bırakılırsa ire — Karımı ilk gördüğüm gün üstünde elektrik rengi bir sibis, başında elektrik bere vardı. — Yıldırımla Be es döndün tabii, — m rome — Hanımlar oturmuşlar bir beyi çekiştiriyorlardı; — Bilhassa tahammül se .. Katiyen konuşmasını Bir esi itiraz etti? — Bilâkis, o fevkalâde ki ii dinlememişsinizdir! hr m, şair olmadığımı, i Sa şiir ynam tam on sen ra anladım. — Ordan sonra yazmadın mı? asıl yazmam, meşhur ol ii Şarap tıpası — Şu ektiğim ra bak,. Seni hiç değilse dek ia ar | in tipası — Amma gidip kafamı tavana vuruyo- rum | MANİLER Sarı kuşak beldedir Saçakları yerdedir Cennetten huri çıksa Gene gözüm sendedir. Bazan öyle müşkül sualler var- dır; ki insan cevabını bulamaz. Meselâ dün İzzet 1 iyii — Baba, son saati geldi ne de- mektir? — Ölüme yaklaştı e eki in insanın son tinin geldiğini kim anlar? — Doktor anlar. — Ya saat durduysa nasıl an- 2. — Artık bu hayata beni) edemiyeceğim... Tabanca ver, m erek mma Sonra gene getir, sensiz yatacak Kara toprakla tenim. Seni gidi oyunbaz nuşup eğlenirlerdi. Nişanlandıktan sonra, bu ahbaplar seyrek gel- meğe başladılar. Evlendikten sonra da, Bir gün karı — Kuzum, elli ne oldu? dedi, artık gelmi- yorlar. Kocası içini çekti: — Onların hepsi iyi gün dostudı evlerine hiç kimse gelmez ' oldu. kapatamadık, acaba kocamı seli e Mi furgona alırlar mı? ız olanlar naz eder ilvesine do; Oğlanda yok kabahat Süzülmüş te bal olmuş Ne ederse kız eder. Yemesine doyulı Sarı papuç çuhalı Sepete koydum üzüm Bizde görün bu hali İyice dinle sözüm ırakma elden yâri Yüreğimde ateş var Şimdi kızlar pahalı, ' Kimseyi görmez gözüm, DOSTLAR DEN Nişanlanmadan evvel, Karısı kocasın. — Kocacığım, iie is- terim.. — Yahu daha geçen ay yaptın ? — Olsun.. Şapka da is- terim, — Yahu daha onbeş gün evvel aldın. . Yazlık man- to a nil — Ben, mam. katiyen ala- İM a ben yu Ölürsem, leke mas- raf açılır. mi la pü- halıya mal olur. — Ama, bu masraf bir kere olur. ölekinde berikinde karın. do- onların aa açı -— Belki s ea Yeli amma ne yazık, ki m kapalı! Mahkeme esnasında uyuklıyan gid kadı efendi, birden bire uyanmış: — A ekin tarla bahsediyoruz, — Öyleyse biçsinler! Sey ahat romanı — Ama e) der, şu salon romanlarından kur Tiyatroda Rol Erme aktörlerden biri dert SUSUZ. Paradiden bir ses: — Simit, peynir, limonata!... Taraf ii gitti, ei ğer mü- e ettikten — Hangi yala sela e ? — Sirkeci tarafında. Beni yarden ayiran Dilene kapı kapı. Balat bulut üstüne ak eve e çek: Annem siye ile geçiyor, yorma yiz yaz arkadaş arıyorum | Min başı bir mahkemeye şahit olarak getirildi. > bakalım, ne biliyor. va başı derhal cevap verdi: -— Yemek yapmasını bilirim efendim! zir Hanımefendi kızdı: — Siz beni ne zannettiniz, beni kibar bir kadınım. — Kusi insanları göründükleri sibi alırım? — Doktor benim tavsiyemle deldiği anlayınca ne dedi? istedi, — Muayene ücretini peşin is Terbiye Sofraya oturdular, Büyük annesi, biraz sonra, to- rununâ! — Uzat >» ellerini! dedi. Çocuk uza — Bu ne idi eller... Ben böy- le kirli elle sofraya otursam bana ne dersin?. — Ben terbiyeli çocuğum bü- yük anne, bir şey söylemem.. — Sen de hep çalıştığım eğme para eter sin... — Sen de hep para istediğim sıralarda çalışırsın...