| paşa Yedikule zındanında Venâdikli kaptanla) 5 si rm “Ey, söyle bakalım, Lüdivikos Türklerin Korsanlar reisi epi Me niprin elinde büyümüştü meri — büyü nin r gibi görüne- ie safiye düniyordu. Za paşayı irem sonra, sözü- ne devam — - Ladirine bütün adala — Türklerin bu tasavvurundan sayar pese. ise. O şimdi, şamayor demekti; — Niçin..? Yüreğine mi inmiş- tir, demek istiyorsun Kaptan gözlerini İz hay- retle Hamza paşanın yüzüne baktı: — Lüdivikosu korkak bir adam sr O, deniz — ge huzurunda yemin et- lin a: ii — O halde ri hazretlerine luyor. — Niçin? - diye, sordu - Paya çok sadıktır. Hamza paşa Bükü sallıyarak cevap verdi: — Çünkü Lüdivikos ayeri sözünde durmadı. P Zurunda Türkleri adalara klik mağa yemin ettiği halde, Türkler O Pa- b çekinmiyordu.. Süy apanın eli Romadan Yedikule zindanına uzanacak ve kendisini bir anda kurtaracaktı, Cahil ve mağrur ekin zindan da bu imanla imanla yaşıyor ve sayı- yordu. Hamza Paya Llirikosun | alardaki , muvaffakıyetini duyunca | ne yapâcak?, " üğünü anlat teessirdi. —0O, Papanın ŞÜz mel “e Eğer Türkleri ğa muvaffak olamazsa, Pahanı maneviyatından istifade etmesini de bilir, iin Papaya dehalet tamadığına mü- el semavi bir felâket Me mağ ik şa kapi sözlerini dinledikçe | bride. Çünkü Lüdivikosun nil ne Keriz mutaassıp ve Papanın mucizeleri- ne inanmış boş yo bir ei luğunu Kaptan, umum a ku- mandanını onama emelile hâ- lâ anlatıyor: — in Papanın ye de; kardinallerin elinde büyümü: tür. Daha yedi yaşında bir oi ken amcası Nikolaya: «Ben de- nizlerde gezmek ve havada uçan sileri avlamak isli der- a, onun, istikbalde —— ma dolaşıyor zannediyorsu- son delic: sözlerini daha Tara ie mişti pe Peki, dedi, prens Romos hakkında ne düşünüyorsun? Kaptan sırtını duvara dayadı: — Arnavutlukta hükümdar ol maya TN ie akıllı bir adam. — Dimitriyosu AE De erer ierik ediy. ,. Doğ- keyi yalan olsun?! Bu ka- dar akıllı b bir adam yalnız Dimit- riyosa değil, Arnavut hükümdarı iskendere de yol gösteriyordu. — Ne maksatla yol gösterdiğini iyor musun? — Kendisile Midilliden İstan- ve bir ambarda ber gel- dik. Bana yaptıklarımı ve yapacak- larını anlattı. — Şimdiye kadar ne yaptığını sz e ve yle AKŞAM Radyo 14 Nisan cuma tanbul : 18,15- m neşriya- , 18,45-19,15 fransızca ders, 19,15: seli meğrz 35 (Tab ekil hire hanim, ag Nevres bey, Fikret ia 20,15-21 Safiye hanım — (saz pe 213130 rafından ça rafından (550,5 8,30 konser, 20,20 kanser, Zi ete 25 10 cazban! a Al (470,2 2) — İman an 20,05 gramofon; 20.20 Rat akil, konser, 23 bavadis, ml (420,8 m.) — 16,10 konser, 18,55 havadis, gramofon, 22 opera, 24 son haberler. g0 il wi (506.8 m.) — mü ricestrası, 20 melodi. 202 adyo İmal, 21 komedi, 23/05 in Hümal, 23,20 orkesir: im ei — : müş bir e Ce- larma bağlanmış olarak bulun- muştur, X Hilâliahmer İstanbul mer- bey tarafından piyangodan e hissesine mi eden parasında! Hilâliahmer ianesi olarak rd edilen yirmi beş liradan dolayı beyanı teşekkürat eyleriz. kzn e il Posta ittihadına dahil olmayan ecnebi memleketler: Seneliği 3600, altı azl 1009, ü aylığı 1000 kuruştur. e 0 di e Adres tebdili için e ve dır. Zilhicce : İni a Pm 168 £, İmeek Gi İkindi Akşam Yatı x 54 Son se 9ı 12 157 Ve 3,86 5,23 125 15,3 1867 20,23 m, İdarehane: Babiâli civarı Acımusluk Sk. 3 No, nm caktı acaba...? — Ne mi yapacaktı?! Kaptan bir müddet düşündük: a, sert ve eçmek isiyordu. Arnavutlukta İskender prens Dimitriy. arasi açılmamış olsaydı, Romosa her ikisi de yardım ae deni Lüdivir kos cenapları bu m omuz ilkip uzaktan seyirci mi Ta- caktı? — Bizans saltanatını yeniden P Romosa müzaheret edecekti. amza paşa Yedikule zinda- nından saraya döndüğü zaman Fatih kendisini zi V bir sim anda kırmızı, yeşil, mavi, Adalı, bir Modalı, bir Kadıköy- Tül.» şarkısıni çalıyorlar... Si- gara dumanları arasında kasket- leri indirilmiş, arasıra, sa in dişli garson koi sesleniyor- lermin abla!.. Okkalı tara- kahve söylesene... ermin abla ağzındaki 20 al tin dişinin yirmisini birden gös- terecek tarzda ağzını açıyor, elini çenesine ei tezgâha doğru nara atıyor Mi de- taşıyan sakalı : «Altın dişlim! Geceel yanıma..» yerleştiriyor ve yaman bir kül h avrile: Uwulan hergele... Doğru otur... Nerede bu u bolluk?. Ana- li bacak sıkmak!.. Bu ei kapıya bit tekme uzun boylu geniş si- a madan geçti, kahvenin esra du... e si ımda nin iç Yan : toğrafçısı ml las — Buradan zl fi- lân çıkarsak iyidir — İşi pod Hatıraları- ni einen Saar i Recep bu?.. — Efendi eri Kel diye söze aranan Vallah, billâh, tal- «Duvardaki deniz çarpsın ki ben enayi değilim Ama ismimiz pe me enayi çıkmış... Ne dersi Şimdiye > in ve anlat- madım, e derdimi işmar etmiş adam değil im. , ma- dem ki sani i ki sana lâzımmış... Ha: bir delikanlılık edip sana anla- ta; yım... Bana neden enayi dediler... Bilir misin?.. Dinle... Aynasız- larla bir ilişiğin var mı senin? — Ne gibi?. — Yani sne misin rağ a — Yek ci yem elec için larım ed çıkmazlardı.. Ben onları ça- lıştırırdım!.. Bir gece... Hiç unut- “mam, Geçe: nunusaninin yir- mi üçüncü gec . Karım ağrısı bir hava. li vi zırıl ğa a bu kahved. . Arkadaşlardan Mei çer — — Eelsimde bir kereste Mei - “dedi. Beyim kusura bakma. Timiz seri bizim.. Elimize si lı bir iş geçince karız. Keresti raftan ballcon. Enayi! içeriye girmek şıpın ğ 1 kadaşlar iki gündenberi e evi 5 kolk yorlarmış!,. Pekâl - dedik... Kalktık yağmurun öne Zelsime kadar yürüdük eğin Geldik ke olduğu ye . Sahiden de alak bir el tavuk arıyacağım. Tırmandık., Balkonun kapısını açmak çok sür“ medi, Güzel bir oda... Etraf eşya dolu... Hemen e Mi abey... N olsa serde var beyim... liz na- i Topladık. i » Bir yas ilk e İpeklilerle dolu saa bir kadın yatıyordu ağabey. nin © öğle b ği m gr m; ; g4; ? il ki çıkını bıraktım daldım... Mışıl ipl uyuyorlardi, sie Sonradan aki Çıkında kızımın öte berisi de vardı. u olduğu a bıraktım ağa“ AE zam eşyasını da ça- lacak değildim ya.. Baktım, baktım, bakım. öy le a eyer İçimi — la dim... Sonra aklıma seli. . de Bir oldu... U ce korkacaklardı sürmedim. Geldiğim gi saşe K adeğierei s yer — Ne m?.. — Hiç eşyayı saygi Ama i bı KARDEŞ KATiLi “ Maşhur polis ei Yılmaz Ali'nin f Müellifi ; v0va: Nü) Yeni ön / AKŞAM Kİ TAPHANESİ makama İstanbul - 121, Ankara caddesi“ ;