we am rar de ni 24 Haziran 1930 aaa Tarihi roman tefrikamız:79 Prensesi Edirne halkından hiç kimse tanımiyordu. Kime larsa: cevabını ye b en kaçan bu şüpheli BİZANSIN SON GÜNLERİ İSTANBUL'U Fethinden sonra... Yazan: İskender Fahreddin sordu- aldılar. (Sırbistan kralının kadın nerede saklanabilirdi..? Yunus > sara; Dırahşan, Prensesi Griye ığıni bünkâra sem yın içinde müthiş bir fırtı idi Prenses nereye gidebilirâ? Padişah bütün saray halkını ayağa kaldırmış, nöbetçileri kasıp kavurmağa başlamıştı A caba, Prenses Ayd kaçmış 1? Padişahın ilk hatırına gelen bu olm şey Ler Aa kime sorduysa: len diyordu Sırbistan Kralının zulüm ve t kine tahammül şi erek mize vi eden eni adi ortada hiç bir sebep en ve kralm hu- bem dark de eskisinden fazla- hünkâra haber e ve kimin delâ- i de Prenses “Patik, Aydı nın kadın kıskanç- lığına ymm gitmiş olması ihti- malini sm rek, o gün akşama ar, hi a altüst etti, ve ni Dee haşladı, sor- guya çekti.. Ayda'nın. kaybolduğunu işiden- ler, bu hünkârdan ziyade hayret ediyorlardı. Prenses Ayda meydanda yoktu.. Akşam bütün sokaklarında tellâllar bağırdı: “Prenses Ayda bugün saraydan kaybolmuştur. Nerede olduğunu bilip te haber vermiyenler idam edilecek... Prens ele türk sarayında, Ve- nedikli meşhur ressam tarafından ar ezel bir resmi vardı. Fâtih, bu büyük tablonun halka eği Kesre irade etmişti. ini saatlerce so- resmi ör dolaştırdılar. Tellâllar: — İşte, kaybolan kadın budur. Diye bağırarak, kaşi, gözü hakkında izahat ei orlardı. Kadın, erkek; gneç; ihtiyar; çoluk az bütün Edirne halkı, ve ilk defa resminden ta- ışlardı. - gülünün Sırbistandan türklere iltica Etmiş bir kadının sarayda bulunduğundan haberdar olmi- yl bile vardı rkes, ele dudak büke- xe — Biz böyle bir kadın gör- medik.. Diyordu. Sultan Mehmet hiddetinden ateş püskürüyordu. Yunus beyi sıkıştırdı: — Bu kadının nereye gittiğini sen bilmiyor musun — Haberdar olsam saklıyabilir ma EE Padi: 21 nin ale Zn sarayda çok 77 “eter devam ediyor. Bunlara ne Ky si Yunus bey, Prenses Ayda hak- kımda Padişaha e ime fır- geldi. Mademki sual buyurdunuz; Alatayım! Dedi i. Fâtihin itidal ve sükünetle ken- disini dinlediğini görünce sözüne devam ei — Bu kadın Toğan beyi — rimel, yüz bulm nee onu zehirlemeğe m Bu cinayete me şahit ol- dum, kulunuzda rkes gibi- hadiseyi fili cesaret edemedim! arzetmeğe (Mabadi var) Bir mektuba cevap: Doktor Mehmet Ali beyfendiye fendim, Hakkınız var! Bizans devrine ait, le yazılmış, yahut başka lisanl n lisanımıza nakledilmiş yok gibidir. ğınız malümatı balm İğ Ki devrine ait İngilizce, sızca, almanca ve rumca ge tarihi eserleri gözden geçirmek lâzımdır. Evvelâ - müsadenizle - şurasını arzedeyim ki, üç kısımdan ibaret izans'ın son günleri | romanım bir devri tarihiyi baştan başa ve bilhassa bir Geri gözile Sm eden bir iddiasını taşımak- eşi sk uzaktır. Ve zaten, her hangi bir Merge yü bir emel maya kalkışması da di cede gülünç bir hareket olur. Üzerinde yürü. > leri - tabiriniz ve süslersek e ai iş ça çerçive ricine çıkarak , > alümat ve iğfal etmek cür hem me lunamayız. Buni gazete sütunlarının bal ve an ontrolö z kari! e den evel Beş yüzümüze çarpar. Sorduğ akademi, iki odeon, dört yetim e e ayak mektep e beş *. mü- im almca askerin yedi umumi kütüphane üyük darülfünun a yerin- Fine Deniz mektebi ve tersane- ler Ayvansarayda idi. O devrin meşhur ukuk O profesörü Armenopulos ai tüc eid Yirsdn ii Bilhassa musiki ve heykeltıraşi çok müteraakı idi, her taraftan Bizans darülfünununa gelirler ve burada ikmali tahsil Memleket mektupları İzmir havalisinde mezruata ariz olan hastalıklar İzmir 17 (Hnsasi ) — Bu sene kışın Denizli ve Burdur havalisinde arsız Bi vape İrem Gürz kış ve mahsulâta ii ai haşa- ratın, arazı üzerinde bıraktığı ohumların — çabul mma ol neki havalar ere bari simi. zuhur o r. Fare, kurt, sinek ve ballık bundan kınacık ve sair hastalıklar müşahede edilmektedir. Baglara ii 3 diğer has Tilla; arız Bağ. daylara pie ank çifçilerin bni de aliş > edi ld. pri talik Ödemi: Aydın hattını talib Deniriye kal elik ömre sulâtta fazlaca tahribat yapm Kınacık, çifçi Ml yeni görülmüş bir hastalıktır. Bu has- e “a r E 5 a Bg D. Bo 2 > 5 » doludaki tahribatı derecesi kesti- rilememektedir. : Zürra hastalığın neden ileri geldiğini tahmin edemiyor. Çifçi ile biraz yakından temas edecek o onların zıraat fen memur- arından şikâyetlerini dinleriz. uğday, arpa ve sair birli AE geçen seneye nisbetle biraz düşük olacağı tahmin edil- ekt ger Bu k yerlerde pa- sakil ei edilmiştir . Orta anadolu ve — iktisadi mıntr- asma bu seni EÇ seneye it ik izl fa a pamı İl iplik imal eden bir iki ir her yerden amuk mübuğaz lunun belli bazli bir ie iş ve para mahsulü ha- line gelmiştir. Bir çok köylerde alarda ve e vilâyetlerde bulunan Km fabrikalarında-türk kadın- çalışır. Onlar çekirdeği pa- bin ayıran çıkırık makinele- rinin birer mütehassısı olmuşlardır. KOTA ALA E MERE YAR ELLE A MEME DEE DEUTSCHE ORİENTENK| Istaubul şubesi Müessisleri : Dresdner bank, Aşafhavzemşer bank ferayn, Hasyonal bank für Döyçland Ri idaresi: BERLİN am mburg ii: galata la telefon : des ii 248, 984, 985 stanbul kısımı, telefon: İstanbul 2842, 2843 Deposu: İstanbuldaki tütün gümrü; ül, um iie amelâti içra ve hususi m nil ederlerdi. Bundan başka, rum ve fransız ime ie fetihten vz İstanbulda 240 şair, 400 r. ve heykeltiraş, 300 den fazla e kaş mevcut olduğunu “yazıyorlar. gezi ne kadar mübaligalı - tarihin o malıdır. düppoyei — esâtiri kanatlı beygir) heykelleri erinin üstünde yarım asır- ünü törpüliyen insanlara o vakit sanatkâr diyorlardı; bendende romanımi kahram, siren bir türk gencine bu eri erdim.. Çünkü , bu kahraman türk genci de, Bizans surları önünde min ve müsterih c 5 Her “ bir hikâye |) © Muharriri: M. Lecor, kemali azemele, akur, ahe: ste aheste deli Avuçunun içinde gizli w paket tutuyordu. — Zati âlinize de takdim ede- yim mi, Bi sayğ Bulunmaz fırsat.. gri €cor, aldırmadı, yürüdü. Pr herif musallat: — Yani dakrilabii ya nasıl a ilin u? - diye, avucu- nun içi Tie pa göste- e - Enfes resimler. M. Lecor, kızdı: — Efendim, bu namus meselesi değil ki... His meselesi... > resim ne bakar bakmaz lerimiz riya seti 'On ri bir paket. va Hmmm Bütün hisleri, uyuyuyan Vi franka ha?... a, arkaya, öne bakındı. Kalabalık kim kime? Bir apar- man kapısını siper aldı. On mi sondu. Eline si) paket sıkıştı. Haydi M. Lecoı vak: ve azametile, tahta sakalile, şişman göl altın gözlüğü ile evine... Tam kapıdan içeri evde, avaz avaz bir bi miyim hizmetçile kavga ediyor. bütün mükellef öbeği ve girdi ki, ağrışma... “Ne gene acaba?, diye düşü iye , r, elindekileri masanın üzerine bıraktı, ka! seslerinin yükseldiği mutfağa doğ- ru yürüdü. Ğ eve, on yaşındaki oğlu Yeli se A! Masanın üzerinde, babası- nn gümüş saplı bastonu yanın- da ne duruyor öyle Bir paket... Üzerinde de “Açık kart- lar , diye yazılı? Nasıl ri kart?... ii paket apalı açık kenarından oyırtmağa Madam Lecor, bu esnada hâlâ kavganm dumanı üzerinde alı alına, moru moruna, içeri girdi. w, Jean'ın, mütahayyir, tuttuğu mahut kart- postal paketi idi. Madam, paketi ondan aldı. Üzerinde okuduğu kelimeler, ona pek şüpheyi calip göründü. Müp- Günah çıkarttığı rn paketi ve e Papaz, ne ya- parsa yapsı Açık kartpostallar Paul Reboux | Haram resimleri, parmaklarının ucile tutarak sakladı. M. Lecor, bütün olup bitenleri çal adan seyretmişti. Of üstünde unutmuştu, ne demeğe?.. Şimdi resimleri bir merak ediyor, bir merak ediyordu ki... “Behe- mehal onları ele geçirip bir bak- malıyım!- diye kararını verdi. - kararım, kartların oi yok olduğunu yınca, obağıracak, çağıracak,, kıyametleri koparacak. Fakat, bu gürültüden bana hiç zarar gelmiyecek. Çünkü, şükür, — her türlü şaibenin fev- kind. lili mir ayar gece oldu. Yatağa girdiler. M. Lecor, u; emniyet ettikten usulla yataktan süzüldü. Makbuz zi itinala, aşı Parmaklarının oucuna nr odadan dışarı fırladı. i e i idi? N gidip arı hat tihap etmeli idi ki, şayet karısı tai yakalanırsa, orada duğu izah edilebilsin... Nerede? Nerede? Nerede? Nere- de? “Amma da budalayım ha!,, diye alnına bir şaplak indirdi. , herkesin, her saat kendini tercih eti iyettar bulun- ğu o mahut yere gitti. İçerden sürmeyi sürdü. bir ışıltı vardı. , dişinin tavusun kuyruğu babam. Damarlarda akat, ansızın, soğuksu duşuna uğradı sanki... — T Hay Allah belâsını versi iye sö; ji Diye söylendi. Kartlar, teker teker mum ale- vinin sp geçtiler. M. e he; turdu. yeni o derecede ii neredeyse, vaziyetin garabetini unutup avaz avaz haykıracak. İşte, gözlerile mum ışığı arasın- dan geçen m ar: “Hazreti İsa'nın çarmıha geri- mesi ” “Hazreti Meryem'in Zekeri; ile beraber, eşek sırtında VE Il e variyun, sofra başında,, “Daniel, aslan ininde,,... İl Ere Şerif ce: Meşe "Mesele şu: cemiyeti, hem açık Girin rağ- bet gösterip izm ahlâk sebe- biyet overenleri cezal hem de kendi amaa emtia- Mütercimi: ( Hikâyeci ) olunuz E, Akşamın eğlencesi :