A Sahife 6 Tarihi roman tefrikamız:52 Sultai ruhlu bir kız olduğunu zannetmi razı dedi, eğer mv o fettan b gittiği liyer. sürüklenirken: «Toğan..I Yunus bey elini vurdu. — Nöbetçi..! Oda kapısı açıldı. İzmini mütemadiyen — Be umum... 7 nereye gyo? iye bağrı; İzminiyi e öm andlknn götürdüler. Edirnede saray ii pu dere- cede karıştığı görül ir. çok vey e: tesir ilişti hal — V Tx yıllık karım öldü- ğü zaman > dize derece müte- essir olmamış! Diyerek aği Mn Hadiseden Sultan Mehmette müteessir olmamış değildi. Kiveliyi ma hediye eden bizzat işahın hediyesi olan bu basna ve müstesna kadını kendi etmez. Di bu ei nazarı dikkate alaral > mutlaka bulup tecziye Si im... ordu. im İzminiyi sarayda, To- ğan'la birlikte, ancak bir iki defa görmüştü. İshak anın izhar ettiği çi — Togan'ın sevğilisini zındana BİZANSIN SON GÜNLERİ İSTANBUL'U Fethinden sonra... Yazan: İskender Fahreddin recek k canav: miyordu. İshak a: <Şevketlim, oğmamışsa, ben kellemin olacağım Lir mini yerlerde Toğan..l ğa bağrıyordu... ben bu işde an Ayakla.. Bir gençimiz “devri âlem seyahatine çıkıyor | | Yusuf kadar cek e Romanya, Maca- ristan, Avusturya, Yogoslaya, Italya, Isviçre, Almanya, GEN Belçika, Fransa, İspanyaya gide- cek oradan Amerikayı da baştan al Mey sonra Afrikaya, yaya ve Avustralya- Yusuf Kemal B. seyahati o yürüyerek yapmağı düşünmektedir. | buki, akşam misafirleri e attık... O Fakat, başkasının parmağı endişe ediyorum, sen ne Ma Dedi. hak paşa, maznunun bu cina- yeti MN gözü ile gör. müş gibi indi. — Şevki izi dedi, aksi sabit lursa kellemin gittiğine razıyım. Kiveliyi, muhakkak ki, o fettan öldürmüştür. — Muhakkak olduğunu nerden ve im biliyorsun? veli yalnız ondan korkar günün birinde onun tuzağın. düşeceğinden. endişe ederdi... — Bu e e yz neydi? — Kıskani — bökil 4 üzel bir — Çok 8 Si senedi; ecrübe ediyorum liahtlığım zamanınd i ba; nasıl sadakatle merbutsa, karısına a ayni erbutiyetle sadak: gösterir bir gençtir. Toğan'ın ilk arısı, ben Mağnisa valisi iken, benim yanımda öldü. ka- rısının mezarı başında günlerce ağ- lamıştı, O bir kadını sevdiği zaman, bir başka ka e e baka- maz... İzmini gelince, o, To- gan'ın > meye ülamıyacak adar ve budala bir kız yn . kalmak için türlü bahane Ge Lie la, zatını eye düşürecek afih, kadar ileri götürmez... Mam. Yunu: > gre tahkikata de- vam Zi» İshak paşa hünkâra fazla bir şey söylemeğe cesaret edemedi. Baygın ve bitkin bir halde huzur- dan çıktı ve odasına gitti. * hından saraya avdet ettiği zaman, Yunus bey ona her şeyi anlat- ıştı. İzeini'nin n yattığı zındanın ka- pısında iki nöbetci bekliyordu. Toğan beyi sevgilisile görüş- türmediler. Yunus bey: — İhtilâttan memnudur! fakat, bünkârdan izin aliil şartile dn Toğ retle (o muhatabının yüzüne k ak Padişal mi yarın benim karım olacak bir kadının böyle çirkin ze . irtikâp etmi yeğin mamışsa, benim ami çıl e Demi çok manasız ei — Edirneyi ziyarete gelen Bi- işi bir keşiş, sabah Kiveli' hünkâra bunlardan e olursan, İzmini mahbustan çabuk kurtulur! Toğan bey çok sinirliydi. bi b hahsetti? nus bey, ie atfen, şu kısa malümatı verdi: — Kiveli, evelce de Kendisini, fırtınalı bir gecede Meri atmış. Fakat e eme onu genç bir alıkcı , Marmaradan geçerken, dalgaların arasından çekip almış... Ve ölü an kı mış! — Olabilir... Bü” geçmiş hadi- senin e inli vaka ile ne alâ- kası var..? Yunuz bey bıyıklarını bükerek güldü. ; Keşişin verdiği bu izahat İzmini yi zındandan kurtarmağa kâfidir. — Tahaf şey... — Toğan! Aklını başına toplal İzmini'nin rum ki, seni müvazenesiz b müş. Beni dinle: Sen Padişaha > izahatı İk olursan, kiveli” kendi kendisini (oboğduğu hizli, tezahur eder ve İl ölüm ere kurtulur . Yoksa, İshak paşa - ne yapıp yapacak - Scazilinin kellesini uçurtacakl.. “. Toğan, o akşam ordu karargâ- (Mabadi var) 28 Mayıs 1930 Her akşam bir hikâye Uzar | — Kız Hayganşi Kız e | ma, franga yem ., Bak, işte, şaraplar linda; sıram sıram.. “Cin,, ler alındı.. Eh, bunlar içilirken fasülye pilâv yenilmez 2. Elbet, na göre de yemek pişecek.. İyi Bey, ist LOL kuşkonmazlar, ananaslar getirdi. Bunları, misafir ağarlıyacak gibi e ra bi- liyor musun? İyi dü. e bileoruz * dedi isem bilböruz ka. > Ede yavrum, haydi öyleyse.. İ Vaziyet, cidden mühim.. Misa- firler Paris” ten gelme,. Alafranga- işleri var: Kontratlar imzalanacak.. Adam- ları iyi ağırlamak lâzım... ayganuş, omutfakta yalnız Lala sonra, düşünmeğe baş- adı: “Bileoruz,, u, milli bir balâ- pervazlıkla, bol keseden basmıştı amma, bildiğini hayal gr bili- yordu. Alaturka yemek pişirmek- teki maharetile birşey binecek Ea ancak... Yoksa mosyö Keork'ların e, kuşkonmaz salçasının tarifini işttmişti işte okadar... “He, nasıl edeyim? Nasıl edeyim?,, diye iki eli böğründe düşünü; dururken, gözüne şarap şişesi ilişti. Eğme bir yemek kitabında lanırmış da tadı i ie olurmuş... kat bu şarap, mantar kırın içindeydi; Di Tes oda başi ze m Z-A uş, bir kere, gene mos- yö Şiire evinde şarap iç- mişti de pek hoşuna gitmişti. Pm ve ya... Günahı yoktu Bir il Ül doldurdu; çekti... Ooooh! Bir daha, bir ak çıktı. akla bütün Mem ee. ha- rikulâde bir ve cesaret kuvv yyalesinin ölmiği hissetti, ARM salçasının da müker mmelen nasıl piş, piş, iğ "bişirilöceğini de bileooooor... Vay 1... Ka dudu... Oradaki şişedeki de ne oloooooor ?... Öyle beyaz beyaz ha “Modern, ahçılık üç tane arka tı. Zaten, ocağın karşısında, om güreşe çıkmış yağlı pehlivi ) Tm ni Şimdi de içine kiii oldu. Ka veee 1. Güneş yutmuş- nedir anla- tur, ateş yutmuştur, amaor|... He bunlar da nedir ki?... madır, salçadır ?... Yoksam kuş. konmazdır ?... Göremeor... Gözü seçmeor| Akşama, misafirlerin önüne bir yemek çıktı > Çıkolatalı ç. Istakozlu taşi üzerinde krema.., Etli tatlı... mek dek ele. ev- sahile, kei renge giriyorlar; mahvoluyorlar; kepaze, rüsfay oluyorlardı. Halbuki, Paris'i (o misafirlerin m payan yol ihayet, kn se- bebini söylediler 000... Maş Bu “modern,, ahçılık liği stk Keş da mı geldi?... Paris'te bunun lokan- taları vâr... Fakat, bir türlü vd met olup a gidememiştik... nım da, hattâ yolda gelirken ve lenip duruyordu: Burada bu m lerin ime hayret doğrusu.. Maşallah! iç içilirken, kontratlar da imzalandı. Misafirler iyi ağarlınmışlardı. a) Ertesi sabah, Hayganuş, Mil Ni da odasından dışai şa <2 Bırak, uyusun, uyusun! Za- vallı! Dün, çok vE - dedi. miş bu. Vallahi EE maaşını arttıralım.. — Na odasında kahvaltısız kalmi ie Sütünü ben götüreyim Bi ii Muhterem kariler! Bu hikâyeyi düpedüz bir hikâye diye okuyup geçtiniz amma, ka- n ayağı öyle değil... Avrupa'da, iden “mode çılık ,, diye bir nevi tabahat çıkmış ki, faraza, balık we Ne bilmem karamela çorbası diye garip şey- ler pişirip yiğenim Bu mod taammü: lir eğe Yakında buraya da gel “ Gelsin! iğ saçma sapan şeyleri yemem ki..., mi diyecek- siniz?... Hele yalana da vi iti le de bir yersin ki, aziz kari... Musikı diye neler dinliyor, resim e neler seyrediyor, > şiir ve diye neler e Ü e diye neler giyiyoi Bu enli i bayıla bayıla bir yersin ki... a buraya ka- dar O ar m (Vâ - Nü) Otomobilde canlı kornalar Bir amerikalı ka- ru ve lâstikten ibaret de- ye Amerikalı genç kadının icat ettiği, tedirler. Za hayvanlar Ella ömülüle bindiği zaman otomobilin önüne biri çıktığı zaman havla- genç kadına refakat etmek- maktadırlar. Bu suretle genç kadının korna çalmasına lüzüm kalmıyor.