Sahife 6 19 Mart 1934 — Başıma gelenleri duydun mu? — Hayır, ne oldu? — Sorma... Müthiş bir tehlike geçirdim. — Geçmiş olsun. — Yahu şu karşıda, süpürge s0- pası gibi kadın kimdir? — Sus... Bugün artık o süpürge sopası değil. Düne kadar öyleydi, bugün ince uzun bir hanımefendi oldu. Ama neden? — Babası öldü, yüz bin lira mi ras yedi? — Kırılmadı. Bereket versin düştüğüm zaman, son 'alt basa: maktaydım? Kutlui — Beş ay 89“ra, övlenmemizin yirmi beşinci yılını kutlulıyacağız. — Beş sene daha sabredelim de, otuz sene hürriyeti kutlularız! AMAZ Doktor — Bir arkadaşımla ev velki sene Afrikada fil avına çık- tm. Bir fil arkadaşımı yaraladı) mmagisi Hanımefendi, sersem kocasına: , dedi, aklın nerede?.. İs- MANİLER karpinimin biri, ötekinin eşi değil... İçimden sarstı beni Baş koydum dizlerine Yanıma sokul, dedim. Sersem bey klarını baktız. Kavurdu kastı beni Aşkımın izlerine Yanındaki kul, dedim. — Hangisi hangisinin eşi değil Hem darıldı, hem güldü, Sevinerek sarıldım, Gözlerini yumarak karı! Bağrına bastı beni, Sevgi filizlerine. Allahını bul, dedim. ZV5 TEMİNAT ELİNDEN RMİŞ GELEN Müşteri ile mey- memurluğuna girdi: va anlamın kaydını siliniz! çi ği ma? a Memur sordu: e dee ilim ii ya e Öldü de on- yon in dişine e a e Beka e? yol yürüyün... ne günü öldü? — Size ne olur — O ahlâksız herife ne diye — Ben posta müvezziiyim dok- — İsmi Fatma- z EE e mim > «üstadım» diyorsun, «aziz me tor bey. ima, dekter ya. — ikinizi ayrı ayrı daha kolay bağlardim amma, eh vaktile | çesiiki | eğer | Tektaşıme» de yetişir Belli rma çıkmaz dedi. O öen de gençtim, anlarım... ; ediyorl ilsizle Dün kapıcısı: İki dilsiz, işaretle kavga ediyor. — Bu sabah gene biri geldi, dedi. ie : lardı. ii i z — Terzi mi, kunduracı mı, şap- İzine pusu kurdum. Kar yağar buram, buram Ayşeyi kaçırdılar Biri işaret etti; kacı'mı? Kara sarınıp durdum. Açılmasaydı aram Uzağa aşırdılar — Senin namussuzluğunu hay. — Görmedim, yatıyordum. Barışmak için, onu Çatısına giderek, Behi yalnız birakıp kıracağım... — Ne dedi? Öpebilsem diyordum. o Bayram yapardim bayram. Aklımı şaşırdılar. © Öteki ayni ; şekilde mukabele — Fena kafa tuttu. ZV. etti: — öyleyse şapkacıdır! z e — Sakın ha, k komşu duyar! Muallim telebeden birine sordu: — Yarımla, on altıda sekiz ara- sında ne fark var? Talebe düşündü. Muallim tek- rar etti: ON ra 4 > . — Meselâ sana “bir portakalın yarısı ile, ön'altıda sekizini ver- m; hangisini 'alırsın?- - e sem; hangisini alırsın? — Müsavi efendim, - hangisini olsa alırım; 27 — Aferin. in. lu aralık Salamonun oğlu itiraz etti: - — Ben portakalın yarısını “alı- rım, on altıda sekizini almam, — Neden? — On altıda sekizini alırsam, m üç çeyreğini portakal su; kaybederim. 8 ( vw e — Birader, : baş vurmadığım ( i Mi i > ” al mağaza kalmadı. Aradığımı bula- yg > 5 ER marn : pe madım. > “Palma ile talfönda abi 3 ŞE 2 Ne eriyordün? atma ile telefonda anlaşamıyoruz. z — Sen bazı günler çok - sersemleşiyorsun.... Hiç... otomobil “ Kİİ — Bir kere tecrübe ediniz, ikiniz heraber ayni zamanda. bu aralıktan geçer mi?... > — Kredi! konüşmüyin.. i