Sahife 8 AKŞAM 16 Kânunuevvel 1933 Son yedi padişah (Ikinci Mahmut, Abdülmecit, Abdülâzir, Murat hamit, V hideddin) devirlerinde (Akşam)ın edebi romanı damı — Yazan: SULEYMAN KANI — Tercüme, Abdülhamit asıl “araş #lurduğr Yıl dızdaki tiyatro ve burada oynıyanlar doğ ve şekerle ki ali sisin 84 elde Et ve balıkla n hoşlanır, bö: ve ve beyini Slim; çeri tavuğunu rl i zim ek zamanlarından başka vakitlerde midesi bozulur korku- - epi cubur şeylerden içtinap 'emel e sonra kahvesini, ka- lın sigarasını ei Sigara yarıya gelince atılırdı. Kahveye perhizi yı ık, sık sanal Abdülhamit ii lesi bir hükümet meselesi ri ahane- Baki bir daire idi. Yemekler bu- rada kilerci başının nezareti al. tında Şiyii “Yem eğe zarete Abdülhamit yemeklerini erken- ce, KE saat altıya, kışın dörde rug/yerdi. Yemekte, m e tiyatrosunun ERA görünüşü şısında tanı bazı defa ite veya filân dime götürmelerini emrederdi. Mabeyin takımı arasında bu sa DME iltifat addolu- nu eli Abdülhamit yemeden e kagir başıya yemeklerden yemeği ında pek ve kedilere im ettiği de vaki olurdu. ilâvı çök sever, keskin ğü ; bir a kö; taksim çadan hoşlanir, pirzolayı, muray tercih ederdi, imla it içerdi; ame idin sütü üzel ineklerini top- beyinin en nafiz ir lime e çifliğinden gelirdi. a ae idesinden, bağırsaklarından ei ii ei üm muztarip olduğu için perhize iti- ari kayden telini ikin | na ederdi. Bu bahane ile arasıra ketmişt, OOO SSR | konyak ve şampanya içerdi. Haf. İstanbulin işte iki hademe üstünde rı kilerci mera tara- fından mühürlenen bir 6 ile kaplanmış bir vaiz Bakm bir masayı dairei hümayuna götürü; i masa emi iki tab- lerdi; Bu lâkâr, bunların arkasında elinde ğzı mühürlü ekmek sepeti diğer bir had. u taki ühüi rürdü. Bu sofra alayına tesadüf edenler ih- tiramkârane tavır alırlardı. A im , Kâğıthane rin e tahsis edilen bir mem- badan alınır, bu membaa yanaşamazdı. suyu kimse Rivayete nazaran Afitap ismin- Ni bir falcı ER nden Abdülhamit efendiye bu suda içmeğe devam pes saltanata çabuk nail olacağını temin eyle- mişti! O da bu uğurlu sudan içmeğe başlamış, saltanata geçince karıya bir çok ihsanlarda bulunmuş, kı- zını da h de hi: I iş. Padişahın yemek tablası gelince ikametgâhının kapısı dışarıya açi- lır, kilerci başı yemeği alır; tab- lanın mührünü padişah ö al Ye er birer birer takdi. edilirdi! Abdülhamidin yemeği ancak bir kaç dakika sürerdi. O dalma yalnız yerdi; bazı yemek- lere çatalın ucile dokunurdu; ar. tada bir kaç defa müsbil alırdı. Bü; bir ecnebi veya elçi ka- bul edeceği zaman solgun benzi- ne renk vermek gezi bir kadeh punç içtiği de Yemekten sonra ai Canı eğlenmek den hoşlandığı bir müsahibini, ek. diyi celbederdi. Ali e! i sonun- da çok Mika nail sz bil diği için bu eği kendisine yapılan iziyelere to- hammül göst 5 emaye e mahsan ram emir mma bey ile bu Kâğıthane imamını karşısında şakalaştırırdı. Abdülhamidin tıraş olması mühim bir i, Sultan raş, rberin emin birisi olacağı tabii idi. O bilhassa berber başısı Mustafa beye büyük emniyet gös- terii o canını, em- ; le canını, niyet tertibatı almadan, kimseye teslim edebilecek bir padişah de- Şili: tail tıraş takımında ustura Yu bir. den kesiverici yahut iğne gibi de- lici ve bulundurulamazdı, Bu yati tıraş meselesi şöyle cere- yan sedir Berber başı huzura pi takımile bene tıraşa için ayrıca bir irade çıkar. Pad. şah tıraş sandalyasına oturur; sa dık bir bendesi hünkârın tam kar- lecek bir sandalyada bülunur; lür. Padişahın karşısında oturan İa e ziy tarassut eder. P: taraftan o ben- desile iie. "diğer taraftan malak e dikkatini im mis Berber başı Me e keser. Sonra hünkâr makası kendi eline alır; i vala düzeltir, Tıraş bitince hemen yanındaki > ii çekmecesinden para çıkarir, berbere verir! Berber başı Mustafa bey Ab- dülhamidin en eski bendelerinden biri idi. Efendisine pek sadıktı. mes beraber Abdülhamit bir Ki mit tiyatroyu s verdi. ahır yerinde bir siyle işah locası- di ir de parterden retti, Beyoğlundaki İtalyan opera Si Ek) ac nie la raya celbedilirdi; saraydaki artiş- lerin buna canları sıkılırdı. inde biri şark oyuncula varyete oynıyı iki ti- a, takımı vardı. Bu silis pe rollerini sikekler oynardı. ülhamit Seker şehzade- e ni, sultan ve kadın efendileri davet ederdi. Pa sağ iltifat et- ee istedikçe sefirler: lâ- larını, bendegânını da da- vi et eyledi iri s5 reşi iye kaç sefiri sarayda a davet — Yakar “ine Ek lebilir e İocasının ara kapısını açık inin İkinci defa sadrrazam olmuş bu- lunan Kıbrıslı Mehmet paşa da (21 rebiülevvel 1276 - 29 cema- ziyülevvel 1276) yanında bulu- nuyordu. Mehmet paşa bir iki gerede ra hava cereyanından müteessi olarak kalkıp kâpıyı tapas , Abdülmecidn canı sıkılmıştı dı di , sesle; — Kapıl Tefrika No. 10 Ziska) nm ihaneti ti Muhtar be- gazetesinin akibetinden daha ağır geldi. Bir zaman köşkten yıkmadı. Kadın kalplerine, aşk maceralarına, t tahassüre, hicranı air mersiyeye benziyen şiirler yazdı. Nihâyet « sıkıldı. Ve dost: rının israrile yine klübe, oyuna, gece eğlentilerine ürik başla- ii, İşte bu sırada Hobatzade va- e meye n-bonolar yüzünden Sü- aşa veresesini, Ruhsar hamal ile Muhtar beyi dava Balkyzanndaki m hani üzerine Hobatzi muka- bilinde otuz iki | mi m vermişti. Bonoların bir kaçını yalnız imzalamıştı. otuz lirasını da vermeye e son aldığı beş bin reyi öld için yeni bir istikra: e Ruhsar basim fendi gazete macerasından artık Lee ii yüzüğü bin çi mek istemiyor, ne mü se yâ s8 hisselerini ayırması için Mol- eyi sıkıştırıyordu. Hobatzadenin pro- testolarmı alır almaz yalıya koş- O âile işlerini görüşmek için Muhti den ziyade hanımefen- diyi tercih ediyordu. Çünkü Ruh- sar hamasi. daha terbiyeli, daha söz anla; Hanmefendi Se dara du. Her zamanki gibi kibarlığını, nezaketini, hattâ iie bı- veriyordu: — Sağ olsunlar, hiç ilerisini dü- şünmüyorlar efendim, hazır elde bir kaç iyi irat var. Bunların geli- rini yoluna koyup muntazam bir bütçe ile | hareket etseler hiç sı- ii yacaklar, bizi de müşkül evkie sokmıyacaklar, Eğer bir crm çitin has konmamış ol- apartım; e handan her ay Mllsiime idin yedi yüz lira « Bu para da kendi- gibi bekâr bir adam için pek az sayılmaz zannederim. Rühsar hanımefendi güldü: — Bizim birader gibi bekâr nlara göre değil. ğime na: zaran yalıya kadar ği Ame- rikalı bir kadına üç bin liralik mü- atam almış. Düşününüz ki ben bazı fevkalâde karalamak Team bazı mücevherle- i Emniyet sand koyup Bir Kış Gecesi « Bürhan Cahit e ame mizi e Ben el borç alıyoru Ruhsar nefe söyledik çe hırslanıyordu: Benim yetişmiş kızım var, onun istikbali var. Allaha şü akı kâğıdı geldi. Hi m. attâ size laleli edip apartı man kiralarını getirmenizi rica cektim. — Esta Le efendimiz. Esasen getirmiştim. — Teşekkür ederim, Yani an- latmak istediğim her şeyi ez mek ge yiyetinde olduğum: dur. Bugün çıkar. Yara üst baş çıkar, öbür gün bir küçük tamir çıkar. Allah eksik etmesin adamlarımızın bir gün olsun ay- lıklarını geciktiremem, Maaş ola- ak em yalnız yüz altmış lira veriyo- ın mı? Bugün elde şey ii üm hanımefendi içini çek idaresi kolay İ meğer. e gelince çekiliyor. Bizim birader hâlâ başı havada geziyor. Gazetecilik edecek oldu. Bize on beş bin liraya maloldu. Ne gazel Ee devam ettirebildi. böyle bir e de iddia ettiği gibi yüksek bir veli alabildi. Bundan sonra ala- cağını da zannetmem... Fakat ne zamana kadar bu halde devam edece! ak edi; er halde bizim için yapılacak şey şudur. Bugünkü b vazi- yetimizi temizler ve ıma- nın da, hanın da hisselerini ayır- mak. Artı yapacaksınız beyefendi. fendimiz. Her hal nim yetişmiş inci gibi kızm var. ( Arkası var) iye bağırmış, si > tı. Kıbrıslı bir gün sonra az- imi ai pi ağır olan “muamelesini örmüş rilmd öte öl bu geceki hadiseye atfeylemişlerdi. ülhamidin misafirlerine bu yolda muamelesine bir misal gt terilemez. O böyle mevkilerde ar nezaket ve iltifat ile hüsnü | i pek iyi bilirdi. ğe bitince elçiler yaverler ve çavuşlar terfikile sefarethane- i ved kadar isal olunurdu. - yramların birinci akşamlar gene aç- | kadınlarile birlikte böyle bir ati- fete lâyık görülürlerdi; öç da ezen yaver ve lar verilirdi e ktrikle tenvir edilir- di. Yalnız ie ında tel virat tayyedilmişti. Abdülhamit imse tarafından görülmeden o- casinda bir köşede oyunu seyre- Belli başlı, sitedeki nişanlar ihsan ettiği ve nadiren akirislere mücevherat hediye ettiği olurdu. E a bir mabeyinci gele- rek a po tarafin- saraya dll vükelâ ve bendegân | dan selim tebliğ edi haremlerinden bazıları da saray | ei var)