Sahife 8. < AKŞAM — $ Yinziran 1934 Yazan: SULEYMAN KÂNI SARAY ve BABIÂLİNİN İÇYÜZÜ|| -— Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur — Tefrika No. 298. Abdülâzizin katli ihtimalini kabule o imkân bırakmıyan noktalar âzizin katledildiğine ta- öğretildiği farzolunsa bile bir ada- ekalliyet bile olmamıştır. Bu ikrar karşısında mahkeme ne yapabilir- di?» Ne mi yapabilirdi? © İdama mahküm edilecek bir müttehimin ısrar ile istediği ahkemeye getirerek onun- la muvacehe El i paşa ile mü- nasebette BUNE söylenilen Arzıniyaz kalfa niçin celbedik medi? Mahkemeye saray kadınları ge- tirilemezdi! Demek kâfi m özür sayılabilir mi? Bahusus ğıda söyliyeceğimiz veçhile le hanım yerine başkası getirildik- ten sonra! Valide Ee oğlunun ne n iki adamın oda kapı- sında e fendi girelim, yek, ) şahidi ma dairesi- relim! Deli işitiyor, iki kişinin yukarıda, üç kişinin bi gin - yazi bike öldürmek için! - beklediklerini biliyor da ne | Abdülâzize bir şey açıyor, ne de vükelâya ve Sultan Müendn bi r gön yaşan | haber Doğ validelik şanına ve biye muvafık bir > vanın tafsilâtını tet- | ni da hi rsi müreiteplerin inde | Fi bu kadar maharet: el şaşmamak —— | vE ye göre valide sultan o gece oğlunun yanından ayrılıp | nun Sed dairesine gidiyor ve ancak sabah- | diğini işitince bu zilleti kabul ile | leyin Necip beyin gelip verdiği | intihar etmediği için Fransa hü- haberle m öldürüldüğünü kümdarını tayip eylediği çok söy- anlıyor! hi nmiştir. Demek dairede kadınların va- Topkapı sarayında meyus bir İ yet hi veylâsı bundan sonra başlıyor. | halde iken alanin Hafız Mehmet Abdülâzizin nas: ne gibi te- | beyden zehir istediği de malüm- | essürler arasında kendisini Ne d  imeğe karar vermiş olduğunu ye- rinde yazmıştım, Bu ciheti ir da tekrar edecek değilim | Hüseyin Avni paşanın keş çifte | kayığı her sabah hazır bulunurdü. İ Şüphesiz ki Abdülâzizin naşı odasında bırakılmayıp karakola | gibi bir saik ile de yapılmış > olabilr uhakeme esna- sındaki yı Vesa ve haksız- lıkları sayar, döl Buna mukabil si hâkime bulunan o Almanyalı lerdir dan inadile meşhur idi; kendince zer- rece bir şüphe hasıl olsa ekalliyet- te kalacağında efkârı umumiye müttefik idi. Halbuki Emin efendi yalnız usul hakkında bir madde- de ekalliyette kalmış ve mahke- meden sadır olan hükme imzası- nı vazeylemiştir.) denilir. Hoca min efendi Bohemyalıdır. Aske- ri mektebinde tahsilden sonra Londra ve Pariste muallimlik et- miş 1268 de İstanbula gelerek ih- tida eylemiş idi. Babiâlide tercü- me odasında almanca, ingilizce, fransızca muallimliği ettikten son- ra 1290 da istinaf cinayet âzalığı- na tayin olunmuştu. ecnebi kanunlarına vu- k Pera tamik edecek kabiliyeti aiz olup olmadığı malüm de- idir. Bir Emin efendinin şüphe e mesi Gilin vukuuna delil alabilir mi? Yalnız mahkemede hazır bu- lunarak ve işin Jedünniyatına fikir imal eriyene aldanmış olmi nası ihtimali yok mu? Emin efen valide sultanın Sini lm rey va iii Yıldıza nakline itiraz et- desi de bunu müeyyittir: Padişahların cenazeleri (Hırkai saadet) dairesinde Ayasofya şey- hi tarafından güslolunurdu. Sultan Azizin ölümünde bu şeyh itizar et- mekle şeyhler silsilesinde ondan sonra gelen Sultanahmet şeyhi ri iri piki Sultanahmet şeyhi Ö endi mahkeme hu- zurunda masa ağlıya şehadet ep e Abdülâzizin naşında yara e bere eseri görmediğini, yalnız kal İp muhitinin mosmor olduğunu ifade etmişti. Dava evrakı arasında odam: Mahmut paşanın «Hakanı . ru biz öldürttülk» mealinde mü- bürlü bir ifade varakası bulundu- ğu bu evrakı görenlerin ümlesindendir. ut Celâleddin paşa muha- e > Abdül hangi bir suretle iştiraki sonuna kadar reddeylemiş olduğuna göre bu varaka ya büsbütün musanna- dır, yahut (itiraf ederseniz kurta- rılırsınız) vadile hükümden sonra kendisine imza ettirilmiştir. ükümden sonra lis sözleri âzizin katlinde her nuyor. Bunun için rausai olma- sa "bile hiç bir gi haiz ola- (Arkası var) Abdi iz saltanatı bidayetin- Bursayı ziyaret ettiği zaman Yıldırım Beyazıdın türbesine git- mmişti. — Bu adam Timura esir olacağı na niçin göğsüne bir bançer sap- —— ğini kurenası işitmişlerdi. eee bu ceddinin zehirle nefsine kıydığını ( bilmiyordu.) çiğ akikada: şahu söy- ledi; dl esirgesin! m teşeüm eylemişti. Abdülâzizin üçüncü Napoleo- cını teslim eyle- | ur, Katillerin Feriye ( dairesinde Abdülâzizin oturduğu denize kar- şı odaya dündüzün hariçten mer- diven dayıyarak ve kafes kaldırıp pence 248 açarak girdikleri de söyleni | Abdülâzizin sertabibi olup pek | inle görmüş! Böyle girildiği- Üni ink oc. olsak bile Abdülâ- zizin bağırıp çağırmıyacağını ve imdat istemiyeceğini nasıl düşü- asi Kuvvetli bir adam olan Abdülâ- | ziz kere nasıl uğraşmamış idi? Bir kuzu gibi teslimiyet gös- tereceğini mi akıl kabul eder? Etibba muayenesinde katiller! vee mahkeme huzu- Harilik siyasi icmal sahifede) in e eylemesi bir vazife olmuştur. Son zamanlarda ni ye Ti meselesine her e ehemmiyet Sörtüiyiai ve “silahları bırakma konferansi- konferansta müttehit bir cephe almışlardır. Bu cephe birliği esas- larının geçenlerde Sovyet hari- ciye komiseri ile Fransa hariciye nazırı arasında Cenevredeki mü- kâlemeler esnasında ( kararlaştı- rıldığı aşikârdır. Bu iki devlet Almanya ile Ja- r | ponyanın hariçte yemeyi > diğer leti e bir müessesenin (vücud nn katiyen razı ali değildirle Fransa ile Me yakınlaş- ası silâhları bırakma işlerinin hid bir yola girmesi te mi doğurmuştur... Bu halin olarak umumi karr- ANALIK Tetfrika No, 25 Nakleden: SELÂMİ İZZET xHayat bu... Bu dünyada kim rahat etmiş .» der geçerdi; Bir senedir de, Şadanı ii mişti, bah e solgun, za yıf, bitki; örünce şaşa- Tadı, Filvaki Şadan hiç bir za- man şişman olmamıştı, Fakat bu m zayıf ta değildi... Meliha defa Şadanı böyle bir deri bir İlk şaşkınlık anı geçtikten son- ra, iki elini uzatarak ona doğru yürüdi olduğunu, e. bu kadar zayıflayıp bozulduğ! sordi ui, Şadan, ağlamadan, bir sesle, başına çerğiir Ferb. in acı macerasını, bütün tefer- rüadı ile anlattı. Ve sözünü şöyle bitirdi: — İşte e yapyalnızdan daha beter k Meliha irem Gitse oldu: — Zavallı Şadan. — Peer iz mü rü, — yenhtk sis ireeğei ale ve kaim sindirmek i için çalışa- cağım oca ayrılmak için ne le Rae Meliha başını salladı: —cAyrılmak.. ile Ben seninle ayni RR le kolay... değilim. İnsanın çocuğu varken, ayrılık bir çare değildir. Eğer geçimsizlik yüzünden herkes Pa rılmağa haraiüle vere cek hâkim “ Filvaki “sen, am göre, e bed- bahtsın... Fakat n senin ye- di Peki, onu serbes bırak... Ay- rı gibi yaşayı —oO ni lan istemez, — İnsan odasına kapanır. Sen — Kapıları kırar... onu bilmezsin. — a Iki fena bir sevgi, fakat GheiE ak. — Hayır. Bana ihanet ediyor... Onun için kadın kadındır, ha ben, ha başkası... — ere amma, hayvan gibi bir adam demek. im... Buraya sana sığınmağa gek dim ana acı... Bana yardu ek... paramı kazanmalı yım. — Beni de çıldırtacaksın Şa- dan.. — Bugün, kapını çalan iki ki- şiyiz... Ferhan da burada. — Keller Tabii sen gittikten ra Ferham orada kalımazdı... Handan ne diyor” vi — Şimdilik çocuklarıma o ba- kacak... Boşanınca çocuklarımı alacağım. — Alamazsın... On parasi ol- mıyan bir — e ver. mezler. ' — Benim biraz gelirim var. — Biliyorum. Amma o a ile ancak açlıktan ölmezsim... Kızla- rını babasına o bırakacaklard İkisi be rr değil ei , çok Zaman yaşa Ve bu sözden sonra, hıçkırarak meriker baş ırıma doktorun sözleri gel miyiz Biyeli anası olursa yâa- Halbuki i i şimdi başında anası di Onları yüzüstü be rakıp kaçmıştı elenir tırnağına kadar ürperdi: — Onu elimle öldüremem İs diye inledi. — Anlıyorum. Haleti ruhiyeni anlıyorum. an ayrılma- e€hennem hayatını sür- zısın. Fakat Ferhanı ya- can ayrılmak Tezi gelmiyecek... Bu- na isyan edi m. — Şimdi sen ğa fikrini açık söyle Salar biraz dimi salladı » ve yavaş sesi mi açık, e söyli- yeyim a - başını vet, — Ne olursa olsun söyliyeyira rhanın hatırı için, çocuk- yır, bu Ferhanı blmimi erhan yaşamaz... İnsan, sevdiği insana bağlıdır. ocuklarını sevmiyor mu- öt Uzun bir sessizlikten sonra Şa- dan: ilmem... Meliha hayretle yerinden siç- di: 1: — Nasıl bilmezsin, — İlk doğan çocuğu çok sev- Ötekiler sakat... Biri sağır ve dilsiz, öteki ölüme mahküm te bunun içi — Onları sevmi — Hayır... İtiraf e ei bir anın, çocuklarını sevmesi lâ zım geldiği kadar sevmiyorum... mi bet ve şefka- tin Ferhanda toplanıyor demek? Evet. — Bunları senin ağzından yaz mak çok acı Şadan. Artık kimseyi beni anla- sın, bana versin diye zorla- mıyorum... Sadaka istemiyorum. Eğer alâkadar olmak istemi: yenler. varsa söylesinler.. Bana taş Mürğüresi haksızlık ediyorsu! üilelei.. — Ben senin çocukluk arkada- şınım. Sana her zaman eli yi u yi ğ ALAN... Hattâ seni fazla > > müteessirim... Bu dakik baren bildiğim bir ve var, dai semi ğin « .. Sana yardım Ne yapabilirim?.. Se- n kle allen için evim, ma . Fakat ei — Ben çalışmak istiyorum . Ne yapabilirsin? — Dikiş dikeceğim... — Ya Ferhan? / — O hususi ders verebilir. Tah- sili iyidir. Piyano hocalığı da ve ir,