BİZANSIN SON GÜNLERİ — Alşam İKİNCİ KISIM Istanbulu nasıl fethettik? — Deniz üzerinden, yanan ge- milerin ankazını toplarken vücudu tamamile yanmış olan bir insan başı bulduk. Bu adamın kafası, başka adamların başına benze- mediği için, acaba kimdir diye hepimizi bir merak aldı. Buraya kadar getirdik... Sultan Mehmet, vücudu yanmış olan bu uzun saçlı başı iyice tetkik etti. — Her halde maruf bir adam olacak. Dedi. Karaca paşa: — Şevketlim! - dedi - bunun bir papas olması muhtemeldir. Birans - gemilerindeki - fedailerle birlikte gelmiş olacacaktır... Herkes fikrini söyledi Firuz ağa da lâfa kanştı; im olursa olsun.. Hainlerin eezalarını Allah kendi ellerile kendile rine verdirdi. Ne zihin yorarsınız? Şuracıkta bir kazığa kakıp her- —kese teşhir edinl Bu söz Padişahın hoşuna gitti. — Firuz doğru söylüyor. Asker galeyan içindedir. Bu kesik başı teşhir edin de berkes görsün. Firuz ağa ile Doğan bey yola çıktılar. Doğan bey kellesini kazandır ğma memnundu. - Firuz ağanın boynuna sarıldı. — Bana hayatımı kazandırdın! Seni ölünceye kadar unutmuya- cağım, * Dedi, Konuşarak gidiyorlardı. — Doğanl — Keyfin — yerinde, değil mi? Seks e SÖ e0 Yazan: iskender Fahreddin — Marmara donanması imdada yetişmiş. Artık, — Bizanslılardan adam akıllı intikam almanın sırası gel — Bazı felâketler, insana necat ve selâmet yolunu gösterir. Bizans- hların bu hilesi de, bizi, bu işi bir an evel bitirmeğe sevkede- cek. Haliçteki donanmamızla bir- leşmek zamanı yaklaştı. — Hava çok karanlık.. — Nerede ayrılacağız? — Galataya varalım da düşü nürüz. — Bizanslıların bu hücumunda cehennem — Barutu — kullandıkları muhakkak değil mi? — Şüphe mi var?! Bunca ge- minin bir anda yanması başka türlü kabil olur mu? Doğan! Müsterih ol! Allah bizimle beraberdir. Bir haftaya varmaz, şehri zaptederiz. Rumlar açlıktan ölüyorlarmış! Kâğıthane sırtlarından geçiyor- lardı. Bütün karakollar uyanıktı. Donanmada çıkan yangın, türk ordularında büyük bir. kin ve gayızla karşılanmıştı. eniçerilerin uzaktan işidiliyordu. Bizansı almadan dönmeyiz! Bizans bizimdir! — Onu iyice tanıdın mı? İ — Çok iyi tanırım, Şevketmaap? | — Gözleri onun gözüne ben- ziyor mu? — Gözleri, kaşları, ağzı, burnu hele saçları. tamamile kendisi. şair Priamosl | | BOURLA BİRADERLER? ve ÜREKÂSİ- 1S85TANBUL —)MAKİNELER GALATA | — Hindistanda . İhtilâl hazırlıkları gittikçe | ilerliyor Deylimeylin Bombay muhabiri bildi Milli Hind kongresi faal komi- tesi, Lahorda kongre tarafından verilen — mukarrerat — mücibince Hindistanla İngiliz idaresine boy- kot ve ademi itaat göstermek için icap eden tertibatı almak üzere yakında Ahmedabat şe rinde toplanacaktır. Faal komit başlıca âzaları milli Hind kongresi Nehru, - Hindistan umur lisi reisi Fatel ve Gar bir- teklifi — mülâyim yacakları ve halkı . galeyan ve isyana getirecek tedbirlerin itti- hazını tavsiye edecekleri tahmin olunuyor. Halkı isyana teşvik edecek bir projenin Nebru tarafından hazır- lanacağı tahmin olunu İngiliz polisi Hind ihtilâlcılarının bomba imalinde kullanmak üzere Lahor sanayi mektepleri labora- tuvarlarından mevaddi — infilâkıye aşırdıklarını — haber — aldığından bu halin tekerrür etmemesi için laboratuarların etrafına muhafizlar tayin etmiştir. aa Dr. Ekrem Emin Dahbili hastalıklar mütahassısı Dr. Mükerrem Emin Kulak, Boğaz, Burun mütahassısı urlçm parkı karşısı 32 hengün ikiden dörde kadtar Telefon: Kahıkoy 166 | Refik Ziya Bey, yirmi sekiz yaşında, babasının yerine fabrikaya müdür oldu ve evlendi. Oldukça yakışıldı, vakur, sporcu - edalı, azimkâr ifadeli bir gençti. Tale beliği zamanındanberi, bütün kötü ihtirasları yenmiş; munt lışmış, ciddiyet göstermişti. Şimdi de aynı normal tarzda berdevamdı; işte, zamanı geldiği için, fabrikaya müdür olmuştu ve evlenmişti, Kendisine hayat arkadaşı olmak şerefile mubahi bulunacak kadını dikkatle seçmişt Şöyle düşünmüşti “Ben, bilâ mubalâga, terbiyeli tahsilli, zeki, ahlâklı bir iyetim mükemmeldir; üstelik, » Emniyetli ve sadık bir koca olacağım... Binaenaleyh, meziyetlerile bu — meziyetlerime tekabül edecek bir zevce bulma- hiyım..., Mazhar Beyin kerimesi Naciye Hamım kendine — zevce - olarak intihap ederken, Refik Ziya, yakarı yazdığımız — prensiplerile kalbinin meyelânnı uzlaştırabil- mişti. Bu çalâk vücutlu, sarı saçlı, siyah gözlü, tathı ve samimi yüzlü gençkiz, hakikaten, ezhercihet hoşuna gitmekteydi. Ciddi tabiatı, geçimliliği, mutavaatkârlığı — ile, insanı bahtiyar edecek bir hayat arkadaşı olacaktı şüphesiz... His ile mantık aralarında an- laşıyorlardı. İzdivaç talebinde bulundu. Na- ciye Mazhar Hanım, mesat bir tebeyyüçle teklifi kabul eyledi. İlk vahim ihtilâf, — Refik Ziya, bunün vahim bir ihtilâf olduğunu zamanında kestiremedi ) — izdi- vaçlarından birkaç ay sonra baş gösterdi. m ça İstanbul ithalât gümrüğü müdürlüğün YENİKATAVOGÜMUZUİÜSTEYİNİZ den: Kilo — Marka — No. Cinsi eşya B paket 69 720 İpek pamuklu harç 2 . 3 Pirinç ve kaplama lordun Tet Pirinç küpe B n MA İpekli yünlü lâstik şerit Üa a $ Üstüpü K 5i c el Lâstik yastık $ , 29450 Lâvanta 6 .. 40550 Seloloit cep aynası t e y S MA Ş . Lâstik balon S .» ö G e . Pasak ipliği 1 n 6 Bakır firm 6 , 28200 Dişçi macunu 5 ç GO İpek kürdelâ KS Keçe şapka  p BE T9 Pamuk şerit ve seccade HL A İpek ve yün ipl S S Pamuk korsa T e0 Yağlı boya resim 1 e AM Galalit iğne 1-. T Pirinç şişe kapağı K eS M Müzeyyen kutu di Podra İ ç B Suni ipek boyun atkısı M eee 1 İ0 Lâstik sskarpin  11 200 Suni ipek $ 3 800 İpek v pamuk yastık örtü 1 T A . Düğme n 224 TF C 8904/6Lâstik ve toka 6 Çuval — 133 1198 — O Ağaç kabuğu 4 Sandık 336 WFB —0 Demir çakı 1 Paket MBCİ 402 Kartpostal 1 Sandık — J7PEA — 0 Alektrik motörü ee 29 HP 0 Vernikli boya 1 104 RZCCO 0 Pamuk harç Balâda muharrer 34 kalem eşya / 24/2/930 - tarihinden — itibaren İstanbol thalât gümrüğü satış anbarında bilmüzayede satılacağı ilân ol Aşk ve prensip Bir akşam, işten eve döndüğü vakit, Refik , Naciye'nin , kendi- sine doğru atıldığını gördü. Genç- kadın, dedi ki: — Safageldin , ci İyi ki Zeç kalmadın... Kuzinim Feriha'da fransız — tiyatrosu'nun bir loca bileti varmış... Gideceğiz... Hay- di, çabuk yemek yiyelim de ha- zırlanalım... Naciye'nin heyecanı — okadar fazla idi ki, Refik Ziya az daha “Pekil, diyecekti. Fakat, birdem- bire düşündü'ki, karısı, kendine danışmadan nasıl tiyatroya gitmek kararını vermiş olabilir? Sonra, Refik, bu akşam, çalışmağa, öteberi okumağa niyetlenmişti. Sonra, — Refik, atlı kovalar gibi, aceleyle yemek yemekten nefret ederdi., Sonra, Refik, iki akşam arka arkaya sokağa çıkmamağı âdet edinmişti; bal- buki, daha dün gece avukat Fazlı'larda yemekteydiler ve geç vakte kadar kalınışlardı. Binaenaleyh, karısına, kat'iyetle: — Cicim! -dedi. - Maalesef kabil değil... İşim var; sen de biliyorsun!.., Hem, dün geceden yorgunum da, Üstelik, kuzininle kocası n - bili- rim: Tiyatrodan sonra yakamızı koyvermiyecekler; bizi barlara marlara sürüklemeğe kalkışacak- lar... Mamafih, tiyatroya gitme- memin asıl sebebi, yapacak işim olmasıdır. Naciye'nin “yüzündeki sevinç alâmeti ansızın zail oluvermişti. — Yapma, Refik, rica ederim, - diye ısrarda bulundu. - Fransız Trupu - yanın gidecek... Bir daha nereden göreceğiz? İşin pek acele değil, Bu sabah kendin söyle- miştin .. — Naciye'ciğim, üstüme varma yavracuğum.. Şayet işi eğlenceye tercih edersem prensipsizlih yap- miş olurum... Genç kadın düşündü ki, feda edilen eğlence, Refiğ'in eğlencesi değil, kendininki idi. - Lâkin, bu cihete dair birşey demedi; yalvar- makta devam eyledi: — Evet, evet , biliyorum. Fa- kat, bir seferlik... Sade bir se- ferlik... Bu fransız turupunu gör- meği öyle istiyordum ki... Hem, Kuzinime söz de vermiş bulun- düm... — Bana sormadan söz vermen hatâ, esasen... — Demek telefonla itizar ede- yim.. Refik, bunu bana yaptıracak masın?.. Telefon edeyim mi? — Tabü değil mi ya, biriciği Hele göreyim seni...Mantıki -ol. Beni hayretlere düşürüyorsun.. Refik, Naciye'nin — yüzüne,göz- lerinin içine bakmaktan çekiniyordu. Zira müteellim bakışları karşısında yumuşamaktan — korkmaktaydı... Düşünüyordu:“Şayet bugün yelken- leri suya indirirsem, âdet hükmüne girer; dalıma bindikçe biner.. Her- gün prensiplerimden birkaçımı daha feda ederim... Sonra netice neye varır?.. Naciye , balile:. —O halde telefan edeyim demek? - diye inildedi. — Elbet... Gençkadin, —ağır — adımlarla telefona gitti. Acaba gözleri yaşlı mıydı? Refik de bedbaht bir çocuk mesai odasına girdi. Fakat, tereddütler içinde... Her 'an, geri dönerek: “Haydi Naciyel İsrardan vazgeçtim ... Gidelim.... demek istiyerek ... ( Sonu yarın) Nükili: (Hatice Süreyya)