Sicilya kıralı İkinci Guillaume'nin toruma Ve yeğiin . varisi olan — Cerbin, Pas gadişabınin kizi Zükeyde l gizllen gözliye ve biribirlerini henta görme- den sevişiyarlar; muhabere edp - sicla visda mışanlanıyorlar. Fakat, dinleri aycı olduğu için, Fas padişahı, kızını Matme'nin torümunu vermiyerek, Bunu Ga. biliyorlar. — Bu esnada, Tas padışalı Zöbeyde'yi — Tünüs yadişahma — nişanlı yör. Zübeyde de Sicilya'daki aşıkına haber gönderiyor: «Ben, o adamla ya- gayamam! Şayet beni hakikaten San ve hakikaten cesür. isen - bizim düğün gemisi Fas'tan Tünüs'a gti esaada, yolumüzü — kesç ve — benl kaşrle — Gerkin , — seveilisin — ka Çırlmak üzüre, kürsanlarla — anlaşlığı esnada, Fas padişalı, Gülllar — me'ye kizn Tünüs © Beyi ile izdivaç ede- ceğini bildiriyor. Güllsume, bu izdivacı tasvip ciliyor. İHeltâ düğen he Bila yolbyor, Gerbin, korsan gemileri gün gemisinin yolünu — ke y unt Kan dökülmesi Giye sesleniyor. Mübasım gerailerin . gü yertelerimlen, ikı âşik biribirlerin. görüp beyeniyorları Faslı'ları — Ölürüz teslim olmayızı Er meydanı açıktır! - diye haykırdılar. Bunun üzerine, iki tarafın ge- milerinden de trampetler çalındı, ve barp avazeleri işitildi. Korsan- dar, Arapların gemileri Gzerine, çalakürek hücuma kalktılar. Fas'llar kaçmak imkânmı bu- lamadılar; zira, sefineleri, düş: manlarınınkine — nisbetle — yalnız daha az kıiymeli harbiyeyi haiz değil, aym zamanda daha az sör'atli idil Binaenaleyb, - silâh başına geçtiler. Ölürlerse bile şereflerile öğmeğe karar verdiler Gerbin, Haykardı — Bir kere daha söyliyorum! Teslim olun! Buna/ cevap iolarak, Fas'lılar,. ok ve mancınıkla taş atmağa başladılar. Ş Ş Muharebe pek kanlı oluyordu. Siçilya'lı şehzade, muharebenin kendi Jehine neticelenmesi için, Maiyetini cesaretlendiriyor; zırhlı sandallarma ateş yükleterek, düş- man gemisini tutuşturmak üzere öraya sakdırtıyorda. as'lılar, artık ümitsizliğe kar 23Teşrinievel 929 “Şanlok Holmes'n Marifetleri Mütercimi (Vâ - Nü) — Aman üstat! - dedi - Mua- vininiz, beni takip eden adamın im olduğunu farketmedi, galiba.. Başka tarafa bakıyor. İst Tettozo | — Siz merak etmiyin! Neticeyi bekliyin! -dedi. Jebn, hiç oralı değilmiş gibi görünüyordu. Elindeki ince bas- donu — çevirerek, — kitapçıdan tarafa yürüdü. Açık pencereden işitiyorduk : — Islıkla — Ramonayı söyliyordu. Neçbul adam, Jobn'a şöyle bir nazar atlı; onu, tepeden tırnağa pıldlar: Ya ölmek, ya teslim olmak , ikisinden birini — tercib zarari idi. Kifirin eline diri diri geçmek- tense, ölmeği müreccah buldular. Fakat, herşeyden evel, namus- larınm. kurtarılması lâzımdı. Zi beyde'nin, diri diri ele geçme: hele hiç işlerine gelmiyordu. Harbin feci manzarasını gör- memek için geminin en alttara- fına kaçan / Hanımsultanı — zorla göverteye çıkardılar.. Onu, Ger- bin'in mazarları önünde, bağırta bağırta boğarak, cansız bir ceset halinde denize attılar: — Mademki bunu istiyordun ! AlI Onu, sana, Tâyık olduğu şe- kilde veriyoruz! - diye haykırdılar. — Böyle bir vahşet ekarşısındı Gerbin artık ölmeyi tercih etti. Bütün kin ve gayzı ile düşman üzerine hücuma kalktı. Korsanlar, gökremiş aslanlar gibi, Faslı gemisine hücum eltiler. Bir tarattan “Hurra!,, öbür taraf- tan “Allah Allah!, nidaları yül seliyordu. Fakat, korsanlar daha | kalabalık oldukları için Faslı'lardan | bir tanesini sağ bırakmamak gartı ile, hepsini kılıçtan şeçirdi- der. Bu cesaretlerine mukabil de, gemiyi dolduran tekmil zikıymet eşyay: yağma ve - garet ettiler. Sonca da, verdiler gemiye ateşi! Bütün bu kavga ve gürültüden Gceebin'in hissesine düşen ganimet maalesef bir ceset oldu. Bedbaht şehzade, bu cesedi. denizden çı- karttı . Gözyaşlarına garkede ede. korsanların adasına kadar gi dü. Orada bir gülistan ortasında gömdü. Fas hükümdarı, bu maceradan haberdar olunca, ilk iş olarak, Si- cilya adasına mateme bürünmüş siyah yelkenli siyah bir gemi ile simsiyah elbiseli haberciler | gönderdi. Fas'ın tabi bulunduğu | İkininci — Guillaume'den adale * | kadar süzdü. Fakat, aldırış etmedi. Ehemmiyet vermedi. Bu kısa is- kandil, delikanlının John'a ehem- | miyet vermemesi için kâfi gelmişti. Gene, nazarlarını üstadın kapısına çevirerek tetkikıinde devam elti. John, delikanlının hizasına ge- linceye kadar, lâkayt, vurdumduy- maz, avare halini muhafaza etti; | ve, islıkla Ramonayı söylemekte | devam eyledi. Fakat, Joha, delikanlının istika- metine gelince iş değişti. Genç ve istidatlı polis hafiyesi muavini, şimşek gibi seri, seri ve ateşin bir hareketle, kolunu, — meçhul delikanlının koluna geçirivermişti. Beriki, korku içinde geriye sıçradı; keza korku ve hayretle John'a baktı. Fakat, John'un - tavruhareketi ciddi idi. Hiç de şaka yapıyora benzemiyordu. Osmanlı Bankası | *4S faizli, 1918/1334 - tarihli | İstikrazı dahilı tahvilâtı hamillerine Teşrinisani 1929 vadeli 've 24 numaralı kupon bedelinin, 1 Teş- rinisani 1929 tarhinden itibaren Osmanlı - Bankı Galata ve Ankara İdareleri gişelerinde ve Vilâyat merakizinde bulunan bil- umum Şubelerinde tediyesine mu- başeret edileceği mezkür tahvilât hamillerine ilân olunur. 20 Türk lirası itibari kıymetli beher tahvil kuponuna mukabil evrakı nakdiye olarak 50 kuruş tesviye olunacaktır. Kaponların numara burduroları ile birlikte ibraz ve teslimi üzerine Osmanlı Bankası tarafından hamil- lerine, berayi tediye beş gün sonra getirilmesi muktazi bir makbuz | verilecektir. «HANIM, e Terzihanesi MÜKERREM ve YAŞAR itan kamamında Hacı köçek karşısında Mavuzlu hanın ittisalindeki mağazanın fevkinde Ne 22 Satılık testere makinesi Tahta ve çinko kesmeğe mah- sus müceddet, bir beyğir moti ile asbern markalı bir testere '| makinesi satılıktır. Talip olanlar | her gün matbaamızda çınkograf | Kenan Beye müracaat edebililer. | FELEMENK BAHRİSEFİT BANKASI İstanbul. Şubesi İdare merkezi: AMSTERDAM Mezan sermayesi: 25,002,000 FI. Tediye edilmiş sermayesi : 5,009,009 FL. 3,000,000 FL İhtiyar — akçesi: Galatada, Karköy palasta Teleton: Beyoğlu 37LNS İstanbul tali şubesi : « Mer. kex Postanesi istisalinde Alla' lemeci Hans telefon : İs 569 Bilumum banka muamelâtı Emmniyet kasaları icarı istedi. Gülllavme, — torununun - yaplığı bu işten dolayı, fevkalâde hiddete geldi. Gerbin'i tevkif ettirdi. Katli için fermen verdi. Birçok hatırı sayılır. kimseler araya — girmek istedilerse de. Gullfaume, adaleti yerine gelirmekten başka çare bulamadı. — Veliahtmı cellâda teslim etti Nezih ve saf bir suretle baş- lhıyan bu aşk - vakası da, böyle, kanlı sürette Mütercimi: (Hikâyeci) Açık pencereden muhavere - lerini işittik: — Çekin elinizi kolumdan! — Çekmem! — Benden ne istiyorsunuz? — Haydi, yürüyün! Sizi, şu evin altkatına götüreceğiml — Hangi evin? | — Anlayıverseniz e, canım! Epi ce zamandır. gözhapsinde bulun- durduğünzevim! — Şaka mı ediyorsunuz Allah aşkına! Gidin işinizel Beni ser- besi bırakın! — Şaka etmediğim, halimden belli, dersini Şayet selâme- tinizi istiyorsanız, başımza dallı budaklı bir belâ açılmasına taraf- tar değilseniz, dediklerimde harica çıkmayın! Haydi! John, böyle söylediği esnada meçhul delikanlıyı, sol bileğinden demir pençesile yakalamış; bi- KANLI MACERA BİRİNCİ KISIM: MEÇHUL ADAM 6 —Ruh ve göz — Bir kere tabancamın, odam- | dan çalınmış olduğuna eminim. | Tabancayı Andre'nin katili, çaldı, | bu da muhakkak.. Cinayetten | evel, Andre, yanına yaklaşanın ben olduğumu zannetti, katil de, | bu zandan istifade etti. Buna da eminim. Jak başını salladı: — İşte bütün hakikat bunda. W — Evet amma, bunu nasıl is- pat edebiliriz? — Bunu ispat edebilmemiz için | size yardım edeceğim. Beni, bun- dan sonra en samimi bir dost | olarak kabul ediniz. Veriniz elinizi. Trekye, bütün kalbiyle, Jakın W elini sıktır | — Ömrüm oldukça bu. iyiliği- | | edemiyeceğim . sonuna — kadar | — Şimdi böyle şeyler söyle- | meyin. Yalnız bana , bu üç ay zarfında matmazel Marua'nın ne yaptığımı anlatın. — Ben, cinayetten sonra sabaha | kadar şatomun etrafında dolaştım. Sabahleyin, kalbini yaralayan çok feci bir manzaraya şahit oldum. Trekyeyi, gene derin bir yeis kapladı. — Şafak sökerken, Jöneviyenin penceresine karşı bir yerde durdum. Bir aralık sevgilim pencereleri telâşla| açtı. ve içine fenalık geliyormuş gibi, başını avuçlarının içine alıp bir | iskemleye oturdu.. yanında halası vardı. Pencereye yaklaştım Jö- neviyenin, bütün geceyi, maktu- lön yanında geçirdiğini anladım. Babasının sesini duydum. “Trekye oğlumu onu sevmezsin,, diyor, emrediyor- dü. “Eğer — Trekyenin — tevkifine | zabıta muvaffak olamazsa, onun peşine, göpeğimi alıp ben düşe- diyordu. Töneviyev - kalktı. Babası sordu: — Nereye gidiyorsun? — Andre'nin yanına, Trekye bir müddet sustu, sonra acele acele konuşmağa başladı: — Bunun üzerine parktan çık- bım, evime uğradım, Jöneviyer eşarpını aldım ve kaçtım. lere gittim? Farkında dej Bir köyden bir köye geçiyor ve her yerden Jöneviyeve mektup Sapsarıydı | yazıyordum. Mektuplarını mosyö | Marua'nın eline geçecek olursa, ya- kayı da ele vereceğimi biliyordum. | Fakat her ne olursa olsun, her şeyden | evel aşkımı müdafaa etmek eme- | bulunduğumuz tarafa doğru ikliyordu. Delikanlı, uluorta küfür savurdu; ve, sağ elini âni bir. hareketle cebine sokarak koskocaman bir parebellum taban- cası çıkardı. | Fakat, Joha, atiklikten ve kur- | nazlıktan yana, rakibine kat kat faikti; silâhı, bir. hamlede eline | diş ve — Oc001 Bu oyuncakla zamandanberi gönül eylendirmeğe | alıştınız bakalım? - diyerek onunla | âlâ bir de etti. Ve, sakinane, revolveri cebine indirdi. müthiş bir gel Delikanlı : — Eşşoğlu eşek! — Köppoğlu köppek! - diyerekten — küfürlerin binini — birden — yağdırmakta idi; ve, diş gıcırdatmakta idi.- Birak beni ulan! Birak diyorum yaşı ( devamı ) Tindeydim... Tabii mektuplarıma cevap alamıyordum. Dördüncü mektuptan — sonra bir. tabanca satın aldım ve bir vâde tayin V ettim. Eğer bu vâdeye kadar cevap almıyacak olursam, kararımı kat'i idi... Anladınız mı?... Nihayet bir cevap geldi, fakat Joneviyevden değil. — Kimden? — Bir mektep arkadaşından; Senenin altı ayını şatoda geçirem bir kızdan. Matmazel Mari, bir bafta için Arden'de bir köye gitmek niyetinde olduğunu ve Mon - Diyo ormanından geçece- ğini yazıyordu. Bana ormanı tarif ediyor, hangi noktada beklemem lâzım geldiğin izah ediyordu. — Ormanda — gördüğüm —kız Jöneviyev değil miydi? — Hayır. Jak birdenbire sevindi, gözle- inin içi güldü: — © güzel, sarışm kızın ismi Mari mi? — Evet, Müri Bu ismin berraktı. Trekye devam et — Ümidim Mari'de idi. Cina- yete, mosyö Marua'nın ithamına zağmen , bana Jöneviyevden bir haber getirecek miydi? Gelir gelmez sordum: “Jönediyevi inanmadı değil mi?,, Başımın işaretinden, aksini an- ladım. Jak düşündü: “Başını sallarken, sarı saçlarırın bükleleri titriyordu.,, — Mektuplarımı / okuyup yırt- mıştı. Artık mazıyi unutmazm rica ediyor ve kendisine mektup yazmasıı menediyordu. Ne bale uğradığımı gördunüz. Ondan sorasımı da bili- yorsunuz. Valye Mari! sahibi kadar saf ve 1 — Aşk uğrnra Trekyenin — gözlerinc. — yesin elemi beliriyor, Jak, sarışın kızı düşünüyordu. O geceyi rahatça geçirdilei ikisi de uyudu. Jak şafak henüz sökerken uyandı. Trekeye, heye- canlı bir rüya görüyormuş gibi, uykusunda çırpınıyordu. Hastanın elini tuttu. Bu arahık Trekye göz- lerini açt, gülümsedi . Jak sevindi : — Hararetiniz düşüyor. — Zannederim . Damarlarımda kanımın kaynadığını duymuyorum. —Artık iyileştiniz. Bitmedi - sanal Bırak beni ulan! Bırak ben Gitmemek için, var kuvvetile mukavemet ediyordu; amma, bi- mkisi, asılyordu onun yaka- sından. — Söyledik a ! -diyordu.- Yürül Şu evin altkatına azıcık girecek- sin! Bunda çekinecek birşey yok! Yürül Yürü diyorum sana, Ve, daha küvvetli olduğu için, muhasımını, — kapımıza — gitgide yaklaştırıyordu. Jobn'an / söylediklerine — cevap olarak, delikanlı, kendini yere attı. Onun / kolünü - birakmamış bulunan Jolin da, arkasından, | onunla beraber yere düştü. Fakat düştüğü esnada, küstah gencin burnuna bir boks yumruğu indir- mekten geri durmadı. Bu yumnı- yer yemez, dilikanlı, kendini yarı yarıya kaybetti. ( Mabadi var ) 3