Para canbazları Her sene bir bankanın kambiyo dürü sırra ka- dem basar. Bazen intihar edenleri de görülür. “ Se- bebi: Borsada inç lirası hava liz üzerine oyunu oyna- muvaffak olamamış, ödeye- -cekleri kadar para kaybet- mişlerdir. Fakat bunların hepsi kaçmaz. Bir çoğu muvaffak olur, para ka- zanır, kazandığı serveti de ecnebi dövizine tebdil ederek ferih fahur Avrupaya giderler. Kazananlar da, hep bu memleketin aleyine çalış- mışlar, dürk — parasını, maliyesini — mahvederek — zengi olmuşlardır. İstanbul piyasası, iri ufaklı, malüm ve şüpheli bütü, bankalar bu nevi spekülasyoncu- larla — doludur. Hiç mübalağa etmiş. olmadan iddia edebiliriz ki Galata'da yerleşmiş — büyük bankerlerin ekserisi, borsada adam olmuş ajentaların bir. çoğu bu gayrı meşru karanlık yolun şüpheli yolcularıdır. Bunların ekserisi, daima türk parasının düşeceği zamanları bek- derler, bu sukutun fazlalaşmasın- da âmil — olurlar. Paramız düş- 'tükçe, borsada zengin olanlar vardır. Bir — devk mali — itibarı aleyhine bu derece açık bir şekilde cürüm işlenen hiç bir memleketyoktur. Şimdiye kadar '€n büyük cinayetler cezasız kal- mış, paramızın kiymeti, - beyneb milel serserilerin oyuncağı olmuş tur. Barsada, hep, itibarımıza kasdeden bu bin bir çeşit para canbazları hâkim oldu. Devlet 'hazinesini soymaktan daha ağır bir cürüm olan bu mali itibar ıskatcıları kanunun pençesine te: lim edilemiyordu. Bunun içindir ki hükümet yeni bir kanun hazırlı dı. Artık spekülâsyonun cezaları vardır, paramızın kıymeti sadece allaklık değildir. Borsa murakabe heyti işe başlar başlamaz üç dört bankerin gayrı meşra — muamelâtını — yakalarsa, ciddi ve daimi bir kontrol kim bilir kaç bazirgânı adliyenin pen- çesine teslim edecektir Hükümetin hazırladığı bu ka- nun, adeta geç kalmış bir ted- birdir. Fakat her halde çok KK Tn Bi 16 Z5,TEl: tahrir yapılması düşünülüyor Geçen günkü nüshamızda bazı kazalarımızda müsakkafat tahriri ikmal edildiğini yazmıştık. Haber aldığımıza göre yakında İstanbul- | da da müsakkafat tahriri yapıla- | caktır. İstanbulda bundan epi | zaman evvel bir tahrir yapılmıştı. | Fakat yangınlar ve yeni inşaat yüzünden İstanbulun emlâl yeti çok değişmiştir. Emlâk vergisi hâlâ yangınlar- dan evelki kıymete göre alınıyor. Şehrimizde ayni tarzda olan iki binadan alınan müsakkafat vergisi arasında nisbet kabul etmiyecek derecede fark vardır. Bu suretle bazı binaların vergilerinde hazine bazılarında da mükellefler zarara uğrayor. Bu nisbetsizliği izale etmek için yeniden müsakkafat tahriri yapılacaktır. Neler geldi Bir ay zarfında Anadolu ve Trakyadan gelen eşya vazi- Geçen ay zarfında Anadolu ve Tarakyadan memleketimize şu cins ve miktarda mal gelmiştir: Buğday — 10,693 — Ton Arpa 1606 — . Bademiçi 135 Ş Ceviz Ku Ceviziçi Mit G a Fasülye 721 ği Fındık 43 » D Fındikiçi 33 İ Nohut Sökeilağ Mercimek SÜİ Ün ç Bundan başka 56 sandık afyon 1292 av derisi 1072 balya tiftik, 1297 balya yapağı, 61 balya keçi- kılı gelmiştir. Zonguldakta kömür istihsalâtı artıyor Zonguldak kömür havzasında istihsal artıyor. Yapılan istatistik- lere göre geçen seheye nazaran 200 bin tondan fazla kömür istih- sal edilmiştir. 929 senesinde çıkarılan kömür miktarı 1 milyon 436 bin 435 tona baliğ olmuştur. İstihsal edi- len bu kömürlerin 96 bint 967 tonu cenebi memleketlerine gön- derilmiştir. Zonguldak limanından ecnebi vapurları içinde en çok kömür alan Yunan — vapurlarıdır. İkinci derecede İtalyan, üçüncü derece- de de Hollanda vapurları bulu- niyor. ŞEHRİN Müsakkafat tahriri İstanbulda yeniden Akşam 10 kuruşa yoğurt Bu sene yoğurt ve peynir çok ucuz olacak Bu sene peynir ve yoğurt bol olacaktır. A'îııyâolu ve 'lşra.kyıdı havalar açık ve müsait in hayvanlar iyi beslenmiştir. Geçen senenin şiddetli kışla- yında çok hayvan telef - olmuştu. Bu sene Trakya hayvan sahipleri Bulgaristandan hayvan almış Trak- ya meralarında yetiştirmiştir. Trakyadan piyasaya gelen.hac berlere göre bir kaç halta sonra şehrimize mühim miktarda peynir ye yoğurt gelecektir. Daha şim- diden Silivriden yoğurt gelmeğe başlamıştır. Toptan - fiatler 40 kuruştur. Yoğurt üzerine büyük parti h: de iş yapan tacirler bu sene fiatlerin görülmemiş bir surette ucuz olacağını ” söyliyorlar. " Bir tacir yoğordun perakende olarak 10 kurşa kadar düşeceğini kati- yetle söyliyor. Ayni zamanda peynir fiatleri de düşecektir, ilk taze peynir bundan bir kaç günevel piyasaya gelmiş- tir, taze malların bir tenekesi 7 liraya kadar satılıyor. Bu yüzden buzhanedeki — malların da — fiatı düşmüştür. Vapurcular birliğinde çay Dün vapurcular birliğinde ilk defa olarak bir içtima yapılmış, azaya bir çay ziyafeti verilmişti Çay ziyafetine Seyrisefain, deni ticareti liman şirketi müdürleri, ticaret odası erhânı da davet edilmiştir. Daktilograf hanımların resimlerini yakında neşre başliyacağız Gazetemiz — tarafından — tertip edilen- Daktilograf — piyangosuna iştirak eden daktilograflardan bir çokları resimlerini — göndermiye başlamışlardır. Bu resimleri ya- kında - neşretmeye — başliyacı Piyangomuza iştirak eden dak- tilograflar resimlerini göndi lerken, işsiz olanla i leri davet edeceğiz. Otuz kuponu biriktirip getiren her daktilograf, resmini göndersin veya göndermesin, piyangoya iştirak edecektir. Bugün » numaralı kuponu kosiniz! HABERLER Uçan gazlar Ehli hibre emaneti haklı buldu şehrema- netine ait yaz depolarma gaz ve benzin koymuştu. Aradan zaman geçmiş, bu. gazlardan bir. kısmı nn uçtüğu — anlaşılmış , — bunün Üzerine —gaz — inhisarı — idaresi bukuk — mahkemesine — müracaat ederek şehremanetinden 40 bin lira zarar ve ziyan istemiştir. Emanct vekillerinin talebi üzerine ge le iki büyük gaz deposu müdürü ehli vukuf olarak dinle- bilmiş, neticede bunlar bu kabil mevaddın her vakit fire verebile- ceklerine ve zarar talebi doğru plmadığına dair bir vapor vermiş. Eczalı pamuk fabrikası Eczalı pamuk fabrikası açmak | için bir limitet şirketi — teşkil edilmiştir. Şirket —dün ticarert müdiriyeti tarafından tescil olun- muştar. 2 kuruşa yumurta Yumurta fiatleri mütemadiyen düşüyor Yumurta Tiatleri düşmekte de- vam ediyor. İnebolu ve Bartından şehrimize bol miktarda yumurta gelmektedir. Bir sandık yumurta fiatı 35 liraya kadar inmiştir. Evelce - sandığını yetmiş Bugünlerde mahalle aralarında bile seyyar yumurta satıcıları ço- galmıştır. Bazı yerlerde gezdirici- İer 2 kuruşa kadar yumurla satı- yorlar. Uykuda iken.. Bir köylü meçhul kimseler tarafıdan öldürüldü Adanın Tuzla köyünde feci bir cinayet olmuştur. Beş mechul şa- his geçen pazar gecesi köye ge- mişler ve kimseye haber verme- den Urfalı Mehmet efene girmişlerdir. Mecbul gece ziyaret- | geçer. kapatılmamış olur.. Yahut ta Beyar çileri bir hamlede Mehmet efem dinin üzerine atılarak zavallıyı bıçakla — muhtelif yerlerinden ya- ralamışlardır. Facia sabaha kadar kimse ta- rafından haber alınmamıştır. Sa- bahlayın gelenler Mehmet efene diyi ölü olarak bulmuşlardır. Ci- nayetin sebebi tamamile mechul- dür. katiller aranıyor. Yerli roman No: 74 Şehir - çerge “münakaşasından sonra / çadırlara ” çekildik... —İlk dafa o gece Gülizara arkamı dönerek yattım.... O buna fena halde hayret etti.. Dakikalar geçiyor, bir türlü uyuyamıyordum.. Bir az sonra gömleğimin yakasın- dan içeri beş ince parmak uzandı.. Bu beş soğuk parmak tırnakları: zun ucü ile cildimi gıdıklaya gı dıklaya sırtımda — dolaştı... Par- lime kadar inince hızla kluk yapıyorsun amma.. — Arkanı dönme yapmayayım, | Oyzaten kendine doğru çevrik | amiş bir sırta daima kızardı. Ma- mafih benim de pek arkamı di mege niyetim yoktu. Yattığımız yerde doğrulduk.. — Birbirimize söyleyecek bir çok şeylerimiz vardı. Lâkin hiç ağzımızı -açma: | dık.. Gülizar bir şey yapmış olmak için kocayemiş sepetinden bir avuç aldı.. Saplarını kopara- rak yemişleri birer birer yemeğe başladı. Bir az evel aynı avuçtaki kocayemişlerini kız - Mahmudun dudakları emmişti... Güli- zar da bu esnada aynı şeyi düşün- olmalı ki avucundaki koca- | yemişlerini ezip suyunu çıkardı Bunun üzerine ben kendimi zabte- demedir | yaladım, uzatıp mikli adeta ke- irdim: sertleştirerek bir uzuv haline get kemikli dile Gülizarın avcunu — gıdıkladım , Bir az evelki gülüşle Fakat ayuç içinde kocayemişlerini yalamak çingen lere vergi.. Benim Gülizarın avu- cunu yalamam ile kız Mahmudun yalaması arasında dağlar kadar fark var.. Mahmudun yalayışındaki sertlik, ihtiras nerede, benim yala- yışımdaki yumuşaklık, sünepelik nerede?.. Gülizar da bunu hisset- miş olmalı ki: — Nafile, diye kaşlarını kaldırdı sen kız Mahmut gibi gıdıklıya- Ve bu yumuşk miyorsun.. Bu söz bayağı izzeti nefsime | dokundu.. Dilim demir kesildi. Bu demiri onun kınalı avucunun or- tasında sağa sola gezdirmeğe başe ladım.. Gicıklandı. gül babam gül, gül babam gül. Tabil sabahlara kadar bir daha sırtını Gülizara dünmek aklıma gelmedi. Benim için daha iki hafta evvel kocasını ve uğrumda Deli Salih gibi belâlı kacalardan on tanesini daha öl- dürebileceğini söyliyen bu kadın, nasıl oldu da böyle birdenbire değişiverdi.. Aklım ermiyor ves- selâm.. Şurası muhakkak ki bu çııt kaltağı iki bacağından tutup pas gibi ayırmak için âdetâ aş ar şeytan ne diyor bi- 2 b öldüren, | rımlardan îVİfŞııî;lhğın gırtlağındı DA cerra| İki teklik “Dün akşam sevgili Galata köp- rümüzden geçiyordum... Her zaman dürüşt hareketlerinden bahsetti miz köprü tahsildarları bana öyle nazik öyle mülayim geldi ki anla- tamam.. Benden para İsteyen pos biyikli memür efendinin hare- ketlerinde adeta yeni tanıştığı bir kadını dansa kaldıran bir salon delikanlısının nezaketi vardı. Yahut da - yukarıda / söylediğim gibi bana öyle geldi.. Gözüm köprünün temizlikten — pırıl pırıl yanan asfalt kaldırımlarına, yeni konulan mücella paket taşlarına ilişti. Ve bu nefis köprüden geç- mek için, bu nazik memur efen- diye 40 para yerine 5 kuruş, hattâ 10 kuruş veresim tuttu.. E ayıplamayın.. - Ayrılık gel çattı.. Vallahi bu fribot meselesi çıktı çıkalı bizim köprüyü Broklim kö gibi görüyorum.. Sevgili köprümüzün kıymetini şimdi an- ladım.. Hani Nasreddin hocanın tenbel bir eşeği varmış.. Eşekcik vakıa tenbelmiş ama ormandan odunu, pınardan suyu, şehirdem erzağı bu hayvan gelirir götürür- Müş... Hoca eşeğinin tenbelliğin- den pek bıktığı için onu zaman zaman mahsustan kaybedermi; Eşeğin yokluğu zamanında hay- vanının kiymetini anlar harıl harıl aramağa başlarmış.. Mörhum, eşe- ğini tekrar bulup kendisine ka- vuştuğu zaman: — Ah benim nuru aynım, kö- heylan evlâdım.. Diye boynuma sarılmış... Benim de köprüye karşı muhabbetim onu kaybedeceğima yakın zamanda arttı. Memur efendiye kuruşu verdil ten sonra temiz ve geniş kaldı- ilerledim.. köprü geçmenin zevkini içime sindire sindire yavaş yavaş ilerledim.. Meğer © Kadıköy Haliç iske- leler de ne safalı yerlermiş. Vapurlar sıra sıra durüyor, köp- Tünün altından motörler istimbot- dar vızır vizir geçiyor. Parmaklıklar dan birine dayanarak vapurların gelip gidişlerini seyrettim... Bu esnada aklıma birşey geldi Madem ki körünün kaldırılmasın dan maksat limanın açılması, bu- nun daha pratik çareleri” var. Elimizdeki - köprüyü — ortasından denizin dibin çakalım.. Eminönüne geçecekler Karaköy — tarafında, Karaköye geçecek olanlar Eminönü kısmında dursunlar.l gibi köprüyü biy çevirdik mi ora- evine| da kiler buraya buradakiler oraya Hem de liman bu surette zıt ve Galata külelerinin arasına bir tel ve bu tele bir kaç sepet rept ederek münakalat temin edilebilir. Vapurlar da telin altından geçei Her halde bu iki teklif, köprüyü kaldırıp, yerine Fribotları koymalı düşüncesinden daha mantıki, daha makul olsa gerek. Hikmet Feridun yar pışıp boğuver diyor.. Vakıa sesimin tonundan şaka iş zannedilebilirdi. Lâkin gözlerim,yüzümdeki batların geri. lişi her halde müthiş bir hal Gölizar bile bu halimden rktü, her tehlike anında yaptığı gibi bir kedi yavrusu sokulganlığı ile boynuma sarıldı. —Ah benim Gelincik Kemalim. Gülizar gelinciği çok severı, Hani şehir kadınlarının - dilinde aşıklarına / söyledikleri nonoşum, tontonum, kuçukuçum gibi kelime- almıştı | ler vardır ya.. Gelincik de Güli» zarın bana karşı kullandığı bu kabilden bir- iltifattı.. Hınzır ka> dının üzerimde © kadar — nüfuzu var ki: —Ah benim Gelincik Kemalim... (Mabadi var) T O o L L