am Yâzan: SULEYMAN KANI — Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur — Tefrika No. 268 Halk padişahtan şüphe etmeğe başlıyor, gerginlik artıyor dı; Babıâliye gitti amdi paşa Ml görünce p. gemi başladı. a hıda getirip muahaze; w lâyiha bir kere mebusa- man Zn düşerse padişahlık ve vükelâhk hükümsüz hale gelir. © Hepimiz mebuslara itaat etmeğe mecbur oluruz. Bir aralık padişa- ye kalkışır- — lar. Şevketli efendimiz > kendisini bu boyunduruğa nasıl teslim ede- türüp götürmemek senin iye- time: kalmıştır. Sen bilirsin! Deyince Osman bey kâğıdı koy- © nuna koydu, saraya avdetle hali gi pe arzelti. Abdülhamit iptida fena halde — kızdı; Osman be; yi lâyihayı geri- ye getirdiğinden alalı ziyadesile k tevkil ve tekdir etti; fakat sonra — Hamdi paşayı celp ile > fi ve müt: mi “sordu; oda Li 4 melâl verici halinden Devletin en ziyade dilhun olması lâzım ge- padişah yalnız nefsi kaygusu- a düşmüş, Yıldızda gizlenmiş gi- i bir va kai istanbul ayak atmıyord diske sök dar talim eder, so: derlerdi. İşte bu mevkibi hümayun sa — istanbul va sonra İş nl Sirkeci ense yarı z sizi çocuklarını i larına Sapan bu yavrucuk- epi iaşe ve ifbasları yolund gösteriyordu. Bunların halleri görüldükçe yü- elem zehirinin te- sulh şari- ları gayet ağır olmakla beraber Kazanlığa gönderilmiş olan ha- riciye nazırı Server, - sabık âyan reisi - müşür Namık mü- 1 aa Abdülhamit mağlübiyet ve fe- Millet ile saltanat arasında ay- | ikamet buyurulmanın zamanı de- â mesuliyetini vükelâya | rlk ve ame gd gerginle- | ğildir. Düşman payitahtınıza ka- atf ve tahmil yelemek isti şiyor, inleşii dar geldi. Devletimiz büyük tehli- Bunun için dahiliye nazırı Sait $ alikaim amdi Mk şu fev- | keye uğradı. Rusya Çarı > paşaya disini befiyü; kalâde ahval en salâbet izhar | lerile beraber darülharplere gi © terecek bir lâyiha kaleme aldırdı; | eyliyor, bir yandan mebusları, bir mişlerdir. Zatı şahaneleri de ie Bu Tâyihayi mebusan meclisine | yandan padişahı tatmine (çalışı | le taharruz ve tesettür ii göndermeğe karar verdi. yordu. çıkıp Beşiktaş sarayına nakl ve 5 — Böyle bir tebliğin vukuu me Maziye teessüf etmenin fayda- a tebaanızın muhabbetile t: Si buslar arasında bir çok bahislere | sızlığından, amal ve efalin devle- afuza meyletmelisiniz! Tahaklatı meydan açac tin istikbalini ğa sarfo- Seriye e akçe terkile in Mabeyin başkâtibi Lebip efen- | lunması lüzumundan bahsediyor, | mali idaresinde hakiki bir © di (7 muharrem 1295 - 15 rebiülâ- | yeis ve fütur alâimi göstermiyor- | ruf yolu açmalısınız. © hir 1295). padişahın lâlalığınd d li tavırları pa- ükelinm mesuliyeti kaidesi ş k sözü müessir olaca- | dişah nezdinde hoşa gidiyor, nü- ün hakkile tesis kılınmasına ve ğını bildiği ikinci mabeyinci Os- | vaziş ve iğtifatlara nail ui. di işlerine vükelâdan gayrisi- macerayı gizlice bula gelen iki yüz bini mü- | nin sine meydan veril- ile; tecaviz Rumeli muhacirleri karlı, | memesine müsaade buyurmal — Eğer bu lâyiha mebuslara | buzlu sokaklara, meydanlara se- | sınız! gi işahlığın hükmü | fil, serkerdan yayılmışlardı. Hamdi paşa bu arada iki Sait ve vükelânın kadir ve haysiyeti | Soğuktan korunmaları için | paşalarla serasker Rauf paşa gibi kalmaz. Bu; tehiri çaresini bu- | umumi daireler, bazı camiler ve arasmda 7 lacak ancak si: ta m evler muhacirlere terkedil | sözleri ve şikâyetleri davet SD © Dedi. Os bey elinden geleni | mişti. vülkelânın azilleri lüzumunu d deriğ etmiyeceğimi söyledi. Askerlik hizmeti ile mükellef | tekraretti Bu iindelorini teksin Abdülhamit lâyihayı meclisi | olmiyan İstanbul gençlerinden | dahi ortaya koymek için âmetçi götürmek üzere kendi- semt ve (asakiri mülkiye) Celâleddin beye bir tak. sine verince Osman bey bazı sö: ile (mevkibi hümayun) efra- | rir yazdırdı. lerle padişahın bir dereceye kadar | dından taburlar sözi dilimiz. — Bem şu maruzati sadakat 5 diki Ibedetek lâyil bunlar ta- | sevkile ihtiyar eyledim. Padişahı- © mn birdefa sadrazam Hamdi pa- | yin olun. danl emri i üsaade b 'şaya gös Frm müsaade al. | altında iğ sabah, bir iki saat > yahut beni lerine g i azleder. için şu neticelerin ikisi de muvafıktır. Diyerek mansıbını muhafaza kaydında olmadığını gösterdi. Abdülhamit drazamın maruzatından çok kederlendi ve kuşkulandı. o, imiz yalnız ken- disini lir akıl hocalığı xi tahtından iskatı sanlıamıdına teshil vehmi de zihni, Badi bu tavsiyelerde böyle bir ei içim bir iğfal mukad- ; Hamdi paşadan ila sy (Arkası var “Güreş “müsabakaları Romaya — gidecek pehli- vanlar için seçme eş fe ile kaim Ro- m. yapılacak Me Avrupa gü- Rl Türkiyeyi nerken. Ruslar mı yı tati laa edecek olan takıma m etmemiş,. Çatalcaya dayanmış | namzetlerin müsabakaları idiler, cumartesi günü saat 18 e ni Bundan İstanbulun heyecanı | yoğlunda Galatasaray terbiyei be- lebilecekti. Gl b li le ve Oran deveran ve günden saate dakat saikasile bir gün Abdülha- mit huzurunda şu yolda gayet cü- ârane tavsiye deniye klübü salonunda yapıla- caktır. Müsabakalara tam 18 de baş- lanacaktır. Tartı saat 17 de niha- bulacaktır. Sikletler için iki kilo tolerans Filizi dama zi Siliyşil Esat, Lâtif. En hafif: Yaşar, Bürhan. Yarı orta: Nuri, Ahmet. > Mustafa - Yarı ağır: Tekirdağlı Hüseyin, Adnan. Güreşçilerimizin muayyen yade rin 2 ie ha- zır bulunmalarını ve ara girin de haldarını ka; Tefrika No. 40 12 Nisan 1934 12 Nisan 934 PM A EN DAĞLARI BEKLİYEN KIZ em Yazan: — Zeynep gidiyorum, bir daha üşemeyiz ni affet! Sa sese kısa bir Bü ce vap verdi. yeğ fakat ba- şımı çevirmedi. Z: m gö erim telleri deki göz yaşlarını sildi: — Allaha ismarladık!.. dedi larak büyük bir ağaç üzerine basıp atlar gi- bi rr geçti,. dışarı çıktı ve bir rüzgârgibi kayaların ara- sına girdi... Kız ai yalnız kalmıştı. Şöyle bir a bakındı. , Ok görüyorm uş gibi al Kendine gelir gibi oldu. Yahut di derin bir uy an uyanmışa ben: ziy: * Yerindn fırladı. Sanki bird bire çıldırıvermişti, Feryat ederek haykı ağlıyarak kapıya koştu. — A li 'ek satıhlı tayyare o sırada ge- ne kayalarda gölgeler o çizerek 8 Kızın feryadı tayyarenin gürül karışarak e ui. — Adnan, Adnan Mekin > sırada, uzakta iki t ından sarı ziya ir di Bulanık ve üstüvani bir şe- kilde yerden yüksel en: bu küçük ziya sütunu sonra tam lay- yarelerin uçtuğu yerde bir papat- ya gibi açıldı. Güneşin altında kırmızı bir ışık etrafa saçılıver- di... Henüz daha nereden atıldı- ğı, ne maksatla patlatıldığı bilin- miyen > soluk kırmızı ışık, du- line gelmemişti ki tepele- rin önerin dolaşan tayyareler hep birden tehlikeli isabetler al varlana ış gibi yuvarlâna o yu' dağların eteklerine doğru inmeğe ladıla, yyen bir mesafe- de derhal ge Bu sıra- e hepsinin ları lan beyaz meye pini sütu dei Dumanlar çok kısa bir zamanda in yg dağları, tepeleri örterken gene ayni tek satıhlı tayyare öbürlerinden ay- rılarak henüz yayılmakta bir duman tabalrasının içine sir. di.. Dağlardan mütemadiyen hava- ya ateş yağı, Mağaranin ii bir deli gibi e lan dam gö — iri Si kan içinde kalmı — Adna: nan!., Bu ses, bu acı ses kayaların üs- ünde inledi durd Dağlara ye edi! toplar, bu sırada dumanlarla e se- manin yar ufuklarını hâlâ bombardıman etmekle meşguldü. “Kız li rim bir ir tah- keçi gibi atlıyor, ta parçası hafifliği ile m ge- iyordu.. Esat Mahmut tün kuvvetile koşu- yordu. Bu sırada tam tepelerinde bir bomba patlar yn bir ses du- yuldu. Hepsi ko: ak kayaların arasına ilen Bü esnada gene o tek satıhlı tayyare, kanatla- rı âdeta kayalara değecekmiş gibi yakından meydana çıkı- erdi. Dumanların iması Pi rak bu birdenbire ln ved ei siste pere bir vapurun umulmadığı bir zaman iske- m tinin çıkışına benziyor. — Tayyare yere “doğru sü üzülüp Su İMüğkniii — Koşun, yetişin. Yere iniyor. Kaçıracak, gidiyorlar!.. Biraz sonra motörün sesi ke- sildi.. — İndi.. İndi.. Şakiler vz idin ve neyin m en ilmi; ; fakat ıyorlardı ki Erleri: Nihayet aradan dört beş daki- ka geçti, Kafile isil ka- yalı meydana çıkı- verdi. içlerinden birisi İn gören bir kusile: — Aha, aha yerde... çömeldi. Şakiler birdenbire ol- dukları noktada mıhlanmış gibi kaldılar. Tahminen iki yüz metre si de küçük bir ta mam mek üzere bi keki Sırtında gocuk bir adam tayyareye ank diyerek ru pinli Zeynep bir çılgın gibi ileriye atıldı: — Adnan, Adnan beni bırakıp gitme!.. Gocuklu adam bu sesi, bu can- hiraş feryadı ve bile sanki. en haykırıyor, şu ye meler işitti: dnan karşıdan erkek dinini bir kadın geliyor, na işte düştü, Mitralyözün Me ğe Bu yin iğ pilet haykır- dı: — Adnan bey, hemen makineli tüfeğe sarıl. Görmüyor musun ge liyorlar!.. < CArlensı var), |