Sahife 6 Sinemada Sinema esnasında yanda ve arkada oturanların hızlı sesle oynanan oyun hususunda izahat vermeleri asabınızı bozar değil mi? Geçen akşam iki hanım konu- şuyorlardı: — Arkada bir genç var, yazı- ları hızlı sesle okuyor. — Evet, filmin sonunda ne olacağını anlatıyordun, okuma- sından seni dinliyemedim! Sevda Yeni evlenmişlerdi. Akşam üstü, Balkonda (durmuşlar, karşı damda yakalanan iki güvercini seyrediyorlardı. Birden, güvercinlerden biri uçup gitti. Kadın dedi ki: — Fena kuş... Muhakkak erkek- tirl 21 Mart 1932 Dekor: Sirkecide yük bir otel. Gece... Her taraf ka- ranlık. Tıs yok... Herkes odasına çekil- miş mışıl mışıl uyuyor. Derken bir feryat - amma cinai romanlarda olduğu gibi tam gece yarısı değil - biraz evvel. Otel sahibi sesin gel- diği odaya koşar. Bir bey yalvarır. — İmdada gelin, ka- bü- rım kendini pencereden atmak istiyor. Otelci afallar, omuz kaldırır: — Ben ne yapıyım? Kadının kocası telâşla pencereyi gösterir : — Pencereyi açamıyor, açıverin / kâsesi çin vazosunun üstüne düştü... — Kabahat benim değil hanımefendi, japon Dekor: Beyoğlunun bü- yük lüks barlarından biri. Cazbant... Durup dinlenmeden borular ötüyor, davul gümlüyor. Limonata, likör - Buh- ranı iktisadi - Şampanya yok.. hoş hafalar dümanlı gel- mişler. Tek tük masalarda yerli şarap var. lans. Uzun süren tangodan sonra bir bey, genç bir hanıma sorar : — Kuzum, dans ettiğim güzel genç kizı tanıyor musun ? Hanım > bir attı : — Tanımaz olur mu- yum : Ânnem / kahkaha Amına gene herkes sar- | Küçük Ahmet, yerde bir iğne bulup annesine verdi mi, annesi ona bir kuruş veriyordu. Bu suretle Ahmet beş kuruş topladı. Bir gün usulca sokağa çıkar- ken hizmetçi gördü: ç — Nereye gidiyorsun? — Beş kuruşluk iğne alacağım, evin içine dağıtacağım, sonra birer birer toplayıp anneme sata- cağım! Maymun Hanımefendi fotoğrafçının dük- kânına pürhiddet girdi: — Evvelki gün çıkardığımız resimleri berbat çıkarmışsınız. Fotoğrafçı sordu : — Ne gibi efendim? — Ne gibi olacak, kocam may- muna benziyor. — Ne yapayım efendim, var- madan evvel dikkat edeydiniz | Kalbimdeki kül Attımsa da birdenbire sevdayı gönülden Bir kor çıkar eşsem gene kalbimdeki külden! Yaz mevsimi bin konca açar her kuru gülden, Bir kor çıkar eşsem gene kalbindeki külden .» Sevdim de güzel gözleri, her saniye yandım, Kollarda uzandım, gene kollarda uyandım! Aşkın bütün ezvakını en fazla duyandım, Bir kor çıkar eşsem gene kalbimdeki külden!.. — Doktor canımı kurtardı. — Hasta mıydın? — Hayır, denize düştüm, iyi yüzücü imiş, atlayıp kurtardı. Yollarda aksetmiyor artık şen şakrak sesin Söyle dağların kızı, söyle şimdi nerdesin? Senin hasretin yaşar, kalplerinde herkeşin Söyle dağların kızı, söyle şimdi nerdesin? Geçtiğin yolda artık silindi son izlerin Yosun rengi sarardı o engin denizlerin. Gel ey ümidin kızı, gel de kimsesizlerin Kalplerinde parlıyan alevlerin sönmesin! Bana — Haberin var mı Celile hanım evlendi. — Gene mi? — Evet gene. — Hangi serseme vardı ? — Bana! Necdet Rüştü 'Yuvalet Hanımefendi süslenip tuvale- tini bitirdikten sonra kocasına baktı: : — 4.. Senin sakalın var, ti- yatroya o böyle gidilmez. Kocası boyun büktü; —Ne yapıyım karıcığım — sen giyinmeğe baş- larken tiraş ol dum... uzamış! — Beni bir saattir enayi gibi bekletiyorsun . — Senin bekleme tarzından da ben mi mesulüm ? Eksik mi? | Salomon bir gece otelde kaldı. | Ertesi sabah garson sordu: — Banyo aldınız mı? Salamon hayret etti: — Hayır, banyolardan biri mi | eksik? | İndiğim merdivenler Yavaş yavaş indimdi, ben o merdivenlerden.. Kırıldı şimdi heyhat indiğim merdivenler. Bir daha çıkamıyor, bir kere ordan inen; Kırıldı şimdi heyhat indiğim merdivenler!.. * “. Duygularım indiğim merdivenlerden de kırık.. Geçen zamanlardan tek bir iz kalmadı artık; Karşında gördüğün ben, hayattan bile artık.. Kırıldı şimdi heyhat indiğim merdivenler!.. Aşk Bu havadisi gazetelerde oku- dum. Avrupada bir kadın, kıskandı- gı âşıkının üs- tüne gaz dökmüş ve kibriti çakıp ateş vermiş... Adamın yan- dığını görenler sormuşlar: — Nedir bu? Kadın vermiş: — Ateşi aşk! cevap Bir damla ver gözünden denizlerin rengine Mayıs çiçekleri tak alnının çelengine Götür yeşil kırlara koyunları sen gene Fakat akşanı olmasın, sürün yurda dönmesin Güneş döker rengini, düşer gönül sevince .. Sen yeşil dağ yolundan bu şen yurda inince Canlanır ümitleri emelleri herkesin Fakat çıkmıyor sesin, söyle şimdi nerdesin — Yün nedir? — Pantalonun neden yapıldı? — Babamın eski pantalonundan. H. Adnan Tercih İki hammal, koca bir piyanoyu yüklenmişler, apartımanın beşinci katına çıkarıyorlardı. Biri terini silerken : — Ben kemençeyi tercik ederim! dedi. Pazarlık Bu yakalar kaça? Çifti yatmiş kuruş. Bu teki? Krk kuruş — Öyleyse öbür teki verl Nasıl — Baba, âlimler güneşin, ayın tutulacağını nereden biliyorlar? — Budalaca sualler sozma, on- lar gazete okumaz mı zannediyor- sun? piyanoya EKolayı var... Ay TASARRUF Kocası hasta idi. Bir hafta, vizita parası vermemek için doktora gitmedi. Bir hafta sonra doktor çağırttılar. İki gün sonra adam öldü. Cenaze kaldırıldı. Karısını teselli ve taziyeye gelen biri: — Vah vah, dedi, kocan pek erken pek vakitsiz öldü. İçini çekti ; — Sorma karde- şim, daha bir hafta- lık ilâcı vardı! — Dudak boyan kalmasa ne yaparsın ? — Hemen seni gönderir aldırızım | MODA Bir kariim yazıyor: — Dün Beyoğlun- da bir dostuma ras- geldim. Elinde bir paket, âdeta koşarak gidi- yordu. Hâykırdım : — Yahu bu ne Biraz dur. — Duramam bira- der. — Neden? — Karıma bir şap- ka aldım, geçmeden yim. acele ?.. modası yetiştire- Sıkmış — 100 yaşındasın ha?l — Evet, tam yüz yaşındayım. — Yahu bu yaşa gelmek için ne yaptın? — Ne yapacağım dişimi sıkıp bekledim! Hesap — Aman hanımefendi, bir ço- rap beş liraya pabalı mı?.. Par- mak başına yarım lira düşüyor, dizkapağına kadar olan kısmı da caba! Ameliyat — Muhakkak ameliyat lazım. — Ya muvaffakıyetle netice- lenmezse? — Size ne?.. Siz farkında olup anlamasınız ki...