13 Haziran 1934 Bisikletle Türkiye turu muvaffakıyetle devam ediyor Muhafız gücü bisikletçileri iki ay sekiz günde 3508 kilometre katettiler Muhafız gücü bisikletçileri, güç relsi EN Avrupada gençliğin en çok ehemmiyet verdiği sporlardan bi- Ti de bisikletçiliktir. Her sene Av- rupada bütün memleketlerin ba- şında Fransa olmak üzere, mem- leketi baştanbaşa kateden bü; b Niet turları tertip ederler ve bu turlara © memleketin en maruf sporcuları - ecnebiler bile dahil - iştirak ederler, Bisiklet turları ef- kârı umumiye tarafından bir merak ve alâka ile takip edilir, birinci gelenlere büyük ikramiye ve mükâfatlar verilir. Bizde, futboldan başka sporla- ra, bu meyanda bisikletçiliğe pek az ehemmiyet veriliyor. Halbuki bisikletçi gençliğin bede: kabiliyetlerini, tehlike ve müşkül ler önünde azim ve iradelerini kuvvetlendirmekten haşka mem- leketin en ücra köşelerini gençle- Timize tanıtmak, halkla temasla- ını çoğaltmak gibi bir çok içtimai ve milli faydaları da vardır. Memlekeimizde bisikletçiliği; inkişafına ve terakkisine başla çalışan yegâne teşekkül, An- karadaki Muhafızgücüdür. Gücün diğer spor şubelerinde olduğu gi- bi çok kuvvetli, azimkâr bisiklet” gileri vardı Muhafızgücü, her sene bisiklet turları tertip eder, gan, cesur bisikletçileri, ketin en ücra köşelerini ziyaret ederek halkla temas ederler ve memlekette sporun taammüm ve atık inkişafına çalışırlar. Geçen sene garbi Türkiyeyi Trakya da dahil olduğu halde, kaştanbaşa kateden Muhafızgücü letçileri, bu sene de Türkiye tufunu tamamlamak için 1 hazi- randa yola çıkmışlardır. Bu büyük tur iki ay sekiz gün sürecek ve 3508. kilometrelik muazzam bir mesafe katedilecektir. 1 haziranda Ankaradan hare- ket eden Mubafızgücü bisikletçi. leri Ankara, Çalış, Inönü, Konya, Çumra, Karaman, Mut, Çortak, Silifke, Elvanlar, Mersin, Tarsus, Adana, Misis, Ceyhan tarikile dün Cebeliberekete varmışlar ve her tarafta olduğu gibi burada da çok hararetli tezahüratla karşılan- mışlardır. Dünü © Cebeliberekete | ir Girahatle geçiren Güç bisikletçile- ri bugün Kaypak, Fevzipaşi kile Ielahiyeye varacaklar, ve ora: dan yollarına devam edeceklerdir. tari |, Pk imi ii Muhafız gücü bi, havalisinde yapılan bu seneki se- yahate muvaffakıyetle ve evvel den çizilmiş olan program daire- sinde devam eden ve Türk sporcu- luğuna ve gençliğine pek parlak bir misal gösteren Güç bisikletçi- lerinin atletik meziyetlerini ve Karamürsel ilk Beşinci ve dördüncü sını Karamürsel 5 (Hususi) — Ka ramürsel ilk mektebinde sene 10 nu münasebetile elişleri ve muh. telif eşyalardan mürekkep olarak açılan sergi; memleket maarifinin on senelik muvaffakıyetine par lak bir delil teşkil eder. Sergi dairelerinde her şubeye mahsus ve sınfların seviyelerine göre tanzim edilen elişleri ve & ire ile kil taşları üzerine oyma şeklinde çizilmiş «Türkiye Cum- huriyeti» ülkesini nehir ve hudut- larile gösteren haritalar ve son sınıfa mensup kız talebenin öz nerek yaptıkları nakış, yastık, ö map yün takımları sergideki eşya- sergisi pek güzel oldu içilerinin katedecekler! yeri gönterir harita Hnukayemetlerini ve bu büyük seyahatlerin tertip ve tanziminde önayak olan muhafız alay kuman- danı ve Muhafızgücü reisi İsmail Hakkı beyin himmet ve gayretle- Tini takdirlerle yadetmek icap eder. mektebi el işleri in. el işlerinden Iki köşe lara bir kat daha güzellik veri- yordu.. Bu münasebetle şunu da mem- nuniyetle kaydedeyim ki, Kara- ürsel mektebi muallim Azmi be- yin ve son sınıf talebesinin müra- kabesi altımda İlk işık adlı aylık bir mecmua meşretmeğe başlamış . Bu mecmua talebenin yazıları ve resimlerile inti Hayvan ihracatı Bu hafta içinde İzmirden Yuna- olstana oldukça külliyetli miktarda mevaşi bayvanatı ihraç edilmiştir. Bu haftaki sevkiyat 1020 ij 630 koyun, 194 kuzudür. mele yapılmış, nihayet evlenme günü gelip çatmıştır. Nikâh gü de evlenecek çiftler evlendirme memuru Hikmet beyin karşısı daki büyük koltuklara oturmuş” lar, Hikmet bey âdet olan mu: #meleyi: yaplıktan sonra gene 7a: — Kızım, siz bu beyi kocal- fa kabul ediyor musunuz?, diye sormuş, fakat müstakbel gelin ha nım hiç cevap vermemiştir. Bu- nun üzerine Hikmet bey sualini tekrar etmiştir. Genç kız? — Bilmiyorum... Hiç bir şey bilmiyorum!., demiştir. Bu garip vaziyet karşısmda nikâh memuru: — Nasıl bir şey bilmiyorsunuz? | Evlenecek olan siz değil misiniz? — Benim... Fakat izdivaç hak- Kinda benim te fikrim olabilir ki — Efendim... Siz; bu beyi zevç- liğe kabul ediyor musunuz, et miyor musunuz? — Bilmem efendim. İzdivaç hakkında fikrim yok... Kendi ev lenmem için de bir şey söyliye- mem, Sorduğunuz suale de cevap) veremiyeceğim, Bunun üzerine gayet tabii ola- yak Hikmet bey celseyi tatil et miş ve nikâhı kıymamıştır. Ne zamandanberi Hikmet beyi ziyaret etmek istiyordum. Nikâh memurlarının huyundan mıdır? Suyundan mıdır bilmem, Hikmet bey de tıpkı eski çöpçatan Übeydul- lah bey gibi sözü sohbeti yerinde, tatlı dilli, güler yüzlü, fevkalâde nazik şair rhlu bir zattır. Bu sefer «haydi Hikmet bey- den hem bu vakayı hem de başından geçengarip ha- diseleri de sorayım» dedim Bir nikâh memuru neler, ne tuhaf va- kalar görmez ki... Her nikâh me- yauru bir hatıra küpüdür. Hikmet bey de binlerce nikâh kıymış, bin-| lerce çifti evlendirmiş bir zattır. Kendisi eyni günde yedi nikâh kıymıştı, Evlenme salonu biraz boş kalınca karşılıklı geçtik, Ko- nuşmağa başladık. — Mesleğimi öyle severim ki tahmin edemezsiniz. İmza ettiğim her nikâhı kendim için kurulmuş bir yuva addediyorum. Tabii burada tuhaf, acı, gülünç öğreneyim, ve güzel bir çok vakalar karşısın- 'da da kalıyorum. Meselâ 70 ya: | şında bir kadını alan 25 yaşında bir delikanlı, Gene 23 yaşında genç kızı alan 70 yağında bi adam, Bunun gibi bir çok vakalar. Bundan bir müddet evvel gene bir çift mürcaat etti, Muamelele- rini yaptım. Nikâh günü geldi. | Yüksek bir aile, Her davetli ga- yet şık, Bir aralık gelin hanım da geldi, Fakat tam nikâhı kıyaca- ğiz gelin kanım ortada yok. Ararız, ararız, ararız, yok, yol yok... Her tarafa baktırttık. Ta- idik, bildik, komşu, akraba ev- lerine adam 'göriderdiler. Gelini Evlenme dairesinde Evlenmeğe giderken gömleğinize dikkat ediniz Genç kız nişanlısından evlenme dairesinde niçin kaçmış? Geçenlerde Eminönü evlendir. me memurluğunda dikkate değer bir vaka olmuştur. Nikâkları kı. Eminönü evlenme memuru Hikmet bey hanımı bulmak kabil olmadı, Genr kız gayet garip bir tarzda, hiç kimse görmediği halde ortadan kaybolmuştu. Herkeste, büyük bir telâş, Acaba gelin nerede?. Ak- şama kadar bekledik, Gelin ha- nım bulunmadı. Nihayet daireyi kapattık. Gelin hanımı ancak gece bulmuşlar. Demiş ki: — Ben kendim kaçtım, Kocam olacak gencin gömleğinin yakası sökülmüştü. O kadar şık dayet- liler arasında ben o adama hiç va- ri mıyım? Tabii nikâh kaldı, Altı ay son ra genç kız bize geldi. Ayni bey- le evlenmek istiyordu. Bu sefer uslu uslu sandalyeye oturdu. Ni- kâhlarını kıyarken baktım, Deli- kanlının sırtımda yepyeni, gıcır gicir bir gömlek vardı... Şimdi önüme gelen bekârlarai nasihat ediyorum: — Aman evlenmeğe giderken gömleğinize dikkat ediniz Gene bir kere bir çiftin bütün muamelelerini yaptım. Karşıları» na geçtim. Nikâhı kıymak mua- meseline başlıyordum. Gene kıza sordum: — Beyi kocalığa kabul ediyor musunuz., Ses yok, bir daha sor- dum, gene sçs yok, bir daha, ce- vapsız... Odada soğuk bir hava esti, Herkeste; bir hayret... Dör- düncü defa sorarken genç kız ge ne ses çıkarmadı, Fakat gözlerini işareti yakarı kaldırarak hayır yaptı, Bunu damat ta görmi Fevkalâde bir mahcubiyetle ye- rinden kalktı.Bir şey söylemeder dışarıya çıktı, Evlenen çiftlerin ahvali ruhi- yelerini inceden inceye tetkik ede- rim. Ekserisi çok heyecana kapı: iyor, Bilhassa genç kızlar nikâhi imzalarlarken mütemadiyen elleri titriyor, imzalarını kargacık bur- gacık atıyorlar. Fakat bazan değ- me delikanlılar da müthiş heye cana düşüyorlar ya... Hoş sohbet nikâh memurunu fazla dinlemek nasip olmadı. Bir çift çöplerini çattırmak için mü- racaat etmişti. Bundan sonra ara buldukça k- tanbuldaki nikâh memurlarının her birile görüşüp gördükleri fev- kalâde vakaları yazacağım... © OHihmet Fer