al. Sahife 8 Kurnaz bir kadının manevrası m mm 20 Eyini 1932 Kanadada zengin olmuş bir çiflik sahibinin başına gelenler Birkaç hafta evvel Kanadanın Montrcal şehrinde çok garip bir vaka olmuştur. Vakamn kabra- manı Henry Pryoli isminde zenğin bir çiftlik sahibi ve meşhur filim yıldı Greta Garbodur. Fakat Greta Garbo haberi olmadan bu işe karışmıştır. Hadise şudur* Henrey Peysli Ingilterenin Car- diff şehrinde doğmuştur. Ailesi erkânı ilen kömür madeni amelesi idi. Ve her gün maden kuyularında çalışarak güç hal ile malşetlerini temin edebiliyordu. Henry kendisi içinde böyle bir istikbal hazırlan: gidip Amerikada taliini denemeğe karar vermiş ve pek genç yaşım da iken bir vapura binerek Ka- madaya gitmiştir. Henrey burada bir çil Sahi binin yanına yanaşma sifatile gir- miş ve çalışmağa başlamıştır. İlk seneler çok zahmet çekmiş, aralık memleketine dö- Fakat hattâ meği bile düşünmüştür. karanlık maden kuyularında manın daha kolay olmadığını düşünerek bundan vaz geçmiştir. Henrey sarfedecek yer olmadığı için kazandığı parayı bir kenara koyuyordu. Bir kaç sene çalıştık» tan sonra epice paran olmuş, bununla bir tarla alarak kendi başına çifçiliğe başlamıştır. Bu tarla gün geçtikçe büyümüş, “bir çok yanaşınalar dutulmuş, nihayet burası o muazzam bir. malikâne halini almıştır. “Genç adam civardaki eraziyl, ormanları da satın aldıktan sonra adam akıllı zengin olmuştur. Bunun. üzerine evlenmeği düşünmüştür. Gazetelerle “ilân Henry'nin memleketinde ailesi sikâm birkaç kişiden ibarettir. Aradan geçen senelerde bunlarda öldüklerinden “genç adam yap yalmız. dalmıştı. Bunun için izdi yaca karar verince gazetelerde bir ilân meşretmeği düşünmüştür. Bunun üzerine Amerikada çıkan büyük gazetelerin ekserisine birer iin göndermiş, nasl bir kz ile diğini anlatmıştır. Henrey kendisine gönderilecek olan fotoğraflardan birini beğe- necek olursa, müstakbel zevce “Kanadaya gelmesi için yal | masrafını vereceğini de ilâve ekmeği unutmamıştır. Uânların neşrinden bir kaç gün sonra genç adama yüzlerce mektup gelmiştir. Henrey bunları ve resimleri tetkik etmiş, fakat hiçbirisini matlüba muvafık bul mamışlır. Bir vesim.. Fükat resimler we fotğrafiler gelmekte devam ediyordu. 'Niha- yet bir gün 'buriların içinde bir tanesi genç adamın çok nazarı dik- katini celbetmiştir. Bu resim Heryniu bayalinde beslediği kadına tama- mile benziyordu. O derecedeki adamcağız resmi görünce adeta bu kadın evvölce görüp tanıdığını zan etmiş ve hemen kendisine bir mektup yazmıştır. Zenğin çifci mektubunda kadını zevce olarak kabul ettiğini, kanadaya gelmesi için kendisine yol parası gönder- diğini bildirmiş ve biran evvel yola çıkmasını ilâve etmiştir. Aradan birkaç gün geçince kadından ikinci bir mektup almış- dır. Mektmpta yol parasını aldığı, fakat kendisine icap eden tuva- “letleri yapmak “isin daha beş yüz paranın da gönderilmesi iyordu. “Henry mektubu alınca “hemen | 500 doları göndermiştir. Elmas, otomobil, Fakat kadın gene görünmemiş? tir. Bilakis gelen mektupta Elmas ve otomobil. tedari bir kaç bin dolar isteniyordu. Kadını gok beğenen giflik sahibi bu defa da | üç bin odalar göndermiş, fakat kadın gene görünmemişti Bir kaç gün sonra gelen bir mektupta yola çıkmak zere har gırlandığı, fakat “bazı borçlarını | ödemesi, arkadaşlarına — ziyafet vermesi için yeniden 'para İsle- niyordu. Henry bu parayıda göndermiş ve beklemeğe başlı mıştır. Aradan günler, geçmiş kadın görünmemiştir. Kendisinden hiç bir haber de | gelmediğinden nihayet çiflik sa- bibi dolandırıldığını anlamış ve şehre inerek bir avukata mür, cak etmişti Henry, nişanlısının fotoğrafisini de birlikte — gölürerek avukata istermiştir. — Avukat fotoğrafı görünce | kahkahalarla gülmeğe başlamıştır. Meğer fotoğrafı meş- bur sinema yıldızı “Greta Garbo- nun “kalpaklı bir resmi imiş. Kur- naz bir kadın artistin fotuğrafını göndermek sureti bini dolandırmış Hayalindeki kadin!... Mesele bu suretle meydana çıkınca, resmin neden çiflik sahi- binin hayalindeki kadına tıpatıp benzediği anlaşılmıştır. Hemen bütün vaktini çifliğinde geçi- ren Henry madiren, şehre iner, bitirdikten sonra gene lie dönermiş, Şehirde hiç bir eğlence | yetine gitmezken bir ikaç sene evvel bir defa sinemaya uğramış, orada Greta Garbonun filmini görmüştür. Bundan sonra aradan seneler geçmiş, Henry Gretamn ismini, dolara ihtiyaç bulunduğu bildiri- filmi unutmuş, fakat © yıldızın Garbo gebresi hayaline makşolmuştur. Çiflik sahibi me zaman kendisine bir zevce düşlinse hep bu çehre güzellik önüne çıkarmış... Şimdi Amerika zabıtasma mü- racaat edilerek bu kurnaz kadının kim olduğunun tabkild istene- cektir, Protesto Biber ve hıyarları sokağa dökmüşler Çekoslovakya köylüleri, yetiştir- Avusturyaya ithal edilmelerinin meni neticesi olarak tamamen düşmesinden dolay, heyecana İ| düşerek bu memnuiyeti protesto etmek maksadile büyük, fakat gek garip bir miting tertip eyle- mişlerdir. Köylüler yüzlerce yük arabasını müşteri bulamıyan biber ve sala- talıklarla doldurduktan sonra ik bir alay halinde Presburg şeb- ine gelmişler ve mutat nutukların iradından sonra arabalardaki berlerle hiyarları sokaklara fırlat- moğa başlamışlar ve caddeleri bunlarla baştan başa doldurmuş” lardır, Presburg tanzifat © memurları sokağa atılan bu kıymetsiz mey- valardan caddeleri temizlemek için saatlerce uğraşmak mecburiyetinde kalmışlardır. Şunu da kaydedelim: Presburg, havalisinde o kadar gok büber ve salatalık £ yetişiyor ki, şehir ahalisi, sokağa dökülen bu sebzelere el dokundurmağa bile tenezzül etmemişlerdir. Almanyanın bahri manevraları Berlin, 18 (A.A.) — Havas ajansı muhabirinde, Alman bahriyesi, 19 ilâ 21 ta- rihinde ve bahriye erkânmdan amiral Raederin riyaseti altında izinde manevralar yapa- | başka bir tar leri biberlerle ssalatalıklarının | No. Ana Kız. Leylâ hanımefendi, bir a atladı. Atları orduya alınmamış arabalar, o sırada nadirdi. Fakat, Leylâ hanımefendi, bunlardan birini ber nasılsa bulabilmişti. —Fatih kötüphanesinel emrini verdi, O kadar dalgındı ki, yolları nasil geçtiğinin bile farkına var madı. Ancak arabanın durması ve burnuna bir balık kokusu çarp- ması üzerine kendine geldi. Araba, kütüphanenin önünde durmuş. Balık ta, kütüphanenin kapısın- dan geliyordu. Başı sarıklı. ihtiyar bir hafızı kütüp, bir saç mangalda kömür ateşi yakmış, üzerine bir iagara koymuştu 'Iagatanın üstünde küçük küçük balıklar kazarlıyordu. Cüb- besinin kollarını “kıvırmış, etekle- rini de, Nasreddin Hoca kitabın- daki resimlerde ekseriya görük düğü gibi, katlayıp arkasına topar- Jamiştı. Arabanın durup bir kadının indiğini görünce, (başını | kaldırdı. Leylâ hanım efendinin kendine yaklaşışını seyretti. Leylâ hanım efendi, hafızı kü- tübe: — Merhaba, hoca efendihdeği. — Merhaba kızım, — Sizden birşey soracağım. kütüphanenize daimi surette, Mu- | rat efendi isminde 'bir zatın gk diğini biliyorum. Bu Murat efendiyi | evinde aradım. Evi boş. Herhalde | taşınmış alacalı, mereye göttiğini biliyor musunuz? Hafızı kütüp, kaşlarını çattı, Elini şakağında dolaştırdı * — Murat efendi, Murat efendi... Hangi Murat efendi bu acaba?. primle Gir e | oki desene, kızım... Anladım, anladım... Mübarek adam... Kendisini gayet severim... Trabuluslu. Bu zat, askere gitti, kızım... Yan. Demek ki, kamşunun söylediği dogru imiş. Meğer, aşı oyalı evdeki adam, onunla alay etme- miş. Hafızı kitap izahat veriyordu: — Şeyh Murat efendi yalnız erbabı kalemden değil, erbabı seyf ve kalemden olduğunu ispat ere- 20 Eylul 1932. Rakabeti kızım. Kölfar ile, âdayı boguşmağa gitti Bir tabur imamlığı istedi. Bittabi, gönüllü olarak onu orduya aldı Üç gün evvel vedalaşmağa gek di. Herhalde, şimdi. Istanbuldan gitmiş olacak, kızım... Leylâ hanım, gayri ağlamaga başla — Akrabadansınız, emin, ke zmn... Üzülmeyin... Ben sariklıyım ihtiyari, zmimeyin, hacılar, hazin. hr gile lmesi» Diye mısraı vardır. Onu dü- ün... lisede din uğrunda lecek. Fakat, tabur imam- ları işin şehadet, misbeten daha az waki hadiselerdendi (Leylâ hanımefendi: “ Hasanın gazasil Hasanın gazasil ,, diye kendi Hasanını düşünüyordu. Hoca, bu minval üzere teselli veriyordu. Leylâ hanımefendi, düşüncenin goyyasına dalmıştı. Bundan sonra, «emek ki, atan bula, hattâ, dünya yüzünde yapa yalnızdı. Bundan sonra, demek ki, der dini yanacak kimsesi yektu. Şeh Murat efendi de gittikten sonra, «ona teselli verecek kimse kalmamış. Bunca servet, “bunca ihtişam, ona hiç ibir fayda vermiyordu. Nereye gidecekli?... Ne yapacaktı? Hasan'ın yokluğunu büsbütün hissetti. « — Ben de, ben de gönüllü gidebilscni! - diye inildedi. - Fakat ne yazik ki “kadınları orduya almazlar. Murat efendinin bu ilitiyar ha- linde orduya gitmesi, onada asker arasına gitmek fikrini ver- nişi. Fakat, maallesef, kadın olduğu için, buna imleân göre yiyordu. O söbek, Hamas aladağ cepbede sükünet vardı. Hiç bir taarruza kalkışılmamıştı. Bombardımanda yapılmamıştı. Te anız ve bombardıman yapma; damiyet yoktu. Düşman da, siperlerinde, mü beten sakin duruyordu. O da, bizimkilerle ayni fikirde gibidir. Ne. taarruza, no bombardımana kalkışıyordu. (Arkası var) Somanın kurtuluş günü merasiminden bir Infiba Soma, 15 (Hususi) —Şirin Somamızın düşmandan kurtulduğunun 10uncu yıl dönümü binlerce halkın iştirakile geçen senelerden çok parlak bir surette tesit edilmiştir. Keza kaymakamımız Tahsin, bele- diye özasından Hafız Nuri ve lise telebelerinden Ertuğrul ve Cemal beyler tarafından birer nutuk söylenmiş ve Müfreze kumandanlığını temsil eden Simavlı oğlu brahim B. tarafından mukabelede bulun» muştur. Halkın sevinç ve coşkan Meclisi Reisi tezahüratı Mustafa Kemal Hz.ne ve başvekil Jsmet Paşa Közim paşa ve Büyük Erkâr paşa Hz. lerile Cümburiyet Halk Fırkası Kâtibi umum büyük kurtarıcımız. Gazi ve Büyük Millet Harbiye reisimiz Fevzi ne CH fırkom ve Belediye riyascti tarafından telgrafla arzedilmiştir.