KN 15 Haziran 1934 i AKDENİZDE TÜRK AKINCILARI Yazan ; İSKENDER FAHREDDİN Tetrika No. 83 Murat, gemisile, enginlere doğru açılırken, Karaman beyi Cibalide baskın yapıyordu. Arlık bu sefer ne yapıp yapacak, (Jüzetta) yı Muradın evinden kaçıracaktı Gemiciler sabaha kadar ayak üştünde fırtına ve dalgalarla bo- Huştular, Rüzgâr gittikce hafıfliyordu. O gece en ziyade gemi tayfa ları ve yelkenciler yorulmuşlardı. Kürekçiler oldukları yerde uyuk- uyorlardı. Rüzgâr kürekçilere iş bırakmadan gemiyi uçururcasma sürüklüyordu. Dalgalar sakinleşince kürekçi- er tekrar ikişer ikişer küreklere sarıldılar.. Gemi Marmaraya açıl- dıkça poyrazm şiddetli hamlele- rinden uzaklaşıyorlardı. Muradın en sadık ve vefah ar- kadaşı Hüseyin (Marmara Kar- talı) nın dümencisiy. Murat, Hüseyini bu gemiye alın- cıya kadar göbeği çatlamıştı. Si- nan paşa, Hüseyinin dümencili- Zinden emin değildi... Marmara Kartalına başka bir dümenci ver- mek istiyordu. Murat, Hüseyini bu gemiye aldığı için, bir kale fet- hetmiş kadar ceviniyordu. Mura- din böyle tehlikeli bir yolculukta Hüseyin gibi sadık, mert ve cesur bir arkadaşa ihtiyacı vardı. Fırtına dinince Murat geniş bir nefes alarak geminin kıç güverte- sine gitti. Dümenin yanına s0- kuldu. — Geçmiş olsun, Hüseyin! — Eyvallah Murat reis... — Nasılsın bakalım? izgi geçti amma. İlikleri- me de geçti. O ne müthiş fırtına idi be yahu?! Eğer beni buraya bağlamasaydınız, rüzgârın de- mmirden kuvvetli bilekleri beni men başından çoktan çekip mştı. Bağlı olduğum halde defa tehlike atlattım. İpler koptu. Az kaldı uçup gidecektim. Ben ömrümde bu kadar şiddetli fırt na görmedim. — Fırtına ile başlıyan yolculu- ğun sonu süt limanlıktır. Merak etmel Bundan sonra bu kadar şid- detli fırtınalara tutulmayız. — Geminin metanetine de hiç diyecek yok, Murat reis! Bu hafif- İiğile o sert ve coşkun dalgalara öyle omuz verdi... Öyle dayandı ki. — Tekne çok sağlamdır. Bu hu- susta zerre kadar endişem yok. Yalnız orta yelkenlerden korku- yorum. — Yelkenlerden korkulacak ne "var? Davul gibi öyle güzel şi ler Güzel şiştiler amma. Gemi- nin direkleri bu kadar çok yelkene tahammül edemeyip kırılırsa, de- niz ortasında kalırız. — Direklerden emin değil misin? çok — Ortasından yukarısı ince. — Fakat can kurtaran yelken- leri çok küçüktür. Direğe fazla ağırlık verdiğini zannetmiyorum. Kırılmak tekilikesi mevcut olsaydı, bu gece muhakkak ikisi de kı bird, — Sen tahmin etmiyorsun de- mek, öyle mi — Ben bu gemide hiç bir kusur ve tehlike görmüyorum, Murat re- isl Yalnız bana, nereye gi: mizi ve böyle tek bir gemi ile ne EAA yapacağımızı söylesen, içim daha çok Ferahlıyacak. — Bu bir sırdır, Hüseyin! Ça- nakkaleden çıkıncıya kadar, bir şey söyliyemem. — Geliboluda çok miyiz? — Hayır.. Havayı bulursak, hiç durmadan yolumuza devam ede- ceğiz. — Murat reis! Beni gemiye ala» mıyacaksın diye içimde öyle bir Korku vardı ki.. — Kabil mi almamak? Ben de yola çıkmazdım. kalacak — Beni çocukluğumuzdanberi | leneli çok olmamıştı. Bu, Nuri çok sevdiğini bilirdim amma... Si- man paşaya benim için bu kadar dayanacağını ummazdım doğrusu! — Ben evimde kapımı kimseye emniyet edemezsem, ge- mide de dümeni yabancı ellere bi- Takamam, Hüseyin! “2x “Dh.. Atta, meydan da bana © Böyle olmakla beraber, Nurinin kaldı. Na âlâ.., — Haydi. Arabamı hazırlasin- lar. Bu sabah erkenden Cibaliye gideceğim. Karaman beyinin arabasi çar- çabuk hazırlanmıştı. İbrahim bey her zamanki gibi, arabanın etrafına dört atlı muha- fız alarak saraydan Cibaliye doğ- ru gidiyordu. Arabada giderken, kendi ken- dine: — Muradı yoldan çevireme- dimse, karısını da ele geçiremi- yecek kadar beceriksiz değilim ya..! diyordu, bu fırsattan iş de edeceğim. (Jüzetta) yı zorla yakalayıp başka bir yere kaçıra- .cağım. Giderken de Anadoluya bi le götüreceğim, Oh.. N. , At ta, meydan da bana kaldı. İbrahim bey, Murat gittikten sonra, el altından tahkikat yaptır» mış ve (Jüzetta) yı Heliçteki evin- de bıraktığını öğrenmisti. Karaman beyi, Muradı yeneme- diyse, karısından öç almasını dn mi bilmiyordu? fn Araba Muradın evinin arka kı- önünde durmuştu, Atlılardarı bahçeye girerek iç kapıyı ça- larken, komşular pencereler: ko- guştular... İbrahim bey, arabanın koynundan çıkardığı uf. pu ık. bir #eneke kutuyu açarak, kırırı71 sa- | eline aldı, Müphem surette ha- kalına keskin kokulu bir hacıyağı | tırlıyordu. Nuri ona Jalenin ko- sürmeğe ve kendisine vermeğe başlamıştı Karaman beyi ne yapıp yapa- cak, kendisini Venedik dilberine beğendirmeğe çelışacaktı, ki düzen Arabadan inme'len, muhafızla- | den kalkalı bir ay bile olmadığı xına lâzım geli - Sen kapıyı tutacaksın..! Sen etraftan istiyenleri kamçılıyacaksın..! Siz de (düzet- 4a) yı kucaklayıp arabaya bindire- ceksiniz! sokulmak Diyerek, hepsine ayrı ayrı ya- pacakları işi tekrarlıyordu. Behçe kapısını ihtiyar bir biz- metçi kadın açmışt Muhafızlardan dırn göğsünden daldılar. derhal ka- iterek içeriye talimatı vermişti. Yalnız hoşuna gidecek bir koca | meğe muvafakat etmişti. dır okuyordu. Derhal işi kocasına açmak istedi, Fakat Nurinin ace- lesi olduğu için sonraya bırak- mayı tercih etti, Vakit vardı. Aks şam, rahat rahat konuşmak daha münasip olurdu. Nuri bugün de karisina karşi | aatli, her arzusunu Taya hazır göründü. Artık koca- #inın huyunu iyi öğrenmişti, Üze- rinde birisinin hâkim olmasın» dan hoşlanıyordu, İptida babasi- nin hükmü altında kalmıştı, Fab zikayı yaptıran, ilerileten © idi. Babasının vefatından sonra an gesi hâkim olmuştu, Şimdi sıra Tirajeye gelmişti, Fakat Tirajenin — nasıl çorap örüldüğüne, nasıl trikotaj yapıl- dığına karıştığı yoktu, O Nu İ min üzerinde hâkim oluyordu. Ev- büyük bir aşktı, Ti ları tereddüt etmişti, Nuriyi pek az tanıyordu. Ona manasız bir görünüyordu. Tiraje- min büyük şeylerde gözü yoktu. adam hülya ediyordu. İyi seciyeli olsun, iradesi kuvvetli olsun, yetişir gösterdiği hürmetkârane ve mu- Hane aşka dayanamıyarak evlen- İki senedir devam eden müşte- rek hayattan sonra, evlendikle- rine pişman olmuş değildi. Ken- disini iradesi kuvvetli bir erkeğin himayesi altında hissetmiyordu. Bir hâkim, bir kraliçe vaziyetin- de idi. Bazan, aşkın başka bir sey olabileceğini düşünüyor, izdivaç hayatında daha başka şeyler is- tiyordz. Fakat kocasının üzerin- de bu mutlak hâkimiyet onun kalbinde boş kalan yerleri doldur- mağa kâfi geliyordu. Aşk erkek- leri her türlü boyunduruğa mün- kot hale sokardı. Kadınlığın za- feri de işte erkeklerden böyle bir) itasi görmekti, Nuri, o gün, karısına karşı bir takım nüvazişlerden sonra, yaj cağı şeyler hakkında malümat iri. Karısına da ne yapacağı: mi sordu, Münaka; değil, pek münasip demek içi Gözleri biraz miyoptu. Onları ka- rısının yüzüne pek nadiren kal- | dırıyordu. Tiraje dikkat edince kocasının süslü terlikler içindeki çıplak ayaklarına baktığını far- ketti, Bundan âdeta canı sıkıldı. Nuri işine gitti, Tiraje de: — Jaleden yemekten bahsederim, diye düşündü. Yalnız kalınca mektubu tekrar etmek için yordu. — Kâfir kadın.. ölüm düşeğin- halde, gene eskisi gibi canlanmış, güzelleşmiş diyorlar, Bakalım şim: me dü kurtulacak! Diye söylenerek, arabanin için- İ de, Venedik dilberini sabırsızlıkla bekliyordu. Muhafızlardan biri de sokak ba- şında duruyordu. Karaman beyinin adamları, gü- pe gündüz dağdan inen haydut- lar gibi, Muradın evini adamakıllı bahsetmişti. 18. Jaleyi gör Fakat çöktanberi yoktu, Onlar ser- yekçe daha müteyazi bir mevkide ek Mein Küre eril Kanlar Şimdi Jale hayalinde mektep- | 2130-2230 radye" orkenmam tari Miki gili küçük sar; sini | de ie vi bir kız olarak canlanıyordu. Bi siki, 18.30 taganni, 18,50 plâk, mü zibirlerile pek iyi arkadaştılar. | habe; 19.15 piyano ile sonatlar, muh” İşte Jale buna güvenerek uzun | 4,7020 kölekenser, 21,15 senfoni uzun derdini döküyordu: «Rica ede- rim, yalvarırım, kocana bizim | için rica et, Gelip seni görmeğe | cesaret edemiyorum. Bütün genç-| lik hayatımızı, müşterek hatıra- larımızı: düşün, Bunların hatırı işin beni kurtar, Kocama hiç bir şey söylemedim. Şüphesiz bu meklubu göndermeme mâni olur. du.» Mektup böyle devam edip gi yordu. Tiraje artık okumuyor. | du. Bu şikâyetlerden, ricalardan bıkıyordu. Evet, kocasına söyli- yecekti. Fakat bu kadar uzun, dört sahife bir mektup ta yazılır mıydı, ya! Bir nokta Tirajeyi hay- yette bırakıyordu. Nasıl olmuş ta vw 21, Nuri kendisine böyle bir iştem | © Bükreş (364,5 m.) — 13 her günkü bahsetmemiş! Demek söyleme, | yö 19 akn, 2015 pik, 23 diği şeyleri vardı? Pen (8702 m.) — 20 plak, mi, ve, laa 2028 ez e a Nuri erken geldi. Neşeli görü- | “*; ordu. Gene karısının her sö- tasdik ediyor, her halini be- Beniyordu. Karısının az açık ya- kasından çıkan ensesini ilk defa görüyormuş gibi zevk İle baka- yak: — Bu esvap sana ne kadar gü- kiki İ maki taki ir ev esvabı canım. — Vay, bu akşam bir yere çık- miyor muyuz? Nuri bunu keyifli keyifli s0- ruyordu. Yemekten sonra küçük salona geçtiler. Nuri radyoyu açtı. Fa kat Tiraje mâni oldu. — Sana bir şey söyliyeceği Nuri, mütebessimanc, kı baktı. Eve dair bir şey söyliye- zannediyordu. — Jaleyi tanıyor musun? Kö: | zimın karısı — Küzim ve mahdumunun mu?” — Hayır, yalnız mahdumunun.. — Neden bunu soruyorsun Nuri endişeli | görünüyordu. Ayağa kalkmıştı, Tiraje izahat verdi — Mektup yazmış. Benim ta- vassutumu, sana söylememi rica ediyor. Sen onları makvediyor- muşsun doğru mu? Nuri biraz tereddüt etti, Sonra âdeta haşin bir surette: & — Doğru, dedi. > Bu defa Tiraje tereddüt etti. Şaşırdı. diki — Doğru, ha? Demek onları giri mahvedeceksin? Ben ise seni iyi kalpli, âlicenap bir adam zanne- derdim. Sebep me? Beş on para fazla kazanmak için mi? — Tirajel Tiraje içinde büyük bir nefret bissediyordu. Kendisini zaptede- miyordu. Söylenip duruyor, ko- casının gösterdiği mukavemete bütün bütün hırslanıyordu. Bir- denbire bir 6es onun sözünü kes- . Nuri hiddetle karşısına keç- mişti, — Ne diyorsun? Sana mektup yazmağa cesaret ettiler, ha, Se- nin bir şeyden haberin yok, On- | lar senelerce, ta başlangıçtan be- ri bizim en şiddetli düşmanları: a mızdır, Hiç merhametsiz, insafsız, o Büyük bir aşk ve ihtirasla ken hattâ namussuzcu bir düşmanlık | disini koc: sarmışlardı. (Arkası var) yaptılar. Kaç defa onların yüzüm-| di. utanbul : 12.30-13.30 plak peyiyat 20 Cevdet, Lavtacı Öyrik beyler, Vecihe, Varşova (1414 en.) — 17 hafif Bükreş (304.5 m.) — 13 her günkü nesriyat, 19 orkenra, 20,45 plâk, 21, | taşan, 22,30 çift piyano ile konser, haberler. Prağ (470.2 m.) — 20,30 «Honza krallığız isimli opera temi Budapeşte (5005 m) — 1935 çi kafekonseri 23.30 opera takımının kar Roma (420,8 m) — muhtelif, 21,45 eİlpaese dei Canpenel isimli operet, haberle, Viyana (506,8 m.) — 20,10 haf ileri, İstanbul 18,30-19 fransızca dere, 194 musiki neşriyatı (Fahire hanım, bey, Safiye bamım, Reik bey). 2021, Eşel Şefik bey tarafından konlerana, program. 1.15. çiğ Roma (420,8 m.) — 18.10 konser, muhtelif, 21,45 birer perdelik iki Viyana (506.8 m.) — 20 konser Posta kadına dahil olmayan Tebinleyvel 82 Ruzuluzır < 41 5 hak Güneş Oak Alyan Yal va 28 den iflâs edecek hale geldik. in beslemek meye iyi? — Hakkın var, Onlara karşı br. yük bir kin besliyorum. Fakat pas Onların yüzünden söadetimi gs- — Ne dedin? — Seninle evlenec: Senin muvafakatini temin etmel in paramdan başka bir şeyim yoktu, Onların yüzünden ne kor. kular Bana onlardan bahsetme. Onları ezeceğim. Tiraje m Bea — Nuri! | Nuri karısının ağzından — Affet beni, Nuri! Doğru Hâkim sensin! Radyo 15 Haziran cuma 40-19,20 takımı, 21. Beketi ivaresi, 22,50 24,30 çiğan takımı 18 nyan iski, 21 Eski Tirollu eövalye şen 3 haberler, 23,20 orkestra, 16 Haziran 934 cumartesi 30” plâk neşriyat, 193021 Türk Refik 3022.30 orkestra konseri, karış tra, 23,15 pâk, 23,30 orkestra, temsil di, 22,45 haberler, 23,05 Holzeş, cenebi memlekatlar: Seneliği 3600, altı aylığı 1900, üç aylığı 1009 kuruşt Adres tekdili için. yirmi beşi kuruşluk pul göndermek lizimdir. E 625 348 ada 83 İZ 208 428 120a 1618 302 2s Tlarehane: Babrili civarı Acimasine Sk 18 Ne. Amma galebe sizde kaldı. için değil. Bana verdikleri azap acılar için. Senin haberin yol tirdim, az kalsın elimden kas, 1yordum. ektim, Seni kaybedersem. in ümitlerim — mahvolacaktı. iraz etmek istedi, Nuri! Bu evde im benim! Yetişir,