Sahife 8 Alş_ gi H ; Ödemiş mektupları RADYO — İDRİS EFENDİnin tetkikatı: » Dr S Z Va graml — Birköylükızının hakiki * mlaşaik) ” var mı? İ ve meraklı macerası Sıcak.bir yaz günü a uyuklayarak gider! iş, 16 (Hususi) — Bir yaz | d 1 ir iş için merkeze merbut karyesine — gitmiştim . 1 bir sıcak insanı bunaltı- . Panamamın altında müte- liyen ter döküyordum. Sıcağın tesirile mi neden kay min üzerinde şöylece dalım: şıra. Birden ince bir kadın kendime geldim: — Bey, bey'düşeceksin, De trafıma — baktın. Az c urakla Mamure köyü görünüyor, on ilerimde — semalara — kol asırdide bir çinar bulunuyor, ya- nında berrak bir pınar du.«Beyaz yazmasını başına şüylece omuzlarından dizginlerinden tuttu. Yanakl da gamzeler teşkileden / bir bessümle gülüyordu. — Sıcaktan / uyuşmuş diyerek-sordum. — Senin adın ne? — Adımı nideceksin. - Şöyle çınar altında oturda acık serinle baksanya biyo ter içinde kalmış- sın. kalmış ârpiklerle sayedar clâ gözlü güzel köylü kazının gamzeli tebes- sümlerle çarçevelenen bu dave- tini reddedemezdim. — Atımdan indim. O hayranımı otluk bir yere bağlarken bön de buz gibi berrak pınardan yüzümü yıkıyordum. Su © kadar soğuk.ve güzeldi ki bir iki avuç içmekten kendimi mene- demedim. Fakat bu sırada penbe yanaklı güzel köylü kızı bağırdı: — Yaa yan.-Su içme ırahatsız olursun. Ben sone.ayran ileteyim. Güzel köylü huz - köştu, - pınar içinde duran bir. destiye eğildi. Bu eğilişte öyle bir cali tavur bissetmişdim ki dikkat etmekten kendimi men edemedim. evel siyah başlı bir toplu iğne ile kapalı bulunan * gögsü - şimdi açılmış bötüm vuzuhiyle görün! yordu. Güzel, fettan köylü kızı destiyi — pınardan — çıkardı. ayni gamzeli tebessümüle bana uzattı: — AL dedi, iç. Destiyi aldım ve sordum: — Güzel kız adını dimeyecek t üzerinde en... omuzuma / birakarak .<le cevap verdi. gediyorsun (istihza edi- y x köylüyüm. sessiz sadasızdı. Ya- güneş altında kuşl köy uyuyor, köylüler Ve bu sessizlik içinde i kazı, fettan bir çoban rliyi kandırmıştı. tam üç ay geçmişti. jandarma dairesi önün- ken kapıdan bir köylü ür köylü kızının çıktı- lüm. O sırada kız durdu, kadına bir şeyler anlat- lesile yüzünü açtı ve bi- ki bir kol saatını gösterdi: saatı, bana üç ay evel | geçen bir hatırayı canlandırmıştı. Güzel çoban kızı F.ye bu kol v bir batıra olarak ben ver- zel F., fettan F. uzaklaştık- tan sonra bu kızın jandarma da- iresi ile olan alâkasını anlamak için merkez kumandanı Hasan çavuşu gördüm. Hasan çavuş vakayı şöylece anlattı: — Mamure karyesinden S. oğlu A kizi F; köyünde - fettanlığı işvebazlığı ile şöbret bulmuş sevdiklerine bezmi visalı tattırmış güzel bir kızdır. Her göreni çıl- dırtan, cıvar köylere bile ön salan —1 iyet anası tarafından evlen- dirilmek istenilmiş ve Yeniköy karyesinden M. oğlu S. isminde bir gençle nışanlandırılmıştır. Kızın vaziyetini bilen anası bu- 'na da bir çare bulmuş, kızın ka- çırılmak suretile evlenmesini temin etmiştir. F. mışanlısı ” tarafından kaçırılmışsa da - köylüler yetişip kızı kurtarmışlar ve mışanlısı kiza dokunmadığını ve dokunmağa da vakit — kalmadan — kurtarıldığını iddia eylemektedir. F. nın mua- yene neticesinde bikrinin izale edildiği anlaşılmıştır. Bununla be- raber başı dümanlı olan mışanlı kızı istemekte ve F. sız yaşaya- mayacağını söylemektedir. Bu hal karşısında nikâhlarının icrası mu- karrer ve muhakkaktır. İşte size bir köylü kızmın ha- kiki macerası.. misin. Güzel köylü kızı ayni gam- zeli tebessümüyle güldü. Beyaz yazmasının ucuyla yelmz çesesini ökterek cevap verdi: —S. oğlu A, kıizi F sonra ilâve etti: Oturda ayranı'öyle iç. Güzel F. benim oturmamı bek- lemeden çemenler üzerine çöktü ve yanında bana yer gösterdi. Sırtımı çınar ağacının - göğdesine dayayarak buz gibi ayranı içtim: — F. burada yalınız ne yapı- yorsun, korkmıyor. musun? — 'Neden korkayım. Aha gö- Ressamoğlu Vali konağı Manisada bu yüzden dedikodular var beyin valiliği zamanında vali ko- vekâlet emrine alınan sabık vali Nusret beyin tahtı işgalinde bulu- 'nan binanın, akrabasından birine nağı olarak kabul edilen, bu defa | F ipek mendilimle ağzını kapa- Tüyorsun üç koyunla bir; sağmal iz, var onları güdüyorum. irpiklerle sayedar elâ gözlü fettan-F. bunu söyleyerek yanıma | daha yanıma daha yaklaştı. Çe- | ketimin cebinden ipek mendilimi alarak: — Baksanya biyo ne kadr ter- lemişsin... Diye terlerimi silmeğe başladı. Bilişte öyle bir eda giz- lenmiyen öyle bir şuhluk vardı ki kendimi zaptedemedimi —F, dedim, sen ne kadar gü- zelsin, ne kadar dilbersin. Güzel | meselesi teffiz edilmiş olması itibarile yeni vali için bir ikametgâh bulmak alâkadarları - şimdiden düşündürmeğe başladı. Sabık vali Nusret beyin otur- duğü bu binayı meclisi umumi evelce istimlâk etmeğe kalkıştığı vakit Nusret bey aceleye lüzum olmadığını ileri sürmüştü. Sonra binanın valinin akrabasından Sa- kızlı Ahmet efendiye teffiz edil- mesi muhitte bir hayli dedikoduyu mucip olmuştu. Bu ev etrafında mülkiye müfettişliğince yeniden tetkikat yapılması muhtemeldir. |İSTANBUL 1200 m | 17-30,18-30 / Saz heyi 5 Kw Borsa leri 18-30,20-30 Jazzbant - ent werther Tan: talsie Linoke gçe de parı -30 İBELGRaD 18,30 | 2130 23,10 BUDAPEŞTE 18,10 18,45 a BÜKREŞ 18,30 L 21 KONİGSWU: m orkestrası 1835 m — 30Kw Millet mektepleri ALFABESİ Yazan: Necmeddin Sadık bey Bilhassa halk tarafından Necmeddin Sadık bey alfabe- sinin ne kadar rağbetle kar- şılandığı ve az vakitte yüz binlerce satıldığı malümdur. Maarif vekâleti tarafından ilk mekteplere ve millet mektep- lerine kabul edilen: Resimli yeni alfabe çıkmıştır. Vekâletçe 14 kuruş Hat konulmuştur. Muallimlere tavsiye ederiz Satış yeri: Muallim Ahmet Halit kitaphanesi. 253m 10Kw Gramofon KATOVİÇ — 408m — 10 Kw 21,30 (Operet Varşovadan) 23 Dans. havaları LANGENBERG 473 m — 15 Kw 21 Könser 24 Dans havaları 2,00 — Gramolon MİLANO —— S00m Kw. 21,31 Konsr ve öperet (T rino dan) dans havalari 040 1,30 Torinodan naklen neş- riyat PRAG 487m — 5Kw 20,05 Konsr 22 Dans havaları 22,20 Cafe prag örkestrası 24 Cafe Liyot orkestrası ROMA 4dtm — 3K | 22,02 Korser | Program nihayetinde | dans havaları TORİNO 273m — T Kw. 21,30 Radiyo - örkestrası 22,05 Öperet Die Lustige Wivwe Lehar 1,05 Amerikadan — naklen | neşriyat. VİYANA 316 m 15 Kw. 17 Konser — Gangiberger örkestrası 19,20 Onartette 21,05 Oterep Zirkusprinre- sşin 3 perde Kalman'ın eseri Program nihayetinde telsizle resim neşriyatı VARŞOVA 15i2im — 12 Kw. 21,30 peret — Prinzessin Olala 3 perde J. Gil- bert 24 Bristol oteli orkestrası| AHRET yokmuz Ruh bedensiz yaşar mı? bi dür o Yali . Düdakl âç içindeki mec 1 memesinden ve rani — karalda öbeğinden bir e çıkarıyor idi. tinca kalın bi konuştuğu | — Esasesn, oturmasa İdim, oldu-. * işidiliyordu halde, yığılacak — idingp Zira, vi ÇöNE AAA daya le ilk defa olarak kadın eli değiyor idi. Dizlerim titredi. Gözüm karardı. Boğazıma birşey bıkandı. Sertabepa lerzenak oldum. Bu lerzenin hoş tesirini “bugün elli beş yaşındayım- hâlâ muhafaza ederim. Bir dakika kadar, o el, elimi koyvermedi; ve benim o halim sürdü. Sonra, parmakları bileğim- d izevmadi (ve boniler vöGAkNE bir gevşeklik hissettim. İhtimal ki, bu derece heyecana kapılmamda, muhitin ve demin im sözle- rin de tesiri var idi. Üç heş dakika kadar, bellâ daha fazla, dalgın halimi muha- faza ettim. Beni, dalgınlığımdan uyandıran, odanın içinde parlıyan gayetle parlak bir ziya oldu. Yerimden sıçradım. Savni Beyefendi: —Meclisi bozma, Hilmil Dışa- Tıya çık! - diye-seslendi. Hilmi dışârıya çıktı. Ben içerde kaldım. Perdenin arkasından aynı kalın | erkek sesi: — Kapıyı kapatinl - dedi. Kapıyı kapattık. İ Perdeyi tutan eller. perdeyi iki yana sıyırdı. Adeta uyur gibi başı önüne düşmüş bir kadınla karşılastık. Kadının - dudakları - kımıldadı. Deminki kahn erkek sesile: — — İdris Efendi! Bir yere oturl- dedi. Kalbim haşyetle dolu olarak, birkaç adım attım; ” ve, ilk rast- Hlyraz Ziya, parlamasını — mütaakip Ğf,uk":D ŞÜ f":mî:'ğî_ böndü.” Va. eduik içmn, ollıktu Sturuyardu. Lükin, pek karanlığa | "Müstekreh — bir ccza — kokusu isabet ettiği için, yeknazarda, | "i i eşkâlini tefrik edemedim. 'am tepemde: aa takdar C'est faitl » — yani türk- Mamafih, sonra , bir de ne bakayım. Dailerinin â"" “oldu , diye bir ses duy- ucuna (l min öteki ta- | Tpt > viağ | ahındar Gidden “kasna” müstesna | — Başımı çevirdim ki, bir fotog- bir peripeyker oturmuyor mu ? | Yaf makinesi, Benim yerimde baş- Henüz on yedi on sekiz yaşların- da bir gençkiz. Alaturka terbi) nin; bilhassa medrese terbiyesii bir çekingenlikle ayağa kalktım. Kız, bu tereddüdümü anladı. Bana, yabancı bir dilde: — * Mais asseyez - vons done l Ne vöus. derangez pasl» dedi. Bu sözlerden bir şey anlama- makla bereber, onları, bir lâhza içinde, hafızamda zaptediverdim. Hafızlıktan kalma bir meleke ile, anlamadığım şeyleri hemen ezber- lemekte yekta idim. Bilâhara, ka bir softa bulunsaydı, bunun fotograf makinesi olduğunu 'anla- yazdı. Lâkin, daileri, sütbirade- rimin konağında bu makinalardan birçoklarını görmüştüm. © devirlerde magnesiumla fo- | tograf çekmek taammüm etme- mişti. Esasen, bu frenk fotograf- çının da yaktığı magnesiumdan madde idi zannederim. pek daha sürekli yandı. çekilen, demin erkek sesi ile konuştuğunu duyduğum kadın idi. Hâlâ| vücudu ihtilâç içinde kıvranıyor i: ulümu garbiyeye merak sararak fransızca öyrenince, anladım ki, kızın dailerine söylediği bu sözler: Başından ta kalçalarına kadar soyunmuş idi. Sol memesinden ve göbeğinden garip bir nesne — “Oturun! Rahatsız olmiymn!,, | Çıkıyor; ve bu. nesne, gittikçe demek imiş. çoğalıyordu. Bittabi, o günkü softa halimle | ” Hani, bir kapalı krem tüpünü bu sözlerden bir mana istihraç | oxvanız da tüp patlar; ötesin. edemedim. Odadaki hazırun: — Otur, Molla, otur; rahatsız olma; zarar yok! - dediler. Oturmağa hazırlandığım - esna- da, kız da eli ile elimi tutarak, beni yanına doğru çekti: — *Özel iype, mon Dieul> de- di. Oturdum. den berisinden krem sızar, İşte kadının göbeğinden ve memesin- 'den garip madde o suretle süzü- lüyor idi. Sanki, bu maddeyi vücudun- dan sızdırmak- için, kadın ihtilâç içinde ( Arkası yarın )