süpermen Akşam Japonya hâlâ çok mal gönderiyor Buna mukabil bizden hemen hiç bir şey almıyor. Iktisat vekâleti bizden pek az mal alan memleketler halkında tetkikat yapmaktadır. Bu mem- leketlerin başmda Japonya bu- kunmaktadır. Son çıkan istatistiklere göre, Japonya 932 senesinin yedi ayın da Türkiyeye, 3 milyon 237 bin 881 liralık mal göndermiştir. Bu- na karşı, Türkiyeden 5 bin 227 liralık mal alaıştır. Japonlar Türkiyeden mal almak için, bir kaç senedenberi tetkikat yapıyorlardı. Japonyanı Adana- dan pamuk afyon alacağı işidir mişti. Fakat bunlarındoğru olma dığı. anlaşılmıştır. Japonyanın. bize milyonlarca mal saattığı halde, bizden birşey alasaması, piyasamızda, iyi karşi” anmıyor. Japon tienret evlerinin ticaret sartları pek ağırdır. Bir tacir, oni mal. alacağı zaman, sema ER en aşağı iki ay sonra gelir, buna rağem, Türk tacirleri, Japonya ile ticaret yapmakta vaz geç- memişlerdir. sülik: göstermektedirler. Vapurculuk Bir ay sonra inhisar başlıyor Vapurculuk inbisarı hakkındaki kanun mucibince, vapurcular 61 gün sonra posta işleri yapamıya- 'gaklardır. Bu müddetin bitmesine bir ay kalnıştır. Aldığımız malümata göre vapur cular satacakları vapurlar hak- kında şimdiye kadar hükümete bir beyanname vermemişlerdir. Vapurcular hükümetin vapurculuk inhisarı hakkındaki kanunu temdit edeceğini ümit ediyorli Halbuki bu temdit salâhiyeti, Büyük. Milet meclisi tatil za nında: olduğu için, böyle bir şeye imkân yoktur. Bu vaziyet karşı- sında bu sene vapurculuğu, bir ay sonra devlet idaresine geçecektir. Yerli mallar 25 bin liralık bir piyango çekilecek Milli iktisat ve tasarruf cemiyeti ile Himayei etfal cemiyeti “Yerli mallar piyangosu, ismile bir pi- yango tertip etmişlerdir. Piyango- da verilecek ikramiyelerin kıymeti 25000 liradır. Pi ,0, Ankarada Himayei etfal cemiyetinin konfe- rans salonunda çekilecektir. Bunun için 200090 bilet çıka- nlacak ve bunlardan 150,786 bi- lete piyako et edecektir. Her biletin kıymeti 50 kuruş olacaktır. Piyankoda satılacak biletler ha- miline sit olucaktır. izmirde ehli hayvan sergisi Izmir, 7 (A.A) — Yüksek yarış ve islâh encümeni ile ziraat vekâ- letinin müştereken (şehrimizde açılmasına karar verdikleri ehli hayvan sergisi açılmıştır. Sergiye geçen senelere nazaran bu sene NE a GÖLE eti miştir. Mutahassıslardan teşkil edilen jüri heyeti huzurunda muvaffak olanlara ikramiyeler tevzi olun- muştur. İncir, üzüm Okkası beş altı: kuruşa kadar incir satılıyor İzmir, 7 — İncir piyasası şu bir kaç gün içinde çok düşmüş tür. Okkası beş, altı kuruşa incir satılıyor Fiatlerin düşmesi fazlarmiktarda incir bulunmasındandır. Muhtelif komisyoncuların © elindeki incir miktarı 20,000 çuval kadardır. Maamafih piyasaya. yeniden incir gelmemektedir. . İncir muntak- sında daha 100,000 çuval mal vardır. Şimdiki halde Izmirde işlemekte olan incir imalâthaneleri 10 tanedir. Bilhassa Amerika ile alivre olan siparişlerini yetiştir- mek için çalışmaktadır. Denebilir ki bu sene incir ve üzüm fiatleri, geçen seneki fiatin mısfı derecesindedir. Bütün dün- yada türk malı incir ve üzümleri damping yapmıştır. Ne Amerika, Yunan ve ne de Italya, Iran ve Ispanya malları türk mahsulüne rekabet edemiyecek vaziyettedir. Fakat bundan müstahsillerimizin zarar gördüklerini de kabul et mek. lâzımdır. Son. zamanda piyasada her gün satılan incir miktarı 4000 çuvala kadar yükselmektedir. 28 ağustostan 3 teşrinievvel akşamına kadar 73,798 çuval incir satılmış” tir. Bu-seneki' incir rekoltesi 50 bim çuvalı hurda olmak üzere 300,000 çuvaldır. Üzüm satışları hararetli gitmek- tedir. Üzümün fazla satılması üzüm ihracatçılarının çok olmasın- 'dandı Yılanları korkutmak.. Bolivya: ile Parguay arasında harp devam ediyor. Muharebenin vuku bulduğu yerlerde yar vahışi i yaşamaktadır. Bunların goğu çıplak geziyor. Buralarda çok. yılan olduğundam yılanları kaçırtmak: için ayaklarına otlar bağlıyorlar. Yılanlar bu otlardan korkup kaçıyorlarmış. Resmimizde bu havalide oturan Bolivyalı bir kadın görülüyor. Zirai vaziyet Her tarafta yağmur bekleniyor Iktisatvekâleti Meteoroloği mü- essesesi eylül ayına ait ziraat vaziyeti. hakkında bir rapor ba- zarlamıştır. Bu rapor şu. suretle hülâsa edilebilir. Bu senenin eylül ayi, geçen senenin eylül ayına nisbetle daha kurak geçmiştir. Bundan evvelki aylarda kurak geçtiği için çiftci nataslarını yapamamıştır. Yağmur bekleniyor. Her tarafta harman işleri bit- miştir. Yalar Anadolunun şark vilâyetlerinde harman işlerine devam edilmektedir. Londra konferansı Dört devlet anlaşabilecek mi? Cenevrede hararetli müzakereler oluyor Cenevre, 8 — Londrada top- lanacak © beşler | konferansının başlı zamana birakılması burada bir çok O münakaşalara sebep olmuştur. Fransızlar. ve küçük £ devletleri bundan memnun görünliyorlar. Bu devletler Lon- drada, Almanya dahil olmadan, yapılacak müzakerelerde Alman- yaya karşı müttehit bir cephe kurulacağını ümit ediyorlar. Bir kasım mahafil ise dört devlet arasındaki müzakerelerden biç bir netice. çıkmıyacağını, lâhları bırakma işinin uzayacağını söylemektedir. Her halde silâhları bırakma konferansının nasıl bir bir netice vereceği Londradaki müzakereler neticesinde anlaşı- lacaktar. ingilterede Tayyare kazası | Londra 8 (A.A.) — Bir askeri | tayyare Surrey kontluğu dahilinde Compton'da alevler içinde yere düşmüştür. Iki kişi ölmüş, bir kişi: yaralanmıştır. Tayyarede bu- lunan diğer 3 kişi ise paraşut yasıtasile yere inmeğe muvaffak olduklarından onlara birşey ol | mamıştır. Rusya - Romanya Müzakereye Cenevrede tekrar başlanacak Bükreş 6— Rusya ile Romanya arasnda bir ademi tecavüz ve hakemlik misakı aktı için ceryan eden müzakereler durmuştur. Bu müzakereler Cenevrenin yanında ve Fransız toprağında bulunan Evi- | anda oluyordu. M: Litvinow ce- miyeti akvam. içtimalarına. müza- kere için Cenevreye gittiğinden müzakere yarım kalmıştı murahhasları bir müddet sonra Cenevrede konuşmağa başlıyacak- lardır. Bu konuşmalara Fransız ve Leh murahhasları. da: iştirak: ede- cektir. Müzakerenin iyi metice verecegi ümit ediliyor. Cemiyeti Akvam Müzakere daha bir müddet uzayacak Cenevre, 8 eti umumi beyeti 15 gün müd- a e Fakat bütçe yapılmasındaki Tük ve istifa eden umumi kâtibin yenisinin tayini hasebile içtimam. ihtimali vardır. Iktisadi ve malt meselelerle igal edem ikinci komisyon, M. Bianchini tarafından verilen mu addel raporu kabul etmek sure tile mesaisine hitam vermiştir. Bu rapor, cihan buhranma karşı mücadele edebilmek için beynel- milel büyük nafia işleri yapılması lehinde bir takım vasayayi ihtiva mektedir. Bu işlerin yapılmasını iltizam etmiş olan M. Jouhavxan .noktai nazarı bu suretle galebe çalmış olacaktı Yein bir mektep Kavakda Poyraz köyünde ya- pılmasına karar verilen üç ders odalı ilk mektebin temel atma işi geçn perşembe günü yapıl- mışter. Mektep ilk bunara kadar bitecektir. Rus hariciye komiseri ile.Romen| Yetrika No. 53 Harp zengininim Gelini Büyük milli roman — Kuzinim. Samiye, genç ve müstesna edibimiz Kamerliddin Necat... Samiye, (Müşerref oldum efen- dimi) Cümlesini dudaklarmdan çıkarırken Kamertiddin, heyecanlı heyecanlı söyleniyordu: Üstadın bu sözlerini, iltifat olarak kabul edememek iztıra- rındayım, Çünkü, bizde edebiyat, çıkmaz sokakdı, aşı boyalı, kafesli pencereli evlerde ite kakıla bü- Yüyen. besleme, kızlar gibidir. O böyle bakımsız. ve boynu bükük yaşarken ben o za olduğumu işitmek istemem. Samiye, bu. garip adamın söz- lerine ve tavurlarına baka kalmıştı. Ecmel Vamuk, bir koltuk çekip kamerüiddine yer. gösterdi. — Eski kanmatlarınız sarsılma mış. Hep. ( Sehopenhauer ) tesi- ratıl.. Diyerek sığara paketini uzaktı. Kamerüddin, bir elinde siğara, ötekinde kibrit kutusu, devam ediyordu: — Sehopenhaner de, hayati benim gibi çatık kaşla. seyir etti- ğine şliphe yok. Fakat aramızdaki bu müşabehet, bilmem medense bir dostluk vücude getirmiş de- ğildir. Sehopenhaver, kütüphaneme misafireten bile uğramamıştır. Samiyenin yaktığı kibriti görmiyor, muttasil söylüyordu: — Demin ediyordum? Randevu dan ve paallarımızdan bahsedi- yordum, — değil mi? Verdiğiniz parolu yerine getirmek için vapura biniyorsunuz. Düdüğünü öttürü- yor, çarkları dönüyor, kalkıyor. Ruhu yelpazeleyen bir rüzgâr pınltılı mavi dalgalar; uzakta yeşil sahiller; ufukta mor dalgalar... Birden, yerinizde saymağa başlı” yorsunuz. ve soruyorsunuz... — Vapurda bir sakatlık.. — Tamam, Cest- Çal. Ge minin dümeni; büzülmüş ve bek- liyeceksiniz .. Bekliyorsunuz 1... Nihayet... Sözünü bitirmeden bir espri daha sarfetti: — Beklemek, şarkın kaynanası Çünkü © kadar başıma Samiye, Kamerüddinin bir san- dalya üstüne bıraktığı fotuğraf çantasını görür görmez, ellerini gırpmağa başladı: — Apparsil de getirmişsiniz; ne iyi, ne iyi... Bu akşam, kat iyen sizi salvermiyeceğiz. Bir Avion bulup kaça bilirseniz ona diyeceğimiz yok. Ecmel bey, Kamerüddini methe- diyordu: — Necat, kalemle beraber fırçada tutar: O kadar. samimi renkleri var ki: Necat; birden. kalktı; solda, kapı ile camekân arasındaki tab- loya yaklaştı: — Bu Çallı değil mi? (Couleur) ları ne kuvvetli bir artistir Samiye hanım efendi, nazarı dik- katinizi celbetmek için söylüyorum. Fırça, kalem gibi değildir. Kalem, istemezse de bazen onu yürüte- bilirsiniz. Halbuki, fırçanın inadı tutarsa hiç yerinden kımıldamaz. Israr edip sürüklersiniz, çamurlara yatıp. tepinen muanmt çocuklar gibi her tarafı boyalara bular. Ayağını avağının üstüne atmış, ikinci cigarayı da yakmıştı. Gene heyecanlıydı — Gelirken £ yankamaraların birindeydim. (Ultra conservateur) bir. (mode). Eskı bir paşaş karş sında cildi sanisi bir bey; birde Muharriri: Sermet Mahtar ne olduğu anlaşılmayan bir efendi. — Oval Gayet mühim... — Avrupalılar bizim (decadence) sebeplerimiz için bir çok şeyler sayıp döküyorlar. Bu külfete hiç lüzum yok. Bir (gidetal) zerine, meselâ bupaşayı oturtsunlar ve tabii cesamette, (döradence) aik- rabu desinler, kaâ Ecmelle Samiye: — Mükemmel ( verve). (esprit).. Hiç de bata değili.. Gibi sözlerle mukabele ederler: ken, Hecatar R — Bugün hakkı hayat... Der demez, Samiye (vagon alabilmek: Girl) deyip tamamladi; bu cevap da enfes, (spritzelle) kelimelerile alkışlandı. Necat, ateşlenmiş, bir türlü susmuyordu: — Yolda, bocaliya bocalıya ilerliyoruz. Birden, o kamaranın kapısı açılıyor. (Vagabond) kıyar fetli biri: görünüyor. Kamaraya bir kadınt oturtacakmış; çok (Luxe) ve güzel bir kadın.. z Eçmel Vamık bey, elektrik çarp mış gibi birdem sarsıldı; yüzü. penbeleşip gözleri parladı. — Gürel bir kadın mı? Samiye acaba kim? ğ — Ne tuhafsın; Ne bileyim ber sokakdaki kadını? Şimdi' kadı hele şık kadın o kadar çok ki Harp, her şeyhazalttı, yalnız onu goyaliı, Ecmel Vamuk, gözlerini bir noktaya dikerek dalğın: C—(Brane) mii? (blonde) mu? (Châtaime) mi? diye muttesil 50- ruyor, bunların biç biri kulağına girmeyen Necat, yan kamaradaki menkibenin alt tarafin tamamla” mağa, uğraşıyordu. Bahçeden berrak kahkahalı neşeli neşeli sesler işidildi. Iki küçük hanımla bir küçük bey, hoplaya hoplaya geldiler. Taş merdiveni çıkarken Kame- reddin Necat, görür görmez dur- duler, Ecmel, derhal yerinden (fırladı. — Neclâ et compagniel Diye karşıladı. Samiye yanlarına. koşmuştu. Bir müddet görüştükten sonra. önle rine düştü, Antreye girdiler. Ecmel, göğsünü çıkarıp boynu- nu gererek, tek gözlüğünü takıp pozunu takınarak, takdim etti: — Neclü hanım, bir zekâ. Sema hanım, bir hüsün.. Samiye, | yanlarında ki genci, Kolundan yakalayarak © Necata doğru çekiyar, — Fahimam- bey; bir... Susup, — Sen ne- oluğunu kendin. söy- lesenl.. Diye-israr ediyordu. Fahiman, kendi kendini. prazanta Biraz edebiyat, biraz spor, bir çok. mıktarda tenbellik! Di. yince Neclâ sözünü. kesti — Tarifi tamamlamak için üç kelime daha var: Çok miktarda (flire)! Pele. (francehise) olmadı mı? diye gülüşürlerken Kame rüddin Nacat, bunada bir cevap buldu: — Bugün, kör kadi hikâye- sindeki (/ranchise) ile amil olsak, kör kadılara, badem gözlüsünüz dimesek; en büyük bir. yaramızı tedavi etmiş olurduk, değilmi efendim? Ecmel Vamuk, söyletmek istiyordu. — Fehiman! Dedi, susuyorsun; düşünüyorsun ; dımağın bir şeyler arıyor. Fahimant da (Arkası var) MM