Sahife 8 Şeker sarfiyatı 55, bizde 4 buçuk kilo 'den memleket neresidir? Yapılan istatistiklere göre en çok şeker yiyen halk Avustralyalilardır. Bu- rada adam başına senede 62 kilo — şeker isabet etmektedir , Memleketimizde senede 6000 vagon şeker sarfediliyor. Adam başına isabet eden şeker miktarı 4 buçuk kilodur. Fransada adam başına 24 bu- çuk kilo Almanyada 25 kilo Rus- ya da 8 bucuk kilo |Bulgaristan- da 5 bucük kilo Norveçte 32 kilo Amerikada 55 kilo şeker isabet etmektedir. Dünyada en az şeker memleket çindir. Çinde senede adam başıma 2 buçuk kilo şeker isabet ediyor. | İstatistiklere göre dünyada şeker — Sarfiyatı artıyor. 1925 senesinde Türkiyede adam başına 3 kilo 700 gram şeker sarfedilirdi. Şekerin pahalı olma- ına rağmen istihlâki artmıştır. Bugday mahsulü yiyen Bu sene mahsul âz, fakat stok çok Ticaret borsasının elde ettiği istatistiklere göre bu sene çıkan buğday geçen senekinden azdır. 929 senesinde bütün dünyada — 103 milyon 841 bin ton buğday istihsal edilmiştir. — 1929 senesinde bu miktar 91 “milyon 464 bin tona inmi Çıkan buğday istihsalâtının azlı- ğma sebep bu sene Kanada ve Müttehidei Amerikada az mahsul yetişmesidir. “Mahsulün az olmasına mukabil geçen sene çok stok vardır. Gül yagı lyagı Bulgaristan senede 240 milyon leva kazanıyor Sofya konsolosumuz Bulgarista- “min gül yağcılığı hakkında alâka- — dar darelere bir rapor. gönder- — hassa İspartada gül yağları ehem- | miyetli bir mevki işgal ediyor. Bu itibarla bulgar gül yağcılığı Bizide alâkadar etmektedir. Bul- güristan senede vasati olarak 400 bin kilo gül yetiştirmektetir. Bul- — gar ğül yaglarınm başlıca mü; terileri Amerika, Fransa İngilte- redir. Bulgaristan — cihanda — istihsal Cedilen — gül — yağlarının yüzde 75 ini yetiştirmektedir. Bu mah- l Bulgaristana senede 240 mil- ön leva getirmekter Bulgaristanda gül yetiştirmeğe ek ehemimiyet — verilmektedir. Bu mahsulün inkişafı için şu esas- lar tatbik ediliyor. 1 — Gül hastalıklarile müca- dele, — 2 — Hileli yağlarla mücadale, 3 — İhraç edilecek gül yağla- rının kontrolü, 4 — Fıdan ihracının meni, 5 — Nümüne fidanlıkları te: E imizdeki gül yağcı “ğanın inkişafı için de ayni şeraiti tatbik etmemiz lâzımdır. Amerikada adam başına Dünyada en çok şeker sarfe- | İK'I'İSA;DİYA'I' KISMI Cihan iktisadiyatı Yüz milyar liralık bir ziyan - Üç dalga - Amerika reisicumhurunun telâşı-Yün ve yapağı ticaretinin vaziyeti Dünyanın en zengin ve en mü- relfeh memleketi olan Müttehidei Maliye nezareti de - 85,000,000 | İngiliz liralık inşaatta bulunmağa Amı dehşetli bir iktisadi | karar vermiştir. Federal Rezerve buhran içinde çırpımıyor. bankalar yüzde dört buçuk — is- Cihanın mali " mukadderatına | konto kararlaştırmışlardır. Banka- hâkim addolunan Nev York esham borsasında altı haftadan beri devam eden, önüne geçilmez sukut Amerikanın ihtisadi ahva- linde hayli zamandan beri peyda olan buhranın patlak vermesinden başka bir şey değildir. Amerikanın gayet sağlam ve âtisi parlak zannolunan sanayii ve diğer iktisadi şubeleri hakikat halde tevakkuf ve inhitata doğru temayül etmişti. Nev York — esham — borsasının iş ve devamlı sukutu sanayi Buhranın — dehşetini için esham fiatlerinin sukutundan serveti milliyenin uğradığı büyük zararlarma rağmen tesbit olunan miktarını söylemek kâfidir: Amerikanın — serveti yalmız Nev York borsasında ön milyar İngiliz lirası yani yüz mil- yar Türk lirası zarara uğramıştır. Bu zarar İngiltere, Fransa, İtalya ve diğer devletlerin Amerikaya olan harp borçlarının tam beş mislidir. Bu azim zararla umumi buhranın bais olduğu zararlar yalmız Amerikayı — değil n iktisadiyatını da esasından sarsmıştır. Üç dalga 'Nev York borsasındaki fiatların sukutu üç dalga şeklinde zuhur etmiştir. Birinci dalga küçük hava oyuncularını süpürmüştür. İkinci dalga ise 500 ilâ 1000 esham sa- hibi orta zenginleri (süpürmüştür. Bu dalgaların tahribatını müsteh- ziyane kenardan seyreden milyar- derler ise üçüncü bir dalga ile enginlere sürüklenip mahvolmuş- lar ve bunların çoğu beş paraya muhtaç kalmıştır. Amerika gayet müreffeh bir memleket — olduğundan — burada İngilterenin büyük derdi olan iş- sizlik yoktur. Fakat son buhran Amerikada da böyle bir iktisadi afet tevlit etmiştir. Bu vaziyet hükümet — erkânını ve bilhbassa Reisicamhur Mr. Huveri / telâşa düşürmüştür. Mumaileh felâketin önünü vaktile almak için işe gi- rişmiştir . Reisicumhur en meşhar - mali- yun ve iktisadiyunu Vaşingtona davet ederek - işsizliğin önünü almak ve sanayini vaziyetini kur- tarmak için icap eden tedbirleri konuşmuştur. Az zaman devam eden bu konferansta lâzım gelen tedbir tesbit edilmiş ve derhal iştir. Demir yol- ları kumpanyalar rücsası gelecek sene 200,000,000 İngiliz liralık milyar Türk İiralık yeni inşaat ve tesisat yapmağa karar vermiştir. Nev York şehremini Mr. Wal- ker de dört sene devam etmek üzere bir milyar dolarlık yani iki ilyar Türk liralık yeni belediye ıda — bulunmağa — karar milliyesi | bütün | ların bu tedbirinin sanayi ve ti- carete çok büyük — yardımı caktır. Yün ticareti Cihan yün ve yapagı piyasası tutkunluğunu ve sağlamlığını mu- hafaza ediyor Mahaza ince yünün daha ziyade yükseleceği beklen- miyor. Yalnız merinos yününün İngilterede yüzde on çıkacagı tahmin olunuyor. Bu sene İngil- terede gecen seneye ince yün vardır. Mevcut mal 134,000 balya olup bu 'miktar - şimdil için kâfi addolunuyor. Yalnız kirli melezin fiatı art- ması muhtemel değildir. Bu seneki ihtiyaç anlamak | etle fazladır. Dünyanın en çok yün ve yapağı fetiştiren memleketlerinden Yeni Zeland ve Cenubi Afrika domin- | yonları arasında şiddetli bir ra- kabet vardır. Malümdurki vaktile Cenubi Afrikada yapagı yoktu. Abdülhamit zamanında İngilizler bir fırsat bulup Ankara keçilerinden bir haylisini Türkiyeden çıkarıp Cenubi Afrikaya göndermeğe | muvaffak olmuşlardı. Cenabi Afrikanın iklimini An- kara keçileri için gayet üygun rakip kesilmiştir. Cenubi Afrika dominionu An- kara keçilerinden tükenmez ser- vet toplamaktadır. Cenubi Afrika hükümeti An- kara Keçileri yapağısına başka bir rakip çıkarmamak için Ankara tekelerinin şiddetle “men etmiştir. Cenubi | Afrikanın bir menbei ser- veti deve kuşudur. Cenubi Af- rika hükümeti deve - kuşlarının ve hatta bunların yumurtalarının ihracını menetmiştir. Diğer taraftan erkek Cenubi Adrika Yeni Zelanddan erkek merinos — koyunları celbetmeğe teşebbüs etmiştir. Ankara keçilerinin başına gelen halin Yeni Zeland merivoslarının başına gelmemesi için bunların ihracı menedilmiştir. Sırma terlik Amerikada bu terliklere rağbet artıyor Nevyork şehbenderimiz ayakka- bıcılar cemiyetine gönderdiği bir mektupta şark usulü işlemeli ter- hiklerin ihracıma ehmmiyet veril- mesini bildirmiştir . Memleketimizde yapılan sırma işlemeli şark terlikleri Amerikada büyük rağbet görmekte, bu te: likler kostümlü balolarda gi mektedir. Son senelerde - terlikçi esnafı bu nevi malların imaline daha ziyade ehemmiyet veriyor. ün Mmahsulü geçen seneye nis- | geldiğinden bunlar fevkalâde ço- ğalmış ve Türkiyenin kendisine has olan Ankara yapağısına bir | harice - çıkarılmasını — TÇ SAA LA S eei 28 Teşrinisayi 1929 ıİDRİs EFENDİNnin tetkikatı: v “AHRET var mı? yok mu? Ruh, bedensiz yaşar mı? | Ruhun görünmesi üzerine, manzaranın hey- *betınden, biri, baygın! Hülâsa piritizma odasında tecrübe yapılıyor. odium kadın, bir takım garabe teriyor. Rah, münkir bi | Badri Mahir bildiğine ikna için, gö Medium kadın, yüzü tülle örtü- | ü olarak, ihtilâçlar içinde çırpı- zuyordu. Çocuk —doğurur gibi bir, hali vardı. Bir balıma da, ölüyor, son nefesini teslim ediyora benziyordu. Apti Efendi: — Ruh, neredeyse görüneceki -dedi. Medium inildedi — Beni örtün! Üşüyorum! Üşü- | yorum. | Ecnebi gençliz, perdenin a | kasına girdi. Siyah geniş ell T sini kadına giydirdi. Yüzünden peçeyi çekti, | onu, minderin üzerine yatırdı. | Kadının ispazmozları — devam | ediyordu. | " Apti Etendi sordur î — Ruh, görünecek galiba? | ve, Medium, erkek sesile cevap verdi rünecek! — Bundan bir | olmyacak mı? — Olacak. — Hepimize mi? e mi? Beni söyliyecek diye ödüm ko- puyordu. Fakat, ruh, beni söylemedir — Savni Beyel - dedi. — Ne gibi bir zarar? — Heyecana tahammül ede- | miyecek! Aksülüâmel hasıl olacak. — Melekâtı akliyesine bir zarar mı gelicek? — Yok, yokl O kadar değil | Baygınlık, fenahık geçirecek! Ağzından kalın sedalarla bu kelimeler çıkan medium, kanape üzerinde, hakiki bir can çekişen adam gibi kivrim. kivrim kivranı- yordu: Gözleri kaymış, nefesi sey- rekleşmişti. Ötesi berisi seyir yordu. Apti Efendi, Savni Beye döndü: — Ne söylediğini işittiniz. Dr garı çıkınız müvafık - olur! - dedi. Sutbiraderimin çene kemikleri biri birine vuruyordu. Dişlerinin takırdadığını işitiyordum. Fakat, yiğitliğine yediremedi: | — Yok, çık, çıkmam! Ben de | ağım! - dedi . | Medium, gene: — Üşüyorum ! Üşüyorum! - Ayağa kalktığı zaman, hayretle gördüm ki, demin kadının vücu- dundan fışlaran © fosforlu gibi ışıltıl maddelere benzer bir vücut perdenin —arkasında, mediumla yanyana belirmişti. Ben odaya girdiğimden itiba- ren bir iki kere resim çıkaran fotografçı, bu sefer de gene bir resim çekti: Yanan işık altında, ruhun gö- ünüşü dâha mehip oldu. ik geçirdi ve dışarı çıktı Nihayet ruh, perdenin — arkasından göründü Savni Bey, hakikaten de daya- namadı. Fenalik geçirdi. — Ben, ben, ben, sizi bitişik odada, sofra başında beklerim! - diyerek dışarı çıktı. Ben de , korkumdan bayılma derecelerine geliyordum." Zira , pencereler , hakikatte sımsıkı kapalı olduğu balde, san- ki şiddetle açılp kapanıyormuş gibi sesler çıkıyordu. Camlar şan- ar şungür karılıyor. gibi. idi. Firtna Sesleri işitiyorduk. Masa: lar yerle oynuyor gibi idi. Bilmi- yorüm bunlar hakikaten böyle oluyor mıydı, yobsa bemmi yanlış lum? Savni Beyin arkasından bayılma fenalaşma nöbeti bana geliyordu. Fakat, cuzü, 'besmele çekerek, ayetülkürsi okuyarak — kendime hakim oluyordum . Bana asıl cesareti — veren, ecnebi gençkizla Sadri Macit Beydi. Bunlar, biri sağımda, biri solumda durmuşlar, hiçbir korku alâmeti göstermiyorlardı. Petürkeden boş yere İstanbula gelenler Şehrimizdeki iskelelerde mün- hal hamallık kalmadığını yazmış- tık. Emanet - iktisat hammallık için mür at edenler ayda 150 kişiye baliğ oluyon | Bunların ekserisi Petürkelidir. Pe türke,taşlık ve arızalı bir yer ok duğu için gayri münbittir. Bu itibarle Petürgeliler öteden iş bulmak için memleket- terkederler, bunlardan ek- hamallığı tercih ettiklerin- den İstanbula geliyorlar. Emanet sun zamanlarda İstanbula gelen- lerin açıkta kaldıklarını görerek, bunların boş yere gelmemelerini bilei müdürlüğüne