18 Teşrinievvel Bursa mektupları Bursada asri kaplıcanın .inşası ikmal edildi Kublay spor klübü isimli yeni bir spor klübü daha teşekkül etti e Asri kaplıca binası Bursa, 13 (Hususi) — Ilkbahar- danberi büyük bir faaliyetle de- vam eden iki mübim inşaattan birisi tamamile ( bitmiştir. Bu inşaat işi, asri kaplıca şirketi tarafından inşası bir Amerikan grupuna ihale edilmiş olan asri otel ve hamam binalarıdır. Mimar Nibat beyin nezareti altında ya- pılan bu binalar kâmilen ikmal edilmiş ve şirketçe tesellümü gün meselesi olmuştur. Asri otel ve kaplıca Bursanın en sağlam ve medeni binaların- dandır. Hamam da, otel de o ka- dar güzel ve zariftir ki dünyanın en müşkülpesent adamı bile bu güzelliği itiraf (o mecburiyetinde kalacaktır. Öteki inşaat, tayyare cemiye- tinin Gazi Paşa caddesinde yap- tırmakta olduğu büyük sinema ve ' tayyare binasıdır. Bu yapı Bursa- nın en muazzam binası olacaktır. Binanın inşa ve elektrik tesisatı 280,000 liradır. Tiyatro kısmı bin iki yüz kişiliktir. Binada büyük bir salonla 6 oda, 6 dükkân ve tayyare şubesi için ayrı bir kısım vardır. Tayyare yapısındaki inşaatın daha bir kaç ay sürmesi muhtemeldir. z Spor faaliyeti Bursa mıntakasının senelik at- letizim ve bisiklet birincilikleri İstiklâl stadyomunda yapıldı. Beş klüpten (odördü müsabakalara iştirak “etti ve üç klüp derece aldı. Bu yıl elde edilen neticeler geçen senekilerden iyidir. Fazla olarak klüpler arasında atletizm faaliyeti göze çarpacak derecede artmıştır. Şimdiye kadar en ziyade futbola ehemmiyet veren sanat- kârlar spor derneği bu Bursanın en iyi bisikletçisi Süreyya bey müsabakalarda 12 birincilik, 9 ikincilik almış puvanı 87 yi bula- rak 1931 birinciliğini ibraz etmiş- tir. Sebat klübü ikinci, Bursa İdman yurdu üçüncü olmuştur. Yirmi beş kilometre ( pist üzerinde ) yapılan (o mukavemet koşusunu Bursanın en iyi koşu- cusu olduğunu bir ay evel İstan- bullu bisikletçileri de geçmekle isbat eden Süreyya bey kazan- mıştır. Yalnız OSüreyyanın bu defaki koşusu hakem heyeti ara- sında ihtilâfı mucip olmuştur. Şehrimizde yeni bir spor klübü teşekkül etmiştir. Kublay spor klübü namını taşıyan bu yeni | teşekkülü sabık Bizim mektep müdürü Zehra hanım kurmuştur. Kublay spor klübü, Zehra hanı- mın talebesi ve münevver gençlik tarafından büyük bir rağbetle karşılandı. Bu klüp yeni ve milli bir ruhla gençlik arasında yayıl- seneki | mak istidadını göstermektedir. Şimendifer mektebinde imtihan Şimendifer mektebi talebesi, Haydarpaşada müdir ve hocalarile bir arada devlet demir yollarının leyli hareket ve münaka- lât mektebinin 17 inci devre tedrisatına nihayet verilmiştir. Bir ay devam etmek üzere bu ayın 17 sinden itibaren umumi imtihanlara başlanmıştır. Mesleki malümat ile kuvvetli bir disiplin altında istas- yon, ambar ve tren memur namzedi olarak yetişen talebe efendi- lerin muvaffakıyetlerini dileriz. Pire buhranı Avrupada Pire nesli bitiyor! Yalnız Balkanlar ve bazı cenup memleketler müstesna... Bir zamanlar Avrupada büyük cüsseli, hatta bazıları bugünkü fillere benzeyen hayvanlar yaşı- yormuş. Asırlar geçtikçe bu hay- vanların miktarı azalmış, nihayet nesilleri (o büsbütün (o münkarız olmuş... Son zamanlarda Avrupada her- kesin bildiği bir hayvanın daha nesli inkıraz bulmak üzere imiş. Bu hayvan kaplan ve fil gibi bü- yük 'değil, bilâkis pek küçüktür: Pire... 20 senedenberi Avrupada pire hayret edilecek decede azal- mış. Hele umumi harpten sonra büsbütün ortadan kalkmış. Yalnız Avrupanın bazı memleketlerinde, İtalyanın cenubunda, İspanyada ve Balkanlarda pireye tesadüf ediliyormuş. Pirenin azalmasının başlıca se- bebi temizliğin artması, sıhhat kaidelerine daha çok riâyet edilmesidir. Şehirlerde sokakların kâmilen asfalt olması toz toprağı ortadan kaldırmıştır. Bu sokaklar bol su ile yıkandığından pireler yumurtalarını bırakacak yer bu- lamayorlar. Pirenin ortadan kalkması şüp- hesiz iyi bir şeydir. Fakat bazı âlimler bundan şikâyetçidir. Baş- ta Berlin profesörlerinden Ender- lin gelir. Bu zat bazı hastalıklar için pireler (Oüzerinde tetkikat yakmaktadır. Son seneler zarfında pire tedariki hususunda çok müş- külâta tesadif etmektedir. Diğer taraftan Berlindeki ens- titü her sene pire tedariki için 60 bin mark, yani 30 bin lira sarf- etmektedir!.. Bu pireler ekseriyetle Balkanlardan tedarik edilerek pamuklar içinde Berline nakledil- mektedir!.. > Bir saray satılıyor! İngiliz zenginleri ve iktisadi buhran Londranın en kibar mahallele- rinden birinde bulunan mükellef bir konak satılığa çıkarılmıştır. Konağın sahibi Louis Mountbat- ten ladydir. İngilterenin eski aile- lerinden birine mensup olan bu kadın iktisadi buhran yüzünden vergisinin ağırlığına ve masrafına tahammül (oedemiyerek (binayı satmağa karar vermiştir. Brook Hause ismindeki bu saray bizim paramızla iki milyon liraya inşa edilmiştir. Burada verilen balolar, tertip edilen eğlenceler bin bir gece masallarını andıraçak derecede parlaktı. 1922 de Lady Mountbatten'in izdivacı münase- betile verilen ziyafette kral, kra- liçe ve veliaht da bulunmuştu. Ev 24 yatak odası, 1l büyük salonu, bir pek muhteşem ve mu- azzam balo, bir 100 kişiyi alabi- lecek büyüklükte yemek salonunu mubtevidir. Bütün bu ev ve sa- lonlar en nefis eserlerle doludur. Binanın inşasında (kullanılmak üzere İtalyadan 800 ton mermer getirtilmiş, bu mermerleri yont- mak için bir sene uğraşılmıştır. Bahriye zabiti olan Lord Mount- batten'nin odası vapur kamarası şeklindedir. Yuvarlak pencereleri İ vardır; bu pencerelerden bakınca İ denizde bulunuyormuş hayalini | verecek bir manzara görülür. Acaba bu muazzam binayı kim satın alacaktır?.. Şu sırada ingil- İ terede bu kadar masraflı bir saray alacak babayiğit pek azdır. 'Dr. TEVFİK SA | Seyahatten dönmüş ve hasta | kabulüne başlamıştır. PŞ. AKŞAM'ın tefrikası: No 8 maa 18 Teşrinlevvel 1931 KIVIRCIK PAŞA Büyük Milli Roman , —Arzumu ye- rine getir, sonra iste benden iste- diğini; Şehreminli şunu isterim, omuzdaş o şunu yapl diye emret! kumanda et! — Estağfurul- lah, estağfurullah! çıkarsam kantar- lıyı sinsilemden tuttur, ana, avrat bırakma! — Allâhü ek- ber âzam kebira! Paşa, göğsünü bağrını açmış, kollarını sıvamış, çoraplarını çıkar- mış, sandalyenin üstünde bir dizini altına almış. Şehri efendi derin bir müra- rakabeye varmış gibi gözlerini kapadı. Dudaklarını oynatıyor, ara sıra parmağile süküt işaret ediyor, zihnen bir plân keşfile meşgul bulunuyordu. Durdu, durdu, dürrü hikmeti ağzından savurdu : — Efendimiz için eslem ve ercah tarik gözü açılmamış, terü- taze, bakire, mutia bir cariyei memlükedir. Paşa, hay ağzını öpeyim! âvazesile (Ook gibi (yerinden sıçrayarak yine Şehri efendinin boynuna sarıldı. Sarmaş, dolaş oldular. Durmadan üst üste bir yanağını bırakıp ötekini öpüyor, Şehri efendiyi boğacak gibi sr- kıyordu. © A — Yerinde rahat otur be şebri- ciğim. Göğüsünü möğsünü çoz. Ayak ayak üstüne at, kurul; tek- lif mi var yahu?.. Al şu sigarayı da tellendir. Şehri efendi adap ve erkândan çıkmamakla beraber pohpohlan- mış, oldukca pür vakar, izhar keramet eyliyordu: — Vakıa bir âkile ve reşide ile izdivaç için omabzur yok isede... — Odalıktan sen şaşma; artık lânet halkasına paydos. Toptaşına giderim de bir daha boynuma geçirmem. Şehri efendi fesi kaşlarının üstüne yıkmış, parmağını şakağına dayamış, manevranın plâklarını hazırlamakla meşguldü. Karşıki evdeki fonoğraf (o yetmiş yıllık ( İzmirin içine kurulur pazar ) türküsünü çalmağa başladı. Şehri efendi birden oturduğu yerden sıçıradı. Gözleri parıl parıl parlayor, aradığını keşfeden bir mucit şevkile ve tamam, tamam! sayhalarile ellerini havaya kaldır- mış, biribirine vuruyordu. — İzmirde karintina başkâtibi bulunduğum hengâmda İstanbul dan bir dürdanei rana getirmiş- tüm. OKimden satın almıştım yarabbi? — Ha şöyle, ömrüne bereket... düşün, düşün! Karşiki minareden yatsı ezanı okunuyordu. Masadan biraz geri çekildiler. İkisinin de gözleri ka- palı idi. Şebri efendi eli şakağında düşünüyor, paşa koltuğa bağdaş kurmuş, hafif hafif, sağa sola sallanıyordu. Her vakit yatsı ezanile beraber rakı partisine nihayet verilir, içeri yemek yemeğe gidilirdi. Fakat Müellifi: Sermet Muhtar Hoca Akdülgani efendi bu akşam her akşamdan farklı idi. Müzmin derdin en can alacak yerine basılmış, en mühim nokta- sına gelmişti. Yine tam oaralık bahçe köpeği karabaşın ateş püskürür gibi hav- laması, arkasından acı acı..! El- aman, Allâhl. Allâh!. yaygaraları, uşakların koşuşmaları duyuldu. Muhakkak yabancı bir kimse gelmiş olacak ki köpek saldır- mıştı. Paşa, saraydan bir yaver mi veya tahrirat mi diye yerinden fırlamış, etekleri tutuşmuş, afal afal bakıyordu. Şehri efendi meseleyi derhal çakmıştı. Ses, hoca Abdülgani efendinin sesi idi. Köpek hoca efendinin one zaman karşısına çıksa, sarıklı ve cübbeli olduğu için midir nedir, mutlaka üzeri- ne saldırr, sark bir taraf- ta, cübbe öte tarafta, aklını başından alır, sonra yetişip kurtarırlrdı. o Zavallınn © bazen sarası, bazen de çarpıntısı tutar, yüzüne, gözüne sular serperler, vücudunu oğup oğuştururlar, sa- atlerce baş ucunda uğraşıp durur- lardı. Demin Menekşe bacının ve Dudunun feryadı, şimdi de köpe- ğin saldırışı, ikidir, tam can alacak noktada işe engel oluyordu. Hoca Abdülgani efendi Şamlı idi. Selâm- lığın gediklilerindendi. Güya paşanın arabiyat ve mes- nevi hocası, Paşanın bu işlerden çaktığı yok ya.. Bazı konaklardaki emsali misillö, yukarıya ve ele güne karşı zübt ve takva mosturası olarak eve alınmış. Bayramlarda, Kandillerde paşa ile beraber saraya gider, Başma- beyincinin, Kilercibaşının odasında oturur, Arapça, Acemce hayli sözler savurur; bilvasıta selâmı şahaneyede nail olur. Haremeyn payesi, Mecidi ve Osmani nişan- ları, gümüş İftihar o madalyası, Arpalığı var. İşi, gücü konakta postu sermek. Bazı günler çıkar; cami, tekke diye İstanbulun içini dört döner, akşam ezanile gelir. Paşa işretle geciktiğinden (odasına yemeği götürülürdü. Bazı akşamlarda Kameriyeyi boy- lar; kitaplarda rakının haramlığına dair kayıt olmadığını, hamrin, şarabın memnuiyeti yolunda türlü cevherler yumurtlar; pek gayrete gelir, ağzı sulanırsa derhal mide sancısından tutturup kapı açarak ve deva niyetine basarak arka arkaya, kadeh kadeh vişneli kon- yak dikerdi. (Devamı var ) LİLİ İLİMDİR LL Şİ İYİ