Ivan Petroviç , sinema âleminin tanınmış (o simalarındandır. Bir zamanlar Fransa ve Almanyada çevirdiği filimler her tarafta çok beğenilmiş , bir aralık Holivutada gitmişti. Artist bir kaç sene evvel her nedense sinema hayatından çekilmiş ve muhtelif memleket- lerde seyahat etmekle vakit ge- çirmeğe başlamıştı. Filim hayatından çekilen bir arlist az zaman içinde şöhretini kayb eder. Ivan Petroviç ta yavaş yavaş (ounutulmağa başlamıştı. Sesli filim kendisini hatırlattı, bir çok şirketler tarafından artiste teklifler vuku buldu. Ivan Petro- viç bir müddet tereddüt ettikten sonra nihayet tekrar stüdyoya dönmeği kabul etti. Ivan Petroviç aslen sırptır. Hakiki ismi Svetislav Petroviçtir. Ivan ismini, Svetislavdan daha ahenktar (O bulduğu için filim cevirmeğe başlayınca bu namı almıştır. Ivan Sırbistanda Novi-Sad şeh- rinde doğmuştur. Kendisi daha pek küçükken, ailesi Peşteye gitmiş, babası orada bir terzi dükkânı açmıştır. Ivan on sekiz yaşında tahsilini bitirdikten sonra seyahate çıkmıştır. Rusyayı, Tür- kiyeyi, Iran, Hindistanı, Ameri- kayı gezmiş, Peşteye avdetinde sinema artisti olmağa karar ver- miştir. İlk filmini, kendisi gibi tanınmamış bir artist olan Vilma Banki ile çevirmiştir. Fakat o zaman bu filim beğe- nilmediğinden, güzel olduğu için filmi birakarak operet oyrnamağa başlaimiştır. Bir gün sabne vazii Reks Ingram ile tanışmış ve onun teklifile tiyatroyu terkederek filme avdet etmiştir. Bundan sonra sırasile Königs- mark, Çıplak kadın, Allahın bahçeleri, Üç aşk, Çarın elması, Mandragor, Kraliçenin (yaveri, Çareviçi ve diğer bir çok filimleri çevirmiştir. Iwan Petroviç en çok Berlin stüdyolarında filim çevirdiğinden Berlinde oturur. Fakat sik sık Parise ve Nise gider. Geçende / mom 0 Yedi lisanı mükemmel surette bilen bir sinema artisti: İvan Petroviç Sırplı artist Belgrada gidince halk elbisesini parçalıyarak hatıra diye birer ei aldı Ivan Petroviç Ivan, neşiresi ile Belgrada git- miş fevkalâde bir surette karşı- lanmıştır. Yadigâr olarak bindiği otomobilin - fenerlerini elbisesini düğmelerini, mendilini, hattâ kra- vatını alan olmuştur. Ivan gayet güzel keman ve piyano çalar. Gayet iyi yedi lisan konuşabilir: Sırpça, rusça, macarca, fransızca, almanca, ingilizce ve italyanca.. Bunun için sesli filim çevirmeğe başladığı zaman eskisinden büyük bir şöbret kazanmıştır. Fransızca çevirdiği filimler arasında (Kartiye Laten, Paris kralı, La Chatelaine du Liban) filimleri en çok beğe- nilmiştir . Almanca çevirdikleri Pola Negrinin hastalığı Pola Negri Hollivutta bulunan sinema yıl dızı Pola Negri geçende bhasta- İni inle hür aralık öldüğüne “sir bir haber çıkmıştı. Sonradan bunun doğru olmadığı ve artistin yeni bir filim çevirmeğe başlıya- cağı, hatta dördüncü defa olarak evleneceği anlaşılmıştı. Garip bir tesadüf eseri olarak bu haber çıktıktan bir müddet sonra Pola hastalanmıştır. Dok- torlar iptida hastalığın ptomain denilen kan zehirlenmesinden ileri (ogeldiğini £ zannetmişlerdir. Fakat sonra bunun doğru olma- dığı ve artistin eski bir apandi- sitten rahatsız bulunduğu anla- şılmıştır. Bir aralık bununda doğru olmadı- ğı ileri sürülmüş,doktorlar teşhisten aciz kalmışlardır. Nihayet artistin bağırsak tıkanmasından rahatsız olduğu tahakkuk etmiş ve ame- liyat yapılmıştır. Ilk günler tehli- keli vaziyette iken şimdi ahval sıhhiye bir parça daha eyileşmiş- miştir. Maamafih daha bir müd- det tehlike vardır. | setmektir. Kendisile görüşen ga- !I “Allan Gray, besteliyor. içinde (Renli kadın) ı en iyi bu- luyorlar. Ivan Petroviç şimdi Hollivutta bulunan Macar artisti Maria Kor- da Peşteye gelir gelmez onunla beraber macarca (Macar marşı ) filmini çevirecektir. Ivan spora çok meraklıdır, ata iyi biner, tenis oynar, eskrim yapar, iyi otomobil kullanır. Gayet iyi yüzücü olduğundan bir zaman Stokholmda yapılan olimpiyat yüzme müsabakasında, yüzme şanpiyonu olmuştur. Ivanın en çok sevdiği Iran ha- lılarıdır. Berlindeki evinde mühim | bir halı kolleksiyonu vardır. En az sevdiği de kendisinden bah- zetecilere filimleri hakkında izahat | verir, fakat hayatı hususiyesinden hiç bahsetmez. Ivan Petroviç bekârdır. Sinema haberleri »* Tobis şirketinin, “D.L. S., şirketi ile müştereken çevireceği “O. F. Beyin bavulu, adındaki filim için rejisör “Alescis Grano- visky,, bir çok yeni sanatkârlar angaje etmiştir. Bu meyanda başlıcaları şunlardır: Kadınlar : “Morgo Lion, Hedy Kisler, Liska March.. Bu genç kız bir Ameri- kalı yıldız olup Almanyada ilk defa filim çeviriyor. Erkekler: Alfred Abel, Horald Paulsen, | Fred Döderlein. | »* Emil Yannings, Anna Sten, Trude Hesterberg, Vilhelm Ben- | dow, Hans Deyye, Julius Falke- | usteinin Ooynadıkları O“ İhtiras fırtınaları ,, filmi tamamlanmıştır. Ufa'nın yaptığı “Emil ile detek- tw, adındaki filmin musikisini Cenupta kaçak; kaçakçılık Kaçakçılıkla mücadele için ne yapmalıdır ? Hududu parçalara ayırarak geçit yerlerini tetkik etmek icap eder Cizre, 10 — Son günler zar- fında herkes cenup hududundaki kaçakçılık meselesile meşgul olu- yor, buna karşı şiddetli tedbirler alınması lüzumundan bahsediyor. Filhakika bu havalide kaçakçılık çok büyük bir dert halini almış- tır. Kaçakçılardan Suriyeden ge- tirdikleri eşyayı (o yalnız hudut civarındaki şehirlere değil, Ana- dolunun ta içerilerine, o hattâ Karadeniz sahillerine kadar soku- yorlar. Acaba müzmin bir hasta- lik halini alan kaçakçılık mene- dilebilir mi ? Buna karşı ne gibi tedbirler alınabilir ? Bunları tetkik etmek için her şeyden evvel hudut vaziyetini, kaçakçılığın ne suretle başladığını göz önüne getirmek lâzımdır. Istiklâl harbı o muvaffakıyetle neticelenerek Lozan muahedesi yapıldıktan sonra cenup hududu- muz çizilmiş, tabii burada gümrük teşkilâtı yapılmıştı. Bu havali öte- denberi ihtiyacını Halep piyasa- sından tedarik ederdi. Halep, hududun öte tarafında kalınca tüccar başka yerden eşya getirt- mek, yahut Halebe gelecek eşya için gümrük resmi vermek mecbu- riyeti karşısında kaldı. Bu vaziyeti kavrıyan ve hudu- dun Suriye tarafında yerleşen bir takım firariler tüccara gene eskisi gibi gümrük resmi vermeden eşya tedarik etmek için tertibat almağa başladılar. Bunlar cenup hududu- muz civarındaki şehirlerin ihtiyaç- larına göre muhtelif mahallerde depolar tesis ettiler. Bu depolar eşya ile dolduruldu ve kaçakçılık başladı. Meraş, Elbestan, hattâ Sıvasa kadar kaçak eşya (Meydan ek- bez)den, Ayintab, Tezyip, Birecik ve civarına Cirablisten, Urfa Sivrek, Serüc ve havalisine (Arap bunar) ve (Akçekale) den, Viran şehir ve civarına (Resülain)den, Mardin, Diyarıbekire (o (Amude, Karamani, Derbesiye, Kamısh)den Bıtlis, Van, Siirt ve civarına An- divardan kaçak eşya gönderiliyor. Buradaki depolarda eşya azalınce derhal Halepten yenisi getirtiliyor. Hükümet bittabi bu vaziyet karşısında boş durmamıştır. Vakit vakit valilere bir araya gelip bu derde çare bulmayı tavsiye etmiş, gümrük idarelerinin elindeki mu- hafaza kuuvvetini bir araya top- lamış bir mubafaza müdürü ku- mandasına vermiş en sonra da cenupta bir gümrük alay teşkilâtı yapmıştır. Fakat aceba senelerden beri devletin o mefküre edindiği: bu mücadele niçin beklenilen kati, imha neticesine varmamıştır. Bu sorğunun cevabı zannedildiği kadar kolay değildir. Bu meseleyi bir kaç satır arasında tetkik etmek imkânı yoktur. Binaenaleyh ayrı ayrı bahislere oayırmak ve ayrı ayrı tetkik etmek lâzımdır. Cenup hududunu gümrükçülük ve bilhassa kaçakçılık noktai na- zarından şöyle ayırmak lâzımdır: Sağda (Diclenin) tabilerinden olup Hakâri dağlarından inen ve bir çok derelerin birleşmesinden hasıl olan (Habur) nehri ve Hezil suyunun Habura dökülmek için yaptığı tabii çerçeve... Solda da (Iskenderon)a daya- nan Türk - Suriye ohududunun müntehayı garbisi... Cenuben Payastan Dicleye ka- dar Suriye ve oradan iri dan da Irak anin kilometreden fazla olan bu medi arazi geçit yerlerini göz önüne alarak kaçakçılıkla mücadele nok- tai nazarından parça parça tetkik etmek lâzımdır. Konyada tasarruf haftası Tasarruf haliası konyada pek parlak tezahüratla tesit edilmi bir çok merasim yapılmıştır. Bu tazahürat ta bilhassa Konya imklğai talebesinin intizamı nazarı dikkatı celbetmiştir. karda hükümet meydanında ilk mektep çoc resimlerimizde yü- ları, ortada kız rauâk lim, aşağıda diger mektepler talebeleri görülüyor.