29 Temmuz 1932 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

29 Temmuz 1932 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

“029 Temmuz 19357 < Alman boks oru hakkı çalındı mı? Ağır sıklet dünya şampiyonluklarında dönen dolaplar Bundan iki ay evvel Amerikalı Şarkey karşısında maglup addolu- narak dünya şampiyonluğu unva- nını kaybeden Alman boksörü Şimeling'in büyük bir hastalığa ugradığını iddia edenler var. Büyük maçtan sonra bazı Ame- rikanagazetecilerinin yazdığı ma- kaleler ve seyircilerden bir kısmı- nın yaptığı itirazlar haksızlık ya- pıldığı kanaatını takviye aden amillerden oldu. Üstünden kırk gün geçtiği halde hâlâ devam -eden dedi koduların iç. yüzünü tetkik ede- cek malümat ve teferruata bugün temamile vakıf olduğumuz için bu mühim maçın esasını yazabile- ceğiz. Dünya şampiyonluğu ma- çında hakem tarafından sarih haksızlık yapılmadığını peşinen yazdıktan sonra meselenin iç yü- züne geçeceğiz, Bazı gazetelerin yazdığı | gibi dünya şampiyonluğunda büyük haksızlık ( yapılmasına bugünkü Amerikada imkân yoktur diye- biliriz. Çünkü ahalinin binlerce dolarlık bahsı müştereklere giriş- mesi boks maçlarında hakemlerin uluorta bir boksörün hakkını yemesine manidir. Geçen sene böyle bir haksızlık yapmak isteyen bir hakem ahali tarafından adeta linç edilircesine döğülmüştü. Ayrıca büyük bir haksızlığa uğrayan maçtan sonra federasyona itiraz edebilecekleri de nizamnamede vardır. Şimeling - Şarkey omaçından sonra Alman boksörün meneceri döğüş mahallinde hazır bulunan federasyon delegesine ne tahriri ne de şifahi bir itirazda bulunma- mıştır. Bunu Şimeling'in meneceri olan kurnaz Amerikalının tecrü- besizliğine veremeyiz. Çünkü se- nelerce menecerlik etmiş olan o adam nizamnamenin bütün ince- likletine vakıf biridir. Maçın tafsilâtına gelince; on beş devrelik müsabakanın sekizinci devresine kadar Almanın (vaziyete hâkim olmıyarak) rakibinden daha çevik ve daha hareketli boks yaptığı anlaşılıyor. Daha çevik ve daha hareketli boks yapmak behemehal hakimiyeti tesis etmek manasına gelmez. Bazan hasmından kaçan bok- sörlerde daha çabuk ve daha fazla yumruklarla dögüşe bilirler. Fakat gene hücum eden taraf galip addolunabilir. Bu vaziyetin tayini kanaatile ve döğüşün şek- line nuzaran kabildir. Fazla hücum eden, fazla hare- ketli bokseden boksörün faik addolunması için yukarıda söyle- diğimiz gibi o( vaziyete hâkim olması ) şarttır. Sekiz devre kadar (Vaziyete tamamen hâkim olma- dan) rakibinden biraz daha iyi döğüşen Alman boksörünün doku- zumcu devreden sonra hayli sarsıl- dığını bütün gazeteğiler de tasdik etmektedirler. Dokuzuncu devreyi takibeden devrelerde Alman boksörünün mühim tehlikeler geçirdiği, bihassa on ikinci devre ile on dördüncü devre arasında hakimiyeti tama- men Şarkey'e bıraktığı muhak- kaktır. Bu vaziyet boks nizam- namesi . itibarile tetkik edilirse, Amerikalıya hak vermemek kabil değildir. Boks nizamnamesinin (kararlar nasıl verilir) faslındaki maddeleri şöyle hulâsa edebiliz. Bir boksörün hakimiyeti beş noktadan ayırt edilir: 1 - umumi ik 2 - hücum darbeleri 3 - boksörlerin “ müdafaadaki kudret 4 - yumruk- ların şiddeti 5 - sür'at ve faul süz döğüşmek.. 3 Almanla Amerikalının . döğü- şünde son kararını verirken bu noktaları düşünen hakemin nasıl hareket ettiğini düşünmek lâzımdır Gazetelerdeki tafsilâttan anla- şıldığına mazaran Alman daha seri ve umumi görünüşünde Ame- rikalıya faik bir sistemde döğüş“ müştür. Şu halde (1) numra ile gösterilen (| faikiyetin o Almana verilmesi icap eder. (2) numara- daki hücum darbeleri ki, yum- | rukların isabeti de dahili hesap edilmelidir. Bu noktada iki boksöre müsavi puvan vermelidir. - Çünkü havale eden yumrukların isabet adedi itibarile iki boksör de hem ayar bir şekilde vuruşmuşlardır. (3 ) üncü numaradaki müdafaa kudretinde son devrelere de Ame- rikalının daha faik olduğu mu- hâkkaktır. Çünkü Almanın bir kaç sert yumrukla sarsıldığını bütün gazeteler yazdığı halde, Ameri- kalının şiddetli ve esaslı yumruk- lara maruz kalmadığı maçın taf- sılâtından belli olmaktadır. (4) üncü maddedeki yumrukla- rın şiddetinde de Amerikalının faik olduğu muhakkaktır. Çünkü devre- ler içinde: vurulan darbelerin hep- sine Amerikalının mukabele ettiği" .kayıt olunuyor. Şiddetli bir darbe alan boksörün ânında mukabeleye geçmesi çok güçtür. Ayrıca son devrelere yakın Amerikalının her yumruğuna mukabele edemiyen Almanın fena vaziyetlerde kaldığı da bir hakikattir. (5) inci maddedeki faikiyet hu- susunda ise her iki boksöre aynı numarayı vermek lâzımdır. Döğüşü, bu suretle nizamname tarafından tetkik edince Ameri- kalımn biraz faik olduğu tahak- kuk eder. Hakemin nizamname tarafından haksızlık etmediği bu şekilde anlaşıldıktan sonra bazı kimselerin iddialarına geçebiliriz, Almanın haksızlığa uğradığı hakkındaki iddiaların esası tama- mile ruhi sebeplerdendir. (8) muazzam reklamlarla, yüz binlerce dolarlarla hazırlanan ağır siklet- lerin maçları ekserya bir tarafın tamamile mağlüp olmasile netice- lenmiştir. Ahali iki ağır siklet boksö- rün şampiyonluk maçlarında birbirini yere seremeden neticeyi kazan- maları ahalinin alışmadığı bir şey olduğundan halk beklediği neti- ceyi bulamadığı için şikâyet etmiş- tir. Netekim aynı itirazlar: Tuney - Demsey maçında da kerre bayıltamadan yalnız puvan hesabile mağlüp etmişti, Ayrıca alman boksörünün mağ- lüp olması onunla bir senelik kontrat imzalamış olan Medison Carden idaresinin de işine gel- memiştir.' Bunun için alman boksörüne askari 150,000 dolarlık dört maç yaptırmağa imzalanan konturatla mecbur olan Medison Garden idaresi (o yapılan (dedikodulara karışmasını nimet bilmiş hattâ gayret de etmiştir. Netekim efkârı umumiyeye Al- man boksörünün şampiyonluğu kazanan Amerikalıdan iyi oldu- ğunu anlatan organizatör Alman boksörile imzaladığı mukavelenin tatbikına imkân hazırlamıştır. Amanın yakininde Amerikaya avdetle Medison Garpen de dövü- şeceği telgraflarla bildirildiğine göre, düşündüğümüz bu ihtimalin Atletizm şampiyona- sının kabulü Mehmet Ali ve Semih yeni mesafelerde koşacaklar Geçen hafta başlıyan Istanbul atletizm şampiyonasının son mü- sabakaları bugün yapılıyor. Bu günkü müsabakaların en ziyade nazarı dikkati celbeden tarafı, 200 metreci Mehmet Alinin 400 metre koşması ve şimdiye kadar resmi müsabakalarda 200 koşma- mış olan 100 metreci Semihin 200 metro koşmasidır. Memleketin en iyi süratçilerinden olan bu iki atletimizin bu yeni mesafelerde ne gibi dereceler elde edeçekle- rini bugün göreceğiz. Şimdiye kadar muhtelif sürat mesafelerindeki imkânlarını dene- memiş olan Mehmet Ali ile Semih bu yeni mesafeleri tecrübe etme- leri çok hayırlı olmuştur. Bu gün ihtimal Mehmet Alinin 400 metroyı 200 den daha iyi bir ihtisas mesafesi yapabileceği anlaşılmış olacaktır. Esasen bunun ilk işareti geçen hafta yapılan 4400 bayrak yarışında gözük- müştür. Mehmet Ali geçen haftaki bay- rak yarışında koştuğu 400 metro- da Yunanistan rökorunu kırmağa muvaffak olmuştu. o Tabii olarak acemisi olduğu 400 met- ronun ilk tecrübesinde geçen haftaki neticeyi alan Mehmet Alinin bu yeni mesafesinde güzel bir rökorunu “bugün değilse bile yakında ,, * bekliyebi- liriz. Ikiyüz metreyi tecrübe edecek olan Semihe gelince, mesafenin sonlarina doğru “biraz aksayaca- ğını hesaplamak doğrudur. Ay- rıca Virajlarla Fuleler hususunde Semihin (o yadırgaması (kuvvete muhtemeldir. Fakat bu gibi arızaların devamlı idmanla telafi edilip (o edilemiyeceği bu günkü kuşunun tarzından - belli olacak bir şeydir. Bizim atletler- den Amerika Avrupa süratçileri gibi her sürat koşusunda aynı muvaffakiyetini göstermelerini baklemek (haksızlık olur. Bizi süratçiler bir mesafeyi ihti: koşusu yapmağa mecburdurlar. Bunu pitsizlik ve saire bir çok yoksuzluğumuza bağışlamalıyız. Bilhassa mesafe değiştirildiği zaman tabiatile değişmesi lâzım olan bir koşu tarzı vardır ki, bunu hariçten tetkik edip atlet- lerimize ona göre tavsiyelerde bulunacak kimse de yoktur. Vakıa bir atletizm antrenörü- müz vardır. Fakat mutahassıs denilen Her Abrahamın ayrı ayrı her koşucuya muhtelif müsaba- kalardaki tarzların en ince ve en kıvrak teferrüatını anlatabilecek lisana ve vakte malik olmaması yukarıda anlattığımız imkânsızlığı doğurmuştur. Bu itibarla stillerin umumi hat- ları üstünde antrenörden tavsiye alan atletlerimiz, hasusi ve dakik noktalarda kendi kendilerini yarat- mağa meçbur oldukları için me- safelerini değiştiren etletlerimizin gayretleri iki misli olmalıdır. hakikate muvafık olduğu meydana çıkar. Netice itibarile dünya şampi- yonluğu maçı için şöyle bir hü- küm vermek doğru olur: Bugünkü Odünya şampiyonu Amerikalı Şarkey rakibini bir şampiyona lâyık olacak gibi ka- zanamamıştır. Fakat nizamnameye uygun düşebilecek bir farkla fai- kiyeti temin edebilmiştir. Çok ufak farkla dövdüğü Şimelingin pek büyük bir şampiyon olmadığını düşünürsek, Şarkey için son şampiyonların en şerefsiz ve en sönük boksörüdür, diyebiliriz. Eşref. Şefik Tefrika numarası: 56 Yazan: Ceneral A. F. Oglander ÇANAKKALE muharebeleri Tercüme eden: Muharrem Feyzi CeneralJoffre Ingilizlerden Napoleonun intikamını almış! Askerlerimizin ingilizlerden yarım saat evvel Işgal etmesile Suvla hareketinin akim kalmasına sebep olan Kireç tepenin tayyareden alınan resmi Insan az çok bildiği simaları değil sahibi eser miralay Aspinall- Oglander gibi Çanakkale muhare- belerinin en buhranlı zamanında sahneye dahil olarak o ceneral Sir Charles Monro'nun Gelibolu yarım adasının tahliyesine ani olarak karar vermesi gibi devir ve zamanı altüst eden hadiseleri naklettiği zaman bu miralay ile sahibi eserin aynı şahsiyet oldu- Zuna, inanmak istemiyor. Ceneral Monro Anzak, yani Arıburnu mevziinin W işaretli kumsal sahilini ilk gördüğü zaman “ Garibeler memleketi romanın- daki Alice gibi ne kadar tuhaf, ne kadar tuhaf!, diye burada ingilizlerin nasıl durduk- larına derin hayretini izhar etmek- ten kendisini menedememiştir. ingiliz imparatorluğunun mezar taşı kitabesi O andan itibaren ceneral Monro tahliye kararını vermiştir. Muma- ileyhin Çanakkale sahnei harbine geldiği zamanki vaziyete göre yegâne çıkar yolun bu tavsiyeden başka bir şey olamıyacağında ihtimal istikbalin umum müver- rihleri ittifak edecektir. Lâkin “Garibeler memleketin- deki Alice, diye bulduğu tabir çok manidardır. Çünkü kraliçe Elizabetten beri daima bir istika- mette ilerlemiş olan (Britanya)nın imhası için açılan yolu göster- mektedir. e Muhakkaktır ki bir imparatorluğun mezarı için bun- dan daha münasip senki mezar kitabesi olamaz. Ceneral Joffre Napoleonun tintikamını aldı Gelibolu yarımadasınıda Fran- sız umum baş kumandanı ceneral Joffre gayrı şuuri olarak Ingiliz- lerden müthiş bir tarihi intikam almıştır. Gelibolu yarım adasında Ingilizleri muvaffakıyete isal ede- cek müessir tedabirin alınmasına külliyetli miktarda takviye ve imdat kuvvetlerinin sevkedilme- sine hep ceneral Joffre mani olmuştu. Napoleon muharebelerinde İngi- lizler Ispanya Oyarım adasında büyük Napoleonun mareşallarını hezimet üzerine hezimete uğrat- mışlardı. Fransızlar, milli gurur- larını rencide eden bu hezimet- lerin intikamını almağa hiç bir harpte fırsat düşürememişlerdi. Harbi umumide ingilizler fran- sızlarla müttefik olduklari halde gayrı şuuri olarak Ispanya hezi- metinin intikamını fransızlar ingi- lizlerden fazlasile almışlardır. Çanakkale muharebeleri hak- kında ingilizlerin besledikleri yük- sek ümitleri tahrip ve imha eden, en bariz mesul olan şahsiyet fransız Oumum O başkumandanı Joffredir. Çanakkale boğazını zapt için hazırlanan teşebbüsü akim bırak- makta ceneral Joffreye müsaade edenlerin bu hareketleri ve kaba- hatleri hiç bir zaman özür kabul edemez. Çünkü harbi umuminin uzamasını menedecek ve daha 1915 senesinde bu harbe nihayet verecek yegâne teşebbüs Çanak- kale hücumu idi. Bütün cihana senelerce harbi umumi felâketini ve ıztırabını çektirenler Çanakkale teşebbüsün mani olanlardır. Filvaki ceneral Joffreye Gelibolu seferinin netice- lenmesine mani olmasına müsaad eden Fransız ricalinin bu hareketi asla özür kabul etmez. Lâkin fransı başkumandanının Çanakkale mu- harebelerini akim bırakmağa ma- tuf tavru hareketini kasten teşvik ve teşci eden İngilizlerin siyasi liderlerinin, askeri ve bahri rüe- sasının hareketi de o nisbette mazur görülemez. Çurçil ile Hamiltonun beraeti Gelibolu seferinin resmi tarihini dikkat ve muhakeme ile okuyan kariler, harbi umuminin 1915 sene- sinde Çanakkalede neticelendiril- meyip 1918 senesine kadar uza- masında kimlerin mesul olduğu hakkında (yukarıda verdiğimiz bükmen zerre kadar itiraz edile- miyeceğine kanaat hasıl ediyorlar. Hakikat (bütün © çıplaklığile meydana konulmuştur. Tazammün ettiği hükümler gayet bariz olup ehemmiyetle kayıt ve teyit edil- melerine hacet yoktur. Bu resmi tarih çıkıncaya kadar bir çokları Çanakkale seferinin bahriye nazırı mister Winston Çurçilin mecnunane ve teemmük süzce hazirlamış olduğu bir pro- jenin Ceneral Sir Jan Hamilton tarafından divanecesine ve önünü arkasını düşünmiyerek icra ve tatbikinden'ibaret olduğu zannında bulunuyorlardı. Berhayat bulunan bu şahsiyetler şimdi, garazkâr olmayan bütün insanların nazarında beraet etmiş- lerdir. Bunların haklı oldukları meydana çıkruıştır. (Devarıı var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: