5 Teşrinievel 1932. ÜNÜN HABERLERİ Mühim bir nokta Ialyaya ne kadar tütün gidiyor ? Sevkıyatın büyük bir kısmı başka memleketler içindir Bundan bir iki gön evel Italya Me olan tütün ( ticaretimizden bahsederken, Ikalyaya 9 ay içinde 3 milyon küsür liralık tütün ihraç edildiğini yazmıştık. Tütün ticare- le alakadar bir zat, be istatistik hakkında, muharririmize dikkate şayan izahat vermiştir. Ba zat diyor ki — Gümrük istatistiklerine göre Kalyaya 9 ay içinde 3 milyon küsur lirahk ihracat yaptık. Geçen sene bu ihracat yekünu altı milyon lira idi, Fakatne bu sene, ne de ,en sene İtalyaya lerilen Ber aye ii lee gümrük isti inde Kalya ya gönderilen tütünlerin bir kısmı Macaristan, Çekeslorakyaya sevk e lu vaziyet karşısında, Italya, Türk tütünlerini başka memleket- lere satan bir komisyoncu vazl- fesini ifa etmektedir. Bundan Kalyan amelesi de istifade ediyor. Triyesteye gönderilen tütünler, orada, Italyan amelesi tarafından. İşlenir, ve başka yerlere sevk edilir. Ialyanın türkiyeden alıp, İtak da sarf ettiği tütünlerin miktarı 400 bin kiloyu geçmez. Karışık bir iş! Nikâhlandığı gün karısın- dan ayrılmış, başkasile evlenmiş. “ Bergama, 21 — Burada tuhaf bir vaka olmuştur. 324 senesinde Bergamada bir kız ile nikâhlanan bir zat araya birçok maniler girdiği için nikâblısı ile bir araya gelememişlerdir. İki genç nikâb- landıkları gün bir birinden ayrı Erkek bundan sonra İzmirde tekrar evlenmiştir. Çoluk çocuğu olan bu zat uzun müddet çocuk” larını nüfusa kaydettirmemiş, nihayet © geçenlerde çocuklarımı püfusa kaydettirmek için Berge- maya gelmi; Fakat Berğama nüfus memur- in 24 sene gösterildiğini sensinde nikâblandığı laz yedi görmüştür. 324 sene koçasının kendisini ma” masından istifade ederek nikâhını fesbettirmiştir. Bu hanım ondan sonra tamam 12 kocaya varmıştır. Bu arap saçı gibi karışık vaziyetin içinden nasıl çıkılacağı anlaşılma maktadır. 4 projektör Iş bankasının İzmir belediyesine hediyesi İzmir, 22 — İş bankasi bele- diyeye '4 projektör hediye et Bunlar merasim günlerinde Gazi heykelinin tenvirinde kulla- ılacaktır. o Belediyece ; banka müdürlüğüne teşekkür edilmiştir. Belediye; bu meydanın güzel leştirilmesi için hertürlü fe: iğ yapmaktadır. azİ meydanının tenviratı şim- dikinden daha parlak bir şekilde yapılacaktır. Buraya ekilen fidan- lar büyümüştür. Meydan çok güzel birhale gek miştir. Elektrik şirketi; belediye fen beyetince verilen plân dairesinde Gazi meydanında yeniden elek- trik tesisatı yapmağa başlamıştır. Suriye, Lübnan. Iki hükümetin birleşmesi muhtemel Halep , 22 — Son haftaiçinde Suriye ve Lübman gazetelerinde, Lübsan ile! Suriyenin birleşerek müşterek bir hükümet teşkil edi mesi lüzumuna dair oldukça ma- Bidar yanlar yazılmaktadır. Fransızlar bu neşriyatı tekzip etmektedirler. Bundan anlaşıldı. ğına göre bu ittifak © meselesi fransızların da tasvip ettiği bir keyfiyet gibi telâkki edilmektedir. İki hükümetin birleşmesi etra- fında büyük bir cereyan vardır. Fransızlarla Almanlar arasında müzakereler Paris 22 (A.A) — Fransızlarla Almanlar arasnda ban mahsul lerin Almanya tarafından konten- jana tabi tutulmasına dair olan son müzakereler Pâriste icra edilmiştir. Iptidal hayata avdet Almanyada (btidat hayata vavet taraftarları sekizinci kongrelerini yapmışlardır. Bunlar kısa bir don geymek ve yalnız nebati şeyler yemekledirler. Kongreye başka memleketlerden de murahhaslar gelmiştir. Resmimizde murahhas lardan bir kaçı görülüyor. Pamuk ihracatı İhracatta mühim bir azalma vardır Ihracat ofisi tarafından yapılan istatistiklere | göre bu senenin dokuz ayında 2 milyon 197 bin liralık pamuk ihracatı olmuştur. Bundan İmıştı, demek oluyorki, mem- leketimize pamuk yüzünden giren aşağı yukarı beşde bire Türkiyeden en alan memleketler nistan, Fransa, İtalya vardır. Geçenlerde, Atina ticaret mü- messilimizin yazdığı gibi, Yunan- klar pamuk ziraatini artırmağa çalışıyorlar, yunan ziraati inkişaf ederse, Yunanistana olan pamuk ihracatımız. azalacaktır. Diğer taraftan Fransa da mls- temlekelerinde pamuk ziraatını arttırmağa çalışmaktadır. Bu barla pamuk ihracatımızın müs takbel vaziyeti tetkike değer bir mesele olmuştur n Paris belediyesinin varidatı Paris 21 — Iktisadi buhran yüzünden Paris belediyesinin ridatı azalmıştır. Belediye masrafı indirmektedir. rasında Yuna- Mühim bir nutuk Silâhları bırakma meselesi / Jngiliz hariciye nazırı nâ diyor? Londra, 22 — Hariciye nan sir Jhon Simon intihap dairesinde bir nutuk söylemiştir. Hariciye Barırı, İngilterenin Almanya tara- fından istenilen silâhlarda müsa- vilik muamelesinin asla aleyhinde olmadığını, Almanya ile komşularını anlaştırmağa çalıştığını söylemiştir. Nazır, silâbları azaltmak için ber şeyden evvel uzlaşmak Hizm geldiğini beyan etmiş ve demiş tir “ Sulhün devami için yalnız salar azalan KA değildir. Bunun için ihtilâf sebeplerini ortadan kaldırmak lâzımdır. Her memle- ket muahedelere riayet etmelidir. başlamasını istiyor. Bu maksatla İgiltere, Fransa, Almanya ve Kalya arasında müzakere vukuunu temin için uğraşmaktadır... ingilterede yeni vergiler Londra 22 (ALA) — Hazine ne Zaretinin akşam neşrolunan bir emimamesi mucibince, çelik demirden alınmakta olan yüzde 33 ve bir çeyrek resmin istifası Insull korkuyor Amerikalı bankeri kaçıracaklar mı? Atina, 21 — Amerikadan Ati- naya kaçan banker Lamuel Ie için Yunanistan bir Amerikan memurları Bunların lasullu Yunanistan. dan başka bir memlekete gitmeğe mecbur etmek için çalışacakları ve orada kendisini tevkif ede- eekleri zannolunuyor. Banker Yunan zabıtasına müra- caat ettiği gibi hususi tedbirler de almıştır. Bu cümleden olarak sokağa hiç yalnız çıkmamaktadır. Fransız Transatlantik kumpanyasının yeniden tensikl Paris, 22 (AA) — Ticareti babriye nazırı, meclis açılır açıl maz Transatlantik kumpanyasının meli, işletme ve idare noktai mazarından yeniden tensikine ait bir proje tevdi edecektir. Bu pro- jeye göre yeniden tensik edilmişi olan kumpanya bükümetten 150 milyon muavenet görecek ve bu sayede mali teabbüdetmi yerine gelirecekti Siyasi muhakeme Çekoslovakyada 14 alman tevkif edildi Berlin, 21 — Prağdan bildiri. diğine göre Çekoslovakyada 14 Alman, hükümetin şeklini değiş- örmeğe teşebbüs cürmile tevkif edilmiştir. Bunlar mübtelif şebir- lerde teşkilat yaparak bir kıyam hazırlıyorlarmış. Tanzim edilen ittihamnamede bunların faşistlerle alakadar olduk- ları ve gizli gizli çalıştıkları, bu çalışmanın 1925 senesinden beri devam ettiği bildiriliyor. Tevkif edilenler genç münever- lerdir. Bu hadise Çekoslovakya Almanları arasında fena bir tesir yapmıştır. Büyük milli vomen alev pırıldadı ve gözlerinin önüm de madam Viyoletin hayalini baldır. Madam Viyoleti araya sokmak ve onun vasıtasile işi halletmek. Artik ber şeyi unutmuştu dört gözle yengesinin kapıyı vurmasını bekliyor, sabırsızlıktan içi içine sığmıyordu. Dakikalar Seyrekler geçti, Sofada ayak sesini duyar duymaz bir ax ferahladı. Fakat helecandan yüreği atıyor, sık sık nefes alıyordu, Hatun, bermutat, tıktık eder etmez derhal cevap verd — Yengeciğim aç; uyanığım. koştu. Zaten çoktan kalmıştım, Hemen yüzünü yıkama) Geri dönerken, belli etmeden anahtarı içeri alıp kapıyı kilitledi. Alelâcele tuvaletini yaptı; çar İ safını giydi. Yengesi yukarıdanı — Suat hanım, dayı beyinin kahvesine şekeri az koy! diye seslenirken bir gölge gibi kapıdan sokağa kaydı; arkasına bakma dan, koşa koşa istasyona yetişip, kalkmak üzere bulunan trene atladı. Doğru madam Viyoletin apar manı. Saat, öğleden evvel ona yakla siyordu. Madam Viyolet, yatağının içinde uyanıktı. (Gözleri tavanın tahta- larını birleştiren çıtalara dikmiş, muttasıl. esniyar ve geriniyordu. O gece mutadından geç yat miş, Cevdet efendinin akşamıydı. Her zamanki gibi, hava karar- diktan sonra, Cevdet efendi, dil- dadesinin apartımanna düşmüş, bira şişelerle Martel konyağını çekip tepsisinin önüne oturmuştu. Üstündeki apartımanda kiracının oğlu, vakitli vakitsiz, keman meşkeder, bostan dolabı gibi ortalığı gıcırtıya boğardı. O akşamda, delikanlı gene tutturmuş, güya, (Çardaş) ı çıkar ga uğraşıyordu. m Viyoletin neşesine di- yecek yoktu. Birkaç bira yuvarlar yuvarlamaz keyfe gelmiş, söz sohbet arasında, boyuna morsolar, operalar taganal ediyordu. Kiracının oğlunun acemi yayın- dan (Çardaş) nağmelerini sezer Cevdet efendinin boynu- larak ricaya başlamıştı. Madam, birkaç tane alıpta neş- elendi mi sözlerine mutlaka fransızca! kelimeler karıştırırdı. — Mon amour, mon cherl, mon unigue espoire; benim yüreğimi kırma; senden bir şey isteyoğum; bunu yapacaksın değil mi? Olur mu güzel Cevdet? Dünyalar Cevdet efendinin. Cananı, kendisine karşı bissiya nı ifadeden âciz kalıyor da kendi lisanında, kim bilir me gö- nülden hitaplarda bulunuyor? Acaba istediği nedir? Neyi yalvarıyor? Viyelet, kollarını boymuna do- layıp ağır vücudile üzerine yük- lendikçe, mesut adam, ağzını azı dişlerine kadar açarak mukabele- den geri kalmıyordu. — Ricaya ne hacet ciğer kö sem, ömrümün bağı? emret? Ku- mandayı daya; gunu şöyle ya caksın, ben öyle istiyorum; ör lümün kel kâbyası yok ya, o öyle Muharrir: Sermet Muhtar O anda, riininde gene bir | arm ediyor! de; baş gör üstüne koyup şipşak yapayım, Parole d'konnear veriyor mn san yal — Dediğin dalavereyi kavrayar madım amma kabuk verdim gitti. — Parole mi? Serieux misin? — Ne dediğini iyice çakmıyor rum amma eyvallah, kabulüm. — Amma, Haccordun yat — Korkma, akordu tutturdum. Keyfim tamam; iste, istediğini — Bu gece, Nemçenin en birinci © Primadonması, Miloviç gene ( Çardaş ) veriyor. Beraber gidelim. — Anam babam, elmasım; ne üzülüp duruyersun. Nemse vapu runü mu istiyorsun? Cüzdanı açıp tıkır tıkır parasını sayayım, İşi daha uzatmadan, madı Viyolet maksadını anlatabilmiş, çabucak hazırlanarak caddeye inmişler, operete girmişler ve en lüks localardan birine okuruk muşlardı. Cevdet efendi, artık bir şeye metelik vermemeğo başlamıştı. Evine aldırış etmediği gibi, haricten © görecekler edecekler 'diye de umursamıyordu. Miloviç alkış tufanları içinde sahneye çıkar çıkmaz, Cevdet efendi, gereği gibi sersemlemişti, Bu nasıl huri idi böyle? Sanki gök yüzünden inmiş bir melek. yer meliikesi denilen nesne, düm ya yüzünde mevcutsn muhakkak bu olsa gerek. Viyolete karşı fiyakayı bozmağa gelmez, Kişi,' sevdiğini kıskanmaz mi ya? Madamcağız, ya kıskanverip t6 üzülürse, neşesi kaçarsc... Cevdet efendi, bu sebebe binatn, locada, sahnenin olduğu tarafa oturup yanını dönmüş, fakat akal şeytana bak, bu defada, bitişik köşede çok muhteşem bir madamla karşı karşıya gelmişti. Zavallı, ne tarafa yüzünü çevie receğini, ne yapacağını şaşırmıştı. Madama farkettirmeden, bir sağı" Da, bir soluna, bakıyor, yutkuna- cağı esnada, yumruk mezesine dayanır gibi elini ağrıma götürü yor, içinden; Şu kahpe dünyada ne güzel kadınlar varmısl diye düşünürken yüreğinin etrafı şişer gibi oluyordu. Madam Viyolet, Aşkının bu acayipleşen hâlini çakmış, Sura» tini buruşturuyor, hiç lâf etmi yordu. Cevdet efendi ihtissatını nihar yet meydana vurdu: — Mihaliç mi, Mileviç mi. her ne alâmetse, dağ aygırnı ben de bir matah zannetmiştim. Karı, güya kalıplı kıyafetli; sözüm. yabana alımlı çalımlı amma buz mu buz, dondurma kutusundan farksız. Dana gibi böğürüp dursun, ortalığı inletsi — Sen onu beğenmiyoğ? Benim Viyoletçiğimin elinin değil, ayağının bile tırnağı olamaz be elmasıml. Ayna çantanın içinde yavrum, Bir kendino bak, bir de şu mübareke, Mal mey. danda; kendini gösteriyor. Builtifattan vecde gelen mada mn çenesi açılmışt — Bir adar, ae zamân tiyat- (sena) üstüne çıkıyoğ. yok on kat, bin kat daha güzel gö- rünüyoğ; bir (ange) gibi oluyoğus Sen biliyoğsun, bu kadın kaç aş var? icn (Arkası var), yy o; : — .. ...