31 Kânunuevvel 1932 Sabife 3 DARÜLBEDAYİDE, Kadın erkekleşince Bu hafta Darülbedeyi Hüseyin Rahmi beyin eserini temsile baş- lad Bir piyes, ya halki güldürmek, fikir söylemek, bir lır. Sahneye konacak bir eserin, muhlekak bir geyesi olması lü dır. Hüseyin Rahmi beyi aKadın erkekleşince» eserinde ise, maal esef ırtlardan hiç biri mev- cut dej Filvaki iki perde, Neyire hı umla Halide hanım sayesinde , vodvilimsi gidiyor; sonra, son perdede melodram kırması bir facia baş gösteriyor ve son perde- de - maksat bir türlü anlaşılama- dığından - kısa bir nutukla, tez izah edilmek isteniyor, kapanı» yor. «Kadın erkekleşince» nin mev- zuunu anlatmıya çalışayım: Bir aile var. Öksüz kalan zengin bir kızı ellerinde büyütmüşler. Oğull, bu kıza vermek isti 'akat oğulları bir di şuka bir otomobil kazası geçi riyorlar. Evlenmiş oldukları mey- dana çıkıyor. Sıkı bir tarassut altında tutulan zengin kız bu. telâştan istifade ederek kaçıyor. Oğlanın anası daktiloyu kabul ediyor ve parasız kaldıkları için, gelinini çamaşır. larını kendi yakıyor - Bu rolde, Neyire hanımın çamaşır yıkamak:| Bir aralık oğlu geliyor ve karı- sinin hamile olduğunu müjdeli - yor: - Tabii diyor, henüz erkekler arasında çalışan bir kadın. gebe kalır?.. Oğlu anasına elkaldırıyor. Karı koca bir tavan arasında otur- puya başlıyorlar... Çocukları doğmuştur. Bir sabah işe gidecek- ler. Fakat çocuğa kim baka Aldırı etmeden işlerine gidiyor. imşeklir yagmurlu bir ka- Çocuk ölmüş... Büyük val- deden o esnada mektup geliyor. Çocuklarını affetmiş. Torununu görmek istiyor. Kadın: Gelsin ölüsünü görsün! diyor... Son per. de. Orta yerde bir masa. Masanın) üstünde küçük bir çocuk tabutu. Etrafında eserin eşbası. Kayın peder, tabutun önünde bir nutuk irat ediyor. Ve galiba diyor, ki Kadın erkekleşince, böyle kur- hanlar verecektir. Ebeveyn bu gibi izdivacları hoş görmelidir. ler. Oğlu ile gelinine, karısını öptürüyor.... Temmet!.. Hüseyin Rahmi bey, eski içi hayatımızı tetkike etmiş mi dir bilmem; fakat her halde, yeni cereyanilara, içtimai bünyeye çok Sahneye koydu. ğu acı, içtimai bir derdimiz deği dir. Bu eser bize, on dokuzuncu asrın başlangıcındaki Fransayı hatır- attı. Belki bu tez o zamanki Fram- Istanbul surları Ancak bir kısmı tarihinümune | diye saklanacak | Yedikule hai bir kısmının günd. rap olduğunu, bu gidi bu tarihi eserin yıkılacağını yaz - aşak. Surların vaziyetile belediye ve müzeler idaresi yakından alâl dar olmuşlardır. Yapılan tetki kata göre surlardan düşen taşları yerlerine koymak ve surları e haline getirmek maddeten kânsızdır. Esasen surli © kadar çok taş düşmiyen ve mimarisindeki hu - süsü tarz ve üslübu muhafaza eden kısmının tahikimile bir sur mümu- nesinin muhafaza edilmesi münar sip görülmektedir. Belediye mühendislerile müzö- ler memurları muhafazası mat - löp olan kısmın tamiri için bir | proje hazırlıyacaklardı Lağımlar Belediye umumi bir plân hazırlıyor Belediye, Beyoğlunda Cihan - girde ve diğer bazı semtlerde lâğım yapılması için bir plân ha- zırlamıştır. Bundan başka Kadı köy semtinde de lâğam yapılması için şehir meclisine teklifte bu - Tunulmuştur. Bu teklif meclisin şubat içtimamda müzakere edile- cektir. Belediye- istanbulun her semti hakkında bir plân yapmak ve bunları tedricen tatbik etmek nelerinde muvaffak olurdu. Fakat | Darilbedayide, karı koca çalışan | bir türk ailesi temsilinde manası yoktur. Bu yarayı ancak amele sınıfın: da bulabiliriz, ama bu vak: bu tarzda bir tez şeklinde mi faaya varacak kadar, içtimai yemizi sarsmamektadır. «Kadın erkekleşince» yi ayak: ta tutabilmek için Neyire Neyir hanım büyük bir gayret gösteri - yor. Halide hanım - bermutat Düztaban Ayşe rolünde harikulâ- de bir tip yaşatmış, İ. Galip bey çalışmış. Bedia hanımlaH. Kemal | bey mütehayyir ve halk - hâlâ - üstat Hüseyin Rahmi beyin eseri bu mu? diye ,haibü hasır, tiyat - rodan çıkıyor. | taki tetkikatına devam etmekte - dir. Balıkçılar cemiyeti, Gemlik, ve Ayvalıkta bulunan zeytinciler, Tuz fiati Inhisarlar idaresine bir çok müracaatler oldu İnhisarlar umum mü de tuz fiatlarını indirmek için, bir komisyon teşkil edildiğinden bahsetmiştik. Komisyon bu husus- racaat etmişlerdir. Kendilerine ucuz tuz verilmesi için, bir rapor yazmışlardır. Ko - misyon bu müracaatları tetkik et mektedir. Komisyon tuzun. diferlerde, Zabıta bir otel hursızi yakala - miştir. Ahmet isminde olan bu | adam geçenlerde Sirkecide bir | otele misafir olmuştur. Ahmedin. kiraladığı odada diğer bir yatak: ta da İbrahim efendi isminde başka bir adam yatmaktadır. Ahmet bu odada bir kaç gün kaldıktan sonra evvelki gün or - tadan kaybolmuş ve akşam da otele dönmemiştir. Bu sırada İbra him efendiye de para lâzım olmuş, | ve bavulunu” açmıştır. İbrahim | efendi bavulun içini ve odanın | her tarafını aramışan da bir kaç gün evvel bıraktığı 140 lirasının kaybolduğunu görmüştür. İbrahim efendi otel sahibine müracaat ederek hadiseyi anlat - mış, Ahmedin de iki gündenberi ortada görünmemesi şüpheyi art. urmış ve polise haber vermişlerdir. Zabıta derhal tahkikata başlamış ve bir müddet sonra Ahmedi Ana- doluya kaçmak üzere iken yaka- lamışlardır. İbrahim efendiden aşırdığı 140 lira Ahmedin üze - inde bulunmuştur. Ahmet adli « yeye verilecektir. AKŞAM Abone ücretleri SENELİK 1400 GAYLIK 750 » 1450 » SAYLIK 400 » 800 » JAYLIK 150 » — DM Abons ücretleri doğrudan loğruya AKŞAM ölresi mara, gönderilmelidir Adres, tebilli için yirmi beş ük pal gördermek zamlı kamazan: & — 5 Hak Güneş e Jr E 1249 286 7 Va. S9 726 EZA m: 58 Am Yata 1650 1808 ne: Ea En li var Hamallar Bir komisyon yeni bir nizamname hazırladı Belediye kanununda nt vardır. An cak bu makamın hangi daire ola- cağı gösterilmemiştir. Bu yüzden sehrimizdeki hammalların bir kıs- mı belediye, bir kısmı gümrük ida resine, bir kismı da şimendifer idarelerine bağlıdır. Bunun idari mahzurları görül - düğünden halk fırkasında top - lanan bir komisyon hammalların yalnız belediyeye merbut olması in bir nizamname projesi haztr- lamıştır. Proje şehir meclisi daimi encümeni tarafından müzaket edilmek üzeredir. Şehir meclisinin. şubat içtima devresinde mecliste müzakere edildikten sonra heyeti yekilece tasdik edilmek üzere hür kümete gönderilecektir. Palto uçmu Başka birisinin sırtına konmuş! Boğazkesende bir fırında tez- gâhtarlık yapan Sabri efendi ev- velki gün paltasunu duyara asa - rak çalışmaya başlamıştır. Bu si- rada fırına bir çok müşteriler gi- rip çılımıştır. Bir müddet sonra Sabri efendi duvara bakınca pal tosunun aşırılmış olduğunu gö müştür. Sabri efendi dün sokâkta gider- ken kendi paltosunun Sadullah. isminde bir adamın üzerinde ol « | duğunu görmüş ve derhal polise haber vererek bu adamı yakalat - | mıştır, Sadullah bu paltoyu Ki görk isminde bir adamdan iki liraya satın aldığımı söylemiştir. Zabıta Kigorku bulup yakalamış - bir. Kigorkun maruf sabıkalı hır - sızlardan biri olduğu anlaşılmış - tar. Hırsız cürmünü itiraf etmiş Bu adamın daima böyle ötede beride dolaşarak bilhassa kah - velere girerek palto ve saire çal - makta olduğu tesbit edilmişti Kiçork caket ile kahveler gire - yek bir müddet oturduktan sonra duvarda asılı bulunan paltolardan birini kendisinin imiş gibi arka - sına giyip savuşmaktadır. Tahki - kat devam ediyor. ihtiyar bir kadın mangala düştü bacakları yandı Beşiktaşta oturan Bitlisli 80 yaşlarında Zekiye hanım ismin - de bir kadın dün evinde mangal yakarken ateşin üzerine düşmüş bacakları yanmıştır. Kadın ağır yaralı olduğundan AKŞAMDAN AKŞAMA Vücut ve beyin sikleti Sporcular, vücutları, muhtelif derecelere ayırırlar: «Hafif — siklet», «orta sıklet», «ağır sıklet» , Bu üç şubeyide, gene kendi aralarında taksimata uğratırlar: Meselâ, hafif o vucutlar, «tüy siklet», sinek sıklet»... «Horoz siklet» diye bir çok kısımlara tef. rik olunur. Aynı taksimatı, beyinlerdede yapamaz mıyız? Bana kalırsa, evet... Meşhur. âlimlerden Einstein, Pasteur, Bergson, Karl Marks, Eflâtun, Edison ve emsali, kendi sahalarının beynelmilel ağır sik- let şampiyonlarıdır Mamafih, ağır siklet olup ta şampiyon, hattâ sporcu olmıyan vücutlar yok mu7... Çonook... Nice hantal siri yarı bedenler var... Tıpkı onun gibi, müte- madiyen yüksek nazariyelerle uğraşan, fakat hiç bir muvaffa - kiyet göstermiyen insanlar da bu bevi dimaği ağır sıkletlere da- bildirler... Misal göstereyim: Pariste Haşim Nahitle tanış - muştım. Asla, bildiğimiz cins mu - haverelere iltifat etmez; müte - madiyen, yazacağı yüksek bi nazari fransızca eserden dem ve. rurdu. Kimi nerede yakalarsa, sahife sahife yazı okurdu. Güya onunla, yalnız Türkiyede, hattâ bütün dünyada bir fikir inkilâbi yapacakmış... Neticede, eseri tabedildi amma, herkese vız gel - di... Bu zatın beyni şüphesiz ki ağır siklete dahildi. Lâkin, şekili, Hani, bacakları kısa, gövdesi ve karnı büyük, omuzları dar, kafast yassı devasa bedenler vardır. Ne kadar çalışsanız, bunlara hiç bir spor terbiyesi veremezsiniz... O» | nun gibi. Con Ahmet te, bu meyi bir be - Yin taşımıyor muydu? Memleketten misal almak lâ - zım gelirse, Ziya Gök Alp, bizde ğır siklet şampiyonu olmuştur Bittabi, bütün darülfünun hoca - ları, - kimi muvaffakiyetli, kimi muvaffakiyetsiz siklettirler. Riyaziyatçı Salih Zeki, doktor Ke- mal Cenap, Tü başlı kendini let şampiyonu dimağlara malik. tirler, Son zamanlarda, gençler ara - sında, Şevket Süreyya, İsmail Hüsrev, Bürhan Asaf, ağır siklet bir beyin sahibi olduklarını isbata galışıyorlar. Bunlardan birincisi serbest iktisadiye s tiyen baş pehlivanlardır! Orta siklet dimağlı gelince, başkalarının ihdas ettiği tarzlarda (Devamı dördüncü sah (Vâ Na) — İktibas ve tercüme hakkı mahfuzdur — Sakın tasarruf ve iktisadın. ale binde olduğumu sanma, fakat Ba parayı biç cevasem Arıca bay. | Par tasavvur et. . Günün birinde bu adamın lira geçerse