19 Ekim 1929 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

19 Ekim 1929 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahife 5 Balkan olempiyadı Ekseri derecelerimiz Ati- nadaki dereceden yüksektir Olempiyat oyunlarının birincisi zengin bir yunanlının bu uğurda feda ettiği mühim bir para ile 1896 senesinde Atinada icra edil- mişt 1929 senesinde Balkan olem- piyadının - birincisi de Atinada yapıldı. - Romanyalıların, bulgar- Tarın, yugoslavların ve yunanlıların dahil oldukları bu müsabakalar hitam, buldu.. Üç gün devam 'eden bu atletik müsabakalar için Atina stadı birinci gün 45 bin, ikinci gün 25 bin, son gün S0 bin seyirciyi topladı. olumpıyatlarda bile nadir görülen bu alâkâ karşısında bayrağımızı gerefle dalgalandırmaktan mahrum kaklık. Vaki olan namütenahi davetlerle alâkadar bile olmadık. Paris ve Amisterdam Ölem, yatlarında alletlerimizden heman herkes muvaffakiyet bekliyordu. Halbuki oraya gelenler dünyanın en güzideleri, beşerin nadir ye- tiştirdiği harikulâde — atletrlerdi. Onların arasında / değil - bizler, atletizmde hakikaten bir mevci diyet olan almanlar, fransızlar, bile eriyip gittiler. Fakat Balkan- lar bizim teşkilâtin derecelerin- den haberdar olmadığı bu yer- lerde — bizi takdirle — anıyorlar. Türkiyanın onlardan yüksek olan rekorlarından hürmetle yorlar. Bu sene kaçırılan fırsatın bir daha ele geçmesi için onlardan çok daha fazla çalışmaklığımız lâzımdır. Balkanlarda atılan ilk elempiyat adımı enlar bu alâka- dan dolayı çok ileri götürmeğe sebep olacaktır. Kronometra ve ölçüye istinat eden derecelerimizle Atinada yapılan netayici muka- yese edince teessüf etmemek ka- bil değildir: 100-m.11 2/5, 11 1/5 - Ser 400 — m. 53 3/5 51 9/5 — Besim 800 — m. 2.4.4/5 1.592/5 — ,, 1500 — m. 4.24 2/5 416 — ,, 5000 — m. 16.252/5 16.24 — Mehmet, 4/100 — m. 45.3/5 44 3/5 — Galatasaray, Yüksek atlama 175 1.78 — Haydar Ö. Besim. Boks maçı Galatasaray - İngiliz filosu maçı Galatasaray boks takımı ile İngiliz filosu boks takımı arasında cumartesi akşamı Fransız tiyatro- sunda yapılacak maçlar çok en- teresandır. — İngilizlerin — futbol kadar belki daha ziyade muvaffak oldukları son bokstur. Şuphesiz bu temas boks sahasında büyük bir faaliyet gösteren Galatasa- raylılar için büyük bir fırsattır. İngiliz takımı o gün dördü Koin Elizabetten olmak Üzere yedi boksör çıkaracaklardı. Buna mukabil Galatasarayda diger kulüplerden oldığı üç bok- sörle takımını - takviye etmiştir. Galata Saraylılara - muvaffakiyet temenni ederiz bahsedi- | | mında çok mühim değişiklikler çıkacağı takımla İstanbul futbol şampiyonu Ga- latasaray nihayet haftalardan beri beklenen - Kein Elizabet —maçını bugün yapacak. Geçen lik oyun larından beri Galatasaray takı- vukua geldi. Şimdi takımda yer olmayan oyuncuların adedi büyük | bir yeküna baliğ olmaktadır. Meh- met Nazif, Nihat, Leblebi, Şadli, Kemalfaruki, Muslih gibi tanın- mış oyuncularından mahrum kalan Galatasaray geçen mevsim elinde çok değerli bir kuvet olan üçüncü takımın oyuncularını sıki tutabil- seydi, çıkan rivayetler doğru ise, Beşiktaşla takviye edilmek lüzu- mu hasıl olmaz, dolayısile mev- cut genç oyuncularda — birinci timde layik oldukları mevkilere yükselirlerdi. Senelerdenberi - futbol - şampi- yonu ve namütenahi futbolcusu Sigortacı Kareş Prag şehrinde — polisin üzün müddetten beri takip ettigi Kareş isminde biri tevkif edilmiştir. Son aylar zarfında Çekoslovakyada birden bire ölenlerin miktarı art- | mıştır. Bu gayri tabi hal polisin yazarı dikatini celbetmiş ve tah- Galatasaray- Bugünkü maçta Galatasarayın nasıl bir. Londrada yapılan son maçlardan ingiliz maçı | malum degildir ir manzara bulunan Galatasaray en rahat bir zamanda azami kadrosundan isti- fade edemiyor. Bir buçuk ay evel haberdar edildiği maçda hariç ta- kımlarla takviye çarelerini arayor. Beri taraftan da memlekette spor | neden ileri gitmiyor diye herkes birbirine giriyor. Bizde ve onlarda spor telâkkisi esasen bu noktada ayrılıyor. Se- fere çıkan gemi uğradığı liman- larda futbol, boks, tenis, golf ve atletizm maçları ararken bizim | bütün alâkamız bunları yazmak- | tan ibaret kalıyor. Beşiktaştan oyuncu alınmazsa | bugünkü maçta Galatasaray ta- kımının şu süretle teşkil edilmesi Bürkan Vahi Mitat Şakir Necdet LERİF Rebit Sup Kaç kişiyi öldürtmüş ? Bir hayat sigortası memurunun zengin olmak için bulduğu yol kikata başlanılmıştır. Uzun tahkikattan sonra mesele meydana çıkmıştır. Kareş isminde bir hayat sigorlası memuru köy- lere giderek bir çoklarını hayat- larını sigorta etmeğe teşvik eder- miş. Bir müddet sonra, sigorta ola- 'nın ailesine Kareş müracaat eder ve sigorta olan ölürse, diğerle- | rinin - servete sahip — olacaklarını | anlatır, ekserisi cahil köylü olan | bu adamları ikna ederek onlara | bir paket arsenik verirmiş, Arsenikle zehirlenen öldükten sonra, şirketler alınan - paranın dörtte birini Kareş alırmış. Kareş ekseriyetle sigorta ettireceği insan- ları ailesi tarafından sevilmiyen- ler, yahut ölümü tehalükle bek- | lenenlerarasından intihap etmekte imiş. Şimdiye kadar Kareş bu süretle bir kaç yüz bin frank kazanmıştır. Telrika numarası: 7 KANLI MACERA - BiRİNCİ KISIM: MEÇHUL ADAM 4 — sayıklama — Sinirlenmeyiniz, deç — Birakın diyorum. size, beni birakın... Arkamdan silâh atıyor- lar.... Köpekler havlıyor... — İşte dereye geldim... Kalçalara kadar su, dizlere kadar çamur... Sonra sustu ve bir saat kadar hiç ses çıkarmadı. Fakat manevi bir iztirap içinde olduğu belliydi. Şakakları şiddetle atıyordu. Birdenbire, acı acı haykırdı: — Halbuki, hiç bir şey yap- madım.. Hiç bir günahım, kaba- hatım yok.. Trekye, tekrar sustuğu zaman, Löken düşünüyordu: “ Her ne olursa olsun, bu gen- cin kabahatsiz olduğuna eminim.,, Şafak söktü. Lambanın - işığı karardı. Köy uyanıyordu. Dişardan ses- ler işidilmeğe başladı. Klisenin çanı çaldı. İhtiyar kadın; hırkasına iyice sarılmış; odaya girdi : benim Artık nöbet sırası değil mi? Müsaade eder mi — Evet. Amma çok uzun bir zaman için değil, Biraz sonra gene geleceğim, Yan odada, soyunmadan kar- yolaya uzandı. Bitkin bir halde olmasına rağmen, uyuyamıyordu.. Sarışın genç kızı düşünüyordı Gözleri bu sarışın hayalin üzerine kapandı... Uyudu. Öyleye doğru Trekyenin yanına geldi. İhtiyar kadına sordu: — Kendine geldi mi? Ayıldı mı? — Hayır. Biraz da sayıkladı. — Ne dedi? ir genç kıza âşık olduğun- dan bahsetti — Başka? — Kabahatsız, suçsuz olduğunu tekrar edip durdu. — Bu kadar mı? — Evet. Hep aynı şeyleri söy- leyip durdu... Amma sesinde öyle mazlum bir ahenk vardı ki, kal- bim sızladı. Onu teselli etmek arzusuna kapıldım... İmkâusızlığı görünce 'gözlerim yaşardı. Anla- tabiliyor muyum? — Evet, anlıyorum. Doktor'geliyordu. Odaya girin- ce, geceki muayenesini tekrarladı. Löken endişe ile sordu: — Nasıl? — Pek fena değil, — Tehlike atladımı ? — Hayır, tehlikeyi tamamiyle atlatmıştır deyemem., Daha ne ka devam eder? | —Kat'i söylenemez. Hararet dü- Fasın genç emi bir çok şehirleri — Tamamiyle — iyileşmiş olur mu? — Hayır, Uzun müddet istira hat etmelidir. Artık müsadenizle. Madam Tiyebo, paltomu verin. Jak akşama kadar hastanın başı ucundan ayrılmadı. Ortahk kararınca, madam Tiyebo gelip lambayı yaktı. Bunim aydınlıkta , uzun . bir zaman daha geçti. Genç roman- cının gözlerinden, sarışın genç kızın hayali gitmiyordu. Bir aralık, hastanın kımıldadı. ğgin hissetti. Dikkatle baktı . Trekye, derin bir uykudan uya- niyormuş — gibi — gerindi, göz kapaklarını kımıldattı. Bir müddet dahe haraketsiz durdu, sonra gözlerini açtı. Karşısında Lökeni görünce, dik katle ve hayretle baktı Jak gü- lümsedi: — Hayret etmekte haklısınız. Tanımadığınız birinin evindesiniz. Bir hüsnü — tesadüfle siz ettim. Daha da edeceğim. Trekye, hafif bir nefesle sordu: — Ormanda intihar edeceğim esnada, haykıran siz mi idiniz? — Evet, ben, Jak Löken? — Roman muharriri? — Evet. — İsminizi ve eserlerinizi bi rim. Merhametinizi de öğreni Ne kadar zamandır. buradayım? — — Dün gecedenberi. özü mavi eşarpa kanlı olduğunu gördü: — Bu kan nedir? — Sizin kanınız? — Yaralandım mı ben? — Evet düştünüz, başınız taşa geldi. — Bu da, bu eşarpın benim kanımla lekelenmesi de bir hüsnü tesadül.. Löken bu sözden de bir şey anlamadı. Trekye, güçlükle doğ- ruldu. Burada daha fazla kalamam, dedi, gitmeliyim artık... — Bu hususta doktorun - kati emri vardır. Bir yere ” gidemez- — Gideceğim! Hümma, Trekyenin gözlerinde yaş damlaları gibi pırıldadı, bo- ğuk bir sesle haykırdı: Amma — gidemeyecegim... Gidecek halim yok... Kalkacak mecalim yok... geçende Fransaya bir seyahat yapmış, Parisi ve iyaret etmişti. Emir Fasa avdetinde büyük merasim ve tezahuratla istikbal edilmiştir. Yukarıdaki vesim emiri istikbal için duvar üzerinde bekliyen Fas kadınlarını gösteriyor.

Bu sayıdan diğer sayfalar: