IRAY ve BABIÂLİNİN İÇYÜZÜ bi zan: SULEYMAN KÂNI — Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur — Tefrika No. 284 İki garip jurnal ve Abdülhamidin bir hattı humayunu isarai İbret) Mithat pa- hracını bir daha tafsil edi- Mithat paşa Sultan Müra- j ki günündenberi b ve nimel ile, en son- imanların hücumile tehlike- ten devlet ve memleketi Al- tevfikile kurta! ebbüs 3 filiyatına da r li. id böyle bir tebed- yacak fenalıklar davet ede- de şüphe yoktu. # paşa bu anda bu halleri a ile müteessir ve mütees- : İlerisi seti i feriki Sait paşaya buraları- lattı, u kadar mahzurları ihtiyara iyetin sebebi ne? ni irat etti, Sait paşa tek- esasinin 113 üncü in iktatör olacağı- öylerken işittiğini hikâyeden ir ırlık bir yazıdan, abilden ördü. yn Mithat paşa mü- ete fekkürat ile bir müd- lunmuş bir kitapta Mithat paşa- nın ibadını icap ettiren jurnalın evvelce seraskerlik makamında bulunmuş bir paşa ile zaptiye na- zırının ve vükelâd ansıp harisi diğer bir zatın tertibile Rıza is- minde birisine yazdırıldığı zikre- dilmektedir. Bu kitapta gösteril diğine göre jurnal şu (Asrı Abdülâziz hanide ve cü- lüsu hümi milerinden bugüne kadar zamandaki tavırı hareketinden “ istidlâl eb üzere ka- nini cude ve sureti idarei kai ile mele tin tamamiyet ve selâmeti temin edilemiyeceği zannı cahilâne ve zumu fasidane- sinde bulunan mürtet (!) Mithat paşanın va mn ve ... ve ulemayı âlâmdan ve ... zatlarla bilittihet hüda ne- kerde makamı saltanat ve hilâ- feti ilga ve riyasete beynelcumhur bir tükedi getirilmek üzere usul id i hü i ve tahvili kararlaştırdığını ve bu ümniyei İeimanenin husul olabilmesi için derbarı şev- ketkararı hümayunlarında haylice vüsi tertilnezi izi Heine olduğu- 3 ! sonlarında idi. Abdülhamit bütün | ecnebi, bilhassa Fransiz ve İngiliz gazetelerinin müthiş surette hü- cumla rından muazzep oluyordu. O günlerde ahalinin de ahvalden bağla olmadığına dair rivayetler işitmekte idi. Hünkâr endişe için- de idi. Mütaleasını ya üzere beni Sait — o. gön paşa beni dinledikten son- yaptığı üzere kolunu zünü buruşturarak pencereden s0- kak tarafını gösterdi ve: u ahali mi? Bu ahali mi? Dedi. Ben de bu cevabı aynen e arzettim.) paşa bu sözleri bu şekilde dei ise Mithat paşanın iba- dındanberi geçen rubu asır için- de bir kat daha ezile, ezile hâlkın artık harekete mecali kalmadığına anaat getirmiş olmasından söyle- miş olmalıdır. Mithat paşanın neşrettirdiği ka- nunu esasinin meriyetini temin için Sait paşanın bu sözleri söyle- diği günlerde Rumelide artık hür- riyeti istihsal yolunda bir hareket ni olduğu Sait paşaca lk cüri gli Die ğe tebei şehriyarilerine iz ve tafsilâtı m. havi raporu da matviyyen tai e cüret eyle- rim, Olbapta ve katibei ahvalde...) Bu jurnal olsa, olsa Tabsarai ibrette Mithat paşanın okumağa değil, ele alınmağa lâyık diği beyan edilen ikinci varaka olabilir, Mithat paşanın vapura irkâbın- dan sonra Namık Kemal ve İsmail kanunen haklarında bir hüküm suduru beklenmiyerek Min nefyedildiler. İzzeddin vapurunda Blandü» şayı yalnız mühürdarı Hamdi ei ziyarete gitti. O da Bursada ikams- te memur edildi Zaptiye nazırının Mithat ye ya İzzeddin nezaret slim paşa- ecnebi limanına isal ikindi “beklemesi, bu müddet zarfında ha- mabeyinden bir resi eiliialie ur Çekmece rae ka a sini. ve günün sabahına kadar a kaldi. Vapuru: li intizar ettirik mesi Mithat paşa Mikelnin lr ec bi diye mn t kendi aralarında tebcil edebilmek için bu kadar seneler beklemişlerdi. Kıyam için ise bun- ların daha altı, yedi sene çalışa- rak dahili teşkilâtı o. eyle- melerine muştur. bıâliye gelince halk ta toplandı. Arada sadarette tebeddül vukuu söyleşiliyordu. Babıâlide kabul salonunda toplanan rical arasın- da hararetli mühahaseler oluyordu. Mızıka çalmağa başladı. dekiler yeni sadrazamın kim oldu- İar. Arkasında şeyhülislâm Hasan eee ye ile Cevdet pa in başkâtibi Sait bey olduğu halde Ethem paşa görüldü. Hattı hümayun okundu. Bu m sir or hülâ- saten şöyle di; (Zamanın a devleti ali- yenin yeni mevkiini takdir ile sırf me aral dile Kanunu , Gemi ettim met ve itimadını celp, memleke- tin refahını wi eylemektir. Bu- n husulü küçük, büyük bütün memurların hak ve salâhiyetleri dairesinde vazifelerini yapmala- u hkâ : buna göre bir hattı hareket takili ne meydan kalması için olacaktır. Ancak halkta nümayiş gibi hare- ime alama Vapur da yolu- Slüküin aş Tahsin paşa ili Rf mile itaat eylemelerine mütevak- kıftır. Bu yüzden devlet ricali ara- sında bazı tebeddüller icrasına lü- zum görüldü. Mithat paşa azil ve bazı sebeplerden dolayı kanunu esasi ahkâmına tevfikan memle- Tefrika No. 1 er > Tren Ankara istasyonundan hareket edeceği esnada, tam son dakikada, Akif Ali atladı, Bileti birinci du. Derin, rahat bir nefes aldı, Akif, Ali, ne zaman trenle bi yere gidecek olsa, bilet alır, birinci mevkie kuru- lurdu. Bu huyu; bir türlü üçüncü aim Yip, in sonra, bu keyfi kat kat ar- tıyor, katmerleşiyordu. Se bakınız, Akif Alinin bir u da içmektir. Akif Ali içer. Sabahleyin Melli bir bardak ğleye doğ bunları bir gün zarfında içer ve ertesi gün eri ne bu süretle içme- ğe devam Bu rejim illa lâkap ka- zandırdı: Sarhoş Akif ve ismi alkoliğe çıktı. Bir çok dostu, ahbabı, tanıdı- ğı vardı. Bu huyundan «naşi» ka- dinlar ondan uzak dururdu. Hele kızlar!.. Onlar hiç çıkmazlardı. Akif Aliye, gelinlik çağa gelmiş kızını a hiç bir ahbabı yoktu. Halbuki Akif Ali otuzunu aş- mıştı, bekârlıktan bıkmıştı. Mektep arkadaşı Salih vadet- mişti: «Merak etme Akif, ben nicin demişti Salih seni şıydı. Akif A ğa başlayıncıya a rem rinden tep —— telin â devam ediyordu. si ai trene binmeden bir gün evvel şu mektubu almıştı: Benim canım efendim, «Talili oğlansın 5 Sana gene yağlı bir müşteri sisi Necip Saim beyefendi, meşhur miras davasını sana veri; ğı yukarı yüz, yüz e lık bir iştir. Senin çek duymuş, ben de, bire bin — rak, meziyetlerini saydım. A: mi İstanbulu anki rt, Mektubumu vap erte- “ çar trene atla. Necip Saim bey Fatihteki konağında oturur. a -- müşterini milyoner sanma. Parası yok, Eğer davayı kazan eline beş on bin lira Amma şeker gi- bi bir anal var, Göreyim seni, bir taşla iki kuş «Hamiş: ük hanımın ismi Şadan. Da yirmi iki. Sirel Bir içim su. en Haydarpaşaya yaklaşır- ar “Akif Ali mektubu bir da- ha okudu. Bu belki onuncu oku- yuşu ha | indi, Hep dü- şünüy ira ik Salihin dediği gibi güzels. ra meselesinin ehem- miyeti yok. Anlaşabiliriz... ketten tebit ve ihraç olundu.) öğ ba yar yuşu idi. Trenden indi. Hep dü- bira yı 1, Bir otomobile at- ANALIK Nakleden: SELÂMİ İZZET ladı, Konağın kapısına dayandı. Zile bastı. Derinden bir zırıltı geldi. Ar- bir terlik sürüntüsü duydu. Kapı aralandı. Başı yemenili, başörtüsü omuz- larında; bir kadın sordu: — Kimi istiyorsunuz? — Necip Saim beyefendi bu- rada mi? — Kimsiniz siz? — Ben avukat Akif Ali... karadan geliyorum Kadın biri başına ört- An- peşi sıra, inliyerek, çıtırdıyarak e, erdi den eski zaman çeveleri yaldızlı, etekleri saçak- li, lee rahat, sağlam, eski za- şemeleri o idi. Yerlerde halılar, duvarlarda resimler, bü- ik mermer ocağin üstünde fa- muslu saat, mazinin bir çıkart- ması hissini uyandırıy. Ni seye > bakaca açı Dt Ali döndü. Ev sahibi, ie yüzle içeri gir- mişti, elini uzattı — Safa seldiniz Akif fa bulduk balam. Hürmetler ederim efendi: — > ea zahmet etti- giniz için size ben Burada kendi eilzdesniz. Oturdular. Akif Ali: ordu. yaklaşıp sırada kapı ettarım.. Kötü mesele, çünkü dünyada kö- tü insanlar var... Size şifahen anlatmaktan bir şey çıkmaz. Ev- rak, dosyasında hazır, Tarih sıra- sile tasnif Mi ie Tetkik ed siniz... Şimdi asıl meselede; sedelim. vi bey zengin bir adam olayla söylmiştir el- bette... Bu mirastan da elime çok bir şey geçmiyecek. — Tahsil edilecek para ne ka- dardır? — Yüz otuz beş bin lira... paranın on ie bin lirası benim. dir... Ücret olarak ne istiy: ak siniz? — Bir kere dosyayı tetkik ede- yim.. ME ır, evvelâ para mesele- sini halledelim, sonra görüşürüz. — Beni vaziyete soku- yorsunuz. . — Bu iş meselesidir azizim Akif bey... Söyleyi Akif Aliş. 8 — Üç yü — Ne derseniz kabul edeceğim. Şu halde üç yüz lira diye- lim ve artık paradan bahsetmiye- lim. — Üç yüz lirayı sene sima Akif Ali yerinden — Yoo... İşte bu ii Bu- nu istemem, — Evet amma Bi beyefendi... Siz lee ire sayılmazsı- nız. Salihin hürmet ettiği bir dostusunuz... im kar. eşim sayılır. — Peki, parayı ne zaman ve- reyim? (Arkası var), ii