AKŞAM Yazan: SULEYMAN KÂNI Abdülhamit, Abdülâzizi kurtarmak | istemiş, fakat tali yardım etmemiş! Bu sırada Rusya elçisi İznatye- fin teşvikile Moskoflarım, Sırpla- rın, Karadağlıların, Hirvatların. İrvaya asker dökerek Abraham ade eylemekte olduğu, Mehmet Ne- dim paşanın da Rusya ile manen ittifakı bulunduğu, İstanbulda bü- yük bir fesat çıkacağı şayiası du- yuldu. (Ruslar bu vesile ile İstanbulu zaptedeceklerdir) diye ahali ara- sına dehşet saçıldı; halk silâh sa- tın alarak muhafaza ve mü esbabını tedarike tergip olundu. Bunlara kapılan bir çok Abdül hamit bendeleri de silâh satın al- dılar, İstanbulun silâhçi dükkün- larında, bedestende yeni, eski si- Iâh kalmadı gibi. Bu hale hayretler eden Abdül- hamit efendi tahkikata başladı, Köğıthanede yanına gelen bazı zevat ile doktorler şehirde ve sa- rayda gördüklerini anlattılar. Nih: yet bu havadisin prensin riyaseti tin Hsat eseri olduğu tebeyyün etti. Sultan Azizin bu kadar ifsadat- tan haberdar olmamasına i edilmez. Çünkü etrafını fesat ce- miyeti âzası ihata etmişti; dahilen, haricen bendegânının çoğu bu ce- miyet efradındandı. Abdülhamidin yazdırdığı not. lar şu suretle devam ediyor: Sultan Aziz Yıldıza naklelmiş- 8. Bu sıradadır ki ifsadatın seme- resi olarak bir takım cahil asker kaçkını, yobaz makulesi eşhas bi- idiyeye toplanarak Agâh efendi (Tercümanı Ahvali çıka- ran) namında bir Icim gibi (Sul tan Hamit sonra bu zatı balâ rüt- besile mutasamıflıkta ve Atina elçiliğinde kullanmıştır) bir çok müfsitlerin riyasetleri altında Yıl. dız sarayı önüne geldiler; Mah- mut Ni lâm Hasan Fehmi efendinin azillerini talep ve ist Bu yoldaki mefvedet asarına mukabele lâzim gelirken Sultan Aziz bunların nümayişlerine ka- pıldı; ürktü. Rüştü, Mithat, damat Mahmut, Halim paşalar ile şeyhülislâm Hayrullah efendinin perde arka- sından veliaht ile müttefikan ter. Gp ettikleri bu fesat plâmuni ve bu haşeratın arbedesini milletin ar- zu ve niyetleri mazarile telâkki #derek kendisine, taç ve tahtına Müfsitler şehrâyin eylediler. Bü yük damat Mahmut paşa dahi an- lar ile müttefik oldu. İçtimalar ek- seriya onun hanesinde aktedildi. Softalar nümayişinin akşamı Sultan Aziz kurenasından Hafız Mehmet, Fahri ve sair beyler gibi fesat cemiyeti tarafından kazanıl- Taşer ri ve kal Yalar. dan Beşiktaşa nakletti, m fından payitahtta fesat ve ihtilal — Taret çıkarılacağı korkusile şehzadeler sayfiyelerinden saraya davet ve şehirde dolaşmamaları kendilerine tembih edildi. Aradan takriben yirmi gün kı dar geçti, İşlerin kesbettiği elim hal ile malüm cemiyetin Fesatları- nın artması cümleyi düşündürme- ğe başladı. Bahusus böyle bi kanın neticesine kadar vahim ola- cağını bilen ve sultan Aziz için samimi ve kadim bir muhabbet besliyen Abdülhamit efendi hay- Tet içinde kalmıştı. Fakat ahvalin günden güne aldığı müthiş renk neticeyi bir dereceye kadar gös- termekte idise de ne çare ki Ab- dülhamit efendinin elinden buna teessüfle müfsitlerin izmihlâlleri: ne duadan başka bir şey gelmi- yordu (1) Nihayet Sullan Azizin halın- Abdülhamit efendi artık tahammül edemiye- rek, pâk vicdanı hain ve nimete kâfir melünların tezvvir ve fesat. larına takat getiremiyerek hakikati ve hissiyatını tamamile Sultan Azize nakl ve arzetmeğe karar verdi. Salı günü gidecekti. O vakit Abdülhamit efendinin hareminde bir cariye var idi ki veçhen sakil olduğundan izdivaç ifraş - edemiyerek çırağ etmiş. iptida validesi (analığı olacak) #onra kız kardeşi sultan efendi saraylarında oturur iken bu iki kadının ricasile tekrar terehhümen dan üç gün evvel ve misafir olarak hareme almıştı Bu cariye Abdülhamit efendi nin tasmimini hissetti; boş bir va- kit gözeterek başına bir örtü alıp prensin - veliahtin - dairesine git- tiş işittiklerini tamamile hikâye etti. Kızın Hamit efendiy. — Emrinizle mi gitti? Diye sordular da Hamit efendi bu sualden ve kızda gördüğü telâş ve tebeddülden hali keşfetti. ilvaki bu hadise perşembe gü musammem olan hal' mad- desinin salı günü icra olunmasını intaç etmişti. * (Perşembe değil, çarşamba.) Salı günü henüz şafak sökmek üzere iken Abdülhamit efendi da- iresine veliahtin cariyelerinden lâm söyliyerek: (Beni âldılar türdüler. Kendileri dahi benim daireme gelsinler, bulunsunlar). © © Sözlerini | tebliğ etti. Abdül hamit efendi işin ne olduğumu an- ladı; pencereden bakarak sarayı karadan, denizden abluka edi olduğunu gördü. Asker mü- sellâhtı; süngüleri tüfekleri ucun- la, ateş etmeğe müheyya idiler; denizde büyük zırhlılardan başka bir çok küçük vapurlar, ve sandal- lar asker ile dolu idi; hemen orada Bunları görünce Abdülhamit efendi artık kaderin hükmüne te- baiyetten başka çare olmadığını nladı. Müfsitlerin bu zalimane belleri pâk vicdanlarına pek ağır geldi; bu kadar gadir ve cefaya SARAY ve BABIÂLİNİN İÇYÜZÜ iktibas hakkı makfazdur — | rek emirler, & Tetrika No, 301 | karşi damarlarıni teskin edemedi. Kendisi silâh kullanmakta pek mahir idi. Çerkes kölelerinden Ahmet beyi de (Ahmet Celâled- din paşa) yanına alıp Sultan Azi- zin dairesine gitmeği Fakat oraya kadar hayli vardı; yolda bir kaç yende kara- kollara, nöbetçilere tesadüf ede- cekti, Allahın inayetine sığınarak ön- de gidecek, geçmesine mümanaat edeceklerin işlerini bitirecekt Ahmet bey de arkadan kendisini muhafaza edecekti. İl Ne çare ki bu defa da mağdur Sultan Azizin talihi yardım etme. | di; Abdülhamit bir türlü buluna- muyan Ahmet beyi bekledi. Ab- dülhamidin dairesi de abluka ak tında olduğundan Ahmet bey ge- lemedi, | Bu sırada umumi vaveylâ ara- sında Abdülâzizin şehzadeleri ve hanedanile, Hafız Mehmet ve Fahri beyler gibi bain ku- renasile beraber kayık ile Topka- Pı sarayına müteveccihen sahik- den açıldığını gördü. Kayık sahil- den iki kayık boyu açılınca Çer- kes Ahmet bey üç dört metre irti- duvardan atlıyarak ko- işti amma artık iş işten (Görülüyor ya! Sultan Hamit goktan anladığı bir meseleyi tam Sultan Azizin hal'i günü haber vermeğe karar veriyor, o gün de kendisi hazırlanıyor amma adamı Ahı le bey gelemiyor; önüne ge- vurup amcasına yetişecek, söyliyecek amma. ade etmiyor!) O gece saat beş, altı sularında Hüseyin Avni, Mithat, Rüştü, Mahmut (damat) paşalar, Hay- rullah efendi Mahmut paşanın ko- nağında Fesat encümeni aktetmiş, ber birine vazifeleri tayin ed te talih müsa- lâzım gelenler celbe Bundan yi yani pazartesi alşam bulu istilâ edecekleri Moskofların aleyhinde bir ateş çıkarsa sanki saray ve pa- dişahı muhafaza için saraya ge lenler üzerine ateş etmelerini em- reyliyerek Şamlı bir kaç tabur aş- ker Sultaniye vapurile saray önü- ne getirilmiş, saray bunlarla ku- gatılmıştı. | (Arkasi var) | #ehri ve Pembe Maşlahlı Hanım Resimli milli roman Yazan: Sermet Muhtar “Yeni çıktı 245 Büyük sahife - 70 kuruş AKŞAM KİTAPHANESİ Tetrika No. 33 ye Bir kaç saat sonra, kin bir halde, otomobille geldi. Nefeslene nefeslene yukari çıktı. Ferhan yoktu, yatağına yat- &, kadın, katiyen kımıldamamı sını tembih etmişti. Esasen kımı dıyacak halde değildi, Yanlari müthiş ağrıyor, boğazından hırıl lar yükseliyordu. Ferhan gelince, korktu, Şada- nın yüzü sapsarıydı. — Hastasın abla... — Hayır Ferhan, bi gunum. Boğuk bir inilti, Ferhani ür pertti, Bir müddet, iki kız kardeş, göz göze bakıştı Birden bire Ferhan meseleyi anladı. Sustu. Sustular. Biribir- lerine izahat vermeğe ne lüzum vardı an, evine z yor. Bir kaç gün içinde Şadan iyi- Manevi kuvvetini topladı. Buna mukebil, Ferhan düşünceli ve kaygulu duruyordu. Şadan 50- ruyordu: — Nen var Ferhan? — Bir şeyim yok. ir gün, Şadan erkenden soka- ğa han yerinden sıçradı. Artık tered- düde mahal yoktu. Çocuğu aldı- racaktı. Doğru ebe kadına gitti. Derdi- ni döktü. Kadın tereddüt etti. Ferhan çok cocuktu. Bir türlü gön- Tü razı olmıyordu. Fakat genç kı- Zan ısrarı üzerine ameliyata gi- rişti Bu esnada, mutfakta kahve pi- şiren ebenin hizmetçisi boğuk, 1 bir feryat duydu. Hatırma, biraz evvel gelen genç kız geldi Yerinden fırladı... Ebe de kapı mın eşiğindeydi. Hizmetçisine: — Çabuk, dedi, Şadan hanıma haber ver, koş, kardeşi biraz hasta. Şadanı öğle üstü bulebildiler. Kadın deli gibi ebenin evine geldi. Daha kapıdan girerken felâ- keti anladı. Ebe kadın ağlıyordu. Şadan çılgın gibi içeri fırladı, Fer- hanın soğumağa başlıyan cesedi- ne kapandı. Avaz çıktığı kadar haykırıyordu. Ebe kedine geldi — Böyle bağırmayınız, dedi. Bütün mahalleli ayağa kalkacak... O akşam, ebe kadın tevkif edil- di. Şadanın cesedi morga nak- lolundu. Yerde bir şilte... Şiltenin ün tünde kıvranan, ağzı köpüklü bir — Vücudun baş ucunda çö- melmiş, kir saçlı bir doktor. Neden sonra, Şadan ölü hareketsiz kaldı. İki polis memuru, kapıda bek Hiyorlardı. Biri geldi, omuzlarına dokun- du. Döndüler, müddeiumumi mu- avinini tanıdılar, Sordu: — Ne var ne yok? — Bilmiyoruz efendim, doktor bey içeride, Doktor, endişeli bir tavirla, Bastanın nabzını dinliyordu. Müd- Doktor döndü, müddeiumumi- yi tanıdı ve derhal dedi ki: Hayir, ifade verecek halde çikti, Kapı kapanınca Fer. | ANALIK Nakleden: SELÂMİ İZZET Ne zaman ifadesini afabili- riz, — Bana kalırsa alamiyacaksi- Kadının kalbi berbat, tik ölüyor... Can çekişiyor. — Aman demeyin daktor. sAr atik özrü kaldı ya kalmadı. muhakemesi, ancak, öbür dünya- daki büyük mahkeme huzurunda ir an sustular, Müd- ii tekrar sordu: — Yapılacak hiç bir şey yok mu? — Yek. Uç iğne yaptım, hiç bir tesir göstermedi. Buna rağmen, Şadan gözlerini açtı, Gözbebeklerine biraz hayat gelmişti. Doktor sordu: — Nasılsın kızım? Odada derin, ağır bir sessizl oldu. Şadanın ince, bir nefes gi sesi duyuldu, — Ferhan.. Ferhan.. geliyorum. Beni bekle... Kalkmak istdi, çırpındı. Boğuk bir hırıltı gırtlağını parçaladı. Düştü ve arık kımıldamadı Doktor kalktı. Kalu innelillâk. kardeşim Müddeiumumi dedi... Aylar geçti. Ebenin muhake- mesi uzun sürdü. Kadın bu işe ma- sıl başladığını anlattı, Evvelâ, bir hizmetçi kız gelmiş, akıl da- nışmış. Ebe akdın çocuğu almak istememiş. Kız çıldırmış. Bu ü he dert olmuş ve ondan sonra bu işi yapmağa başlamış... Muhakeme neticesi ağır hapse mahküm oldu. Dildade, Şadanla Ferhana kadını tanıtmak ve bu işe teşvik etmek suçile muhakeme edildiler. Bernet ettiler. O günkü gazetelerden: «Süferayı saltanatı seniyedeni İrfan beyefendinin kerimeleri zide hanımefendi ile, meşhur avu- katlarımızdan Akif Ali beyin kâhları, dün Akif Ali beyin, Şiş- lideki apartımanlarında icra edil. miştir. İki tarafa da saadetler te» menni ederiz.» Muteber tüccarlarımızdan Ke- tenzade ibrahim beyin kızı Mfet hanımefendi ile, Şevket bey zade Sabit beyin velimeleri dün gece Tokatlıyan salonlarında yapılmış, davetliler sabaha kadar eğlenmiş- tir... Yeni evlilere sandet dileriz.» SENELİK 1400 kuş 2700 kuruş S AYLIK 750 > 1450 » SAYLIK 400 > 800 > BE RR Pasta lihadıne dahil güzeyan ecnebi memleketi: Sönliği 600, al aylığı 1800, üç aylı 1000 karuştür res tebdili için yirmi beş Kuruşluk pol göndermek Hizımdır. Salar 29 — Runhzr 58 5 hk Güne Öğ İki Ayan Yu 67 SAZ aşa sp AZ 2 Ve AE AE AA 1618 A8 2 Tiarahana: Babi civari