15 Haziran 1934 Ağir siklet dünya baks şampi- yonu «insan azmanın Karneraya nihayet bir eş bulunduğunu ve ya” kında bu iki azmanın düvüşeceği- ni geçen günkü spor kısmımızda haber vermiştik. © İlki metreden uzun, yüz otuz ki lodan Fazla heybetli vücudile ha- sımlarına dehşetler veren bugün kü dünya şampiyonu İtalyan Kar. heraya karşısına bu sefer çıkacak olan rakip te hatırı sayılacak ka- dar iri bir Amerikalıdır. Max Bear © ismindeki bu genç azmanını eski 'düna şampiyonu Demsey çalıştır. maktadır. Bu iki devin dövüşü bir hafta evvel yapılacaktı.” Bearin ustalığını yapan Demsey ayni za- manda boks maçları tertip ediyor. Bu karşılaşmayı da kendi. hazır. ladığı için çömezinin tam idmanli bir halde olmadığını gördüğünden bir hafta evvel yapılacak maçı 14, hazirana atmiştı, Amerikadan son gelen kaber- lere bakılırsa, Demsey bu bir haf talik tehiri de kâfi görmiyereki Karneradan müsabakanın daha © bir müddet geciktirilmesini” iste- miştir. Dünya şampiyonunuğ bu “#6klife razı olup olmadığını yarm- “ki telgraflârdan anlamış olacağız. 5 Eğer razı olmamışsa, ajanslar ma- çin neticesini | Bildireceklerdir. “Aksi takdirde insan azmanının bir hafta sonra dövüşecekleri haberi gelecektir. Manacerleri ayni zamanda mü- sahaka tertip eden boksörler rafından çok defa tatbik edilmiş olan bu hileye Karneranın ne ka- dar aldanacağını bilemeyiz. Maç gününü bir hafta evvel satıp id- © manlarını ona göre tanzim etmiş > bulunan bir bolesöre karşı, maçın tehir edileceğini gizliden bilen ve © antrenman şemasını ona göte çi: zen bir hasmın büyük faikiyeti olur. Böyle dünya şampiyonluğunun mevzuu bahsolduğu bir çarpışma- da Karneranın rakibin kurduğu bir tuzağa düşeceğini pele ummu- yorum. Maamafih karşı tarafın astalığını yapan Demesy, ihtimal © Karnera ile yaptığı konturata, bu © hileyi tatbik etmek üzere, maçın — lüzumunda tehir edilebileceğine dair bir madde koymuştur. O za- man, dev gibi İtalyanın kuzu gibi yumuşamak mecburiyeti vardır. Bu işte Amerikan boksörü na- mina yapılmak istenen bir hile duğunu şu. sebeplerle farkedi- yoruz: Demsey. gibi boksun eski kur. — mazlarından olan bir manacerin, talebesinin tam idmanlı olmadığı. mi ileri sürerek basmından mühlet isiyecek kadar çocukça bir hata: 7a düşeceğine imkân veremiyoruz. Bu olsa ola, ya bu yukarıda söy- lediğimiz gihi Karnerayı evvelce imzalanmış bir konturatla sımsıkı bağladıktan sonra onun idmanını © altüst etmek için yapılmış bir © tekliftir. Yahut, Max Bearin iyi © hazırlanmadığı Karnerayı da inandırarak hasmın dövüş tarzını — evvelden tayin etmek için baş vu- bir trüktür. Bazan böyle hilelerin şiddetli dövüşlerde Karnera - Bear maçı İnsan azmanlarının d . pek kolay salk Dünya şampiyonluğu ünvar öğüşmeleri olmuyor ortaya koyan insan azmanı Karneranın yüzünü sabunla yıkadığı zaman çekilmiş bir resmi Gazetelerden ve münakkitlerin | yazılarından Max Bear halkında topladığımız malümata göre; bu genç irisi pek şiddetli vuram bir boksörmüş.. Karne: gibi çok ağır bir ada. mn dövüşün başında. mesi Amerikan bok: ruklarını tam yerine mesini güçleştirebilir. Aemirakh henüz yer olduğu için başlar başlamaz deh- | şetli saldıran pek iri bir hasım önünde bocalıyabilir. Bunları hesap etmiş olan Dem- | sey, İtalyanın birdenbire hücuma | geçmiyerek nefesini maçın sonle- | rına kadar idare edecek bir şekil- de dövüşmesini peşinen temin için kendi talebesi aleyhinde cidma- | nı kâfi değildir» şeklinde bir şa- yin çılkarmış olabilir. i Bunlar benzer daha bir çok dü- şüncelerle Max Bear - Karmera maçında Amerikalının maçın ya- Tısına kadar şansı olduğunu on- dan sonrası için İtalyanın dövüşü artırarak düya şampiyonluğunu alinin fazla bulunduğunu zannediyoruz. mauhafaza etmesi il Bu maç için şöyle bir. tahmin yaparak neticeyi bekliyoruz: Fevkalâde bir kaza olmadığı takdirde; Max Bear hasmını ma çin yarısına kadar, ya yere se: cek yahurt bir kaç kere yeri öptü- recek yumruklarla sarsmak şartile dünya şampiyonluğunu kazanabi- Tir. Aksi takdirde dev adam lâka- bını taşıyan İtalyan bu sene de ağır siklet şampiyonluğu kemerini belinde taşıması mukadderdir. Eşrek Şefik Musevi takımının ilk maçı Vaktile etraflıca me ile yazardık. mat veril. Filistinden getirilen Musevi Hapu- el takının bugün ilk maçını Beşiktaşla yapacağını, Galatasa- rayın da pazar günü oynıyacağını ancak dün öğrenebildik. Bu takı- mın geleceği haberi çıktığı vakit birinci maçın Beşiktaşla olacağı söylenmiyordu. Herkes, Galatasa-| Tayın ilk oyunundan sonra alına- | cak neticeye göre Beşiktaşın k: binezona girecöğini zannediyor. du. Klüplerden resmi bir tezke- 're de almadığımız için, gelen ta- kım için olmasa bile, davet eden klüplerimizdesi, çıkaracağı takım- dan bahsedebilirdik... Gelen ta- kım hakkında uzun boylu bir şey yazamiadığımız da pek tabiidir. Futbolü de kendisi gibi henüz ye- ni başlamış olan yer cularına dai getirtenlerden başkalarından al mak imkânını bulamadık Temenni edelim ki, karanlıkta göz kırpma gibi tertip olunan bu istin oyun: malümatı maçtan klüplerimiz zarar görme- #in de, ecnebi takımı getirmek hevesi kırılmasın. “Akşam. ın edebi tefrikası: 2 PAT odanın köşe- em bir baş Masanın üzerin. görünüyordu, eğilmiş, defterler, dosyalar kan tıran drektör bir zaman karşısın- | | İ | da bir yabancı olduğumu hisset medi, Yarı yarıya kül haline gelen ka- lin sigarasını silkmek için eline alırken delikanlı ile yüzyüze gel di, Suat Rahmi eenebi iş adamla. rinin kıymetli vakitlerine dair bir çok şeyler işit me yoldan vaziyeti anlatmağa r verdi, Maksadını üç kelime ile izah etti İnce gözlük camlarının altında i donuk mavi göz onu baştan aşağı süzüyor, elbisesinin düğme- sinden, burnunun deliklerine ka- dar muayene ediyordu. için kestir. Sigarasını iki nefes çekti. | taretlerinden havaya kalkmış, dritnavut toplarına ben- ziyen burun delikleri gö Başını kaldırmıştı. Dişlerinin arasından konuşmağa başladı: — Şimdiye kadar ne iş yaptır nız, nerede okudunuz? Suat Rahmi anlattı. Her lisanı onuşan Türkle- rin ingilizceyi de her milletten iyi konuştuklarna şüphe yoktu. Drektör onun anlatışmdaki ser- besliği, sadeliği beğenmiş gibiy- | di. — Olrayt, dedi. başlayınız. Bizim türkçe muhabe- Hemen işe ralımıza balarsmüz. Sonra iş olur- sa sizinle ben konuşurum. Bir tec- rübe devresi geçirelim. Şimdi si- ze yüz yirmi lira vereceğiz. Tec- rübeden sonra artacaktır. Ve ol duğu yerden camekân arkasına doğru seslendi: — Aradığımız gibi bir efendi gelmiştir. İşe başlatınız. Camekönin aralık kapısından ince, sarı bir baş göründüğü za- iman drektör Suat Rahmiyi gös terdiz — Didis beraber çalışırsınız. Bu kırmızı yüzlü İngilizin sert bir yüzü vardı. Suat Rahmiye işaret etti — Geliniz benimle? Tekrar yandaki dairesine geçtiler. İki genç kız makinelerin üstüne daktitoların hşıyorlardı, Didis, köşedeki boş masayı Suat Rahmiye gösterdi: — Yeriniz burasıdır... Matma- zel Raşel ingilizce ve fransızca yazar, Fatma hanım türkçe ve in- | gilizce yazar. Şimdi size şirketin muhabere dosyalarını göslereyim. Ve onunla yarım saat kadar meşgul olarak yapacağı işlerin teferrüatına ait noktaları izah | eti, Suat Rahmi disiplinle çalışma- | ğa alışmış insanlara mahsus sürat) ve sertlikle daha ilk hamleden işleri kavramış görünüyordu. Di- | dis onun anlayıştaki inceliğini his-| setmişti, | Ayrılırken yüzü gülüyord — Bir şey sorarsanız içeride | yim, Delikanlı işin bu kadar çabuk oluvereceğini tahmin etmiyordu. Hattâ buraya gelirken merdiven- Veri ikarken © kadar ümütsizdi ki ters bir cevap almak korkusile geri geri gidiyordu. Ecnebi müesseselerde iş buk Bürhan Cahit KRON manın ne kadar güç olduğunu © kadar çok dinlemişti ki âdeta menfi cevap alacağına ina- matile veimsei. Onu ümide dü- üren yalnız bir küçüm “alta var i, Ecnebi şirketler şimdi işlere takip ettirecek öz Türkleri arı- yorlardı. Bundaki maksadı da de- likanlı bilmiyor değildi. Bu me- üçüncü plânda tutup onların elinden eski muamelelerini rahatça gördürmek istiyorlardı. Bu kadar için de ol- sa Suat Rahmi onların beynelmi- lel ticaret sındaki hünerle- rini yakından takip etmeği fay dali buluyordu. Küçük bir tetkikle anladı ki bu şirket Londradan Türkiyeye baş- ta dokuma olmak üzere bir çok mamul eşya getiriyor, buna mu- kabil sadece tütün çekiyordu. Şirketin asıl merkszi Manches- terde idi. Buradaki müdür mister Grevs bu şirketin başında bulu- nanlardan bir sermayedardı. Tür- kiyenin hemen bütün beyaz ku- maşını, Anadolunun kullandığı kaput bezi tamamils bu firmanın elinden geçip geliyordu. buraya murları gene ikinci ve Anadolu içinde en geri yerlere bile Manchester Fabrikal malını sokan bu firma Suat Rahmi muhabere dosya- ları arasında tesadüfen göze İl şen hazı yekünlara dikkat et Bazı resmi müesseseler de aman ti- yaçlarını tamamile bu elden temin asliyorlardı. Bu ilk gün Suat Rahmi için hiç te sıkıcı'olmadı... Zaten geri ve aykırı kiöğlerle Girdiği haklı ve sıcak bir hava ile karşılaşması ona hem cesaret, hem meşe ver. müşti, Bu zevk ve emniyetle işlere temiz sarıldı. Yanında çalışan daktilolardan iri Türk olan Fatma hanım, orta bir ailenin sakin bir kızı idi, Ka- dife gibi parlak siyah gözlerinde sıcak bir neşe vardı. Öteki matmazel Raşel arkinan bütün renklerini ve larını yü zünde toplamış gibiydi. Sarı cildi benek benek çilli, ince, âdeta şef- fak gibi görünen göz kapakları arasında soluk. mavi gözleri sö- necek kadar zayıftı. Fakat sık sık tazelediği boyasiz le dudakları nar çiçeği gibi par- yordu. Yazıhanede türkçe konuşulmu: yordu. Suat Rahmi Fatma hanımla türkçe konuşurken Raşele sordu: — Matmazel siz merelisiniz? — İstanbullu? Nerede oturuyorsunuz? Siyon kızı Balatta oturuyordu. Fakat bu ismi ingilizce kelimeler arasında çirkin gördüğü için sem- Bunun Fenerbahçe olma: mali de vardı. Ve Fenerbahçede ccnebiler, ingilizler otururlardı. Suat Rahmi Musevi azının sive Ti burnundaki bu iğreti azameti kırmak için gülümsedi: — O halde türkçe biliyorsunuz. Vazife harici sizinle türkçe ko- muşabiliriz. Fatma hanım ince dudakla. rının ucu ile güldü — Ben alıştıramadım bir türlü, Suat Rahmi muharebede emir vermeğe alışan sesi ile cevap ver di — Bundan sonra alişir. (Arkasi var).