> Bunların 3 Haziran 1933 AKŞAM . o Sahife $ Tefrika No. 54 ... “Iki Buran akıncıların önünde gi- meze raftan gelen Türk kabilele- Aiden eg ii er geçmişlerdi. Az 2: a (Sarısu) kabi ilesi hep bir ez sirküler söyliyerek geçtiler. Bunların arkasından da Elâgöz- ler geçiyordu. sya ortasında başlıbaşına bir göremiyen bu küçük kabileler bime büyük bir ordu vücuda gelmişti. Piştarlar, gözcüler öne geçmiş- peşinden nişancı ok- arkadan da her kabi- lenin ağırlığı geliyordu. Akıncılar yollarda cular, cali rasladığı köylerde ve kasabala! konak- ladıkça oralardan kendi ve hay- yeceklerini tedarik göğsüleri a hüsükük selâmlıyor- lardı; Bu yaa ii sazlık- ları yararak uz! yunu gösteren — genç bir kadın vu yakaya doğru seslendi — 7 > Bur: yük bir sal üzerinde, eke beraber, pi. öbür defa, kopacak gibi çi lamıştı. , a götürerek gür sesile Ze — Sözün . Baygöl kı- yılarında kol salamamak için, Çin üzerine, düşmaı sal gidiyorum. Muzaffer olarak dö- .nersem, beni karşılıyacak mısın? ülün ce di: in atının ayak- larına ei Sal karşı e yanaşmıştı. Akıncılar r birer. atlarile birlikte ln Baygölün md kıyısında top- İanan kırk binden fazla atlının e bir sikiy eml sesi, ge- > kalanların üzerinde gök gü- üne benziyen alla bi- e — Tanrım, geride kalanlarımızı koru..! İumuzu dç ve Baygöl kıyılarında toplanan ih- karşı ayn yavaş yar gözden kalana kadar maria Tan sne esmer bulutlar çök- Ütüğü za göl kenarında saçlı elliye Mkkinkliini baska bir ses ka Sülün ocağına döndüğü zaman çok Kederli idi. Elâgözler arasında; o güne ka- dar, Buran gibi mert ve cesur bir delikanlı görülmemişti. ASYADAN İsir GÜNEŞ DOĞUYOR Yazan: İSKENDER FAHREDDİN yiğit, senin yüzünden ölüm dağına gittiler. Sen olmasaydın, bizim oğullarımız da beli kılıçlı akıncılarımızla beraber gideceklerdi!,, Buran aile yuvasına ve kabile- sine bağlı bir adamdı. Karısı öldükten sonra iki çocu- ğunu anasma bırakarak Elâgöz- lere çekişi ti. O: «— soyum Elâgöz sülâ- lesidir. Bi Elâgözlere uşak ol- mayı, Kıratlılara ağa olmağa ter. cih ederim!» diyordu. Buran, zaten, (A! dip geldikten s. ğişmiş, bambaşka bir muştu. Ona, iz kabilesi arasında, Elâgöz yundan geldiği için uğursuz iel ir Halbuki Bu- ranın hiç kimseye fenalığı dokun- mamıştı. Onun yüzünden ne bir ocak sönmüş, ne de bir adam öl müştü. ' Itındağ) a gi- onra büsbütün de- adam ol- ortalık karıştırıcı demelerinin bir sebebi vardı: Bu: ran biraz fazla mütecessisti. Her yin il eyözunü anlamak, araştır- mak isterdi. Bu tecessüs biraz da çok saf de- likanlılar vardı. Buran arkadaş- ları arasında diğerleri gibi saf ve muhakemesiz değildi. Birini sev- diği zaman, onu neden sevdiğini ma bilerek, düşünel velce anlar ve yapacağı işleri dak rek yapardı. Buran, Kıratlılar arasında den yi eriyip kaybolduğunu ve nihayet günün birinde (Ton- pe bına uğrıyacağını bi- yeri m reisi çok kıs- hasut bir adamdı. Bir Buranın cesaret ve e meri ta- mmül edemiyerek elbette tuzağa düşürecek ve harca; e Buran, akıncıların önünde gider- ken, Elâgözlere karıştığına ve on- larla beraber yola çıktiğına sevi- niyordu. kanç, Buranın bu ıncini herkesten evvel iŞ alindağ biri de (Sü- Tün) a hainin yılışık gençle- siüdan bali azdı. (Çetin) bel bağlayışı « EA onu çok ever den değildi. Sülün kabileni üzel-kızlarından-biri-idi. Pensi kendisini bun il sever gibi i gö (Yıldız) a sevdiği a sonra, Sülün onun hatırasından en ufak bir iz bile , Şimdi lün) ün bir derdi var- dı: Çetinin akrabasından iki b; öç almak üzere (Altındağ) a git- mişti. Bütün kabile delikanlılarının düşman üzerine yürüdükleri sıra- da bu iki gencin kan davası güde- rek başka yoldan gitmeleri Sü- lünün canını sıkıyordu. Yurdunu düşman istilâsından korumak için Çinliler üzerine'yü- rüyen Türk akıncıları arasında bu iki genç neden bulunmasındı? Elâgöz ihtiyarları ertesi gün Sülünü yolda görürlerse: «İki yi- ğit senin yüzünden ölüm dağına Dil anketi Listelere lc ileplar 34'üncü liste: — Ovün Mefhum — Alan anlaş İmiş, Mek ml Mehti: — ağ ğı, Mek- tep — Bilgi yurdu, Mektup — Yazılmış yazı, Melek — Kutlu insan, Melfuf — lenfaat — Kazanç, fayda, Menkur — Iğrenç, e en, emi en — mek, yaptırmamak, Meni Ma Çıkal alar üncü mektep M. > inci Seni Tan — ve ag — Yapılma, Taa izeltme, ati il — Darda, Bire; ırmak, — Rumen ültm. Bakırköy er leri 76 ımcı bez een — Geli Inkılâip — Deyişme, başka kılığa gir- me, İn'ikat — Ku vd toplanma, İnti- ba — Basılma, öz duygu, İntihap -— Seç- RE Intikam — Oç almak, — Bir yere imei İntişar — Yapim zap Inzi — Düzenli ai Tk olma, Inzi SA e Bakarköy 3 ktep M. Bir karimin şikâyeti «Karaköy, eski Gümrük sokak, Mader han numara 4, barde imzasile aldığımız bir mi BA e | Bir acıklı, bir tuhaf y Bir acıklı hikâye Bittabi umumi hayret: : — Ne oldu? - diye sormuşlar. « akşam (Balıkesirde çıkan Kaynak gazetesinden:) | ektepten mezun olduğum sene | siz ki, dün hepimizin kah- Anadoluda bir köye tayinimi is- kahadan hikâyeye | miştim. O zamana kadar Ana- gülmediniz, bu sefer böyle i doluya hiç ayak basmamıştım. güldüğünüz hak plarda, hikâyelerde okudu- n pek tuhaf bir şey olacak.. An- ğum Anadolu gözlerimde â tan bakalım... büyümüş ve efsaneleşmişti. — Sizin dün gece güldüğünüz i meydanlarındaki çı hikâyenin am anlar gölgelerine bağdaş nur dım. ovaları, Başka a Mein ağır lü ihtiyarları, ye bitmez tükenmez sarı Sl ba- u, buz siki çam köklerin- den sızan kaynaki ü isnat ettikleri bu derece tuhaf, fas önüne getiriyor ve kar-| kat meşhur olmıyan bir hikâye şı hasretimi bir kat daha arttır. | anlattı. İngilizin biri, Fransada seyaha- Benim Anadoluya tayinimi ve- | te gitmiş. Bri oteline ini; gi dün köylerinden birisine tayin etmişti. Mektep daha o sene seye du. Köylü kendi kulübesinden ev- vel mektebini düşünmüş ve bir se- ışarak tavansız bir pabilmeğe muvaffak olmuştu. Kitap, def- (Kendisi âli tahsil görmüş ve — “Eölebeleri 17 sene devlet hizmetinde ter, yerme paraları pek Bal iş bir ği e e çoğu veye gibi ydi; li onun zekâsızlığının der« hal farkına vararak demiş ki: — Size bir bilmece soracağim. — Mr ın ve annemin bir 4 ik evlâdı vardır. Bu adam rağmen temarüz eyle: — asal sile 928 senesinde tasfiye edil- diği ve ta o tarihten beri mütead- dit defalar müracaat ettiği halde tekaüt mi 1 alamadı in aç, zl kaldığı) bildiriliyor. Ait ok ikkatini salak 2 au geen 2 9 ayini pi e eği gri e ge tedir. Teşkil edilen tâli koi yiz her gün toplanar. komisyon: ak vereceği raporları bizirlamaktadır. e er YENİ NEŞRİYAT . ge A > Mülkiye mecmuası İlmi mecmualarımız arasında nazarı dikkati celbeden Mülkiye Müla? kitap, kalem ve defter getirt- mek için harcadım. Onlar yeni, yeni bireye renk renk defteri alırlarken öyle sevinmişlerdi iii i zamanki duyduğum sevinçle karışık içimin burkuluşunu hâlâ unutamıyorum. Onlar okuyup, yaz- 'dıkça benim hevesim bir kat artıyor ve onları daha candan se- viyı y kadar sonraydı. Göcükleriziii birisinin ders esna- ind emer kitabı yoktu. Ona: — Kızım neye kitabini getir- edin! » diye sordum. Zavallı kiz- söylemek istediği halde bir türlü İl > ısrar ettim. Niye ki. ne zengin mündericatla intişar etti. İçinde Ahmet Haşim, Macit Şükrü, doktor Kilisli Rifat, K. Na- ci, İskender Nafiz, Mehmet Ali, Aynizade ahsin, deki - Hasan m Fuat Bayra- Riza beylerin değerli makaleleri vardır. Radyo 3 Da cum: 21,30- gra fok; ajan, borsa ha- ,30-13,30 gramofon, 16- 18,45 filârmonik orkestrası: Beethoven ler Symahoni 18,45-19,30 mn saz, 19,30-20 dans musikisi, 20 ajans hai- berleri: i Bükreş (394,2 m.) — kaman 22 önem 2245 radye e m.) — 18,30 çi- ğan orkestrası, “201 konser, 21,20 miki 23,30 havadis, ce operet mi arbani a 328,2 m.) — 20 gramefen, 21,30 oda mil 22,10 dan müsi- kisi, 2 gramofon. Londra (355,9 m.) — 19,30 orkes- tra, 21 konser, 23,30 dans musikisi, Prağ (488,6 m.) zi sia radyo eyi ie 20,25 (41,2 m) — EN te — sama ii > havadis. a (141,2 m.) — 20,45 radyo m Dİ kak mlii, 23,05. yiye, 24 dans musikisi, Viyana (518,1 m.) — 20,20 radyo ural, 21 grkcam ve yank, 22.45 de Yyajumal, 23'd gittiler, ali üp alacaklar.. Sen sebep olma Si bizim oğullarımız da beli kılıçlı akıncı larımızla beraber ea demiyecekler miy kası var) kadar gelenleri) denbire zi bii evde unuttun!» — Size in pek «Unutmadım m Ebağ güzel bir imece ÜL ei di asiler Bilme bını?» dim. Bakalım e bilecek misiniz? —allış — ayari i mile ç w» bini m emeli » evlâdı vardır. İşim te muallim | İngilizin bütün ingiliz arkadaş bayi ram öndân!» © Babasının sigara alacak parası yokmuş. Tarlasından çıkan tütü- lü sarıp içmek için de sigara kâ- Zıdı çok pahalıymış. İl kere bir okka tütünü iki tane sigara kâğıdı ile değiş yapmış. Fakat o da bit- miş. Bir iki gün de şundan bun- an vaktini geçirmiş. Oda mehi ği gelince gizlice ğun almış, onu kes- miş ve sigara ni için kulla- narak içmeğe başlamış!» Bir de tuhaf hikâye Bazi ailletler, bikâyelerind Bir za- rif adamn biri hoş bir hikâye an- latmış. Herkes; kahkaha ile gül. müş. Yalnız içlerinde bir Alman varmış. Yüzünde ye bir ifade ha- sıl ğe lece durmuş. — ça Yarabbil. “> ciddi adam... - diye şaşmışlar sapan e vars mışlar: Bl RL PR Üfürükçülük Ismail isminde biri cürmü meşhut halinde yakalandı ! j l Bu adam, Paristeki Bristol otelinin YA Mm