29 Kasım 1932 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8

29 Kasım 1932 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahife: 8. Akşam, Anadoluda Akşam Adapaz arı, Hendek hava- lisi yolları çok bozuktur Hendek Halk fırkası binasının açılma resmi. çok parlak oldu Hendekte hırka binasının açılma resminden bir intiba (x Işarelli i Eşref bey, sağında mebuslar, solunda Yuce Rifat beyle umumi muhabirimiz Ragıp Kemal bey f Memleketin muhtelif mıntaka- larmı gezerek halkın ihtiyaçlarını tetkile etmek ve. gazetemize bil dirmek © üzere Anadolüya bir umumi muhabir gönderdik. Muba- birimiz esasen memleketi iyi tanı- yan. ve çok gezmiş olan. Ragp Kemal beydir. Ragıp: Kemal bey. seyahatine Kocaeliden başlamış tar. Aldığımız ilk mektubu bögüm dercediyoruz. Diger mektuplarda sırasile neşredeceğiz | Hendek 20 (Umumi muhal mizden) — Kocaeli şirketinin (Ugur)! vapuru ile İzmite gidiyorm. Vapur hıncahınç dolu, kamaralar kuvvetli elektriklerle (aydınlatılmış vapur- culukk inhisarı fırtınasının. tekli kesizce geçmesinde dümen neferine. yüzlerinde sevinç i garpıyor. Bunlar hükümetimizin yüksek şefkatlerine nasıl teşekkür. edeceklerini bilemiyorlar. Va e “Yeni iktisat vekir lini bize Allah gönderdi,, diyorlar ve onun namını” ebediyen yada vesile olmak için güzel birşey yapılmasını düşünüyorlar. AR kat salonunda karşıma tesadüf eden yaşlıca bir anım bana bir sigara ikram ederek hafınmı sordu. Benim gazetesi olduğumu anladıktan sonra, başı: ir rzedeyim diyerek söze Başladı ve büz Bafta geri Küşük pazar taraflarında. oturan başta gezer takımından. Kadri isminde bir şahıs tarafından bile ile 330 lirasının dolandırıldığını yana ya- kıla: anlattı. Alı saat devam eden yolcalak- tan sonra. İzmite çıktık. Geceyi orada geçirdim, sonra. Adapazarnat hareket ettim: Ertesi gün Hendek- te yeni; inşa olunan “Halle firkası binasının açılma resminde bulun- mak üzere vali Eşref beyle Kocaeli mebuslarından Salâhaddin, Ali ve Ibrahim Süreyya beylerde gelmiş- erdi, Üç otomobille hareket ettik. Vilâyet Halk firkası idare reisi Yuce Rifat, maarif müdürü Erem, Adapazarı kaymakamı Agâh, encümeni vilâyet özasından Şevket ve Raif, Osmanlı bankası müdürü Hafit ve jandarma kumandan “e yüzbaşı Mecdi beylerde bizimle. beraberdiler. Hendeğe muvasalat Adapazarile Hendek arasındaki şose o kadar bozulmuştur ki bu- mun fenalığım tarif için kelime bulamıyorum. Türkiyenin en işlek ve ticari bir yolu olan bu şasenin şw balde bırakılması katiyen caiz değildir. Yol üzerinde deri ve geniş çukurlar açılmış, içleri çamarlu sularla dolmuş, yol bu balile korkunç bir manzara al- mıştır! Bolu vilâyetinin de. sahile kadar yegâne bir ticaret ve mu- vasula vasıtası. olam bu şoseyi nafa vekiletinin tamir ettirmesi lâzmdir. Gelen geçen bütün balli bu yoldan çok şikâyetçidir. Düzçe yolunun da aym halde olduğunu işittim, görüp yazacağım” işte biz bu yol üzerinde langır lungur yuvarlanarak ve bir çok teh- İikeli patinajlar yaparak iki saatte Hendeğe vasıl olabildik. Halbuki otuz kilometro: uzunluğunda. olan bu şose tamir edilirse otome- biller yolu üç çeyrekte kat etmek kabildir. Açılma resmi Biz Hendeğe. muvasalat ettiği miz zaman kasaba ve köy halkile mektep talebeleri. yeni binanın önüde toplanmışlardı. Evvelâ, kaza. balk fırkası idare reisi İsmail efendi tarafından bir mutuke okum- du, sonra yece Rifat bey bir natule irat etti.. Vali Eşref beyin müessir bir bitabesinden sonra alkışlar çile Bayım El Eks içeriye girlldi. Bir odada güzel bir büfe tertip edilmişti. ki emilir. sonra erkân vilâyetle misafirleri burada izaz etiler; Öğle vakti de misafir- | lere mükemmel bir ziyafet verildi ve Hendekliler tarafından izez ve ikramın son dereceleri gösterildi. Ziyafette Boluda sureti mabsu- sada davet edilmiş olan meşhur Reşat bey de bulunmuştur. Gerek insan ve gerekse hayvanların ve Ber nevi | musiki aletlerinin ve hattâ gramofon sadalarını harikulâ- de bir surette taklit eden bu zatın çok güzel ve muhrii: sesile okuduğu sarkılar herkes tarafindan çok alkışlanmıştır. Reşat beyin taklit Kusüsum daki mahareti şayam hayretlir. Merhum boruzan Tevfikle paskal Sami. beyi ve diğer tanıdığımız bu gibi sanatkârları hatırlatan, hattâ bazı hususlarda onlara faik olan bir iktidara maliktir. Burada berberlik eden Halim usta namında bir zat ta taklitte gok mahirdir. Gece yatağından kaldırılarak ziyafet salonuna ge- tirlmiş; olan Halim ustanın yap- | tığı. (çakmak yapmak) ve tren kaldırmak taklitlerine herkesi ka- tultmıştır. Sükünet ve asudesi içinde bulu- man. Hendek balkı bu merasim vesilesile neşelenmişler ve fahri hemşehrileri bulunan vali Eşref beyle rüfakasına teşekkür eyle mişlerdir. Ragıp Kemal Nişanlılar için mektep! Evlenince nasıl kendilerine düşen vazifeler gösterilir Berlinde müddettenberi “nişanlılar mektebi,, namile bir müessese faaliyette — bulunuyor. Bu mektebe yalnız. nışanlı kızlar kabul edilmekte ve evleninceye kadar kendilerine zevceye teret- tüp eden vazifeler öğretilmekter Mektep muallimleri iyi aile- lere mensup ve yahut dul kalmış madamlardan mürekkeptir. Kocalarmdan boşanmış kadınlar, mektebe muallim sı le kabul edilmemektedir. Sebebi boşanmış kadınların umumiyetle erkek düş- manı: olmalarıdır. Mektepte nişanlı kızlara, koca- larının. şefkat ve omuhabbetini nasıl muhafaza edecekleri öğre- Dersler pek basittir ve mu- maralar ile gösterilmiştir. Meselâ 17 numaralı dersic; genç kiza, sabablayın evden çıkacak olan kocasının elbiselerini biç bir zaman fırçalamağı ihmal etmemeği öğretmektedir. Genç kıza, elbiseleri nasıl fırçalıyacağını öğretmek: için tahtadan yapılmış bir mankem üzerinde (tatbikat yapılmaktadır. Bundan başka, genç Kadina kocasını kızgın, yahut şen ikem elbiselerini nasıl fırçalayacağı da: ayrı ayrı, gösterilmektedir. Kuyruklu yruklu yıldız. 33 senede bir görülen yıldız! tekrar meydana çıkıyor İngiliz. gazetelerinde okundu- ğuna göre Tampe nampe namın- daki kuyruklu yıldız, pek yakında gök yüzünde görülecektir. Bu kuyruklu yıldız, otuz üç senede bir defa görülmektedir. Bu yıldız kuyruğunun. uzunluğu ve tuhaf şekli münasebetile, İngiliz. balla arasında korku ve beyeam uyan» | dirmaktadr. © Bu kuyruklır yıldız 1933 senesinde! İ saatlarca müddet üzerinden Kar yağan beyaz bulut gibi gökte görünmüştür. O zaman Ingilizler, büyük bir telâş ve korkuya kapık mışlar ve bu yıldızın görünmesin- den güya gelebilecek felâket ve musibetlerin önü (alınması için bütün Ingiliz kilisesinde ayinler yapraişler, dualar okumuşlardır. Arjantin, muhacereli menediyor” Buenos - Aires, 28 (A.A.) — Reisicumhur tarafından neşrolunan bir kararname 1 kânunusani 1932. tari: binden itibaren Arjantin da biline muhacereti menetmekterlir. Yaluız bir iş. mukavelesine sahip olanlarla yaşamalarını temin ede- cek yakm akrabası bulunanlar müstesnadır, Elk Sehiyleri! EMLÂKiNIZIN iDARESİKİ UMUM EMLÂK ACENTESİ Müessesesine tevdi ediniz | BAHÇEKAPI TAŞ HAN No; 20 - 21 - 22 YELEFON 40807 Posta Kutusa. ee ük ilânlar — Aşk, macera ve cinayet romanı — Nahl: Erkek, genç kızı, samimi dostşa bir tebessümle süzüyorduz Murat beyle zevcesi, iki gencin hareketlerini merakla takip et mekteydiler. Müstakbel nişanlılar rın: aliş; onlara biç de garip görünmiyordu. Yeni nişanlanmış değiller miydi? Elbette yekdiğer- lerine karşı böyle hassas olacak” Hard. Baba, neşeli bir sesle haykırdı: — Haydi, çocuklar! Burada, bizim yanımızda olduğunuzu dü- şünerek şaşırmayınız. Didar'cığım! Nişanlısile “efendim,, diye konur şan “siz, “biz, diye konuşan insanlar şimdi artk kalmadı. Ezer biz yokkende aranızda böyle merasimle konuşuyorsanız, © başka. Fakat bu teçrifat bizim iç üç İlana yol Ferit bey, bir saniye, Marat Beye baktı. Sonra, mazarlarmı, müstakbel | kaympederinin zev cesine ve Didar'a. çevirdi. Şüp- besiz ki, zilenin bu üç ferdi arasndaki mütemadi zıddiyeti farkkediyordu. Ablaklardaki bu nddiyet, barizdi. Didar, bu mu- bitte, kendine oldukça lâkayıt ve ibtimamsız. davranan bu babayla hasut ve fena ahlaklarla üvey ana ortasında ızlırap çekiyordu. Şimdi Didar halıkında gösterilen büyük bir. alâkayla, onun etrafında per i dünülmesine rağmen, bunu keşifte güçlük çekmedi. Zeki bir erkek olan Ferit bey amlıyordu. Şimdi Didar hamma karşı | gösterilen bu şefkat ve muhabbet, sırf Ferit beyin bugünkü. izdivaç tellifin- den ileri geliyordu: Zengin, asil, mevki içtimai sahibi bir gencin talip çıkması, genç kızın itibarın arttırmış. Delilanlız — Mademki babanız müsaade ediyor; bem de: size “hanım, de- memekte devamı edeceğim ve “sen diye hitap edeceğim: Aym mukabeleyi sendem'de beklerim; Didar. Bana “Ferit, dediniz. Kız, mütehayyirane baktı. Ferit, ismini, niçin böyle iki defa teke rarlamışlı . Yoksa, dalgınlıkla Didar tarafindan isminin unutula- cağından ms korkuyordu? Fakat, yak, hayır. Buna ihtiyaç. yoktur... Dün gece, Didar, Feridin! sözünü tutup tutmıyacağım bile bilmeden, bu ismi yüzlerce defa tekrarlamış, dimağının en mutena yerine nakşetmişti. “Ferit, Bu ismi tekrarladıkca ne heycanlı, ne kor- kular, ne ümitler, ne inkisarı hayal ihtimalleri dönmüştü, Nasıl olur- dir da, bur ismi unutabilirdi? Şimdi delikanlı, orada, akrab- sının. yanındaydı. Onu ismile çan gınyor; kendisine “sen ,, diye bi tap ediyordu. Didar'dan da ayni suretle mukabele bekliyordu. San- ki uzun zamandanberi biribirlerini tanıyorlar gibi davranacaklardı. Didar, nasıl. hareket edeceğini tayin edemez bir haldeydi. Macide hanım, onu kolundüm tatta, Sahteli bir şefkatler — Didar'cık öyle hassastır kil, - dedi, - Doğrusu, onu gaşırtıyor. sunuz; ne yapacağını bilemiyor. Ferit, neşeli neşeli. gülmekte devam elti, Fakat bu “samimi aile, komedisi, uzayarak sıkıcı bir hal: alıyordu. Bereket versin, o sırada, evin bir yerinden bir zil çaldı da Ma- cide banımın odadan çıkmasına sebebiyet verdi. i belli etmeyen yapma can (VA - Nü) Didar, babasının gösterdiği kol- tuğa, mahcubane olurdu. Murat bey de, iki nişanlının karşısına kurulmağa tam hazırlanmıştı ki, kapı açıldı. İçeriye, Didar hizmetçi ile birlikte girdi. Hiz- metçinin elinde kocaman bir sepet Sigeke vardı. senim için ne göndermişler... Kiz hafifçe sarardı. Ferit'e döndü. Delikanlı, gülümsemekte devam ediyordur. — Bilmemki bu cins çiçekler hoşunuza gidermi?- deye sordu. Didar; sararma faslından sonra kızarak yerinden kalktı. Muhteşem giçek sepetine yaklaştı. Hizmetçi, Sepeti, salondaki büyük rsasanın üstüne burakmıştı. İçinde yalnız gül ve karanfil vardı. Lâkin, nede harikulâde çiçeklerdi. Rengârenk- tiler: Beyazdam en koyuya kadar cins cinstilar. Bir dakika bile geç- meden, salon, hattâ bütün ev; rayihalarile doldu, taştı. Murat bey, sepeti zevkle tema- Şadan sonra: — Aman'efendim, bune kadar giçek.,,. Evimizi gülüstane çevir dinizl - diye haykırdı. Ferit, kızın yüzüne bakıyordu. Onun düşüncesini çehre ifadesin- dem öğrenmek isteyordu. Genç kür, çiçek dolu sepete bakarak susuyor ve düşünüyordu. Macide Hanım; — Didarl - diye ihtar etti» haydi! Nişanlma: teşekkür etsene. Kız; delikanlıya döndü. Onun gözleri içine baktı: — Doğrusu, minnettarım! -dedi, Murat bey: — Sizi artık temamile biribiri nizin addediyoruzl - dedi.- Ferit bey oğlum! Haydişkızımı öpünü İki genç de, bur beklenilmeyen teklit karşısında kızardılar, şaşır diler. Ikisi de, biribirlerile öpüş” meği akıllarından bile geçirme mişlerdi.. Fakat, babanı bu tek- lifinden sonr, İle nişanlılık puse- Sini taati etmemek: imkânsızdı. Ferit, genç kıza doğru ilerledi. Onu, kollarından tuttu. Hafifçe, üzerine — eğilmeden, dudaklarını genç kızın: yanağıma: yaklaştırdı. Omur. öptü. Kızım yanaklarının. ateş gibi yandığını: hissetti. Aynı zamanda da, kendi yanağı; üze“ rinde, kızını titriyen. kuru dudak» larını farketti. Bu öpüşme, ikisi içinde güç iztıraplı olmustu. Utanmışlar, çe- kinmişlar, bu mevkie düşmüş olmaktan acı duymuşlardı. Ayrıldıktan sonra, bir müddet biribirlerine bakamadılar. Fakat, Ferit, demin dudakların değdir- diği yanığın ılık ve taze temas Dın izini dudaklarmdan kaybede- miyordu. Kız da, didaklarında, erkeğin tıraşlı derisinin temasının hatırasımı muhafaza ediyordu. Macide hanım, kocasınz, başile ir işarette bulundu. Murat bey, bu işaretin ne de- mek olduğunu anliyarak, o de başile, tasdik ifade eden bir mu kabelede bulundu. — Affedersiniz.. - dedi. - ben. şey... Acele yazacak iki üç mek- tubum vardı. Onları, yemekden evvel bitirmek meeburiyetindeyim. Bitirirsem, yemeği, iştibala, rahat, ahat, düşüncesiz yiyeceğim. Sizi Didarla yalnız bırakacağım, Ferit bey oğlum. Zan edersem canınız sıkılmaz... Macide Hanımı: (Arkası: var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: