— ona biraz daha fazla Sahife 6 Tarihi roman tefrikamız:26 Yazan: iskender Fahreddin Padişah, Bizans dilberinin boynundaki ince tülü çekti.. ve Elvira fazla naz ve itiraza lüzum görmeden soyundu.. havuzun içine girerek çırpınmağa başladı! Elviranın, dilinin altında, gizli bir şey vardı. Sultan Mehmedin merakı gittikce artıyordu... Hamza beyin hastalığı aceba neydi?. Padişah, Elivrayı sa- “baha kadar meşğul et- mek istiyordu. (Bizans) ın sukutunda büyük rol oyniyan bu şeytan kadının ruhünü ve karekterini anlamak “çok müşküldü . Sultan Mehmet, şimdi ehemmiyet vermeğe ve heyetin deruhte ettiği vazifenin azametini bi | daha yakından görmeğe başlamıştı. Bizans dilberi, Hamza beyin yanında da bulun- muştul! Bizanslılarla — Kara- manoğulları arasın: daki cesini bundan daha güzel bir — fırsat bulunmazdı. Padi- şah, şeytan kadını şüp- heye düşürmeden istic- vap ediyordu. — Şu çok sevdigin şa- raptan hele bir kadeh iç bakayım... Padişah, bir kadeh şarap uzattı. — — Doğrusunu söylemek lâzım- lirse, bu, şaraptan ziyade, kes- bir şıradır... Emin ol ki hiç dokunmaz. — — Yalnız ben içiyorum padişa- m... Çabuk sarhoş olursam sizi atsız ederim. Elviranın — gözleri - mahmurlaş- mıştı. Padişah, genç kadının koluna — girdi.. Uzun ve dar bir merdi- venden indiler. Ufâk tarhlarla ve zarif çiçek- “erle bezenmiş bir bahçenin met- haline gelmişlerdi. — Hava çok aydınlıktı. Gök yüzünde ay ve parlak yıldızlar vardı. Şimşirli yollardan yürüdüler. Dalları yelpaze gibi uzaenmiş yüksek bir çamın altında durdu- lar. Padişah — ağaçların havuzu göstererek: — Elvira, bakl -dedi- şu kır- amızı balıklara.. suyun — içinde ne güzel oynaşıyorlar, — Suda oynamasını ben de çok severim, Sultanım! — Hava ne kadar sıcak... — Hiç rüzgâr esmiyor... — Bumevsimde Bizans ta sı- — cak olur mu? — Tabi... fakat geceleri bu — derece bunaltıcı sıcak yapma: Boğazdan bafif bir serinlik geli Halbuki burası, gece yarısı ol- — duğu halde, serinlenmedi... — — BSerinlemek için şu havuza girmek istemez misin? altındaki üşümeği düşünmek — Padişah, Bizans dilberinin boynundaki ince tülü çekti .. Elvira fazla naz ve itiraza lüzum görmeden soyundu ... Havuzun — içine girerek, suların içinde çır- pınmağa başladı. — Padişah, bu Jâtif gece kuşunut? /— göğsünü okşıyarak sordu : bey, daha çok genç Ikin de Bizansa gelmiş ve İmperatorun sara- yında bir prensesle sevişmişti. — Böyle mehtaplı gecelerde, Bizansta da havuza girer, eğle- nirmiydin? — İmperator sudan çok korkar | fakat başkalarını ” seyretmekten çok hoşlanırdı. Ekseriya buna benzer eğlencelerde havuza giren- ler ve papaganlarla birlikte şarkı söyliyenler çok oluı — Hamza b duğün zamaz yanında bulun- sözünü ke yelerden — Hani, bırakmadığını söylemiştin?! Şimdi lafını bile ettirmek istemiyorsun, seni kahbe seni..! Eliviranın ayakları suyun içinde başı Hünkârın omuzlarındaydı. — Padişahım, dedi, Hamza bey sefahatı çok severdi.. benimle | sabahlara kadar, böyle sıcak ge- celerde oynar, eğlenirdi. — Demek ondan çok mem- nundun ? — Çünkü, onun beyninde anla- şılmaz bir hastalık vardı.. — Ne gibi..? Böyle, onunla tatlı tatlı eğ- lenir ve konuşurken, birdenbire hatırına bir şey gelir ve beni göğsümden iterek fırlayıp giderdi.. — Fakat şey! Sen buna ne mana verirdin? — Evvelâ gindetine hükmede- rzek müteyekkız bulunmağa baş- lamıştım .. Fakat, aylar ve seneler geçtikçe, Hamza beyin impera- tordan çok daha akıllı ve zeki bir adam olduğunu anladım. —Peki amma.. Bu yaptığı de- ilikler, akıllı işi değil n önüne eğdi. sözler boğazında Korktu.... - Ağzını açmadı. — Söyle, diyorum Elvira! Beni merakta bırakma... Neşemi kaçı- rırsan, belki canmı sıkarım çabuk söyle! — Çok rica ederim Sultanım! Hamza beyin hastalığına dair benden bir şey sormayınız! Çünkü söyliyemem... (Mabadi var) Halk ;ı'ituııu Palamut balığı Kuzguncukta kaç kuruşmuş..? | — Teşrinisani nüshanızda intişar eden bir yazıda palamut fiatinin | 3 kuruş gibi cüzi bir para muka- | bilinde- verildiğini okudum, fakat | bizim Kuzguncukda bu fiat beş lir. Acaba bu fahiş ihtikâr Kuzguncuk - zabitai bele: hiç mazarı dikkatını celbetmiyor | mu? Kuzguncuk Paşalimanı caddesi No. 11 Ş. T. Tramvaylarda ufak para meselesi... Bilmeyiz sizin de nazarı dikkatinizi celbetti mi? | Tramvaylarda bütün halkın ma- ruz kaldığı bir vaziyet var: | 3,30 paralık bilet aldığınız za- mar yanınızda bozuk para var ise kurtulursunuz, yoksa 5 yahut | 1Ç kuruş verdiğiniz takdirde ge- Üriye İ yahut 6 kurüş alırsınız, (10 paranızı eksik alırsınız. eger | 10 paranızı isterseniz hazır cevap bozuk yok sonra cevabını işidir. siniz Bu muameleye her zaman ma- rüz. kalıyorum ve kalanları da görüyorum, bu vaziyete nihayet vermek için merciinin nazarı dik- katini celbederim. Beşiktaşta Tuzbaba: | Nibal İsmet Çeşme niçin açılmıyor ve çöpcü neden gelmiyor? Samatya civarı uzun — Yusuf mahallesi Lâlezar sokağında Fe- ruzağa namındal 'nun keyfi hareketi yüzünden hay- li zemandanberi akmamaktadır, sebebi ise ehali tarafından ken- disine para verilmemesi imiş... Hal- buki burada — oturanlar - kendi maişetini bile teminden aciz fakir kimselerdir geç vakit| yorgun bir halde işinden dönenler uzak me- safelerden su getirmek gibi feci bir vaziyete düşmektedirler, aynı zamanda buraya çöpcüde çöpler evlerin önüne döl ca ederim şehir emanetinin naza- mı dikkatini celbediniz. yürekler acısı olan bu hale sebep olanlara haddini bildirsin. Karilerinizdi Mülk sahiplerine Hane veya apartımanlarını ecnebilere satmak veya kira- İ Beyoğlunda iğında 169 nu- maralı daireye meccanen kayıt olunmaları lâzımdır. Bir tellâl aranıyor MADAM BALKAS Tarafından müntahap en son ve yeni modellerin vürut etti ve Beyoğlunda İstiklâl caddesinde | Kalivrusi fevkinde - Sinyos oğlu hanında sabık Madam Balkas Moda ticarethanesinde — teşhire başlandığı tebşir olunun Bahçe kapıda - Bezacı | y la rafındarı taklitçiik - serli, urda | gazetelere - verilen lâ İlasan Gey tarafından tekzibi: Kolanya etiketlerimin Üskülarda Şo kerci va- kalon; dendi tar | ladani takliz edidiğini İlân etmiş isem de yapılan tahkikattar bünün - döğrü olmad eti ao tarsiye vermek suretiyle mesel nihayet verilerek mubakememizden | tmazar adıldiği W voKTORTaşçıyan Paris Seririyatından me'zun ve 28 sene tecrübeli Frengi, ağrısız işnelerle belsoukluğu, idrar darlığı ve ademi iktidarı elektrikle kat'i #eri ve ağrısız tedavisi. çeşme su yolcu- | € hikâyeler Ko Jehia adasından, - Bolgalle isimli bir adamın . Restitne isimli kı yorlar. Sicilya'ya getirip kıral Pred hediye ediyozlar. Filp, basta oldu gu için, Restitue'yi kızlar dairesine yok lüyor; ve: «Ben iyileştnceyo kadar nin sevgi koynuna , Restit an, genç kızın izini keşfadiyor; saraya biliyor. O zamana kadar, Eşk, pek a üse badüucü aşın odada yalmız k: Tean' vıştı. Lâkin, stitne, diyor ki: « Tn elinden mücize İl6 kurtardım. Bagün yarın, nn karal alacak. Jeanl dimi Sana veriyorum! » Birlikte ya- urada, çılıbati iy nn koyauna gir- koyun koyuna yak; Kıral, - sesleni hizmetçileri, bekçileri ve muhafızları çağırdı; âşıkları yakalattı. — Cariyer bu herif ki yordu Saray halkı, bu erkeği tanıma:- koynuna — giren m? -diye küplere bi- çırılçıplak bağla- z; hemen siyasetgâha götürü- izerine çıkara- rak, ikisini de diri diri yakınız! Bu sözleri işiten sevgililerin elemini tasavvur ediniz! Kıralın derhal — yerine di Âşıklar, ağır zincirlerle rta - bağlandılar; şehrin en büyük meydanına - götürüldülpr: odunların üzerine çıkarılarak, - bilâhare yakılmak üzere, şimdilik, ahaliye teşhir. olunmağa başlan- dilar. Sicilya payıtahtının -bütün hab kı, bu hazin manzarayı seyr için meydana üşüştü. Kız da, erkek depek güzel olduğu için, her gören onlara acıyor; — şıpir şi Aağlıyorlardı. Kıralın son dakika- da merhamel etmesini, herkes te- memni eyliyordu. Bu işkepceyi reva gören tek kimse yoktu. Fakat, halkın merhemeti, kıra- hn kalbini yumuşatmağa vesile teşkil edemiyordu. Bu sırada, Sicilya donanmasının meşhur. kumandanı olan Albert, bedbaht âşıkların macerasını h: ber aldı. Şunları bir yol gidip görmek merakını kendinde yene- medi. Atına binerek siyasetgâh boyladı. İlkönce, genç kızı gördü. Cidden hakları varmış. Söyledikleri gibi, pek güzelmiş!, dedi. Sonra, öte tarafa geçerek, delikanlının yüzüne de baktı. Delikanlıyı ta- nıdir Sen Procida'lı Jean değil misin? - diye sordu. Bu sual ü başını kaldırarak bakt amiralı tamdı; teessürle: — Şimdiye kadar Jean'dım amma, yarıı Procida'lı | Emin önünde, İsmir sokaği No.4 Fa kül olacağıml - dedi Tikteeean ğşıkîle beraber koyun koyuna | yakalanan cariye Günahkâr âşıklar, diri diri - yakılacaktı T — Nasıl oldu da Sicilya'ya geldin? — Beni, aşk buraya getirdi. Amiral Albert -Doria (*) mes- eleyi daha tafsilatlı öyrenmek is- isledi. Macerayı dinledikten sonra büsbütün merhamete geldi.. Jean, Kırala gidip bir arzusu husu- sunda — tavassutta — bulunmasını kumandana rica etti: — Arzun nedir? — Diri diri yakılmıya razıyım, Yalnız bir dileğim var. Sevgilime arkam dönük olarak yakılmıyayım. Beni onun karşısında yaksınlar ki, Restitue'yi göre göre öleyim! — Peki, kırala gider; ve senin bu arzun in rica ederim. Amiral bunun üzerine cellatlara döndü: — Kıraldan yeni bir emir ge- linceye kadar idam hükmünü ( etmiyin! — Baş üstüne, amirall Amiral, atını dört nala sürdü. Saraya / gitti. Kıralın - buzuruna girdi: onu pek asabi, pek kızgın buldu. Mamafih: — Haşmetmaap! - dedi. - Bu çi mahkümun niçin yakıldıklarını sizden sorabilir miyim? Fredric, diklerini Bunur Albert Doria'ya, bil- lattı. üzerine, kumandan: den ilk” nazarda müthiş bir kusur gibi gö Halbuki, bu mücrimler dan, Zati Haşmetpenahilerine pek büyük bizmetler dokunmuş- tur. Kendilerinin kim - olduklarını biliyor musunuz? — Hayır. Kimmiş bunlar? Efendim , bunlar, adaları laşmetpenahileri namına fet- im sırada, donanmaya son derece hizmette bulunan Procida' nın oğlu ile Bulgare'nin kızıdır. Çocuktukluklarından beri saf bir aşkla sevişiyorlarınış. Korsanlar, kızı kaçırmışlar. Delikanlı, aşkının cezbesinde olarak onun peşine pek tarafın- takılmış. Kırala karşı hakaret olsun diye değil, fakat, sevdala- rının tesiri ile bu işi yapmışlar. Şimdi, delikanlının Hakipayınız- dan bir tek dileği var. — Nedir 0? — Yakılırken sevgilisine arkı sını dönmek istemiyor; — yüzünü dönmek istiyor. Bu şairane ve samimi rica, kı- ralın pek boşuna - gitti. Kendine eden insanların çocuklarını aşklarından dolayı cezalandırma- ğa gönlü kail olmadı. Onları af- fetmekle beraber, evlendirdi. Gi- ranbaha hediyelerle izaz ve ikram ederek memleketlerine yolladı. Mütercimi: (Vâ - Na) () Meşhur Andrio Doria'nın ecdadından