3 Haziran 1933 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8

3 Haziran 1933 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yazan: SULEYMAN KANI - — Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur « Abdülâzizin yemek ve kuş merakı, güreş hevesi ve ğin itiyatlar Yemekten iyi anlardı; ekül idi. Ağzında bir kaç dişi di ve ya çıkarılmış olmasile; yanında bulunanlara çok defa bu halin- den e ederdi. arlamazdı. Her vd er leri yiştüürdi ği bu- lunmazsa kızdığı için istedi- üzere aşçı- Tar yemeklerin her türlüsünü ha- ağ bur idiler! ona pek müptelâ idi. gerine br "böylece mertebahiyi boşaltırı Bir oturuşta bir kuzuyu hakla- dığı rivayetini duymıyan yoktur! bdülâziz saltanatınin ilk gün- lerinde ve me — görünmüştü. retinde artık bu hali > a bakarak mini Vm iyim e ü geç- miş, harem ağaları da buna göre artırılmıştı. Bu kadar halkin doyumluğu için saray mutfağından günde beş yüz tabladan ziyade yemek çıkardı. Her tablada 12 kap yemek bulun- “masına nazaran günde 6000 kan yemek! Sultan Azizin sori senelerinde bu miktar arttıkça smear de Abdülmeci ptığı mabeyincilerini iyice mi 1 Makal, ile geç vakte kadar tavla sile Bült sırada çocukları da etrafında o; dururlardı. Şehzadeleri eğlendirmekle ayrıca dı. Abdülâziz sülün çıkar, kapıda mabeyinci- lerden uyuklıyan birisini döver, tekme ile merdivenden yu- per İtirazdan hiç hoşlanmazdı; ede- ne de şiddetli mükabelede bulu- ari arka Büy "sella > O ille kapı kâhyası Abraham paşa - bir itirazından dolayı şatranç tahta- sim m oya geçirdiği İrem a lislerinde oynanan orta oyun- .. muhasebecisi N... efen- mevkiinde oturur, başını — Tel kadayif, yiti Tel e Diye zikreder, bilâhare ... zırı olan Y... paşa kavukluya ö kar, G.... paşa def çalar, gümrük memur «efendi de peşe- Abdülâzizin huzurunda “da zi” Ni : seyir a Abdülâzizin pek az görülmüş bir resmi kir taklitleri kemi zakir mü- kallitleri r makamında (or bire on var; ğe vari) söz- lerini tekrar ederlerdi! Abdülâziz daha efendiliğinde Jimnastik, cirit oyunla ia seyreder, gözüne ği genç- leri davet ettirirdi! Bu gençler bir haftadan altı aya kadar sarayda kalır, sonra beşer yüz kuruş maaş ile çırağ edilir. lerdi. i iz ilk zaman- larında bir gün musikai hüma- yundan iki: i ta kım içinde gözüne ilişen Kâmil işi kilıcıni bazan bu e ip lenerdi! Pehlivan | lie bazan ker- disi de bunlarla güreşirdi. Nişan atmak, ava gitmek, aslan- hanede aslan, , kaplan bulundurup. :yretmel Sie idi. Abdülâzizin horoz dövüştürme itbeden piş De bile İstanbul .cemi- inde söylenir olmuştu. (1) Sulta an Aziz sakalında kıllar ağarmağa başlayınca bunları dur- adan çekip koparır, sakalını da- ima kısa kestirirdi, , ari da telezzüza- ünden nefsini mahrum etmek is“ temi; v Aldümeci AR hu- 1 inşa ettir.” sus bir tiyatro dr Fer arasıra eğik gelen ada verileri oyunları temaşa eyler; âziz fikri zevklerden zi- Bey ma Şi ihtisaslara meyyal ol- masile “kardeşinden kalan Hiyatro binasını ahıra tahvil etmiş, hoş- landığı horozlar ile av elimi ri içinde ayrıca binalar YEP EM Abdülâziz de biraderi şabemretlere: düşkün “idi. Ancak fazla olarak eğip de yi Sultan Mahmut gil tazeler ile e — ei il bul hakkında sara; dan tereşşuh etmiş rivayetler mi vardır, bulmakta Ab: ! Gençleri araştırıp dülâzizin en ziyade e yarıyan . başı H... beyidi, Bu araştırma ve iasallutlarda bazan pek ileriye gidilirdi. Meselâ, mekteplerde ta- i olunur; (0) Vak Bultan Abdülâziz, a Mehmet bir vasıtasile aldırır. ve bir çeki Kâmil be- yin Saptama attı 'üzük vapurda 5 Azizini ml geli iş eek buluna» az. Birisi yü Kâmil beyin; da ünü ba- ir.. .Mehmet Ali. paşa..da in padişaha takdim eder. un düzme bir şey Kerman yoktu amma çare! Hursızlıği böyle ilân - olunuca dör- 'düncü Sultan Muradın yanından Misa a alıp mi Mide Mekim Aş Paşa ile hazinei hassa nazırı ve valide kâhyası Mazlum paşa her tenezzühünde Abdülâzizin peşini bırakmazlar, lum paşa (mehdi ülyayı sal- tanat efendimiz, şöyle, böyle fer- man buyurdular!) yolunda tezke- relerle Babiâliyi de bizar eyledi- ğinden vükelâ da kendisini istis« kal ediyorlardı, Mihbeet Abdülâniz Mehmet ÂK paşayı ese azil ile yalı- sında ikamete rettiş Maz- Yum paşayı da 04ni vâlâ âzalı- ğına tayin veyliyerek her ikisinin. yüzlerini görmekten kurtuldu. (2) (Arkasi var) (9) Kâmil bey fıkrası, Türk tarih encümeni mecmuasında hatırai Atif, Mahnı Kemal boy, Tefrika No. 38 —.—mmamnn 3 Haziran 1333 — maya 3 Haziran 1933 ama GENÇLİK HATASI Aşk ve macera romanı dei is demire Galli yüzü rd Ki det zarfında, ğ Z dedikoduyu yaymağa gayret et Bu çam eee e lira ara mak v: i Tahkir Bu sözleri duyan P. Pertevin göz a şap in her şeyi Or ein iii ki Mi na hemen yanaştı. Bu kızın köyde en dedikoducu mahlük olduğunu iliyordu. © İşte, tam fırsat bu fırsal em lâkayt bir an lâfa iz lari, iyisin inşallah, şire hanım? Ne var ne yok, baka- la — ir ag (Vâ-Nü) sak, k Dedikodu tohumu artık pür ğa saçılmıştı. Gayet tabii: ağızdan ağıza, bütün düğim ri yayılacaktı. ir işi —— Sıvıştı! müddet s. es, fis luğun içinde, kardeşini aramağa Kimseyi ortalıkta görmi Tie yapacağını şaşırmış bir halde orada duran yaşlıca bir köylü ka- dınına hitaben: , — Kuzum, hanım... Ağabeyimi ulur musun?... - diye rica etti. lin, homurdanarak:: - — Kendine âşıktaşlık edecek hovarda buldun'da, bir karış yerde ağabeyini or “musun? ... dedi. Ve, arka. döndü, gitti. Celâl, tam bu aralık, Sabihayi Arka- yakal konuşuyordu. daşı tarafından müfrit bir bare- ket yapilmasından korkan Iuh- tar, “ol m rken, Sabihanın müstehzi bir tavurla, kocasına: — Size bir kaç gün evvel söyle- diğimi tekrar emare Âleme 1 mamus- luluk eme biraz kızına ım... X senin düğününü | dikkat etsin... 'de yapacağız... O zaman, kalbur- na kan hücum eden Celâl, Il bendi Hah, hah, öfkeyle; kad hah... imi iken, Muhtar, onları ayırmağa mu: Etrafa bakındı. vaffak oldu ve kesip-atan bir sesle: gi da. kalabalı ik ha güya henüz görmü: bi, Sm Mİ b kerimesini göste- e” 5 .. Bu da mı burada?. ni in ortasında bu oruspunun işi ne?... — Ne söylüyorsun, a — Ne söyliyeceğii e izale Kalb en telâş .. Anlat ta b aşkıma... .. ai oturan Ayşe çil di tanır mısın? — Hani şu Muhtar heyir süt- nesi mi? — İsen ta kendisi!..,“ i w — eği onun imi bir in sal SİYAMİ ” — Evet... Sen bunu alk ? — Yo... Daha dün Ayşe hanımı gördüm. Fakat çocuktan tan bir şey . Bir şey- Babet yek — Havadisi bend. ço“ cuk mini, biliyor musun? İsmail paşam kızı ile biği... — Iş anam... Deme be... Yalaii mı kıvırıyorsun, nedir, zorun! diyorum... Gözümle gördüm Me olmasa ne demeğe hergün — , okşiyacaklar, cekler... filmli disk git, sözüni ec, bukiba şerler. Het haltı yerler, ses çıkmaz... Bizler. | den-biri böyle bir iş yapacak gi: | ! - — Babanın, hemşirenin namına sala eee A Burada bir rezalet çıka - Git, beni evim- Mahalle - dedi, Ve Celâli kolundan tutarak ka- pıya"doğru itti. Sabiha, Muhta: i görünce, büs- bütün müstebzi bir halle: — Tam 'sırasında geldiniz. Mandıradan ve oradaki * âşikane zaklaştırmıştı. Sonra Sabihaya oğru döndü. Nazarlarında © rad dar sertlik ve öfke vardı ki, ka- dın, bütün küstahlığına rağmen il paşanın oğlu, dışarıda, e bi mesini arzu eisiyen Muhtar, genç kıza hitaben XArkası var) 9.Forma - 30 kuruş TEVZİ YERİ AKŞAM KİTAPHANESİ İstanbul » me se caddesi No, 121 kak bra tevzi merközl A KB A Kitap evleri

Bu sayıdan diğer sayfalar: