Darülbedayi dün gece güzel bir oyun oynadı. Zehirli kucak, İrenginin, frengiye tutulmuş olup, herbangi - batıl bir. düşünceyle tedavi edilmemenin fecaatini bü- ftün iğrenç ve çirkinliği ile mey- dana koyan bir eserdir. | İşte bu itibarla, muharririni ve Mmütercimini — tanımadığımız — bu | haileye güzeldir. diyoruz , Zehirli | cak, Anadolu turnelerinde her sene tekrar tekrar temsil edilecek, temsil edilmesi Jazım olan en belli başlı bir eser olarak kalma- ldır. İstanbul için, pek büyük bir ifade kiymeti olmaması İâzım gelen bu temsil, taşra için mü- kemmel bir vaizdir. Ancak biz, Zehirli kucağın adapte edilerek ve biraz daha kısaltılarak vazı sahne edilmesine taraftarız. Hal- kımız, doktor Monroy'un sözlerine bigâne, Reymon Laveri'nin feci akibetine lâkayit kalabilir. Halbuki gahnede, kendi - hayatını, — ve bu hayatta kendi başına gelen felâketi görürse, mütenebbih olmamasına İmkân yoktur. Mari Dügen ve Reisin karısı temsillerinde, piyeslerin manasız- lığı, sanatkârımızdan, temsilin tar- zından dekorlardan - bahsetmeği maalesef fırsat birakmamıştı. Meri Dügen'de avukat, Reisin Karısin- da adliye nazırı rollarını hemen hemen pürüzsüz oynayan Hüseyin Kemal bey, zehirli kucaktaki doktor Monroj rolunde mükem- mel artistti. Denebilir ki, Hüseyin Kemal, Darülbedayide, tekâmül kaideleri dahilinde, mü- kemmeliyetle her sene bir kuv- vetli adım daha atan yegâne sanatkârdır. Bu tekâmülde Kemal beyi Şaziye hanım takip ediyor. Bedia hanım, Emin Beliğ, Behzat Hakkı, Hazım, Mahmut- beyler, Zehirli kucakta muvaffak oldular. Yalnız kendilerinde değişmiş bir şey görmedik. Bu sanatkârlarımız bize bir kere daha, iyi temsille- rinde birini daha göstermiş oldu- lar. Bu beş sanatkâr arasında, yaşı ve mesleğe duhulü itibariyle, maalesef Mahmut beyden nevmit olmağa — başlıyoruz. — Bu genç sanatkârdan, istidadını körletme- meğe gayret / etmesini tememni ederiz. Zehirli kucak, bize iki yeni istidat daha kazandırdı: Talat ve Zihni beyler. Zihni bey rahip rolünü oldukca kusursuz. oynadı denilebilir. Talat beye gelin- ce, kendisine —sahnenin — orta oyun ve karagöz olmadığı ihtar edilmelidir. Ertuğrul Muhsin beyin sesini çok iyi taklit eden, fakat mütemadiyen aynı tonla konuş: mayan Talat bey, Muhsin be, taklit ettiği zaman fena, edeme- Kimsesiz çocuklar Emanetin açtığı yurda rağbet edilmiyor Şehiremanti geçen yaz kimse- siz çocuklar için Ayasofya med- resesini bir yurt haline koymuştu. Bu binada geceleri köprü altında sefalet içinde sürünen çocoklar yatırılacaktı. Yurda 13 yaşından 17 yaşına kadar çocuklar alma- caktı. Yurdün açıldığı ilk gönlerde bir kaç çocuk kabul edilmiş, havaların sıcak olduğu günlerde 'az zaman sonra bunlar dağılmış- lardır. Bir zamandan beri hava- lar soğuduğu için polis ve bele diye memurları şurada burada gezen çocukları toplayarak yurda sevketmişlerdir. Bu suretle yurda 5-10 kişi girmiştir. Ancak getirilen çocukların va- ziyeti yurda kabul şeraitine teva- fuk etmemektedir. Bu çocuklar- dan bir kısmı Himayei etfal cemiyeti tarafından himaye edi- lecek küçük yaşta çocuklardır. Hayatını şurada burada geçir- meğe alışanların mümkün mertebe muntazam bir yerde — yatmağı alışmaları çok güç oluyor. itibarla bu yerin, zannedildiği kadar işe yaramayacağı anlaşı- mıştır, Tütün eksper mektebi açıldı Tütün inhisar idaresinin tütün eksper mektebi açılı talebe girmiş Mekte- iği zaman çok fena idi. Her talebenin, hocasını taklit etmesi caizdir nazariyesini kabul edersek, Talât beye, eğer iktidarı varsa, Ertuğrul Muhsin beyin evza ve etvarını taklit etmesini tavsiye ederiz. Eğer buna muvaffak olursa muvaffak bir mukallit olur, ve sahnemiz, Muhsin gibi bir sanat- kârın hattâ mukallidine de mühtaç olduğundan, fena bir şey yapmış olmaz. Fakat bu genç sanatkâr, Muhsinin yalnız sesini taklit eder ve sahnede, tos vurmağa hazır bir koç gibi durursa,muvaffakiyet, kendisi için imkânsızdır . izeldi, yalnız birinci perdedeki ziya oyunları fena idare edildi. Akşam pek birden oldu ve mehtap pek ani doğdu. Hele güneşli sahne çok fena Seyircilerin gözlerini yordu , törlerin yüzlerini iyi görebilmek kabil olmadı. Dekor Selâmi İzzet ŞEHİR HABERLERİ İmtiyazlı şirketler Taahhütlerini tamamile tatbik edecekler Hidemati umumiye şirketlerin- den bazılarının ”- mukavelelerinde zaman ile mukayyet bazı teahhüt- ler vardır. Şehrin faaliyetine ve ihtiyacına taalluk eden bu taahr hütlerden bir kısmının - tatbik edilmedikleri alâkadar makamlarca görülmektedir. Sırası ve zamanı geldiği halde — henüz — tatbik edilmeyen bu maddeler ve taahüt ler hakkında / şirketlere tebligat apılacaktır. Nafia vekâleti ve diğer alâkadar dairelar mukave- lelerinin bu maddesini — tatbik etmiyen şırketler hakkında icap eden muameleyi yepacaklardır, Şeker ve petrol inhisar idareleri memurları Şeker ve petrol inhis: nin memurları için lerine - bir emir - vermiştir. emirde şeker ve petrol (i sindeki memurların tütün ve müs- irattaki münhal yerlere tercihen edilmesi bildirilmektedir. İş arıyanlar İşçi isteyenler Emlâlî eşya safanlar | Meskenîarıyanlar Yarın Küçük ilânlar - Sütunumuza göz gezdirsinler! G0 Küçük ilünlar sAkşam ida- rehanesinde kabul olunur. 81 Teşrinievele kadar meccanen İthalât ihracat 927 gümrük istatistiği yeni neşredildi Rüsumat idaresi istatistik mü- diriyeti tarafından 929 senesine ait istatikler ikmal edilmiştir. Bu istatiklere göre 927 senesinde gümrük - varidatı 929 senesine Nazaran artmıştır. 926 senesinde mühtelif gümrük — varidatı 35 milyon 564 bin 82 lira idi. 927 senesinde ise bu varidat 60 mil- yon 190 bin 53 İiraya bal olmuştur. 927 senesinde varidatın artma- sındaki sebep muamele vergisinin tatbik edilmesidir: 1929 senesinde muamle vergisi yekünu 12milyon 640 bin liradır. İstitastikler tetkik edildiği zaman gümrük rusumunun 927 senesinde daha az olduğu görüliyor. 926 | Senesinde gümrük resmi 34.mi | yon 444 bin liradır. 927 senesii de 19 (milyoan 256 bin İiraya | inmiştir. 929 senesinde 234 milyon 699 bin liralık eşya girdiği halde 927 le ithalat 211 milyon 398 iradır. 927 senesinde mıştir. ihracatta azal- Gramofon Makine ve plak ithalâtı gittikçe artıyor Gümrük - istatistiklerine göre memleketimize 926 senesinde 504 849 İiralık gramofon ve pılak girmiştir. 924 senesinde bu mıktar art- mıiştir. 927 senesindeki / ithalât yekünu 2 milyon 269 bin li baliğ olmuştur. Memleketimize plak ve gramo- fon en ziyade Almanya ve İngi tereden gelmiştir. Aynı sene zar- | fında hariç memleketlere 26 bin | iralık plak gitmiştir. Bu alaturka plaklar en ziyade Amerika ve Yunanıstana ihrac olunmuştur. Çifçilere petrol için muafiyet mazbatası verilmiyecek mi? Petrol inhisar idaresi züraa muafiyet mazbatasile ucuz petrol veriyordu. Bundan maksat makine ile iş yapan - zürram ucuz petrol tedarik etmesidi. Petrol inhisar idaresi yeni ticaret mukaveleleri - karşısında — inhisar resmi almıyor. Bu sebeple inhisar idaresinin — muafiyet — mazbatası vermiyeceği söylenmektedir. AKŞAMDAN ARŞAMA Keliim keliim lâyenfa ! Biz de yazdıktı; başka gazeteler ge yzzmışlardı;. amma fayda vermedi, . Dedikti ki ve dedilerdi ki: “Sandallar, Sirkeci ile Karaköy arasındaki 800 metroluk mesafede yolcuyu 15 kuruşa taşıdıkları hal- de, Gümrük Salonu ile vapurlar arasındaki 400- 500 metroluk me- safe için — esasen fahiş olan tarifeyi bile nazarı itibara alma- dan — tutturabildiğine, 200, 250 kuruş istiyorlar. Tarifenin hiçbir müeyyidesi yok! Adam boğuyorlar! “Keza, adi hamallar, 4 bavuldan mürekkep bir yükü Köprüden Salona — yarım İiraya taşıdıkları” halde, gümrük hamalları, aynı yükü, Salondan 20 metro ilerdeki sandala ( parçası 40 kuruştan ) 160 kuruşa taşıyorlar. / Tarife, eşyanın, bu fiata, vapurun - içine kadar taşınmasını göstermektedir; amma, kırk yılda bir kere se) hat eden biçareleri, pişkin, hattâ çiftekavrulmuş - hamalların aldat- ması kolay oluyor! Sonra, şaşkın yolcuyu, bir kere de, vapurun Merdiveninde bekliyen hamallar boğuyor: Ver. bakalım. paraları gene parçası 40 kuruştanl...., Ne bakan vaaaar, ne görenl Bir de, İstanbul'u seyyah şehri yapacakmışız! Unutuyeruz ki, komşu devletler, seyyahlara bin türlü tes- hilât gösterdikten mada, onları tekâliften bile muaf tutuyorlar. Haydi, Şehremanetinin sokak- ları yapmak ( ve ,,, bütün yapması dâzamgelen şeyleri sırayla samayalam; bügünkü — sepiz — sahifalık ha mumiz müsail değildir. sadece, vesaire, vesaire diyip geşelimi) için bütçesi kâfi 'gelmedi ; peki, tarifeyi okunaklı harflerle ve tafsilâtla salonun önüne yaz- dırsa; kadrosunu bol bol doldurup taşıran / memurlarından bir tane- Sini şuraya oturtsa ; intizamısızlığı aşırı — dereceyi bulan — Salona azıcık Onizam verse o da mı parayla! Amma diyeceksiniz ki nerede © faaliyet? Hakkınız varl Dilimizi boşa yorüyoruz! Kellim kellim lâyenfa | Kellim kellim ,, yenfa Kayıkçılar ve hamallar hakkın- daki — şikâyetlerimiz — Şehrema- netinin bir kulağından girip öbür kulağından çıkıyor amma, dün, posta mersulâtı hakkında yazdığımız şikâyetname, Postada derhal tesirini gösterdi: Müdür Tayyar Beyden mektüp — aldık; başmemur Şevket Bey de, idare- hanemize gelerek izahat verdi: Fıkrada mevzuubahs - paketler müvezzi efendi tarafından idare- hanemize getirilmediği; yanlışlıkla merkezdeki kutumuza atıldı. anlaşıldı. Hatanın tashihi vadedi Bu da: Kellim kellim,,, yenfall! ( Akşamcı ) Karikatür tefrikası No : 3 “YEŞİLGÖZ TiMSAH ÇiFLiKTE!.. (3 üncü kısım ) (Arkası yarın)