e AN my Sahife 6 Akşam 9 Kânunusani 1931 Tarihe geçmiyen sahifeler İstanbulun 3 eski derdi: Su, odun ve kömür Kanuni zamanındanberi bu üç mesele halkı ve hükümeti meşgul etmiştir Kanuni zamanında İstanbul'a klişe suları ge vakit usluk meselesi Divan'ı da, di halkınıda haylı misil etmişti, Fakat İstanbul'un su derdi o n sekizinci asırdada hükümeti meş- gul etti. il elliye kadar devlet ricalinden servet sahibi e olanlar, lm da oturan fuka- rayı susuz bırakmamak için hem harice çeşme yaptırmışlar, hemde evlerine kuyu kazdırmışlardı. ak ta birmesele idi. Devle ri - başkaları evlerine kuyu kazdıramazlardı - evlerine kuyu isyeler keşif ve muayene olunur, başkalkrının kuyusuna gelen suya zarar vermiyeceği anlaşıldıktan sonra müsaade edili a ve ağni- bir ferdin ir zaruret ve inleme olm. Zaman ge: li ii usul pe Devlet ricalinden oolmıyanlar d evlerine su getirmeğe Serbelemi ger, nazırlara para yedirerek ev- lerine alınan bir kaç masara sudan iba- retti, baik mevsiminde su hal olduğu rn farkına varmak kabil- İstanbul Fiy kuyu sularına ibtim çeşme ve beri u u muhafazasına itina e Çifte havuzların neza- fetine eri, edilmediği gürüldü. civardaki . Erime a çam lar burada çamaşır suya hayvanlarını Yi Derhal su nazırına ir bir em yazıldı. Çifte havuzlardan Öei ll hududu nihayetine kadar suyun etrafına kazıklarla çalı iağala iğ Gelip — lere mani olmamak için de teaddid köprüler Y Divan'dan çıkan kariyyelerdeki edildi. B olan büy ide akin saire bilcümle Üz elle- ie kal'üka abalisi ahar bilkülliyye olunmağla o dahi b ebedi küreğe,, konulacakları bidiriliyordu. Eyip ve Boğaziçinde, suyun azal- masına mani olmak için, çifte ve tek hamam erkan azdı. Bu ususta oodununda çox sarf edilmemesi nazarı m alınırdı. İstanbul'da odun sıkıntısı daima mevcuttu. Yangınlar çoğaldıkça kereste fiatı artar, o zaman va ıklar İstanbul'a odun getrmezler, mütemadiyen BE alg B bulunan kayıkların kereste taşımaları men- edilir, kasımdan evvel her kayığın eri sefer odun getirmesi temin urdu. leri ile tebolu'da zan odunları iskelelere yı- di daha pahalı satmak için fırsat beklerlerdi. Divan'dan ma- halli kadılara mütemediyen hü- e yazılır, fakat hiç bir. tesiri örülmezdi. ll meselesine gelince: Kö- mür en ziyade Haslar kazasına e Terkos, Midye ve Çilin- oz'dan gelirdi. İirelirda yakı- idi kömürleri, eri ser- mayeciler kömürcülerden yüz yir- mi okkasını elli akçaya allığı ar mahzen sahiplerine alt- © E p kömürün kantar ve olmamak üzre, kendilerine dok- san akçaya mal olurdu. Kömürcüler buna on akça faiz - Bugünkü ingilizlerin ecdadı.. 40 bin sene evel İngilte İngilterede nasıl yaşarlarmış ? ukarıya ,dercettiğimiz resim bugi ünkü sahil ingilizlerin ecdadını gösteriyor. Bir ingiliz mecmuasında intişar sahillerinde oturan halkın nası! ateş yakmak için vie vik mai adalarında oturanlar ekseriyetle hayvanlar varmış. Halk uzun saçlı, kıllı vucutlu, çıplak bir halde yaşarmış. sıl yaşadıklarını tasvir etmektedir. şarlarmış, adanın iç taraflarında vahşi erek “ ruzı Deliryi ruzı v yüz yirmi akçay dı. Fakat bunlardan bazıları ŞEMA al- dıkları kömürü (o Aya noz ç Yeşilköy ) de ve sair ll mahzenlere yığarlar, sonra d in yükletip “ İren kömridir deyu, satarlardı. 1147 de İstan- bul'da kış gayet şiddetli oldu. Dağlarda kömür yakanlar kö- mürün seksen okkasını elli akça- ya, onlarda İstanbuldaki serma- yecilere daha fazla fiatle sattık- arı gibi, sefine navlunuda on akça arttırdılar. İstanbul'da kö- mür ei Br la Divan'dan söküm rine, “her & alak en ve teahhüd- ez > mr kayıd,, ettik- kö e eskisi gibi "İatanbel'da, “ruzı hızırda ruzı kasıma kadar,, okkasını bir ya, dı. İstanbul'da kömü: önünü almaya fak olundu. bu suretle muvaf- Ahmet Refik Tefrika numarası: 8 Külkedisi Evlendi Yazan: Selâmi İzzet — Çıkardığım bir yok, görünürü söylüyorum. Kalı tuk- va Ee duyduğum zaman ben ızardım. Bu zamanın kız- idi baskı altına almalı. Müte- madiyen er em dikkat etmedin Hiünei beyin im kurt düştü. ahı, bende ona o. o PE bey esasen dansı benim- e yadırga hb nesilden Hele mütemadiyen ayni kekle odansetmenin fenalığına a olanlardandı. Şehriban devam etti: — Hicran artık çocuk sayılmaz. Onu: biz çecuk yerine koyuyoruz amma, onunla dansedenler koy- zlar. Hüsnü bey içini ad ızının söyledikleri t ru muydu?..Bunu hedi elin Buna nasıl hüküm edebilirdi? Aksini ispat 2 de kendisi için imkânsızdı. Bir kere vakti yoktu. Briç sanem es Masaya oturanlar sabırsızlanmıya başlamış- lar: “Hüsnü bey... Hüsnül..,, diye sesleniyorlardı. Mahaza kızını bu düğün eğlen- cesinden mahrum edip eve gön- a gönlü bir türlü razı ol ii ii ilâve etti: em birazda ateşi var. EE düşüşü onu Sin yli dı. sarstı, hâlâ toplünama Bunun üzerine Hüsnü bey geniş bir nefes aldı. Şimdi “babalık vazifesini, yapabilirdi. Hicran'a seslendi. Hicran, saadetten pem- beleşmişti, —— bir çift — inci gibi pari Du Babasi geldi. Hüsnü eğildi: bük kızının kulağına — Yüzün * kıpkırmızı kızım, haydi ei uslu akıllı eve git. ağzı ku- cran ablasının darbenin < ve ilk defa içinde kir isyan hamlesi Ve titredi; keskin bir sesle: ban gitmemi istiyor amma, sen iyi ayl baba, istemezsin eryat, Hüsnü beyi merha- ğine, bilâkis ale e a ndir dı. ın sözleri zik- İer zaman, her şeye itaat eden Hicranın böyle âsileşmesi için bir sebep olması lâzımdı, Demek, ki Hicran sahi- den Fikri'ye alâkadar oluyordu. Biraz daha sert cevap verdi: — Eğer halk içinde biraz daha dürüst oturmasını bilseydin seni göndermezdim. “Haydi git bakalım. Muin de al. Şehriban sizi kapıya kadar geçirsin. Hicran söz söylemeğe vakit bulamadı, Hüsnü bey arkasını dönüp gitti, briç masasına oturdu. Şehriban Emma'yı çağırdı. Mat- mazel de, tıpkı Hicran gibi, ilk efa eğleniyordu. o Şebriban'ın sesini duyunca, dansını yarı bıra- kıp koştu: — Efend — ilat eve götürün, i yeyip yatsın. Kiz yutkunduz Ye- meğ — Peki... Sonra ben tekrar geleyim mi? ve aksi aksi baktı u da sorulacak dey mi? ettim, fakat mademki talebeniz idiyor, sizin ada ne işiniz kalır artık ?.. Şeşhi Hicran'ın / elinden eşbriban tuttu, Celile'nin müsaadesini istedi, Celile içini — — Hicran'ın kalmasını emedi, » ısrar medi. anda Hicran Celile'yi kıs- Li O hürdü, > istedi- gini yapabilirdi. Biçare! Külkedisi ilk defa “ ilke için can 25 ttı. Esa n kurtulması için ilini a. Evet, o kiminle olursa olusun dilinle lâzımdı; hocka türlü (o kurtuluş Oimkânı yoktu. (Bitmedi ).»