g Yazan: Papa, İstanbuldaki elçiye gölde. bir mektupta: “Haliç i uyuşturdu?,, diyordu. eyi FN ası sizi de m Sinyor tekrar Paşdsi geçişi veli Ma ü. Mu. Fat beyi biran Svvel | İstanbul. dan Gi arak cani sıkılmıştı. kr yoran ee beyi İstanbul- ai amadığı ii için, artık >. E m çevirişi de Ciyovani için r Mimi ze değildi. çi ne ol olsun, ortada hakikat Emi Murat ld iş, ve saraya yerleşmişti. > Ciyoyani i Venediğe verecek ce- ei bulamıyordu. Nikola Bipama elçiyi sıkıştırıyordu. âpanın elçiye gönderdiği son iz diker alip Karip ilkbahar m Me e 0 bir ii ml geçer- hav. ide Ka iler nr iyordu: Siken usuf vakası da nereden Sn Civan Pi Vezi İlke ğan; Murat varmış, mi me rkarar i yetmişti i, Bu er ma Kad Rodona prense re ikos, banbald da sinyor Ciyovani me- kapanıp kalan Lüdiviko: olmak üzere, mandanı Hamza paşanın ve rınki donanmayı idareye namzet ve Venedik donanması na- ına büyük bir muvaffakiyet sa- ani Sinyor Ciyovani © gün prenses İriniden şu mektubu almıştı: «Muhterem sinyor! Bugünerde 0 Murat bey aleyhinde bir imkânını bulama- söylemek am Sultan Mehmedi - aradan bir papas da Mn idamını RI bir fert yoktur. dan kalk. Mehmetle çok çabuk uzl Bu uzla: tina civarındaki hin de teveccühünü kazanmış ola- caktır. Prens Romos hayatta kaldıkça, Atina civarındaki rumların onun şahsiyetinden ergeç bir muvaffa- kıyet beklemeleri, padişahı daima düşündüren ve eri .— aleyhin- de şiddetli kararla rmeğe sev- Koden sebeplerden “biridir. Benim zançları vardır, Romosun idamına karar yeiei İsmail re! padişah Akdenizden İstanbula davet edecektir. İsmail reisin idamdan prens Romos ile görüşmesi lâ geldiğini dün gece haber ON İsmail reisin şu sırada İstanbula gelişi Akdenizdeki Venedik do- il panıp kalan Lüdivikos a deal İsezlaği doğru açı açılarak Air nlar ya apmak farsatını ş bi Bre Cetdsi bip Şeri b Vecihe hanım, Servet hanım), 21,20:21,30 pe ve isa be 2. 30 22,30 Necip Yar arafından muhtelif 5m) — 18 orkestra, r, 22,45 radyo 550, 5 m — 18 çiğan 0,30 orkestra, 21. konser, konser, 18,15 piyano, “18, 55 havadis, gramo- fon, 20,55 rady: © e 21,30 hava- is, gramofon, Mişel sari m —— 19,10 kafe- konser, 19,55 radyo jümal, 21,02 kon- ir, 23 Viyana (506, 18,10 kon ser, 20,50 yi jümal, 21,05 ke 23,15 kafekonseı « 23,30 dans mausikisi. 1 şembe be İstanbul : 18;15-19,15 er bin 19,15-19,30 ajans elisi eth- lif neşriyat, — 30-21 Türk sakil meş ziyatı. (Kemal Niyazi bey, kere ha- ei Bey). sizi dl Vem md j8 05 gramofon, havad , 2i or ser, | ST mofon, 8,1 ai 20, 15 konser. 2 me jürnal, 23,15 org. 23,40 gra 4 Pratik Farmakologlar birliği iliğinden | era 34 Po 22 de. Istanbul Halkevinde | ile Nevzat bey arafından mesleki dersler verile- erir Pratik farmakoloğ arka- daşlarımızın teşriflerini rica ede- rim, “Posta itihadına dah ecnebi. memleketler: Senel 3600, altı aylığı 1900, üg aylığı 1000 kuruştur. Adres teldili için yirmi beş kuruşluk pul göndermek lâzımdır. ear demi “Türkler i için doly iyi Hi nelii ret edecek ve bilâhare birleşme- lerine imkân kalmiyacaktır. Çün- kü Romosun kızı çok kinci ve inat- çı bir kadındır.» Venedik elçisi, prenses İriniden bu bu alınca, vaziyeti der- hal Papaya bildirdi. Fakat, bu de sinyor Ciyovani ancak bir ra cevap alabilecekti. Halbuki be bu » müddet içinde | her şey - Midilliden ve donanmanın başından ayrılıp İs- tanbula gelmesi, Akdeniz ko: larını harekete geçirecek ve Ro- dosta sinen korsan kartal da ka- tl e agg el bula- olmam ei Hm hâkim 7 TE e im T Mukayese yapınca...) e annesi idi. Kızı odadan çıkarken ann kadan dike dikkatli bakıyor- du. Kızın ağzından bir itiraz çık- mamıştı, Halinde de bir isyan tavrı görünmemişti. Fakat hiç te memnun olmadığı belli idi. Bir kaç zamandanberi ( aralarında gizli gizli devam eden ihtilâf ni- ti girin ini söyleyince kız a bir şey söylemeden odadan çökilmrişi, Genç kız odasına çekildi. gine hiç bir şe- ye ağız-açmağa cesareti yoktu. Babası zili açtı, bir kâ- gıt çıkardı, | — Bu kâğıt annenin e Fikirleri Artek kâfi ge slemlekdem birşim- şek a ina bin türlü şeyler geldi. ra âdeta bir azabı vic- eat, bir Beyyine hissetmiş gibi: — Neler söylüyorsun, baba! l. | Demek annesi? Kâğıdı elile it- mek istedi. Fakat babası Ee edi yordu. Bakmağa, okumağa bur oldu: «Sevgilim... Fe- na halde muazzap oluyor ve e b babam fena belde köpürdü. age yordu. Bu büyük e hadis ğildi. Fakat netice: k va o öğesini da iye akşam Ulvi baloya gelmiye- iz Onun Bulmadığı bir ba- Toya gitmemek için kendisine ka- ti söz vermişti, Ulvi ile Gatem ve seviştik- ten sonra Şefkat ailesinin rızasını sıl temin edeceğini düşünmeğe ş memnun ol- kendi taliizliğinden inti- er gibi etrafını ka- sip a bir hal vardı. nesine işi açtı. Der- hal Berke başladı. Ulvi daha yor, seviştiklerini, evlenmeğe ka- rar ver: ii mutlaka evlene- ceklerini söylüyord! Etrafında, bn da Kamile ok velden ısmarlanmış olan gece tu- — islam Şefkat esvabın bakmadı. Yemek sie fin sadasız yemek yediler. Babası öteden beriden ba- i at bakiyor, arada manalı ma ene ediyordu. Yemek bitince ie 2 Haydi git, giyin, dedi. Şefkat odasına çıktı, A; fer og için bir vaka olsa; bir felâket olsa da ev- de kalsalardı... Birdenbire odanın kapısı açıldı. Babası içeri girmişti. be Az rak valı Şefkatçiğim, Sk bal er ne kadar nun Silim, değil mi? kizi basının ei omuzuna lil e yavrum, anlıyo- e A n varım, Bilâihtiyar babasından çekil di. Bu sözler onu güldürüyordu. İçinden: — Sen mi? Senden ne fayda gelir, baba? Demek k yerl Sa baba- annesin. atıldı. Başını inkâra kalkmadı. Ba- efkat gözlerini kaldırdı. Ba İ basının e parlıyordu. | — Görüyor musun? dedi. G | zaman razı olmıyan baba idi. nesinin babası pek inatçı, aksi bir İ adamdı. Şimdi razı olmıyan an- | nen. re nnen bu m artık hatır- ği bile.. imdi okur- , Kendi Zİ bir şeyi kızı da yaparsa nasıl itiraz edebilir? Anlamıyor musun, Şefkat? u mektubu kime ei ze mai gözleri- —E dı, kaldı. Hiç bir şey yemedi. Ni- hayet evlenmemize razı oldular. Ne İmei bir mücadele idi bik sen! Şefkat artık bu sözleri dinle. miyordu. Hülyaların, isyanlarm sonu bu muydu? Kendi evlerini nın yaşayışlarındaki am > rılığı düşünüyordu. Annesi kutu hayale yi bir ii Hırçın, titiz, koc arşı âde- ta mütecaviz bir vini almıştı. Babası âciz, miskin, her şeye oyun eğiyor, evin içinde bir göl ge gibi ehemmiyetsiz, hükümsüz kadar sevilen, hü Sa edilen erkek babası mı idi? an ne kadar arş — ünye harap ediyordu! ci ses: Hayır, senin için böyle olmi- kg yn > bir adam, o bir misli di nyaya gelmemiş bir ye e haykırdı, şimdi gözünün önünde-, ki ise karışıyordu. 1 bu süküttan hayretlere. düşmüş ; — Ne düşünüyorsun? diye 80- ruyordu. Annen kendi yaptığıni düşününce artık ses çıkaramaz... Yazık, tuvaletin 'ne kadar da gü” zel ak Fakat madem ki git- yorsun, gi mek is! gitme. Dayat. mak Müzi: — Hayır, babacığım, hayır! . Babası mektubu tekrar cüzda- nına yerleştirirken Şefkat ili vi ağlamağa adı. İçindeki sukutu hayal acısı git tikçe şiddet kesbediyordu. Baba“ sını âdeta zorla od — Teşel ğım. ü