IEC SAR İSKENDER FAHREDDİN Yazan ; NULIL.AAKCI Tefrika No. 67 Murat, Karaman beyinin papuçlarını eline verdikten sonra: “Sen ne namussuz adamsın, dedi, koca İstanbulda gönül eğlendirecek karı mı bulamadın? ,, “ Güzel karına selâm söyle !,, İbrahim bey ikinci şerbeti iç- Yikten sonra, pâbuçlarını çıkardı ve eri kurarak oturduğu yer- de yerleş oyla in havası biraz serttir 8iyorlar, dağı mu? — Ben havası sert yerlerde bturmasını çok severim, abin Doğrudur... — Bu elmaspareye sert hava dokunmuyor mu? — Hayır.. O da benim gibi, sert havadan hoşlanır. — Sert hava kadınlara yara- bey bu sözü söylerken gözünün e Venedik dilberime kapıyı işaret ederek: — Kaçalı Demek istemişti. Murat bu işa- reti görmedi. Saatler geçtikçe ta- hammü bi — Hiç telâş etme, yav yordu ? Misafir umduğunu y mez, bulduğunu yer. Çifli iğ ye- n, yumurta, tavuk.. Bunla Sin el emek olur mu? Jüz Tim Me Yy va- € iş: Çiflik yemeklerile sizi mem- hun edebileceğimizi zannetmiyo- rum! Murat derhal ilâve etti: — ai bey padişahın misa- firidir. Saray yemeklerine alı ışmış bir aztın çiflik yemeklerine tenez- zül e om ir. Murat, Karaman beyinin ce- ki, insanın iş- tahını bile kesiyor. Bilhassa şimdi *sen rüzgâr batıdan kopuyor.. am eee kuvvetli., Hissetmiyor i pimi bey gözlerini yere in- si ssediyorum amma.. Bu Mzgür bana çarpınca çok çabuk eye Kayaya yel dokunur GO “me girer yak- ağını a ik dik uşma bundan fa; ai Murat kendi kendine diş- rini gıcırdatarak: — Şu herifin boynunu şimdi ko- Paracağım.... Diyor ve kendisini zor tutu- Yordu, İbrahim bey, ikinci Sultan Be- rm e idi. Çiflikte bir Sağ derhal padişaha ak- - sayısız eşek vardı. Hat- â padişah bile onun vaziyetin- sa ve Anadoludaki nüfuzundan çekinerek sarayda Böyle tehlikeli bir a derece azap çekmiyecektir. İbrahim beye hücum etse bir türlü, geti bir başka türlü Vi vard alani Ne yılışık adam- dı, zi urat çenelerini sıkmaktan.. Ecel teri dökmekten bunalmıştı. Göz göre göre sevgilisini de bu ya- zn) adamın kucağına atamaz- dı Mist İstanbulda mertliğile ta- nınmış bir erkekti. Onun eli: nden karısını almak, yi namusunu hası almakla ei karşısında padişah bile olsa, bu rezalete ta- hammül edemezdi. Birdenbire yerinde fırladı karısına: — Jüzette, sen içeriye git..! Diyerek kolundan çekti.. nındaki odaya gönderdi.. Kapıyı kapadıktan sonra, İbrahim beye dö müz birdi, mezdi. ve ssuz, ne hay- ii. bea Benim gibi bir ne namu: şır nül eğlendirecek karı mı bula- madın? ibrahim bey yerinden kımılda- bu yüzsüz ve küstah mi- safirin önünde dikilmişti. — Haydi, tatlılıkla defol, evimden! başımı belâya sokmi ibrahim bey, gözlerinin pa kaydırarak, hainane bir tebessüm- le Muradın yüzüne baktı: çi — Beni evinden kovuyorsun demek...?! radın gözleri dışarıya uğra- seda Yere eğildi.. Minderin önünde duran ve alarak re beye uzattı — Haydi. mi arabanda giyersin..! İbrahim — pabuçlarını eline erdikten en dışında Kğ ilik, "bekçi lendi: — Yusuf. Çakal eğin m baya kadar ir.) Sia yakla şişmiş. Topal larının üstüne mıyor. raman beyi si viğik kanlılığını Ri sözlerini duymamış gibi davrand — Allaha ismârladık... karına selâm söyle! Güzel (Arkası var) rem asr başlıyor rında anlaşılacaktır. bulun Bu t kazasına Ihsan Arif, Behaetti 19-19,30 Muammer bey tarafı 9 noloğ, ajans haberler 19,30- Zi 1 Si n e borsi ,25- 22,30 iyelik le Mesut £ Cemil bey ye orkestra. Bükreş (364, Sm. 19 li Jürnal, 2İ, ) — 18 orkestra, 45 konser, 22,15 4.) — İİ ser, radyo jümal, 20, 52 kemer 21, 25 e 7 .40 Romadan nal Viyana (506,8 m.) — 17,05 gra mofon, 18,05 konser, 20,25 askeri mü- zika, 22,45 konser, radyo jümal, 23,25 dans musikisi, Mayıs perşembe İstanbul : 18,30-19,20 plâk nesriya- ti, 19,20-19,30 ajans haberleri, 19,30- 21 alaturka musiki neşriyat. (Kemal iyazi bey, Hayriye hanım, Mahir bey, Müzeyyen hanım), 21-21,25 Selim Sır- rı bey tara Aa an ve ajans 5-22, orkestra tara- — 18 konser, çiğan oğkosttast, 18,30 kanser, şarkı, amefon, 19 oda mir 2 ei sömak 2» 15 konser, 23,10 radyo jürnal, 23,3 mofon, © ürelegi cemiyeti Türk Ür e cemiyeti 23/5/34 tarihinde profesör Behçet Sabit beyin ymm toplanmış, ati- deki meseleler hakkın: a ila ve münakaşa yapılmı 1— Pal op bey ker m bey, Behçet Sabit beyler iştirak etmiştir. 2 — Dr. Ihsan im e nef oztomi ameliyesile ği bir alen oz kalkilö; ü Bir am taktim etmiştir. Bu vakanın nakaşasına Ali Eşref, Behçet Sabit, Bahactin Lütfü RM iştirak et- 3 — Dr. Behçet Sabit bey un- ve Sağlam sö hasta takim et- iştir, Bu daki mü- na mkyilğ 2 Ali Eşref ve İri Arif beyler rak etmiştir. 4—bDr. Ali Eşref ve kilye taşlarını planla mi KE radyografi plagiyle unku dal dakedeği İkna bir tebliğde muştur. tebliğin müna- in Lütfü, met Ali beyler iştirak etmiştir. el ei em dahil olmayan pal mrt pla sün ni 8 ylığı ün. dia Adres tebdili yin yirmi beş k lâzımdır. vr e e 2ö Güneş İkindi Akşam Yatar e en 8,59 12 158 Va. 2,18 4,32 XZ,11 16,14 19,32 21,8) İdarehane: Babiâli civarı eri 8,37 Gözler ruhun aynasıdır, diye ta mektep sıralarındanberi bir söz iştimişti, i iktiza edeceğine hükmetti. Göz- leri ağ bir yeşil ipekli ren- inde Uzun kirpiklerle çer- beze, bu gözlerde derin bir Yİ 5 mek lâzımdı. Burun delikleri dai- mi surette aşk ve ihtiras kokla- mak ister gibi titriyordu, Ağızda acı ve zalim bir sanın kalbini ağız. mana vardı, İn- paralıyacak bir Lai dın, şüphe yok, koskoca bir dramdı. Piyanoda oRaspudi Onlirdaz çalınırken, Muhsin bu kadın hakkında hayalâta dalıyordu. «Şüphesiz, 28, 30 yaşlarında olacak. Tam ihtiras yaşı. İsmi de garip, maralı bir isim olduğuna yemin edebilirim...» Güzel kad ikinin verdiği evk içinde gözlerini kapıyor, sanki kalbinden derin bir ıztırap taşıyordu. Muhsin düşündü: «Kim bilir kimi, kim bilir neleri hatır- yor!» Muhsin sında teyzezadesi, Remziyeyi buldu. — Aman ne sicak! diye söyle- niyordu. Haberin var mı, Neşide evleniyor. Muhsin fena halde sinirlendi. Omuzlarını silkti. İki dakika son- ra Remziye gene şir açtı: bak, a burada! Muhsin bir ar tabi ile bak- tı. Pek manalı, garip bir ismi ol duğuna hükmettiği o güzel kadı- nın adı Fatma olduğunu anladı. başını çevirince arka- dedikoducu pürihtiras irem bir parça nüfuz et > çalışıyoı me sizi müteessir et- ti, “değil mi hanımefendi? Anla- orum, hassassınız... Hali- nizden belli, Bitkin görünüyorsu. NUZ.. — Bu akşam giyeceğim esva- ba uygun bulmak için sa- bahleyin o vr çok dolaştım ki... Muhsin n düşündü: kadınlar, ile Bindikini Kendi- lerini havai, hercai, hafifmeşrep ymuştu! Muhsin onu bu ıztıraplardan kurtarmağa için- den yemin ediyordu. Çünkü daha şimdiden güzel kadını sevmeğe ye si dı. Gün sie edeceği şüphesizdi. , Muhsin Fatma ha- ikale çehresini tetkik ile Lu İ oldu. Bu güzel kadının ru- hundai facialar ve fırtmalarla çehresi; ifadesi arasında bir münasebet bülmağa KE Fakat bir kadının i ismi Fatma olmak, vice dudakların uçların da bu acı ve melâl verici bir ifade bes. Mönü nasıl kabil olurdu? Pastaları,: sandöviç ler eri öyle ve ile Sese ok . Halbuki 1 böyle p ateşler saçiyor, ufuklarda lir ai kaybolmuş hayalleri aris ordu! Maçkanın aşağısında en bir gurubu büyük “bir te- essür ve sükün içinde yakn sonra nasıl yin da bu ihtiras kadını birdeni — Yatmı; ei e bir aspirin almalıyım! Diyebiliyordu? İşte Muhsin on beş gün bu te“ reddütler, bu tezatlar içinde zih- nini yorduktan sonra, nihayet Fat manın mazisindeki o müthiş sırrı katiyen anlamağa karar (verdi. | ünkü Fatmanın bir mazisi olmas mak kabil değildi. Fatma hanımefendi Muhsinin dolaşık, ei sözle- rinden bir şey anlıyamadı. O gittikten sonra beki Remzi- zy yeyi — Bana bak, senin kuzen? — a > — İyiden iyiye tutkun. Ona her şeyi anlattım. Remziy: gözlerinden iki jamla yaş döküldü. Muhsini se- budalalık kendisinde idi, kü ini o takdim et- e intikam almak için Fatma ile Muhsini evlendirmeyi rg Göz yaşlarını zaptede- ya r plân hazırladı. şey... bir çok belki... $ Kali değil» gibi sözlerden sonra Fatmaya karşı aşkı bütün bütün arttı, — günler geçiy: kalmıyordu. Nişanlı bir türlü öğren Kâh ln ediyor» , kâh hastalanıyordu... Biraz a burada idi, gitmişti, Bu ak- .. gelecekti... r gün Muhsin ısrar etti: — ge > ği kim? Bun mutlaka öğre: Fatma ta bir inik Muh a e bun ye tara- tertip edilen bir e olduğunu anlayınca, Fatm; i ka Jaylıkla affetti, dairem im tikam almak için Fatma ile ev. lendi! ikâyeci l Mi bi dönmikizik İCĞ saman el Meğlnei” dönümü dde e kak Sn nik