AKDENİIZDE TÜRK AKINCILARI Yazan ; İSKENDER FAHREDDİN Tefrika No. 31 Müthiş bir boğuşmadan sonra , kalenin bütün kapıları ürklerin eline geçmişti, Bu sırada bir ses işidildi: nlara ve çet uklara azla adın 2 sn Mehmet, prenses Mari- al kolundan yaral gör- ten i sonra, kendi ve -maiyeti £rliler iç Mi ve çok dar bir i yahada sıkışıp kaldılar.. İçecek su- Ds Ve bir e yiyecekleri de diş ll a kal . Ogün akşâma rek mütemadiyen akıncı- ln va ediyordu. m savaşlara rağmen Kas- leri in i o gün de zaptedile- Balan Mehmet çadırına rg siye leri ne yapıyorlar? Rahat mıdırlar ei ura! — Muv a dua edi- Yorlar, şevketl iye cevap vermiş Muradın sözleri en hid- a teskin etmişti.. Atından in- — Dimitriyosun zatı şahanele- Yine bir teklifi var, şevketlim! Müsaade b yurursanız arzedeyim! Fatih başını salladı: ikad ale ere İma ve "Türklerin zayi- vermeden kaleyi z: leri- e ediyor, şevketlim! Bugün e dedi ki: «Türk silâhta: e MI teşci için, kalenin zaptın- MN sonra yağı ilmesine mü- > edileceğini vadetmeli. Çün- le halltının bir çoğu mücevherat dolu: MN akıncıları fazlasile hak ven #lerdir. Bu ciheti zatı şaha- Bi e nim tarafımdan arzedi- e a Bir. köyü bile yağma et- Ya a meydan ezdi ve bunu Panla; Dini rı şiddetle cezalandırırdı. pa den M Yarım saat bile geçme- » Mahmut p Tak geldi, Paşa atını koştura" Güneş Eman Mah- m i mut paşa attan iner inmez Fati- hin yanına İç — İlk safta döğüşen kahraman- lar yarın m behemehal rai gireceklerini söylüyorlar, şevket- lim! Fakat vi imizden bir rica-* ları var: Kaleyi zaptedince yaza edilmesini yorar Eğer buna müsaade buyurulursa, ei ü- ei dörüçülerimizin cesaretleri r kat daha arti ii paşanın önleri üzeri- ne Fatih düşünceye dalmıştı, Ve- ziriâzam da Dimitriyosun fikrini seyis ediyordu. v 'ekâlâ, dedi, şehri yağ koç yiğitlerime helâl olsun. - Mahmut paşa, tekrar atına bin- di ve NN müsaadesini gi ya tebliğ et Kale iinde a kalan yer- z geçirmiş- neşeli sesleri kaleden işitiliyordu. Yerliler bu derece sıkıntı mahrumiyet içinde kaldıkları hak Gina lı silâhtarlar güneş doğma- dan büyük bir kayanın üstüne beni tılar ve biribirlerine omuz vere- rek kalenin kulelerinden birini ele geçirdiler. bu manzarayi uzaktan seyrediyordu. Kulenin tepesinde yerlilerden iki nöbetçi vardı.. Nö- betçilerden biri elindeki baltayı sallıyarak, surun üstüne tırmanan ilk Türk askerini boynundan du. i Her akşam ) bir hikâye |) — Bana böyle emniyetsizlik gösterme, Handan. Biliyorsun, benim bütü atım sensin. Ev- lendikten sonra seni gün ha çok sevi muhakemel r ük bi ü? e gö öğsüne dün m ne ka- patmış olduğu yüzünü ka ii hayır diye başıni nimle mesut değil misin? 7 şile tasdik işareti) öyle ise? Ni- ni bu kadi ar r üzüyorsun? lamıştı. Fakat anlamış görünme! istemiyordu, e Nazmi, o NE elimden ala- Kıskançlık k fazla en diye bana darılmıyor mu; — 0 EA anladın, yavru — ak böyle dedin. — Beni biraz daha az ersen kendini daha fazla s€ Erkekler ister- mükâfat gibi olsun. Bu aşk bizim için bir esaret, bir ceza olmamalı. ımı senden saklayım mı? — Hayır, po bu kadar ka- ti bir emniyet ve: — Onu ahlâksız edilen ya- ' Zeki kadınlar da yaparlar. En e aşk, bir mecburiyet, ir zor ve sıkı olmadan gösterilen e şamları eve ğim zaman a e len di diği imi bile sormu- yor? Handan nihayet kanaat getir- miş gibi göründü. Kocasının kim bilir nasıl olup ta nin al- tına yuvar! pi kiran alda, fırçaladı, uzat! — Affet eni — Artık defere gideyim? Va- , kit geçti, Er Ehemmiyeti yok. Haydi git. — Ya canım gitmek istemi- yorsa? — Beni hiç memnun . çi ma: Sana 'itimadım var. tediğin yere git. Ben ii We tap okurum. Anahtarı da al, Bel | ki geç kalırsın. Bunu söyliyerek kitabını eline Nazmi odada dolaşırken karısma (o bakıyordu. Gi hiç belli etmez gibi gene kendisine dikkat ettiğini dari, ti, İçinden re getirmemiş ol- duğu belli Doğrusu taham- | mül lez a vaziyet! Karısını sevmekle be: Ma arzusile istifasını vererek serbes ha atılmış, muharrirlik ve gazetecilikle kendisine iyi bir evki yapmış Şehir tiyatrosu son i bü-| yük bir şevk ve memnuniyetle ka- bul etmiş, hazırlıklar yapmıştı. u Oy u olan kadın sa- natkârı neden gidip bu ak Ziyaret esi n? a oyuna dair Konuşacak! a ne kadar sey vardı. Şehir ti- yatrosunda bu ci e münakaşa | ettikleri sırada genç şti, Türklerin buradan tırmanıp kuleye hücum ed amiri kimse- nin hatırına gelm: Akıncılar akla. direkleri ine ipler bağlıyarak aşağıya sarkıt- mışlar ve çok kısa bir zaman zar- fında kuleye hâkim olmuşlardı. Bir saat sonra surun bu kısmı tamamile Türklerin elinde bulu- nuyordu. Kulenin etrafındaki düşmanı çarçabuk püskürterek buradaki “büyük kapıyı yi açmağa muvaffak ol- mu: ve öğleye kadar devam eden bi ve kanlı bir cenkten sonra ikinci sur da Türklerin eli- ip ve kalenin bütün kapı- Ün açılmı: Türk a kale ei 'dan içeriye girerken, t pa- ınlara ve çocuklara do- kunmayınız! (Arkası var) DR İN veye ist: — akşam niz iz der: hat rahat buralarını Kararlştri. idi? lım dei mi idi? Bu daveti kabul etmemek i > ne e olunabilirdi? | Vakıa genç ve güzel artistin ma- amme açıktarı açığa söy- gp113 i Gi .şehir tiyatro- suna yürümüştü. a sonra caydı, artisti ziyarete git- memek için hiç bir sebep olma- dığına hükmetti. Apartımanın TENA açan y” kim olduğ sordu. İsmi- am hiz- z! diye içeri aldı. Alen Hi artist onu bek- i , Gitmese ne kadar ayıp Sanatkâr çok güzeldi. Hoşuna gidiyordu. Nazmiyi gö- rünce: — Artık ümidi em eri di- ye sitem etmişti. Fakat Nazmi, içinden kabaran bütün arzuları susturarak, karısının hayalini gö- zünün önüne getire a tehlikesiz vadilerde dolaştır- adan kalktı iç fena bir İğde A e dolayı için- 'de derin bir memnuniyet vardı. — Handan? — Vay sen misin? (Yerinden kalkarak kocasına doğru koşmuş, bu ru) Fakat semeri kocasından ifadesi, bakışı, Er KN — Biraz tiyatroya uğradım — Sen mi? Hayır. Onun evi- ne gittin. Kli lâvanta koku- — Hani lala EE dinle beni, sana her şeyi anlati ie Evet, gittim. Fakat yemin. ederim ki... — Metresin değil, mi diyecek- Radyo 24 Nisan salı musiki neşriyatı. Sadi b Kef Bane el 21,20-21,30 Gi 21 konser, 22,45 radyo Jurnal, Balapişi (550,5 m.) — 18,30 çi- gan orkestrası. 20 piyano, 20,50 k. medi, 12,30 kafekonser. Prağ (270,2 m.) — 18,15 komedi, amofon, 19,25 an ee 20.5 aramofon, havadis, 20,20 radyo jur- pal, 20,35 “askeri müzika, 21,30 ko- medi, 23 radyo jumal. Roma (420,8 m.) — 18,10 konser, 18,55 havadis, gramofon, 22,30 ko- medi, 23,10 hafif musiki, 24 son ha- berler, Varşova (1414 m.) — 19,10 kon- ser, 19,55 re 21,02 opera. Viyaan (506,8 m.)s — 16,25 kon- ser, 20,25 'aj opera porçaları, 22,15 rad- yo jurnal, 23,15 oda musikisi m.) GIA 23,10 cazbant, 12 ii Pr (4702 m.) — 19,15 Tad; alman 20.05 gramofon, havadis, 20,7 20 yarka 20,454 kl ye 21 orki , 23,35 Bründen nal Türkiye Ecnebi SENELİK 1400 kuruş ul a 6 AYLIK 750 » 5 v ME 400 » 0 AYLIK 150 » Posta ittihadina dahil olıra ecnebi memleketler: eliği 600, altı aylığı 1900, ç aylığı 1000 kuruştur. Adres tebdili için yir kuruşlük pul e Muharrem: 10 — Ruzukası £. İmsak Güneş Öğle İkindi Akşam Yali E 8,19 10,10 5,15 902 12 Ya, 306 8,08 12,12 16,00 18,58 X İdarehene: Babiâli civarı Acımusluk Sk. 3 No. Elini uzatmış, kapıyı gösteriyor- du: aynaya bakıyor musun Handan? (O akşam kendisini tes- kin için kıskançlığın re. r ke a a yine Ni tu) bak bi rk, biliyorum — id ederim ki sana gayet haline, söylüyorum... çağıracağını ümit ediyordu. ii di bitince, yürüdü, ayakları güzel artistin evine göti tadi. Hikâyesi