12 Teşrinisani 1293. AKŞAMDAN AKŞAMA Türk'lerin bulduğu en nevi sus mimari unsuru Bizim Arap'larınkine, Acem' ; ve onlarınkinden kat kat iyı iz bir arap şehrinde, çok eski aya rastlamış gibi, yüre- Şiniz “hop , eder — İşte, bakı mız bi anlamıyor musunuz ? Türk'ler, her ayak basdıkları yere mızraklarile beraber, relerini de dikmişlerdir. Hars lalarının ömrü daha uzun sürüyor. Netekim, mızraklarımız, dikildik- leri ekser yerlerden çokdandır söküldüğü halde, Nemçe içlerinden Kafkas, Iran, Yemen, Cerair el erine kadar, birçok şehirlerin ufkunda, türk minareleri, milleti mizin göklere doğru uzanan imzası gibi duruyor. Şehrin Silueti üzerine sivri siv- ri, atılan © imzamızı tâ uzaktan görerel — Asırlarla evöel gelmişiz! - demek kabil... Gazetelerde — hayli zamandır okuyup duruyoruz ki, bu derece Türk, olun minarelerimizden, bun- dan sonra Türkce ezan okumaz cakmış. Bu inkilâpla beraber, bir de küçük ve kolay fakat pek lüzumlu ıslahın yapılmak lüzumu” pa salahiyettar din makamlarını ikna etmek isterdim. Camilerde imam ve hatiplik edecek zatların bu vazilelere ehil olup olmadıkları son zamanlarda buraya da ehemmiyetle tetkik ediliyor... zahir, müezzla- teftiş veya imi hana tabi tutulmiyor ki) bir güzel ve şirin minare irden yükselen © ezanlar de güzel olmıyan bir sesle okunmaktadır. Hattâ, bu sesle bazan pek sakil olduğu için, - meselâ günün sakin bir zama nında, sabah ezanında - şiddetle dikkati celbediyor, din erbabına manevi bir inşirah verecek yerde, mütedeyyin olsun olmasın, bütün sinirini oynatıyor, kilise çanl olması için çok ederler, Müslüman türkleri güzel minarelerden çirkin ses çıkmasına müsaade © etmemeleri lâzımdır. Hem, bu, yalnız din meselesi de değil, şehrin bediiyatile alâkadar bir meseledir. Türkçe ezan inkılâ- bile birlikte bu küçük, kolay fakat pek lüzumlu ıslakın yapılmasını gok temenni ederim, Wa Nü) Itizar Münderecatımızın çokluğu sebe- bile Şeyh Bedreddini Simavi yazısı bugünkü nüshamızda intişar ede- memiştir. İtizar dileriz. Kızıl, difteri Bakım evleri anneleri irşat edecek Son zamanlarda çocuklar at sında kızıl, difteri gibi hastalıklar baş gösterdiğini yazmıştık. Bu hastalıklar müstevli olmamakla beraber bir kaç ay evveline ge- linciye kadar farkedilecek dere- cede artmıştır. Bazı anneler çocuklarını dok- tora göstermekte geç kalıyorlar. Halbuki difterinin serom ile önü- nü almak kabildir. Zemanı geçme- den tatbik edilen serom çocuğu felâketten kurtarır. Kızıla tutulan bir çocuğun da ayrı ve dikkatli bir bakıma ihtiyacı vardır. Şehrimizin muhtelif yerlerindeki çocuk bakım evleri şimdiye kadan çocueların hastalıktan korunması hususunda çok faydalı işler yap- mıştır, Bu sebeple fakir balk bu evlere çok müracaat ediyor. Bu temayülden istifade ederek bakım evlerine gelen annelerin | difteri, kızıl ve diğer çocuk has- talıkları hakkında tenvir edilmesi kararlaştırılmiştır. Filim deposu Belediye sinemalarla mukavele yapıyor Filimleri muhafaza etmek ve bir yangın tehlikesine imkân bırakmamak için belediye Fatihte bir medreseyi depo haline koy- muştu. Bu depoda / Filimlerin | muhafazası için demir dolaplar yapılmıştır. Deponun inşaatı ikmal edildi ğinden kat'i kabul muamelesi ılmıştır. Yakında belediye her ma ile birer mukavele yapa- caktır. Sinemalarda ancak © hafta gösterilecek filim bulundurulacak, diğer filimler depoya makledile- cektir. Son zamanlarda şehrimizde fazla. filim © toplandığı ve depodaki tesisatın ihtiyaca kâfi olmadığı anlaşıldığından yeniden bir takım dolaplar daha ilâvesi muvafık görülmüştür. Bir kadın hırsız 4 ay hapse mahküm oldu Nedime Geçenlerde bir isminde Ikinci ceza mahkemesinde Ne- dimenin muhakemesi yapılmış ve Suçu sabit olduğundan 4 ay müd- detle hapse mahküm edilmişti. İpekli kumaşlar.. Nasıl taş ve toprak | | halini almış? Bir kaç gün evvel limana gelen bir vapurdan ipekli kumaş sandıklar! | çıkarılırken bu sandıklardan dört tanesinin içinde kumaş yerine taş ve toprak dolu olduğu görük müş, hadise etrafında tahkikata başlanmı; Bu tahkikat miştir. Tahkikat neticesinde ipekli ku- maşların burada bir tüccar be bina geldiği ve yolda vapur tay- fasından Hakkı ve Şevket isim- lerinde işinin sandıkları boşalıp — içine | taş, | toprak doldurdukları anlaşılmıştır. Hakkı ile Şevket yakalanmışlar, haklar rında zabıt tanzim olunmaştur. Terkos yerine Hastanelerde Halkalı | suyu kullanılıyor Belediye hastanelerinde val terkos su tesisatı mevcuttu. Fakat belediye, bu su için çok para verdiğinden terkos bırakılmış, yerine Halkalı suyu tesisatı. ye pılmıştır. Bu yüzden hem hasta nelere bol su geliyor, hemde, motör masrafı müstesna olarak, su hemen hemen bedavaya teda. rik ediliyor. Cerrah paşa hastanesinin suya ihtiyacı, diğer hastahanelerden | fazladır. Onun için Cerrahpaşa hasthanesine yeni bir su deposu | yapılması ve hastanede her vakit ihtiyat su bulundurulması karar- laştırılmiştı Bir komiser muavini beraet Ihsan efendi isminde bir ko- miser muavini rüşvet almak çundan — maznunen © muhakeme altına alınmıştı. İhsan efendinin mubakeraesi ci ceza mahke- Gcretleri Türke Ben SENELİK 1400 kurp 2700 a SAYLIK 750 31480 5” SAYLIK 400 > 800 JAYLIK 180 > — per Aben Geretlri doğrudan doğruya AKŞAM idaresi namına | gönderilmeli Aörüs tebdil içim yirmi baş ke raşluk pul göndermek Hâzımdır Recep 18 — Kaam:g İS. nk Glneş Öğle İkindi Akşam Yata EA 1 TA S8 Va. 5 GA3 MSB JA 1680 289 Idarehane : Babıali civarı Acımusluk sokağı 13 No. Garsonlar Sabıkalı kimseleri kullananlar cezalandırılacak Bazı gazinolarda bir takim sa- bıkalı kimselerin garson olarak çalışmakta oldukları görülmüştür. Bu gibi garsonlar en ufak sebe; lerden dolayı kavga çıkararak bir gok vakalara sebebiyet vermek- tedirler. Zabıta buna mani olmak için tertibat almıştır. Bundan sonra bilümum gazino, bar ve birahane gibi yerlerde çalışanlar hakkında tahkikat yapılması ve sab kimselerin garsonluk ve saire gibi hiç bir işle istihdam edil memeleri kararlaştırılmıştır. Bu hususta alâkadarlara tebli- gat yapılmıştır. Bu karar hilâfina olarak sabıkalı kimseleri kullar nanlar cezalandırılacaklardır. Kâğıt ve cam febrikası Memleketimizde kâğıt ve cam fabrikaları açmak in tetkikat yapıldığından bahsetmiştik. fabrikasının Bigada kurulacağı söylenmektedi, Iki yankesici Paraları aşırdılar, fakat çok geçmeden yakalandılar Tramvaylarda kalabalıktan is fade ederek yolcuları soyan iki Yankesici iş başında yakalan- mışlardır. Fındıklıda oturan Hasan efendi evvelki gün tramvayla Karaköy: den Fındıklıya giderek yana iki kulmuş, bunlardan biri öne diğeri arkaya dikilerek Hasan efendiyi sıkıştırmaya başlamışlar- dır. Bir müddet sonra bunlar #ramvaydan inip savuşmuşlardır. Bu sırada Hasan efendi. şüp- helenerek ceplerini yoklamış- tr. Adamcağız her terafını yoklayınca — paltosunun, ceke- ünin ve | yeleği düğme- leri çüzülerek yeleğin iç cebinde bulunan 37 lirasile cüzdanının aşırılmış olduğunu görmüşlür. Hasan efendi derhal tramvaydan inerek polise gitmiş, tramvayda yanma sokulan iki adamın eşkâlini tarif etmiştir. Tahkikat neticesinde bunların Nuri ve Galip isimlerinde iki nkesici oldukları anlaşılmış ve ikisi de yakalanmıştır. Hasan efendiden aşırdıkları para üzerle- rinde bulunmuştu Bir tütün memuru mahkemeye verildi Refik efendi isminde bir tütün memuru hakkına muhtelif zaman- larda zimmetine para geçirmek suçundan evrak tanzim olunmuş hakemesi yapılmak üzere :i ceza mahkemesine veril Amca beye göre... Samanlıkta yatıp. “ Samanlıkta yatıpta sultan rüyası görmek! ,, diye bir tabir vardır. İşte bu sözbiz Istanbullu- lar için biçilmiş kaftan... Bizim kadar hayalperest insan yer yö- zünde pek nadir bulunur. Hele şehir işleri mevzuu bahsolunca hayali “ büsbütün ötürür; yada kat kat Romanda, edebiyatta rom. devri geçti. Fakat şehir işleri hâlâ bu eski tarz devam edip gidiyor. Meselâ Istanbula bir köprü lâzım, Derhal hayal faali- yete geçiyor. — Istanbula bir köprü yapalım- ki meşhur Broklin köprüsü bunun yanmda vapurlara uzatı giti, halam. Yeni, köprüyü mer akkak asma yapmalıyız. — Asma köprüdel o Asma köprül. “Haydi bütün hayalimizi bu muh- teşem asma köprünün askılarına bağlıyoruz. Evlenemeyip de evde kalan ihtiyar kızlar gibi ne hül yalar kurmıyoruz hülyalar... Fakat bir gün tap. Ev küçük bir asma köpr bile 40 milyon liraya çıkarmışll, tabii bu hesap üzerine asma köp- rünün askıları çözülüyor. Bu askılara bağladığımız. hülyalar, projeler, plânlarda havada yalım yallım sallanıyor... Evvelki yün şebir meclisinde belediye reisinin dediği gi — Duba köprü bizim neyimize yetmez? 40 milyon lira bizde nerede? Bir köprü olsun işimize yarasın da varsın asma olmasın. Başka bir gün meşhur bir limancı çıkıyor. Ne hayaller, ne hayaller; — Beşiktaşa kadar rıhtım yap- malı... Sirkeci garını Samatyaya götürmeli.. Karaköyden ve Emin- Önünden © H. içlerine / kar dar rıhtımlar.. Bu rıhtımların etrafına parmaklıklar.. Tramvaylar işliyor... P: mburg limanından büyük yapmalıyız. Daha öbürgün liman hakkında — Limanı Haliçte yapmalıyız., En müsait yer orasıdır 1. Bu fikirde alıp yürüyor.. Etra- fında projeler, plânlar ve Bir gün gene bir hesap kitap. Ve şu netice de alı “Haliçte liman haricinde başka bir maktan daha pahalıya çıkar. Halicin ber tarafında yapılan sondajlar neticesinde 35 metro da çamur çıkmıştır. Burada vapurla" rın yanaşması için rıhtım olmaz... Haliçteki sahil erazisi Istanbulun pahalı yerleridir. Halbuki liman antrepoları için fevkalâde ucuz yer lâzımdır. Tabii bu hesap karşısında kur duğumuz şatolardan biri daha gü Plânlar, projeler suya düşüyor. Yeni baştan tetkikat. Limana bir kaç fazla vapur daha getirelim demiyoruz. Fakat biçare İstanbulu Hamburga benzetmeğe kalkıyoruz. Insanlarda olduğu gi şehir işlerinde de megalomani büyüklük hastalığı çok fenadır. Bu Hamburka benzemekten, Brok- line taş çıkarmaktan arlık vaz geçelim. Çünkü bu gidişle bir şeye benziyeceğiz amma. Allah Hikmet Fe iman kur benzetme: i — Tütü Amca bey. deyip de geçmiyelim öyle bir nesnedir kiz | “7 Insan bir defa alıştı mi. | İştah iki oğan yemek yeri İ A.B, — Hamm; anlaşılan bunun in misafire cıyara ikram etniek Ade