© Tarihi roman e ii | Deliler Saltanatı | Saltanatı © 8 Kânunusani 4931 TELLİ HASEKi : İskender Fahrettin İngiliz elçisi, beş denk salhl hediye edince, sadrazamın gözleri açıldı. Elçiyi, usul ve âdet hilâfında olarak, ayakta teşyi etmişti... Sadrazam Mehmet paşa, Divan- da birikmiş işlerle ge olur- ken, İngiliz elçisinin drazamı siya geldiği haber verildi. abul et- erir. için, ear bu u; Kalsa mugber olduğunda şüp- he yoktu. (Sir Tomas) sadrazamı gör- mekte ısrar ediyordu. Mehmet - paşa yo türlü mah- cubiyeti göze alarak: elsin... Dedi. Her zaman neşeli görünen İn- giliz elçisinin yüzü gülmiyordu. 'omas, tercümanı vasıtasile, Padişahın iradesinden bahis ve şikâyet ederken, Amberi ve de Sadrazamın yanında oturuyor: üseyin efendi biraz bini ya geldiğini Liber alır almaz Divana koşmuştu. İngiliz elçisi evvelâ hadisenin ebeimiy tümden bahsederek dedi kizi — Hükümetiniz beni Marmar tenezzühlerinden önemdeki. Bu- na itiraz etmek hakkım değildir. Fakat zatı devletinizden a MM benim şeref ve haysiyetime teca: akkını, DAA ve buki dara kim vermiştir? Sir Tomas, cebinden padişahın Şe çıkararak osadrazama zattı: — Lütfen şu cümleyi okurmu- sunuz? Mehmet paşa gözlüğünü taktı ve e göz gezdirdi: ve hafifmeşrebane hare- katlar sizi menederim!, Cüm- lesi divan kâtipleri tarafından sehven yazılmış olacak. giliz elçisi kibir bir tavurlâ güldi Uu Si üz, en büyük bir dele adamı için mezesi teşkil eder mi, a hazretleri? Mehmet paşa, Ti karşı, mahcubiyetinden, ne söyliyeceğini bilmiyordu. Kii elindeki ferman Padişah ndan imzalanmıştı. Sir Tomas, fransız elçisi gizlice saraya hulül ettiğini mili mak kasdile: — Bu fiki di atar oğ: olmıyacaktım. adişahın haberi olmadıgı kanaatindeyim. Bu müs- tehziyane sözleri, gıyabımda fran- 8IZ sefiri de söylemektedir! Dedi. Mehmet paşa şaşaladı: e a mek istediğinizi an- iyi İngiliz. « içini, a muhafaza ederek sözüne deva etti: Hemaşah sultanla fransız elçisi ae gittikçe derinleşen dostluğa,siyasi bir mana atfetmek lâzım gelirse, Türkiye tarafından ingiliz dostluğunun fibmal edilmiş olduğu anlaşılmaz mı, paşa haz- retleri ? adrazam, yan gözle, Anberi zadenin yüzüne ba Divan kâtibi İn biliyordu. Başını önüne eğdi. Mehmet paşa çok korkak bir devlet adamıydı. ee elçi- sinin bu manidar ine kuv- vetli ve makul e EEE muka- bele pr — Hemaşah Sultan e ram a ide ederek, hünkâr: in mzalamağa deri simi olacak. sadrazamın bu rar sefiri, bını bir nevi itiraf telâkkı ceva i için yumuşadı: — Artık ahval ve harekâtımda hür ve serbes olabilirim, değilmi paşa ii — Marm a tenezzühlerine de- vamınızda ii hiç v5 mahzur yoktur. Ancak (fransı elçisini de rencide etmek arzu rai b Her iki hükümet te dostu- Mehmet paşa, nasılsa, ark yılda . defa, ingiliz sefirine, iilz ep gukkanlılığn okşiyacak ir cevap verebilmişi Sir Tomas ayağa kalktı — Hemaşah sultanın samura ihtiyaele sağ ingiliz samurla- m İransı ka enrlağmlan” çok da Kai güzel ve kıymetli a lütfen söyleyiniz. Kendilerine ilk gelecek gemiden beş ği sa- mur göndereceğim, — Fakat, beş di samur be- delini Hateki nerden ödeyecek..?! — Hediye olarak takdim ede- ceğim... Mehmet paşa hayretle gözlerini açtı: — Bu ne semahat, mister İN one. .1 Beş denk samur Padi- pr sarayında bile Dak ur... Bu amurları ne mukabilinde hediye eiğinz öğrenebilir miyim ? ransız. elçisi bir. denk sa- muru ne mukabilinde hediye tmişse, ben de... — Fakat, bu ei Sultan Ib; ak duyacak ol mgr li. iş gibi (meselelerin zatı sbaneye aksettirilip ettirilmemesi ayi dir, — Bu tasa çel eg eğ Bu gibi eriyaler, her dev- RE arasında d Bir sami Mehmet paşa, ie ve mutat hilâfına ayağa kalkarak elçiye iltifat etti: u he vk eğ e ÜCRETLERİ iye için: © sene ii 1700. aylığı yağı gir üç aylığı 900 kuruştur, Şaban 18 — Ruzıkasım 62 ğini lık Büyük Eşya Piyangosuna nasıl iştirak edilir Gazetemiz tarafından tertip edilen numara ile iştirak edildiği için iyi saklamak lâzundır. 2- EKsik in olursa beheri için beş kuri ir, 3-U lar iie için muteber değildir. azete müvezzileri e kupon gönderenlerin Ku- ponları kabul edilmez, bizzat gele- miyenler a ile şeraiti dairesinde gönderebilir! Kup onisil İstanbul'dan a taşradan gönderenler ağ olladıkları zarfların kendi. adreslerini yazmakla Dar içerisine leri erleri kendi adresine azılımı: ve posta pulu ile pullanmış açık ve e bir zarf koymalıdırlar. Eksik kupon: ları varsa beheri için beş kur a pulu ilâv: in elidirler. kupon gönde- a a e pullan- mış zarf göndermiy. lere numara gönderilmez. 8 - Eksik kimi için pul ilâve e numara Vi a 9 - ngo 15 şubat & 1931 pa a) ecek A ei Sn ikramiye kazanan ralar edilerek ikramiyeleı e edilecel ii tir. Bayram Şubatın Si una tesadüf PE için kazananlar miyelerini Bayramdan evel alaileçeklerdir. Noelde falcılık! Genç kızlar kocalarının kim olacağını anlıyormuş! vrupada Noelde ge ii görürler imiş. Bohemyada ise bir odada masa üzerine üç tabak konuluyor. Tabaklardan birinde para, di- ederse agi kitap bulunan tabağa as ederse derse okumuş olacaktır. İşaret et memurları İngilterede bu memurlara lüzum kalmıyor İngilterede yol işaret memur- larına lüzum kalmıyacaktır. Çünkü amm. iki tarafın Karali ml e cektir. Her akşam bir hikâye Anası Gi öldüren Maliye: VE kız Muhavere esnasında âlemi kah- kahayla güldüren, kırıp geçiren sinai aynen aleme alsanız, sözler size, satır halinde soğuk allam > EE ide < Âlemi kahka- hayla güldüm me Rahmi ray hekim bir roman parça- nı şifahen anlatın; sizi dinliyen, belkiz a rr k bunun neresinde?,, diye Ağ şeyler de böyledir: şudaki veremli kızın ölümü gözlerinizi sulandırabilir. | Bunu edebiyat diye yazmağa kalkışır- sanız berhat olur. Aşağıya yazacağım hikâyenin bu neviden bir m vardır : iğ şayet ms olsaydı bir meteliklik kıym olmazdı. indi! gitsin aynile tercüme ediyorum ihtiyar bir kız Nörastenik olup annesini çekiçle tepeledi. Zenginlik de, - sefalet gibi, - insanı bazan yese ve intihara sevkedebilir. Işte, Madam Julie Reynard'la kızı Suzanne da, ha- yattaki mim mana- sızlıklarından fi tirerek, yek- nasaklıktan ei dun, bir farinya sebebiyet vermişlerdir. Zuzanne Reynard, meşhur ro- mancı Belzac'ın muhayyel kahra- dir. Kendisi, 37 yaşında bir ihtiyar ok m serve ağmen kendine asla bir gas bulamamıştır. bası eski müteahhitti; ve, 1922 de Blnğa 33 aktı. Oğlu Rene, bugün 30 yaşların- dadır. O tarihten hayata küskün annesi hâkim ini biraderi ile ei muştur; onu nihayet, mu: Ailenin 25 senedir oturduğu KS arlinalNiZ. bu hadise üzerine bir boşluk daha husule gelmiştir. Süküt, cansıkın- tısı ortalıkta hüküm sürmeğe baş- ve e eke itibaren, gerer. tai kadın, nadiren sokağa olar di Bilhassa, anasından daha cimri olan Suzanne, evden hiç ayrıl- mazdı. Böylelikle, iki kadının ge öktükçe (o çöktü gösterememişlerdi avvurun tahakkuku için bir küçük hadi- seye lüzum vardı. Bu hadise de oldu: Bund. birkaç gün evvel, ihtiyar kadın, is almak üzere okağa çıkmış; altı treninin lane re kol ke- miklerinden birini kırmıştı. Bi gün hastahanede kaldıktan sonra, evine döndü. Fakat bu hadise, onu altüst etti, Kendini . il ta tevehhüm ettiğinde! e kız: “Beni öldür! ,, diye mim dı. Salı günü, öğleden sönği il ht nöbeti epi oyuldu. Akşama doğru —— sakinleşti. Lâkin, gece iler- —— yar kadını bir hümm amina için, bie ko: ürmeğe ge” Ölümün nevini sma ral in bir münakaşaya giriştiler. anın ere bizzat Suz- anne'nin ağzından dinliyin: Gece saat üçe doğru, y. mutfağa giderek yi kel b ak aldım. Yatakta y. elin yen annemin alm im On sol elinden o yakaladım ve bileğinin dam: 2. rını kestim, Kan fışkırdı. Neticeyi bekledik. baz kan, çok ei di du. Yara, Ee sathi imiş. Ben tecrübeye (o yeniden (başvurmak cesaretini ken. bulamadım. Kn elektrik ütüsünü getirdim. Ampu ullerden m; bulmak için litre rhum'u bir yutumda içtim. Yatağa ya ay çekici, bütün kuvvetimle indirdim. Boğuk bir. iniltile inledi; yüzü kan eli” lesine boğuldu. Bir kere, bir kere daha vurdum. Artık kımıldamadı. Başı, kıpkızıl yastıkta hareketsiz kalı getirdi, Kendimi o öldürmeğe hazırlandım. Fakat tam bu esnada, emin göz kapal oyna- dığını gördüm. Bun. korktum. 'mağa, ağlmamağa, e başladım. o Feryatlarımı ia mşumuz Madam Voirin evimize iL, Suzanne'nin anlattığı işte budur. polisi işten haberdar m Reynard'ın odasında, intizamsızlık, (otasvir (edilemez derecedeydi. Kan, yerleri basmış; duvarları lekelemişti. İhtiyar ka- dın, yatağında, hareketsiz yatı- yordu. Bir köşede, sırtında gece- lik entarisile, Suzanne, mırılda- nıy: — İnter etmek istedik. Bıra- iz ölelim! km üzerind nür yerde, bii şu imei; nazara: çarpıyordu: “İmkânı yok! Artık yaşıyamı- yacağız. Bize acımıyın. Yegâne kurtuluş yolumuz buydu. Herkese Allaha ısmarladık!, Mücrim kadını tosu giydirildi. Derhal karakola sevkedildi. Komisere: nemi öldüremediğim için ço ik Sesa diye ( ifade vermişti. Sonra, birdenbire yerinden fır- duvara bir e, pek İhtiyar Hastahaneye kaldırılmıştır. Ne bari bir eiinal “değil « mi? Hakiki diye okursanız müthiş, tüyleri örpertiçi de... hikâye diye okursanız kale bile alınmağa değ- mez. |Şayet yukarıki eşek meyle bu münteha olmasa...| (Va-Na)