a am ii bie Sahife 8 23 Tagrinisanl 1932 Müthiş bir casus kadın! Hem Almanlar, hem Fransızlar hesabı- na çalış Harbi umum. ye sit casusluk esran gün geç- tikçe birer birer meyda, arak Fransızlar tara fından kurşuna macarası malüm- dur, Harbi umumt de, Fransız ca- sasluk teşkilâkı reisi olan binbaşı Ledoux şimdiye kadar ismi meç- bul. kalmış ve harp zamanında, çok büyük bir rol oynamış bir casus kadın hak- kında büyük bir kitap neşreyle- miştir. Bu casusun ismi Marthe Richarddır. Bu kadının, Mata Hariden geri kalır biç bir Yeri yoktur. Harbi uğtumünin ser. güşetlerinden sağ ve salim olarak yal Sıyırmış olan. bu kadın, bugün sinema artistidir. Madam Richard kocası, çephe- de maktul düşdükten sonra, inti- kam almak casus olmağa karar vermiştir. Bu kadın, harbi vmumiden evelki kadın atletleri- Din en mümtazlarından biri idi. Mükemmel ata biniyor, otomobil- leri değme, şöförlerde bulunamı yacak bir maharetle idare edi- yor, nişançılıktaki ustalığı da bundan hiç geri © kalmıyordu. Hattâ Lille şebrinde tertip edilen Beynelmilel nişancılık müsabaka sında da ikinci mükâfatı kazan şt. i 1913 senesinde, erkek fayya recilerin 'pek az olduğu bir za- manda bir kadın. tayyare pilotu şahadetnamesi almıştı. Madam Marthe 1913. senesi ağustosunun sonunda iki satklı bir) tayyareden düşerek ağır surette yaralanmış, hastahanede tedavide iken, harbi umumi ilân edilmiş ve kocası da Marn meydan mu- harebesinde makta düşmüştü, Genç kadın hastaneden çıkınca Sırtında siyah matem elbisesi bu- lunduğu halde, fransız. harbiye hazaretine müracaat ederek casus sıfatile istihdam “edilmesini talep etmiş bu müracaatı memnuniyetle kabul edilmişti, Genç kadın, bir çok lisanlar- dan başka Almancayı da mükem- melen biliyordu. 1916 senesi haziranında, Fransız casuşluk teş- kilâtı tarafından lspanyaya gön derilmiştir.. Bitaraf memleketler, bilhassa İskandinavya memleket. leri Isviçre, Hollanda ve Ispanya itilâ devletlerile Almanya ve Ayusturyanın. casusluk merkezle- rini teşkil ediyordu. İspanya, | Fransa ile komşu olması, Alman tahtelbahirlerinin Ispanya denizinde icrayı faaliyet elmesi hasebile Alman casusları için pek büyük ehemmiyeti ha- izdi, Alman casusluk teşkil usta casuslarını, Tamıştı. en Ispanyaya. yol- Madam Mrine Richard. b ansızlar da madam Marth Ricbard'ı Alman cağuslarım ve Faaliyetlerini yakından takip etmek vazifesile Tspanyaya göm dermişti, Madam Marthe fevkalâde gözel ve zeki bir kadın olduğu cihetle, bir çok maruf almanın muhabbet ve itimadını kazanmış, onlardan Öğrendiği © esrarı, muntazaman Fnansaya bildirmiştir. Madam Marthe İspanyada iken kendisini İsviçreli ve alman mu- bibi olarak gösteriyordu, Fakat alman casusları bu genç ve güzel adının » Jspanyadaki alman ricali; düşüp kalkmasından şüp- helendikleri cihetle, onu sıla bir tarassut ve mazaret şebekesi ak- #na almışlar ve az bir zaman sonra Fransaya bazı mühim malü- matı havi olarak göndermekte bulunduğu “mufassal bir mektu- bunu” yakalamışlardır. Casuslukta, dostluk ve merha- met aranmaz. Genç kadınm bu esrarı kendisine hissettirmeksizin öğrenmiş olduğu Alman baronu, metresinin İransızların hesabına çalışan müthiş bir casus olduğunu haber, alınca, - aslen fransız olmasını öğrenmiş olmasına rağ- men- genç kadın tabanca ile tehdit ederek Almanların hesa- bina da casusluk yapmasını teklif etmiş, ve Fransızların genç kadına gayet az bir maaş vermelerinden istifade ederek madam Richard'ı Alman casusluk şebekesine bağ mıştır. Ozamandan hem Fransızların, hem de Alman- itibaren Marthe ların besabma çalışıyor ve düşman casus şebekesinden de maaş alıyordu, Genç kadın, Alman casuslarının muhabereleri için kullandıkları gizli mürekkebi elde etmiş olması rağmen fransızlara vermemiş bu suretle fransızların Alman casus- nın muhaberelerini elde etme- ine mani olmuştur. Fakat, buna mukabil, 1917 senesi şubatında Alman tahtelbahirlerinin ilân etmiş oldukları bahri ablukayı, iran lara evvelden haber vermeğe mu- vaffak olmuştur. Alman casus üyük bir servet toplamış — dam Marthe 1917 senesi kânunu etmiş, <bekesi, madam Marthe'ye Mad- it şehrinde büyük bir. güzelleş- tirme müessesesi açtırmıştı. Fransız binbaşısına göre eğer © genç kadın, Almanlara kıymetli © malümat bildirmemiş olsaydı, ne “ kendisine o kadar bol maaş ve- rirler ve ne de yüz binlerce mark Teda-ederek ş güzellik, mlessesp- aşarlardı, Vaziyet bu merkezde iken ma- İe, Alman casusluk şebe- Parise gideceğini bildirmiş ve bu hususta müsaade almıştır. Fakat genç kadını, çıldırasıya seven Alman âşıkı kadını, elinden kaçırmamak için ölümle tehdit bunun © üzerine kurnaz kadın, kendisinin hareketine mü- manaata ve tehdide devam ettiği takdirde kendisinden * öğrenmiş olduğu esrarı Fransızlara yetiş” Girdiğini alman sefirine bildire- ceğini 'söyliyerek sırnağık âş kından yakasını sıyırmıştır. Genç kadın, hem fransızlar ve hemde Almanlardan aldığı paralar ile büyük bir servet topladığından, bir aralık faaliyetten çekilmiştir «>> Şimdi, Madam Marthe sinema şirketlerinden birinde artist imiş, Florya plâjının lâki Şehir meclisi kararile belediye Florya plâjını istimlâke teşebbüs etmişti. Bir müddettenberi yapı- lan tetkikat neticesinde yalnız plâjın değil, etrafındaki mübayaası da mün: tür. Heyeti vekilece belediye bütçesine göre istimlâk işin 145 bin lira tahsisat konul- muştur. Rakı masasında kavga Dün gece Divanyolunda bir lokantada Kâzım ye Süleyman ismindeki iki arkadaş rakı içer- erken; bir aralık aralarına mü- makaşa çıkmış, Kâzım rakı şişesini Süleymanın kafasma indirmiştir. Süleyman yaralı bir halde hasta” neye nakledilmiştir. Kaçak sigara hâgıtları Abdurrahman ve Cevat isimle- rinde İki kişi bir sandalla Beşik- taş sahillerinden geçerlerken poli- sin nazarı dikkatini celbetmiş ve şüphe üzerine sandal durduruk muştur. Sandalın içinde yapılan araştır- mada bir çok kaçak sizara kâğıdı, tütün ve saire bulunmuştur. Ab- durrahmanla. Cevat yakalanmış» lardır. Bir mandıra yandı Paşabahçede Katırcıoğlu ead- desinde kuyucu Cemal efendinin mandırasından dün yangın çıkmış, mandıra temamen yanmıştır. Yan- ginda mandırada bulunan hayvan- lar kurtarılmışlardır. Yapılan tahkikatta — yangının çoban Demir tarafından yakılan ateşten kazaen çıktığı anlaşılmıştır. Sürüye karışan koç Hasköyde çoban Emin dün koyun sürüsünü Okmeydanndan götürürken © civarda bulunan Süleyman. efendinin bir kaçı da sürüye karışmıştır. Sürü Kulaksıza geldiği sırada orada dolaşmakta olan Kemal isminde biri sürüye yaklaşarak “Bizim koç bu sürüye karışmış, e Süleyman efendiye sit koçu alıp savuşmuştur. Bilâhare mesele anlaşılmış, ço- ban Kemal yakalanmıştır. Küçük ilânlar — Aşk, macera ve cinayet romanı — Nakili: daba çok erkenl - Güzel bir ge- sonrar — Zarar yok... Cevabını verdi. * ilerde, gezmek İçin çok zamanı- mız olacak. Kız, kapıyı açarak, inmek üzere hazırlanmıştı, Erkek onu durdurttu; — Öyleyse ön babanızı ziyarete gideceğim. Ikinci kısım Didar Murat hanım 1 Murat bey ailesi, yemek 'oda- sında toplanmış bulunuyordu. Burası yeni apartmanlarda nadir. tesadüf olunan geniş bir yemek odasıydı. Tavanında kübik tarzda abajurlu bir Simba yanıyordu. Büfe, iskemleler, masa ve saire zevki selime gayetmuvafık olarak intihap olunmuştu. Yemek nihayete ermişti, Hizmetçi kahveleri | getirdi, Tepside ikl kahve vardı. Biri Murat bey, öbürüde / zevcesi içindi. Masada, birbirlerinin karşısında oturmuşlardı. Yerlerinden kalk madan, orada, kahvelerini içmeğe başladılar. Onlar kahvelerini içtikleri sırada Didar, odanın köşesindeki koltuğa Üvey hemşiresi olan koltukda, onun yar pında, küçlik bir yere sığınmak istemişti. Ablâsını çok severdi. Onunla daima şakalaşırlardı. Lâ- mia, çok sevimli, mini mini bir kızcağızdı. Takriben sekiz yaşlar rındaydı. Ablası, ona yer & Murat bey, elli yaşını geçkin bir erkekti, Tıknazdı, . orta boy- luydu. Yüzünde hafif bir demeyi kırmızılığı nazara — çarpıyordu. His hayatında gayetle sık tesadüf edilen şahısların malüm tiplerin- dendi, Kalı kıyafeti itinasız olmakla beraber, kusurlu da değildi. Ten kit olunacak bir ciheti yoktu. Gayet intizamperver bir adam olduğu için, sokak ceketile evde oturmaz; kısa bir hırka giyerdi. Genede öyle yapmıştı. Lâmia, ona terliklerini getirmişti. Murat bey, potinlerini çoktan çıkarı daha - yemeğe oturmadan terlik giymişti, Bu, senelerdir devam eden bir adetiydi. Lâmia daha doğmadan ve bü- yümeden evvel, bu terlik getirme işini Didar yapardı, Lâkin, şimdi Lâmia büy” vüş, üvey ablasının yerini tutmuştu. Hizmetçi kahveyi getirdiği es- Rada, Didar hanım Olimpiyat indeki spor mecmuAsını açmış, dikkatle sahifelerini karıştırıyordu. iğ meşgul olduğu yüzün- başında oturan üvey onu, ters ters tetkikle meşguldü, Hiddet ve şiddetini lükle hâkim olduğu anlaşılıyordu. Dudakları inceleşiyordu.. Kısılan göz kapakları arasından bakışla rnn. oku zehirli zehirli, genç kıza saplanıyordu. Üvey anne heniz gençti. Şayet böyle aksi ve haşin hali olmasaydı, kendisine « güzel — denilebilirdi. Saçları sim siyah ve kısa kesil ar etmemek için nefsine güç- | va - NO) | mişti, Yüzünün bututu muntazamdı, Küçük Lâmla, bu kadına çok benziyordu. Yalnız onda, sertlik, başinlik ifadesi yerine, babasından. intikal etmiş bir sevimlilik, tatlılık ifadesi vardı. Bu çocuğun gayet tatlı ve uysal olduğu ilk bakışta anlaşılıyordu. Didar, bir elile o mecmuanın yapraklarını çevirirken, diğer elile de, yanma sığın; e kardesinin ağlarını” ökş: Üvev kardeşini pek doğrusu. ordu. severdi Nihayet, hizmetçi dışarı çıkt. Murat beyin karısı Macide banım, onun koridorda © uzaklaşmasını bekledi. Hizmetçinin kapı arka dinlemediğine, mutfağa ine emin olunca kocasına döndü ve işte ozaman, sahne başladı vet, işte böyle Murat beyl e sakin ve hain bir sesle Ma- cide “kanım anlatıyordu. - Kızın, ailemizin namus ve haysiyetini berbat ediyor. Murat bey süratını ekşitti. Didar hanım mecmuasını ka pattı. Fakat, Lâmiann saçlarile oynamakta devam etti. Kadın devam ettir — Biltabi kızımın etvar ve harekâtı beni alâkadar etinez. Onun namus ve haysiyeti üzeri- rime de vazife değildir. Allaha çok şükür... One bekçilik etmesi icap eden biri var o da sensin. Fakat müsaade et de, bu kızı çok ihmal ettiğini, başı boş bıraktığını sana haber vereyim. Komşularin bize dair ne söyle diğini biliyor musun? Hayır, değil mi ? Hiç bir şeyden haberin yok., Komşular ne derlerse de- Sinler, sana wz geliyor, Murat bay... Çok vurdum duymazlaşlın doğrusu, öğle vakitleri, ekseriya yemeğe gelmiyorsun, Halbuki, daimi surette evde bulunsan, insanın tahammül edemiyeceği eyler olduğunu kendin de görür- sün. Eğer bu evde sade seninle ben otursaydım, belki ehemmiyet vermez, geçerdim. Fakat birde kızım yetişiyor. Onun fena şeyler görmesini ve isminin fenaya çık- masını İstemem. Ben hakiki bir anneyim. Murat bey: çocuğunu düsündüğün için seni tebrik ederim, kancığım. Fakat meselenin ne olduğunu anlayama- Şu bahsi bana iyice izah ie imiş, anliyayım. Ondan niçin şikâyet- isin? Hatası he ise, söyle de ahlâkını düzeltsi — Yok, hayır, ben Didarın hatasını filân düzeltmesini iste miyorum. Kızının “yaptığı - işlerle alâkadar olmadığımı sana çok- tandır söylemiştim. Yalnız, kom- şuların dedikodusundan müztarip oluyorum. türlü çenelerin kısmıyorlar. Murat beyin sabrı tükeniyordu : — Komşulara ne olmuş? Neleri var ? Ne istiyorlar? - Diye sordu, Karısı, mücssir bir cevap vermiş olmak için, cümlesine - hedefe tevcih edilen bir mermi gibi - güzelce nişan aldırdı. Bir kaşını aşağı indirip obürmü yukarı kale dardı, — Kızının orospuluk ettiğinini söylüyorlar... Evet, orospuluk... Anıyor musun? Bu adi kelimeyi üçüncü! defa tekrarladı. dim, (Arksı var)