RTTTA T A A YZ Tarihi roman tetrikamız: 47 Elvira, türk sarayında duyduklarını Kostantine Padişah her gece Bizans hari- anlatıyordu: fasının önünde vakit geçii BİZANSIN SON GÜNLERİ iskender Fahreddin Sultan iyal Mehmedin Bizansta birçok hifiyeleri var.!» Bizans imperatoru, Padişahın fikrini iğrenine telâşa düşmüştü. Sultan Mehmet, Elviranın arkasından, Boğaziçindeki inşaatı teftişe gitti ve, (Elvira) nin Edirneden ani ola- rak gelişi herkesi merak ve te- lâşa düşürmüştü. Lukas Notaras ve Teofilos, peratoru yalnız. birakarak çık- Elvira büyük bir telâş ve korku içinde titriyerek Kostantinin hu- zuruna girdi. perator, bu esnada, Ayasofya meydanında saraya kürşi yumruk- Zarını sıkan halkın, muhafiz kıta- atı tarafından dağıdılmasını em- retmişti. Kostantin Elviranın - kolundan tutarak yanma oturttu ve saraya karşı gösterdiği sadakat ve fe- dakârlıktan dolayı kendisini teb- rik etti. - — Seni hiç bir zaman unutm- yacağım Elvira! Niçin böyle ha- bersiz geldin? Ş Elvira biraz sükünet buldu. — Nasıl haber verebilirdim? sağımda solumda sayısız hafiyeler vardı. — Padişah ne yapıyor? Senden şüphelenmedi ya..? (Agripas)ım karısı gülerek ce- ha Kostantinin somurtkan çehre- sinde manalı hatlar belirdi. — Her şeyi biliyor mu dedin.? — Evet.. Hattâ heyetin oradan avdet edeceği gece, Padişah, zim ne maksatla Edimeye gitti- ğimizi anlamıştı. — Peki.. Siz ne yaptınız? —O gece Sultan Mehmet beni aha kadar oyaladı ve Agripası bir dakika bile görmek fırsatını vermedi. Edirne seyahatinde, be- nim oradakalmamla, Bizansa za- man kazandırmış olmaktan başka bir faydamız olduğunu zannetmi- yorum. — Orada kaldığın bu bir ay zarfında Padişahtan ve saray mu- hitinden mühim bir şey öğrenme- din mi? — Türkler geceli gündüzlü ça- hışıyorlar. — Ne yapıyorlar? — Macarlara büyük çapta top döktüriyorlar. Edirnede hümmah bir faaliyet var.. Kostantin şinirlendi: — Padişabın fikri.? Diye bağırdı. Elivira korkak bir sesle: — Padişahın fikrini izaha lüzüm var mı, haşmetmaap? Dedi. — İmperator haykırdı.. iddetle — Çabuk söyle! Edineye gö- nül eğlendirmeğe mi gittin, yoksa iş görmeğe mi? Elvira kekeliyerek anlatmağa başladı Padişahın yatak odasında Sultan BİZANS ın baritası var. Mehmet odasındı önünde ge İmperator yumruklarını sıkarak | odanın içinde dolaşıyordu. — Başka bir şey söylemiyor mu? — “Ah Bizans... Sana ne vakit kavuşacağım?!, dedigini iki defa bulaklarımla işi — © halde, dostlük muahe- kesinin hükmü yok demek.. Öyle mi? — Edirnede Bizanslılarla dost geçinmek istiyen devlet adamları ne diyorlar? — Rüstem bey istisna edilecek olursa, halkla beraber bütün dev- let adamlarının daima konuştuk- lan ve düşündükleri, (Bizans)tan başka bir şey değil.. Hattâ, Bizanstan ticaret maksadile gelen bazı kimseler, ehaliye Bizanslıların Türkleri beklediklerini bile söy- lemişler, Edirneliler, Türklerin ya- kında (Bizans )1 zaptedecekleri kanaatindedirler. — Boğazda yapılan yeni kale hakkında Padişahın ne düşündü- Hünü öğrenebildin mi? — Sultan — Mehmedin bütün ümidi bu kalededir... İnşaatın itmanı için, öyle zanne- diyorumki, — benim — arkamdan hududa — yani — inşaatı — teftişe gitmiştir. — Zan ile söyliyorsun.. Aynen duyduklarını niçin tekrar etmiyor- sun? Elviranın cesareti yoktu.. Padi- şahtan, kendi kulağile duyduklarını söylese, Kostantin yerinde oturamıyacaktı. Mamafih, Elvira bunu kendisi için bir izzeti nefis meselesi addetmişti.. —ilk şeref ve tesiri kaybetmek ve kendini müşkül vaziyete düşürmek | istemiyordu. Siyaset — sahasında oynamağa başladığı rolü sonuna kadar devam ettirecek ve rakibe- lerinin yüzünü güldürmiyecekti. Bizans dilberi, Edirnede bulun- duğu müddetçe, bütün bunlardan başka, çok daha mühim şeyler de öğrenmişti. Padişahın Bizans hak- kındaki emel ve arzusu herkesce malümdu. Bu vadide fazla söz hiddetinden | g M Çocuklara mahsus 500 liralık Kiymetli eşya piyankosu (AKŞAM) n ÇOCUK DÜNYASI Küçük karilerinden gördüğü rağbet dolayısıyla kendilerine Kıymetli eşya piyankosu şeklinde hediyeler karar vermiştir. 500 liralık Eşya piyankosunda 83 kar imize muhtelif — kıymetlerde hediyeler verilecektir: * Birinciye 100 lira ikinciye — 30 Üçüncüye 20 ,, ve 30 kişiye 5 lira kıy- metinde eşya verilecek ve 50 kişiye de 200 Jiralık Şeker, Çikolata, Kitap ve sair hediyeler takdim edilecektir. Şurasını izah edelim eşyayı, karilerimiz, kendilerine göstereceğimiz büyük bir ma- ğazadan bizzat arza ettik- leri cinsten alacaklardır. ve un parasını gazetemiz verecektir. zer 500 -a Liralık kıymetli eşya piyankomuz devamı ediyor zer HER GÜN Yüncü sahifenin alt tara- fındaki — kuponumuzu kesip saklayınız ! Bu kuponları ne vakit gön- dereceğinizi Kuponlar için Her gün ga- zetemizi takip ediniz. Piyanko hakkındaki fazla tafsilâtı bilâ- hara verceğiz. vermeğe söylemek, — nihayet, — imperatoru | büsbütün — çileden çıkarmaktan başka bir şey temin etmiş, olmuyacaktı. Elvi — Haşmetmaap! - dedi - çok yorgunum... Biraz istiraht etmeme müsaade buyurunuz ! (Mabadi var) Hilâliahmerin kışlık balosu Dahiliyevekili muhteremi Şükrü Kaya beyfendi hazretlerinin riyaset- lerinde 19 kânunuevvel 929 perşembe günü akşamı Türkuaz salonunda | verilecektir. Biletler merkez ve Bevoölü subelerinden alınacaktır. YA |— S Cafer Fahri Beyin kitapları kuruş Yeni Tavukçuluk — 200 Av ve salon köpekleri 50 Keçi beslemek usulü - 50 Tavuklara murtlatmak için ne yedirmelidir. çok yüz 10 ÇiiuAiA kü(uphıne:i Mme Suzette'nin Paris, 12 temmuz — Günde on kere, kendikendime şu suali soru- yorum: “ Suzette'ciğimi - Sen te'ciğim! Benim'tontonum!Georges de Catz'a karşı vaziyetim ne ola- cak? Onu memnun edecek miyim?,, Bizzat sorduğum bu suale ce- vap veremiyorum. Hoşuma giden bu gencin metresi olmak mı, yok- sa, kocama sadık kalmak mı lâ- zamgeldiğini bir türlü kararlaştı- ramıyorum. Kocam Prosper de, biyanet edilmiyecek kocalardan değil ha.. Tostoparlak yusyuvarlak! İşin fe- nası, beceriksiz mi beceriksiz. Onun yüzüne ve şeklüşemailine baktıkça, şeytan, bana: * Aldat şu adamıl Şu adamı, Georges de Catz ile, © yakışıklı mevzun Cendamlı — delikanlı — ile aldat! Aldat! , diyor. Paris, 16 temmuz. — Bu sabah, şişko kocam kendisini doktora göstermi Eve dönünce dedi ki — Sen şüphesiz farkında de- Bilsindir, karcığım; fakat, ben, son günlerde, azıcık toplandığımın farkına vardım. Doktora gittim. Bana zaiflamak için Darienbad'a gitmemi söyledi. Gelecek hafta, Oraya beraber gideriz değil mi? | — Gideriz elbette! - dedim. Bu — akşam — Particule'lerde | yemek yedik. Kahvelerimizi içer- ken Prosper hazıruna haber verdi: — Karımla beraber Darienbad'a gideceğiz; orada yirmi bir gün kalacağız. Georges de Catz, bana dön- Lâkaytmış gibi görünerek: — Darienbad'a — gidiyorsunuz, öyle mi?-dedi- Ne garip tesadüfl ına da doktorum orasını tavsiye etmişti. Demek ki, birlikte gide- ceğiz?i ğ “Georges de Cata'ın hatırat def terinden: Darienbad, 29 temmuz — Oh, odrur münakasaya vazolunmuştur. Talip olanların " şartnameyi müraccatları. idaresinden: teferruatı kapalı zarfl Ankarada Devlet Demiryolları Münakasaya iştirak edecekler vermeleri lâzindır. edebilirle: lifnamelerin tevdü tesi saat İl re temdit edilmiştir. Üçüncü mıntıka reisliğinden: Şaraiti görmek üzere Fransız — | hikâyesi — | Dördünçü vakıf handa Amerikan ekispres bankasının işgal etti; mahalline beton ve mozaik döşeme imali kapalı zarf usulile 6/teşrinisani 929 tarihinden 30 teşrinisani 929 tarihine kadar mevl almak üzere her gün öğleden sonra Evkaf heyeti fenniye müdür muavinliğine ve ihale günü olan 30 teş- rinisani Cumartesi günü saal onbeşten evvel Evkaf idare encümenine Devlet Demiryollar ve Limanları umumi Ankara - Kayseri hattında Karafakılı istasyonu için font boru ve münakasaya konmuştur. Münakasa 9 ikinci kânun 1930 Perşenbe gün aresinde yapılacaktır. teminatlarını ayni günde saat 15 şe kadar Umumi müdürlük kalemine Talipler münakasa şartnamelerini (10) lra mukabilinde Ankarada, Malzeme dairesinden, İstanbulda Haydarpaşa mağazasından tedarik İdarehane inşası: | Tütün inhisar umum müdürlüğünden: Bahıkesirde inşa edilecek baş müdüriyet binası için verilecek tek- için gösterilen 30/11/929 tarihi 14/12/929 cumar- lıklı bir muhasıp ile bir kâtip müsabaka ile hamilen Kânunuevvelin birinci Pazar günü saat birde İstanbul sıhhıye müdürüyeti binasında cda heyetine müracdatları. bele Mme Suzette ile aynı yere tesadüf ettik derken neler geldi başıma neler geldi, aman yarabbi. Sabahliyin 6 da çat çat çatl Kapım vuruldu. Öyle zamanından evel kalkmağa alışmamışım. “ Ne oldu? yangın mi var? ,, diye fır- ladım. Bir de ne bakayım? Par- ticulel — Haydi azizim, kalk! - dedi, « Buraya — zaiflamağa — geldik! Bu saate kadar yatılır mi? Su içe- ceğiz! Aman, buraya hangi fasit ni- yetle geldiğim |belli olmasın diye hemen yataktan fırladım: — İyi ki uyandırdın. birader! Yoksa fena olacaktı! - dedim. Bir bardak demir leblebi gibi ğir suyu mideye indirdil İşbu kadarla oldu bitti sanıyor- dum. Ne münasebet, Herif, ayak- kaplarına baktı: — Dayanıklı mı? - dedi. — Hangisi? — Potinlerin. — Ne olacak? — Yürüyerek 15 kilometro katedeceğiz de. — Allah Allah! Sebep? — Canım! Başka türlü nasıl zaifliyabiliriz? — Tabül Tabil 1 ağuslos — Her gün aynı hall 15 kilometro — katettikten sonra, bitap yatıyorum. Lâkin işin en fena ciheti sade suya sebze yemekten imanım gevriyor. O da bir kaşık. Suzette'nin defterinden: Paris, 19 ağustos. — Dün ak- şam Paris'e döndük. Ceorges Catz, bütün yol imtidadince uyudu. — — Gar Tokantasında karşı karşıya — bir müddet yalnız kaldık. —— Bana: | Ne kadar gözelsiniz.. Güs — zelsiniz, güzelsiniz ... - dedi. ğ İstihfafla başımı çevirdim. Miskin sıska! Burnunu sıksam canı çıkacak ! 15,30 da teklif mektuplarını ve muvakkat etibba odası talip oalanların mukatazi evrakı