 kuruşa satılmağa başlamış tır. Geçen seneye mazaran fiatler düşliktür. Hanımların nazarı dikkatin YAKUT Güteliik müstalifaratı; günden güne fatla vapbet kazanmakta ve tanınmış, harımıstandilar taratındanı Kemali raoım- ismiyeta Kullanılmaktadır. Siz do bü Hergün bir ata sözü; A Sen ağa ben ağa AKŞAM Bükreşte büyük nümayişler Dahiliye nazırı nümayişçileri divanı harbe verecek Bükreş 26 (ALA.) — Demir mu- hafızlar taraftarları dün sabahi nümayiş yapmışlardır. Polis, on iki kişi tevkif etmiştir. Öğleden sonra bir ikinci nümayiş olmuş, nümayişgiler, zemmedici mahiyet te görülen makalelerinden dolayi mahkemeye verilmiş olan mareşal Avereskoyu mahkemeden çıkar- ken alkışlamıştır. Mahkeme talik edilmiştir. Milliyetperver köylüler dahili- ye mazırının istifasını. istemişler. dir. Dahiliye nazırı, mecliste, nü- i söylemiştir. Çekoslovakya cendral konsölosü Çekoslovakya çeneral konsolosu Dr. Mösyö Antonin Papirnik, bü- kümeli tarafından Praga davet edilmiştir. Halefi Dr. M. Kvetor- lav Gregor'un vüruduna kadar “Attache - Contulaire M. Hyaek Bruber vekâlet edecektir. Varşovada bir Fransız ceneral Varşova 26 (A.A) — Mareşal Pilsüdiski, yülsek rütbeden bir kaç Lehli zabit ve fransız ataşe” militeri ceneral Darbonneau hazır olduğu halde fransiz ceneralı Debeneyi kabul etmiştir. Lehistanda fırtına Varşova 26 (A. A.) — Lodz şebri civarında şiddetli bir fırtina çıkınış, mühim hasarata sebep olmuştur. Klezew köyünde ağaç altına sığınan üç köylüye yıldırım çarpmış ve ölmüşlerdir. Deniz silâhları Hazırlık konferansının müzakereleri ilerlemiyor 24 (Hususi) sene toplanacak deniz Londra Gelecek konferansı için şimdiden iptidi hazırlık ve temas başlamıştır. Lâ» kin şimdiye kadar bu temaslardan, elde edilen eticöler konferansın atisi hakkında iyi ümitler yermi. yor. Japonya hükümeti deniz kuv- vetlerinde İngiltere ve Ameri ile tam bir müsavat temin etmek için sonuna kadar israr edeceğini anlatmiştir. Amerika bu müsavat talebine karşi İngiltere ile müttehit bir cephe teşkil etmek istiyor. Hal buki İngiltere eski müttefiki ve şimdiki yakin dostu Japonyanin aleyhine vaziyet almağa taraftar değildir. Diğer taraftan İngiltere deniz tayyareleri hususunda Ame- rika ile müsavat istiyor. Son gün- ler zarfında hazırlık konferansi- nın netice vermesi ümitleri çok azalıiştır. “GUNUN MESELELERİ Bozguncular Alman propaganda maziri M. Goeb- bels von zamanlarda muhtelif Alman ge birlerinde dolaşatak bozgunculara karşi siddetli nutuklar iret etmektedir. Alman propüzanda nazırna göre AL unanyada Nazilerin başladıkları işe karşi balkan iimadıni zayıflatacak arette propagandalar. yapılmağa başlanmıstır Propagandayi yapanlar alelâde sokak politikacıları değil, tahil görmüş, ağır başlı kimselerdir. Alman oazırı bunlar şiddelli hücum ediyor bozgunculara kı e ıkı sedbirler alınacağını sözlü Alman nazırmın bu natuklar örat ete siki arada gelen Avrupa gazeteleri Ak maniya ahvaline dair dikkate şayan har berler veriyorlar, Bu gazetelerden bir kisrm Nazi idaresinin Almanyada tam bir muvaffakiyersizlikle meticelendiğini yanıyor bir kimi © derece ileri gitme mekle beraber Hitlerin ve Faşizm idare» sinin Almanyada beklenilen © şeyleri tahakkuk etiyemediğini söylüyorlar. Gerek Fransız, gerek İniliz gazete leri Almanyanın bugünkü vaziyetini iyi görmüyor, Bunların yazılarından çıkan, netice sudur: 4Siyaset itibarile tutulan yol Alman- yayı tam bir yalsızlığa, sevketmiş göllere bir parça teveccüh eseri mekle beraber Almanya işin en yfak bi harekete bile geçmüğe mütemayil de. Bildir. kala bir gok hususlarda Alınan» yadan başka fikirdedir. Bilhassa Avaz turya meaclesi bu iki hükümet arasında kavvetli bir anlaşmaya mânidir, “Almanyanın bu vaziyetne mukabil muürizlar bir blok halinde birlesmisler, âdeta bir çember gevirmişlerdir. İktimdi sahada du bir çök hatalar yapılmıştır. Munevilere karı takip edilen hattı hareket, moratoryom ilâni her tax ralia Almanyaya kanı iktisadi kot temüyülleri uyandırmıştır Bunlar yelişmiyormuş gibi bir kilise ieselesis çkanlarak katolik Alınanlar arasında siddetli bir infial uyanmasına sebebiyet verilnimir » Gazetelerin neşriyatı belki mübald. #alıdır. Fakat.Alman propaganda mazi ynın beyanatı Almanya içinde halk aya: sinda bir hoşnutauzluk, hüküm sürdüğünü gösteriyor ki bu şayanı dikkattir. Bir sene evvel Naziler iş bağına geldikleri zaman bürün Alınanlar büyük. ümitler, sevinç içindeydi. Şimdi bu. ümürlerin kanldığı, eski sevincin kalmadığı görül. mektedir. Bir Türk gencinin muvalfakiyeti İki sene ev- vel İstanbul üniver sitesin- den pek İyi dereceden dip-. | lomasını ala- rak duktora sini yapmak üzere İsi do Cenevre üniversitesi ne giden Re- şat Osman B. - muvaffakiyetle doktorasını ikmal etmiştir. Dok- toru müdafansinda bazır bulunan müdetrisler bu Türk gencinin muvaffakiyetini çok takdir et miştir, Reşat bey Almanca lisanındaki vukufunu tevsi etmek üzere Al manyanm Frayburg üniversitesine gitmiştir. Istanbul üniversitesinde İkmall tahsil eden bir Türk gencinin Avtopa üniversitelerinde İki sene zarfında doktora yapması ve doktorasında en yüksek numara bor. | Reşat Osman B. — * Edebi müsahabe; İşte yazicilık dünyasının en zor işlerinden biri! Hele bizim yazi. calık dünyamızda bu kelimenin hem kendisinde, hem medlülünde maküs bir talihin cilvesi var. Ter- ceme mi, yoksa tercüme mi? Üşen- mesem kim bilir nerelere sıkışmış olan kamusa müracaat külfetini ihtiyar ederek bu şüpheyi halle- derdim, benden daha az tembel olan bir müdekkik o zahmeti ihti- yar edip te meselâ: «Her ikisi de caizdir» cevabını verse hiç şaşmiz yacağım, Zaten gene bir kelimeden gelen ferceman kelimesinde cimin hare- kâti selâsa ile kıraatı caiz olduğu- nu diyar diyar, kabile kabile telâf- fuz değişiklikleri gösteren arapça- pin garibelerine bir misal olarak” çocukluktanberi bilirdim, Gene bilirdim ki kendi lisanlarının te- lâffuz inceliklerine pek kıskanç olan Fransızlar başka lisanlardan aldıkları kelimeleri doğru söyle mekte gülünç bir aciz gösterdik. leri, meselâ Timürlenk ismini Ta- merlan, Bayezid ismini Bejazet şekline çevirdikleri gibi terceman kelimesini de drogman yahut trucheman hattâ büsbütün fran- sizca kalıbına sokarak trudhement yapmışlardır. Bahse mevzu teşkil edeh keli- meye gelince bunu da gene çocuk- luktanberi terceme diye okuyup söylemeğe alışık | olduğumdan, eğer bir mahzur yoksa, gene öyle | devam edeceğim. Bu mukaddemeye neden lüzum gördüm, bilmiyorum. . Kelimenin maküs talihine işaret etmek İçin olacak, Yakın vakitlere kadar bel- ki hâlâ bugün bir çok halkın tereim kelime: | ye telâffuz ettiğine de işaret olu- nursa bu kelimenin müştaklarına kadar mukadderatında bir terslik miyeti yoktur, elbette, Asıl ehem- miyet bizde kelimenin medlülü- olan maküs talihtedir. İrfan hayatında terezmeye en ziyade muhtaç olan milletlerin başında | bulunmamıza rağmen bu ihtiyacı temin hususunda en geri kalan da. | biziz, Gariptir ki bir vakitler arap» çadan, farsçadan yığın yığın ter- comeler yapılır ve bunlar okuyu- cular tarafından kapışılırken fi- Kirlerin istikamet yeçhesi değiş tikten ve garp lisanlarına vâkıf. kalem erbabının sayısı daha ço- #aldıktan sonra tercemede reha- vet başlamış ve okuyucularda da günden güne rağbet azalmıştır. Bunun muhtelif esbabı olsa ie- rektir, Bunları birer birer araştı- racak değilim, belki «daha iyisini ben yaparım» fikri de bu meyan- dadır. Öyle zannediyorum ki bu sebeplerin başında terceme işini pek zor, elbette teliften daha zor, bir iş olması gelir. Bittabi burada çala kalem çevrilen, gelişi güzel, daha doğrusu, gelişi fena türke. ye geçirilen, edebi ve fileri bir mi him kıymetten mahrum, kitapları kastetmiyorum, lâlin he zaman. yüksek bir kiymet ve ehemmiyette bir eserin türkçeye nakli icap et miş te buna teşebbüs olunmuşsa, ya kalemi yahut malül neticeler doğmuştur. Buna son zamanlarda, pek mukte- dir tanınılan kalem sahipleri bile, nümuneler vermişler Rağbet cihetine gelince bu ek bette daha fecidir. Memleketimiz- dde birinci defa, garbin en güzide cesareti irgilmi Terceme işi fikir ve ilim mahsullerinden mü. rekkep olarak intişara başlamış olan «Oğlumun kütüphanesi» liyatının acıklı mukadderatı ta hattür olunursa bu noktada daha ziyade tevakkufa lüzum kalmaz. Mektep kitaplarından başlıya- rak, cumhuriyet hükümetinin. şu 8on senelerde şükran ile karşılan- mak lâzım gelen himmetinden katı nazar, ilmin, fennin her şu- de, hele edebiyat zemininde terceme işinin nasıl ihmal edildi Zine, buna ne derecelere kadar ihtiyaç olduğunun unutulduğuna vâkıf olmak için meselâ komşula- Kidir, Şöyle, bir kuş bakışi, göz gezdi- rivermeke görürüz ki ilimde, fen- de olsun, edebiyatta olsun garp li sanlarından birine hakkile vâkıf olmıyan ve okuyacağını kendi İi- sanında bulmağa muhtaç olan bir Türkü tatmin edebilecek hemen hiç bir eser yoktur. Beş on istisnayı zikretmeğe lüzum görmiyerek me selâ tarihe, Felsefeye, içtimi ta, hikmete, kimyaya, tabiiyala, daha ziyade tadada hacet yok, bir köşesine tallük edebilecek kaç eser tadat olunabi Hele edebiyat sahasinda yüz ki- zartacak kadar fakiriz. Bir vaki ler Maarif Vekâletinin teşebbü garp edebiyatına vukufu olanla- rin mütaleası alınarak türkçeye aynen yahut telhisan nakli müfit olacak eski, yeni dünya asarı ede- biyesinin tercemesi düşünülmüştü. Bu büyük tasavvur öylece kaldı, Hükümetin bir çok daha mühim işleri arasında teahhura uğrıyan bir iş şunun bunun ferdi geyret ve teşebbürile kısmen olsun vücu- da getirilmek mümkün iken, göz lerimi kapıyarak, bu vadide ne yapıldığını arıyorum, ve hiç, hiç bir şeyler bulamıyorum, Tercemenin teliften zor. oldu una işaret etmiştim: Bunun mi- iş sahasında ve hatıratımdan alacağım, Hayatımın bir büyük kısmını geçirdiğim “müsssesatt: birinin metni fransızca olan şart- pamesinin tercemesi © zamanın ilimde, lisanda, ve, İşe vukufta en tanılmış ricalinden bir üstada bir rakilmıştı. Kırk elli sahifeden iba- ret olan bu risaleciğin tercümesi vehleten o derece sadık ve aslına mutabık görüldü ki terceme hakkı olarak o zata bugünün, parasile tahminen on bin lira tutan adet altın verildi. Buna kırk seneden fazla bir zaman 5- rayı devlet, şartnamenin metnile tercemesinden doğan ihtilâfların hallile, tefsirile uğraştı durdu. İş sahasında olsun, ilim ve fen, hele edebiyat sahasında olsun ter. ceme işinin zorluklarına bununla öştişl eden erbbı pek iyi vâkıf- tırlar, Ve önün içindir kine za- man her türlü sihhat ve mutabas kat kayıtlarına tâbi: bir“ tereeme lüzumu karşısında bulunurlarsa. irkilirler ve ekseriyet üzere sende- lerler. Ben kendi hesabıma bir sahife tercemeye mukabil kendi karihamdan on sahife çıkarmağa çok daha kolay nazarile bakarım, © Bütün yukarıdanberi sıralanan sali bu satırlar son zamanlarda imtişar sahasına çıkan pek müfit ve pek mühim bir eserden çığır açmak (Devamı 8 inci sahifede) Halit Ziya Uşşakizada